Eğitim-İş Kocaeli Şube Başkanı Bilal Şener 2010-2011 eğitim öğretim yılı 1. yarıyıl sonu nedeniyle yaptığı basın açıklamasında Kocaeli Valiliğini dağıtılan 299 bin kitap nedeniyle eleştirdi. Şener’in yarıyıl sonu değerlendirmesi şöyle;

“2010-2011 eğitim öğretim yılının tatil zili çaldı. Ancak ne yazık ki geçtiğimiz bu dönemde eğitimin sorunlarına çare bulmak şöyle dursun, var olanların sayısı daha da artmıştır.

Hükümetin, 2011 yılı bütçesinde Milli Eğitim Bakanlığı’na ayırdığı pay, 34 milyar 112 milyon TL’dir ve kaliteli eğitim hedefini gerçekleştirmekten çok uzaktır. Bu hedefe yaklaşmak için OECD ülkelerinde olduğu gibi GSYH’nin en az yüzde 5,5’nin kamu eğitim harcamalarına ayrılması gerekmektedir. Milli Eğitim Bakanlığı okullara yeterli ödenek ayırmadığı için eğitim harcamalarının önemli bir bölümü öğrenci velilerinin üzerinden bağış, kayıt parası gibi isimler altında karşılanmaya devam ediyor; çünkü 72’si personel giderlerine, %11’i sosyal güvenlik harcamalarına ayrılan bütçeden geriye kalan %7,5’lik dilim ile eğitim giderlerinin karşılanması mümkün olamaz. Bu da gösteriyor ki hükümet kendi hedefleriyle bile uyumlu değildir.

Devletin politik amaçlarla dağıttığı kitaplar içerik yönünde oldukça yetersiz. Bu da öğrenciyi ek kaynağa yöneltiyor. Yeni maliyetler getiren ek kaynaklar ise, zaten ekonomik sıkıntı içinde olan veliyi büsbütün zora sokuyor. Böylece devlet adına hükümetin propaganda amacıyla dağıttığı kitaplar, işlevsiz hale gelmekte ve devlet bütçesinden gereksiz harcamaya neden olmaktadır. Bunun yanı sıra okullarımızdaki eğitim teknolojisi hala yetersiz durumdadır. İnternetsiz, kütüphanesiz ve öğretmen sayısının yetersiz olduğu düşünüldüğünde ders kitapları daha da ön plana çıkmaktadır.

Diğer yandan Kocaeli Valiliği, ara tatilde okunması için tüm okullarda öğrencilere kitap dağıtımı yapmıştır. Bu kitaplardan Liselere dağıtılan bir kitabın Milli Eğitim Bakanlığının 29.04.2008 tarih ve 2008/23 sayılı genelgesiyle yasaklanmış bir kitap olduğu dağıtıldıktan sonra fark edilmiş ve alelacele toplanmıştır. Oysa kitaplar incelenmeden listelenmemeliydi.

Bir başka önemli nokta ise bu kitapların kaynağı nerden sağlanmıştır; bilinmemektedir. Ayrıca modern devletlerde kitap, buzdolabı, kömür vb maddeler dağıtılmaz; çünkü bu tür uygulamalar suistimallere neden olabilir. Sosyal devlet, insanca yaşam olanaklarını istihdamla sağlar ve insanlara emeklerinin karşılığını tam verir. Sonra isteyen istediği kitabı da istediği yakıtı da alır istediği buzdolabını alır. Hatta istediği yerden alır; istediği kültürel etkinliğe katılır.

Öğrenciler için başlatılan 299 bin kitap kampanyası seçim sürecine girilen bir dönemde şüphe uyandırmaktadır. 299.000 kitabın maliyeti ortalama 5 lira(ki bu en az tutardır. Çünkü içinde 8 - 10 liralık kitaplar da vardır) dan 299.000 x 5= 1 495 000 liradır. Kitaplar için dağıtılan poşetler ve reklam giderleriyle bu fiyatın çok daha fazla çıkması olasıdır. Bu işin birinci boyutudur.

