|
||
“ÇİN MARKALI SOYKIRIMI KINIYORUZ” | ||
Güncel Haberi | ||
Kocaeli Aydınlar Ocağı Başkanı Ahsen Okyar, Çinin Sincan bölgesinde yaşanan olaylara ilişkin aşağıdaki açıklamayı yapmıştır “Her 5 yılda bir Doğu Türkistan’da katliam Özellikle 19. yüzyılda Çin ve Rus etki alanında kalan ve işgale uğrayan Doğu Türkistan toprakları, 1949 yılında Komünist Çin’in işgaline uğramış ve büyük zulümler ve katliâmlara maruz kalmıştır. Bu baskı ve zulümler, genellikle, etnik merkezli değil, din merkezli olmuştur. 1950’lerden itibaren, neredeyse her 5 yılda bir direniş hareketlerine de sahne olan Doğu Türkistan, bir haftadan beri, sokak katliâmlarının yaşandığı, sokaklarında kanların aktığı bir coğrafyaya dönüşmüştür. Çin işgalindeki Doğu Türkistan’da nükleer denemeler, zorunlu kürtajlar ve Çinlilerle evlilik zorlamaları, mecburi göçler, toplu kıyımlar şeklinde Dünya’nın gözü önünde sürdürülen dini temizlik ve Türk nüfusu yok etme örnekleri pervasızca devam etmektedir. Ülkemizde Doğu Türkistan; Türk insanının gündeminde Doğu Türkistan yok… Türkiye’nin yüzde doksan beşi, Doğu Türkistan’ın nerede olduğunu, haritada gösteremez. Kutadgu Bilig müellifi Yusuf Has Hacib’in, Divanu Lugati’t-Türk müellifi Kaşgarlı Mahmud’un topraklarından, Türkiye’de yaşayanlar habersiz. Hatta, Türk Dili ve Edebiyatı Bölümlerinde okuyanların yüzde sekseni, haritada Kaşgar’ı gösteremez. Hariciyemiz, daha düne kadar Asya Türk toplulukları ile ilgili hiçbir tavır geliştiremeyecek kadar bilgisizdi. Şimdi de, Asya Türk toplulukları konusunda, yeteri kadar donanımlı hariciyecimizin varlığı şüpheli.. Doğu Türkistan’dan Anadolu’ya 1950’lerde yapılan baştan sona trajedi olan bu göçü işleyen Godfrey Lias’ın “Göç” adlı romanını kaç kişimiz okudu?... 1970’lerin başında yazılan Uygur Türklerinin trajedisini anlatan ilk şiir olan, aynı zamanda kitabın da adı olan, Yetik Ozan (Doç. Dr. Turgut Günay)’ın “Atmaca Uçurumu”nu kaç kişi okumaya fırsat bulabildi? Uygurlar galeyana getirilip, katliâmlara maruz bırakılıyorlar. Şunu da bilmemiz lazım: Türkiye’deki her Doğu Türkistan gösterisi, Uygurlara, “Türkiye ayakta!... Bizi kurtarmaya geliyorlar!...” şeklinde yansıtılıyor o topraklarda. Ama masumâne, ama kasıtlı… Böyle yansıtılıyor ve Uygurlar galeyana getirilip katliâmlara maruz bırakılıyorlar. Sokağın dilini diplomasiye yansıtmadığımız sürece, bu masumâne veya kasıtlı tavır sonucu, Uygurlar, büyük zulümlerle karşılaşmaya devam edecek. Çin, 751’deki Talas savaşından beri kendi topraklarının dışına çıkmamış, Kuzeyden de büyük bir set ile kendini dünyadan izole etmiş bir ülke. 1949’dan beri de Komünizmin pençesinde, kendi halkını bile inim inim inletmiş zalimlerin ülkesi. Ne yapılmalı? Bunlar, ortak insanlık dilinden anlamazlar; yaptırım gücü yüksek diplomatik dili kullanmak ve uluslar arası kuruluşları harekete geçirmek için elimizden geleni ardımıza koymamak gerekir. Çünkü, bu tür meseleler ve özellikle katliâma dönüşen trajediler, milliyet, din, cinsiyet gibi ayrımların göz ardı etmekle ve ortak insani değerler etrafında birleşmekle çözülür. Fert fert, kurum kurum olayın üstüne gitmek ve mezalimi sürekli canlı tutmak lazım. Çeşitli menfaat beklentileri uğruna Türklere uygulanan katliam karşısında susmak bir insanlık ayıbıdır. Urumçi’de başlayan ve Kaşgar’a da sıçramış olan olayları protesto eden kalabalığın üzerine bombalar atarak bu soykırımı yapanları ve bunu pişkinlik içinde seyredenleri kınıyor, şehit edilen soydaşlarımıza Allah’tan rahmet diliyorum.
|
||
|
||
Etiketler: “ÇİN, MARKALI, SOYKIRIMI, KINIYORUZ”, |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.