Ülkemizin en köklü sorunlarının başında eğitim geliyor. Bu sorunun çözümüne yönelik ise özellikle son 20 yılda bir çok adım atıldı ancak her atılan yeni adım bir önceki uygulamaları aratan cinsten oldu. Bir türlü eğitimde radikal ve adaletli değişimler yapılamadı.

Yaklaşık 20 yıldır devam eden Adalet ve Kalkınma Partisi (AKP)  iktidarında görev yapan 8 Milli Eğitim Bakanının her biri birbirinden farklı uygulama başlattı.  Sayın bakanlarımızın isimlerini bir kez daha hatırlayalım…

1            Erkan Mumcu     18 Kasım 2002   14 Mart 2003                    

2             Hüseyin Çelik    14 Mart 2003     1 Mayıs 2009

3             Nimet Çubukçu 1 Mayıs 2009      6 Temmuz 2011

4             Ömer Dinçer      6 Temmuz 2011   24 Ocak 2013

5             Nabi Avcı             24 Ocak 2013     24 Mayıs 2016

6             İsmet Yılmaz      24 Mayıs 2016   10 Temmuz 2018

7            Ziya Selçuk        10 Temmuz 2018    5 Ağustos 2021

8           Mahmut Özer      5 Ağustos 2021      Görevde

Aynı iktidar döneminde bu kadar çok Milli Eğitim Bakanının görev yapması en çok eleştirilen konuların başında geldi. Her yeni gelen bakan büyük umutlarla gelirken kısa süre sonra işlerin daha da kötüye gittiği dillendirilmeye başlandı. Yapılan tüm değişiklikler eğitimde eşitlik, adalet, liyakat gibi kavramları ön plana çıkartacak mı denilirken sürekli geçmişe yönelik özlem duyulmaya başlandı.

Örneğin yönetici atama yönetmeliklerinde değişiklikler yapıldı ancak her yeni yönetmelik daha büyük adaletsizliklerin doğmasına sebep oldu.

Haksız yere sadece ve sadece bir sendika mensubu olmaları nedeniyle belirli makamlara getirilen kişiler koltuklarında oturdular ancak o mevkilere olumlu hiçbir şey katmadıkları gibi işlerin çok daha kötüye gitmesine sebep oldular.

Bugün Milli Eğitim Bakanlığı makamına yeni oturmuş bir bakanımız var. Sayın Mahmut Özer’den ciddi sorunların çözülmesi bekleniyor. Kamuoyu gelecek nesillerin daha iyiye gitmesi için  eğitimdeki sorunların giderilmesini bekliyor ama en büyük beklentiyi öğretmenler yaşıyorlar. Neden derseniz, bu konuyu biraz açalım…

Öğretmenler eğitimdeki en büyük sorunun adaletsizlik olduğunu söylüyorlar. Sadece belirli sendikalara üye oldukları için makamlara getirilen yöneticilerin adaletli olmadıklarını, öğretmenlere karşı büyük haksızlıkları çok rahat yaptıklarını, durumun daha üst makamlara bildirilmesi durumunda ise haksızlık yapanların kollandıklarını ifade ediyorlar.

İşte bu durumun okullardaki çalışma barışını bozduğu, adaletsiz yönetilen öğretmenlerinde öğrencilere adaletli olmadıklarını dolayısıyla tüm topluma örnek teşkil edecek olan, gelecek nesile adalet ve hakkaniyet kavramlarını benimsetecek olan eğitim camiasının asıl bu kavramlardan uzaklaşmasıyla sonuçta toplumun bozulduğu belirtiliyor.

Sayın Bakan Mahmut Özer, şayet öncelikli olarak okullarda yönetmeliklerin eskiden olduğu gibi uygulanabilir olmasını sağlayabilir ve öğretmenlere karşı eşit davranan yöneticilerle yol yürürse sorunların büyük çoğunluğunu çözebilir diye düşünüyorum.

“Nasıl olsa beni sendika bu göreve getirdi, o nedenle sendika ne derse onu yaparım, yönetmelikte şöyle yazması önemli değil, böyle uygun gördüm” diyen müdürlerin sayısının azaltılması ve öğretmenlere eşit ders programı yapan, eşit sınav görevleri dağıtan, adaletli nöbet görevleri veren, kendisine yakın gördüklerini kayırmayan, herkese adil davranan okul müdürleriyle yoluna yürürse emin olun sorunlar bir kar yumağı gibi erir gider.