İkinci boyutu ise bu kitaplar için okunduktan sonra öğrencilerden özet istenmektedir. Bu özetler okulun Türkçe ve edebiyat öğretmenleri tarafından değerlendirilecek ve içlerinden seçilenler Milli Eğitime gönderilecektir. Uygulama öğrencilerin lehine gibi gözükse de okuldaki Türkçe ve edebiyat öğretmenleri açısından bu durum bir mağduriyet oluşturmaktadır. Çünkü bu ek iş ek bir ücreti gerektirmektedir. Ancak işin bu kısmı es geçilmiştir. Zaten normal görevlerine ek olarak Elele Projesiyle yeni sorumluluklar yüklenmiş olan öğretmenin sırtına bir de bu ek angaryanın yüklenmiş olması öğretmenleri iyice zor durumda bırakmıştır.

Üçüncü boyutu ise bu kitapların bir kısmının düşünce yazılarından oluşan kitaplar olması nedeniyle hepsinin "özetlemeye" uygun niteliği olmamasıdır.

Bu kampanya dâhilinde sözü edilen kitapları velilerin de okuması istenmektedir. Öğretmenlere ve okul idarelerine “kitapları velilerin de okuması sağlanacaktır.” denilerek bir emrivaki ile bildirilmiştir. Bu da işin başka bir komedisidir.

Eğitimin önde gelen sorunlarından birisi olan okullaşmadaki eksiklikler 2010 yılında da çözülmemiş olarak ortada durmaktadır. Eğitim sürecinde olması gereken nüfusun belli bir bölümü eğitim hakkından yararlanamamaktadır. Okullaşma oranına Milli Eğitim Bakanlığı’nın 2010 rakamları açısından bakıldığında, tablonun hiç de iç açıcı olmadığı görülmektedir.

Öğrenci sayısının artması ile okul, derslik ve öğretmen ihtiyacındaki artış bu yıl da karşılanamamaktadır. İlköğretimde derslik başına 32 öğrencinin düştüğü ülkemizde daha hala okulu olmayan köyler, öğretmeni olmayan okullar bulunmaktadır. Bugün ne yazık ki, hala sağlıklı bir eğitimin verilmesine engel teşkil edecek derecede kalabalık sınıflarda ders verilmeye devam edimektedir.

Bugün 4 kişilik bir ailenin zorunlu giderleri ise 2.826 TL.’dir. Açlık sınırı 867 TL ve 16 yaşından büyükler için asgari ücret net 629,96 TL’dir. Bir eğitimcinin ortalama 1300 TL civarında olan maaşının yoksulluk sınırının yarısına bile ulaşmamış olması, AKP iktidarının uygulamaları getirdiği bir sonuçtur. Ayrıca atamasının yapılmasını bekleyen öğretmen sayısı bugün 400 bin civarındadır. Bakanlığın can simidi haline gelen ‘sözleşmeli öğretmenlik’ uygulaması ile ücret karşılığında çalışan öğretmenler köle haline getirilmekte, iş güvenlikleri ellerinden alınmakta, yönetici-veli-kadrolu öğretmen üçgeninde kendine yer bulamadıklarından mesleklerine ve sisteme adapte olamamakta ve psikolojik sorunlarla baş etmek zorunda kalmaktadırlar.

Bütün bu olumsuzluklara rağmen 2010-2011 eğitim-öğretim yılının ikinci döneminde sorunlara akılcı ve kalıcı çözümlerin üretildiği bir yıl olması dileklerimizle, öğrencilerimize, öğretmenlerimize, velilerimize ve tüm eğitim çalışanlarımıza başarılı bir eğitim-öğretim dönemi diliyoruz.

Bilal ŞENER
Eğitim-İş Kocaeli Yönetim Kurulu Adına
Şube Başkanı”