“AKBABALAR İŞTAHINDA SENDİKACILIK

Nasıl bir ahlaksızlığa doğru sürüklendiğimizi; eğitimin baskı ve şantaj içerisinde nasıl delik deşik edildiğini ibretle ve öfkeyle temaşa ediyoruz. Hukuk ve insanlık dışı tarihi bir sürecin şahitleri olmanın utancını taşıyoruz. Ve tüm bunların, adında Adalet olan, kendi beyanlarınca referansları İslam olan bir siyasi iktidarın gölgesinde yapılıyor olmasının vicdani ve ahlaki komedisini yaşıyoruz.

Bu nasıl bir zulümdür ki öğretmenliğe daha yeni başlayan bir insanın, müdür odalarında yandaş sendika temsilcileri nezaretinde okul müdürleri tarafından vicdanına ve sendikal tercihine ipotek koyulmaktadır; bir sendikanın tamahkârlığı ve hırsı uğruna işiyle ve ekmeğiyle tehdit edilmektedir. Stajyerliğinin kalkmaması imalarıyla korku ve endişe içine düşürülmektedir.

Bu nasıl bir düzendir ki, mülakatlarla okul müdürleri, ince hesaplarla danışman öğretmenler seçilir de çocuklarımızı teslim edeceğimiz bu genç öğretmenlerimizin hevesleri, idealleri ve yürekleri yandaş sendikanın akbabaları ağlatacak fırsatçılığında paramparça edilir.

Buradan tüm kamuoyuna soruyoruz:

Zübeyde Hanım Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde komşu lisenin okul müdürü ve malum sendikanın il başkanı nezaretinde hem de müdür odasına okuldaki aday öğretmenler çağırılıp sendikal teklif ve baskı yapılmış mıdır? Eğer yapılmışsa, görevi kötüye kullanmanın, çalışanlarına ahlaksızca bu tür baskılar uygulamanın, Devletin makam ve onurunu böylesi sendikal tetikçilik adına kullanmanın bir cezası yok mudur?

Yahya Kaptan Anadolu Lisesi’nde okul müdürü aday öğretmeni makam odasına çağırıp psikolojik baskıyla üye yapmış mıdır?

Evliya Çelebi Anadolu İmam Hatip Ortaokulu ve Lisesi’nde 9 tane aday öğretmen Eğitim Bir Sen’e kendi tercih ve istekleriyle mi üye olmuştur? İmam Hatip okulları bu siyasi hengâmede Müslümanca(!) 28 Şubatlar ve ikna odaları kurgulama üssü müdür?

24 Kasım Anadolu Lisesi’nde okul müdürü makamına çağırdığı aday öğretmene sendikal telkinde bulunmuş mudur? Eğer böylesi ahlaksız ve hukuksuz bir hadise yaşanmışsa, okul müdürünün üstlendiği bu vazife Ortaöğretim Yönetmeliğinin hangi maddesine dair bir davranıştır? 

Ya da 50. Yıl Cumhuriyet Ortaokulu’nda bu tür hadiselerin de yaşandığı, okul müdürünün makamında bu tür telkinlerde bulunduğu duyumları doğru mudur? Eğer bu hadise doğruysa, kendisini oraya getirmek için ciddi emek sarf edenlere diyet mi ödemektedir?

Kandıra Mesleki ve Teknik Anadolu Lisesi’nde ve Hızır Reis Ortaokulu’nda da aynı tablolar yaşanmış mıdır? Buradaki aday öğretmenlerin de yandaş sendika tercihlerinin arka planında aynı ahlaksızlık ve vicdansızlık var mıdır?

Hatta Milli Eğitim Müdürlüklerinde bazı memurlar dahi, aday öğretmenlere “Burada tüm şube müdürleri Eğitim Bir Senli; siz de ona üye olun rahat edersiniz telkinlerinde bulunarak üye yapmakta mıdır? Bunca ahlaksızlığın ve hukuksuzluğun keşmekeşliğinde eğitim mi olur? Yazıklar olsun!

Bundan sonra da tek tek bu çirkin hadiseleri buradan ifşa edecek olan Türk Eğitim Sen, bu işin peşini bırakacak değildir. Gerekirse tek tek bu okullarda eylemlere başlayacağız. Bu rezil hadiseleri tüm Türkiye’ye ilan edeceğiz. Mademki hukuk yok, düzen yok, amir yok, duyan yok, gereğini yapan yok; o halde ahlakı ve adaleti, düştüğü yerden biz kaldıracağız. Bunu tüm Kocaeli görecek!

Buradan Kocaeli halkına sesleniyoruz: Kocaeli’nde eğitimin bu acınası hali, biliniz ki hepimizin çocukları adına birer karanlık gelecektir. Çocuklarımızın en güzel şekilde eğitim almasının koordinesi sağlamakla yükümlü olanlar, kendisini oraya atamasının minnetini duyduğu sendikasına üye yapmaktan gayrı bir görev bilmemektedirler. 

Umarız çok geç olmadan gerek siyasi iktidar, gerek ilimizin mülki ve idari amirleri ve gerekse Kocaeli halkı bunu anlar ve gereğini yapar…

Feyzullah Divli

Şube Sekreteri”