Örneğin öğretmenler 15-19 Kasım tarihlerinde öğrencilere uygulanan ara tatilde kendilerine sınav görevi verildiği için çok dertliler. Yukarıda bahsettiğim haksızlık mimarı okul müdürleri kayırdıkları öğretmenlere bu tarih aralığında hiç görev vermezken, bazı öğretmenlere ise bu tarih dışında hiç görev vermemişler. Kaldı ki Sayın Bakanımız 15-19 Kasım tarihleri arasındaki ara tatilde öğretmenlerin okula gitmeyip idari izinli sayılacaklarını belirterek “Mesleki eğitimlerini online olarak alacaklar” demesine karşın işgüzar okul müdürleri öğretmen ve öğrencileri bu ara tatilde okula getirmenin peşinde.

Sayın Bakan bu olaya derhal el koymalı ve okul müdürlerinin haksızlık kokan bu uygulamasına son vermelidir. Madem ki öğrencilerin 1 hafta dinlenmesi eğitim pedagojisi açısından uygun görüldü ve böyle bir tatil ilan edildi, bu uygulamayı liyakatten uzak okul müdürlerinin hiç etmesine fırsat tanınmamalıdır.  Tatil varsa öğrenciler sınav stresine sokulmamalıdır. Öğretmenler eğitimlerini online alarak gerçekleştireceklerse sınavlar bahanesiyle Sayın Bakana rağmen eğitimciler okullara getirilmemelidir. Bakan Özer verdiği demecin arkasında durmalı, her okulda farklı uygulama yapılmasına son vermelidir.

Bazı okullarda ara tatilde sınav yapılmazken işgüzar okul müdürleri öğrenci ve öğretmeni Sayın Bakanın demecine karşın ne cesaretle okula getirmek istemektedirler.

Eğitimdeki sorunlar keyfi uygulama yapan liyakatsiz okul müdürleri var oldukça çözülmeyecektir. Okul müdürlerinin büyük bir çoğunluğu keyfi uygulamalarla okul yönetmekte, yönetmelikleri referans olarak almaktansa hemen telefona sarılarak başka okul müdürleriyle fikir alış verişi yaparak ya da birilerine sorarak aldıkları cevaplarla okul yönetmektedirler.

Bu nedenle okullarda adaletli yönetimlerin hakim kılınması, öğretmenlerin kayırılmaması, hakkaniyetli davranılmasıyla eğitimin öncelikli sorunları çözüme kavuşacaktır.

Okul müdürleri yönetmeliklere ve MEB talimatlarını rağmen keyfi olarak ders çizelgeleri oluşturarak istedikleri branşlarda istedikleri normların sağlanmasına yönelik çalışmalar yaptıkları da öğretmenlerin en çok dert yandıkları konulardan biridir. Bir çok okulda bazı branşlarda ders saatlerinin okulda olandan az ya da fazla yazılarak müdürlerin keyfi olarak öğretmen normlarını ayarlaması Türkiye geneline vurulduğunda ihtiyaç duyulan öğretmen sayısını nasıl olumsuz etkileyebileceği gözden kaçırılmamalıdır.

Sayın Özer’den bu milletin çok büyük beklentisi var ancak beklentinin en büyüğü öğretmenlerin. Öğretmenler okullarda adaletin hakim kılınmasıyla sorunların azalacağını, motivasyonlarının artacağını ifade ediyorlar.

“Kendimiz haksızlık ve adaletsizliğe uğrarken nasıl öğrencilerimize örnek olacağız” diyen öğretmenlerin sesini mutlaka bir duyan olmalıdır.

Sayın Milli Eğitim Bakanı Mahmut Özer, 15-19 Kasım tarihlerinde sorumluluk sınavı yapmak isteyen okul müdürlerini uyararak “Sizler benim demecime ters bir uygulamayı ne cesaretle yapabilirsiniz?” diye sormadan sorunları bitiremeyeceğini anlamalıdır.

Öğretmeni mutlu olmayan hiçbir okulda, hiçbir sistemde başarıdan bahsedilemez.

Başarının anahtarı Sayın Bakanımızda…

Başarılar diliyorum Sayın Bakan.