|
||
Yaratılışın Sırları | ||
Köşe yazıları Haberi | ||
Yapacağım İSTATİSTİKSEL DELİL, peygamber mucizelerinin kanıtıdır. Hiç Kızıldeniz'in Hz.Musa tarafından yarılıp yarılmadığını veya Hz.Nuh Tufanı'nın gerçekliğini SORGULADINIZ MI? Şimdi yeni bir FİKİR içeren bir GÖNDERİ paylaştığınızı düşünün. Diyelimki yeryüzüne şu ana kadarki gelen insan sayısı kadar yani 115 MİLYAR TAKİPÇİNİZ var. Bu gönderiyi 10 da biri görür, görenlerin 10 da biri beğenir, beğenenlerin 10 da biri yorum yapar ve yorum yapanların 10 da biri bu fikri benimser ve aktarır. Yani 10 MİLYON kişi fikrinizi BENİMSER. Şu an yeryüzünde 1,5 MİLYAR Müslüman var. Yani tahminimden 150 kat fazla. Yeni bir fikir sunun ortaya. Ki o kadar takipçiniz bile yok. Müslümanların sayısı şu anki ateistlerden daha az belki ama 1,5 milyarlık bir sayı bile benimsenme istatistiğinin çok büyük olduğunu gösterir. İnsanlar şu an olduğu gibi, geçmişten beri hep yeni fikirlere muhalefettirler. Huylu huyundan vazgeçmez. Muhalefet olmak, insan fıtratında vardır. Apaçık bir MUCİZE görmeden asla inanmazlar. ALLAH'LA mı konuştun yada sen de bizim gibi insansın deyip, yeni fikirlere asla inanmazlar. Bu istatistiği iyice düşünüp, anladıysanız, geçmişte peygamberlerin gösterdiği birçok MUCİZELER olduğunu tahmin edebilirdiniz. APAÇIK MUCİZELER olmadan Hz.Adem'den beri HAK DİNLER bu kadar çok yayılamazdı. Belki şu an niye MUCİZE yok diye düşünüyorsunuzdur. EVRENİN ilk başlangıcındaki genişleme hızıyla şu anki genişleme hızı da aynı değil. Düzen kurulurken MUCİZELER olur, KIYAMETE az kalmışken değil. O kadar MUCİZELER de yaşanmış olsa, ateistlerin sayısı Müslümanların sayısından fazladır. Zaten bunu da bu istatistik gösteriyor. Bu fazlalık olsa bile, gerçek olan birşey var. O da MUCİZELERİN VARLIĞI. Görmek için bakan anlar, bakmak için gören anlamaz. Allah'ım YARATICI sıfatının gereği tüm evreni, kendi parçaları olan RUHLARDAN yarattı. Allah'ın emirleri doğrultusunda hareket eden bu RUHLARDAN sadece insanların ve cinlerin ruhları SINIRSIZ irade ile yaratılmıştır. ALLAH, bu kendisine en yakın olan parçalarından, kendisini APAÇIK GÖRMEDEN sevecek ruhları tespit etmek için kendi AKLI olan LEVH-İ MAHFUZ kitabını yazmaya başladı. Tüm kainat başlangıcından kıyamete kadar bu kitaba meydana gelen herşeyiyle 6 GÜNDE yazıldı. Yani LEVH-İ MAHFUZ kitabı 6 GÜNDE yazıldı. Allah, SINIRSIZ İRADE vermiş olduğu insanları ve cinleri SINADI ve tüm herşeyiyle bu kitaba yazdı. LEVH-İ MAHFUZ, ALLAH'IN İLİM SIFATINI oluşturdu. İnsanlar ve cinler, Allah istediği için kötülük yapmıyorlar, yaptığı kötülüğü Allah zamanı bizlerden çok daha hızlı gördüğü için SINAMASININ sonucunda ÖĞRENİLMİŞ bir bilgi olarak bilmektedir. Biz yaratılmışlar zamanı çok yavaş yaşarız. Allah, geçmişi geleceği ve TÜM ZAMANLARI, AYNI ANDA ve HER ZAMAN görür. KIYAMETE kadarki OLACAK OLAN DEĞİL, OLMUŞ OLAN herşeyi içeren LEVH-İ MAHFUZ kitabının yazımı bittikten sonra Allah'a yakınlaşmış parçaları için CENNET, Allah'tan uzaklaşmış parçaları için CEHENNEM yaratılmıştır. AHİRETTE yaşanılacak olanlar dahil şu an ve her zaman ALLAH'IN GÖZLEMİNDE yaşanmıştır ve yaşanmaya devam etmektedir. ALLAH, ZAMANDAN daha hızlı olduğu için, zaten bunları kutsal kitabımız Kuran-ı Kerim'de yaşanmış olduğu için yaşanmış gibi GEÇMİŞ ZAMAN ifadeleriyle anlatmaktadır. Zamandan yavaş olan biz yaratılmışlar için şu an CENNET VE CEHENNEM daha kurulmamıştır. Ama ALLAH için çoktan yaşanmıştır ve yaşanmaktadır. Peygamberlerin bir kısmı ve MELEKLER şu an YERYÜZÜ OLAN EVRENİN sonundaki 7 KAT GÖKLERDE bulunmaktadır. KIYAMETTE ALLAH, ARŞI, KÜRSÜSÜ ve LEVH-İ HAHFUZ dışındaki herşey yok olacaktır. İlahi Bilgi Kodları olan RUHLARIN TÜMÜ bu LEVH-İ MAHFUZ'UN içinde, AHİRETTE tekrar diriltilecek olan BEDENLERİNİ bekleyeceklerdir. AMEL DEFTERİMİZ olarak da LEVH-İ MAHFUZ'UN bizimle ilgili olan parçası AHİRETTE bize verilecektir. Bu İMTİHANIN nedeni, AHİRETTE yaptıklarımızı inkar etmememiz içindir. Peygamber Efendimiz Miraç Gecesi Allah'ın izniyle ZAMANIN HIZINI AŞIP, şu an bizim için daha kurulmamış fakat Allah için kurulmuş ve hatta yaşanmakta olan CENNET ve CEHENNEMİ görmüştür. CEHENNEM, yeryüzü olan şu anki evrenin, CENNET ise evrenin sonundaki 7 kat göklerin kıyamet ile dönüştürüleceği yerdir. ALLAH'IMIZA İMAN yetmiyor sadece ALLAH'IMIZIN RIZASI için. Neden mi? Şeytan, ALLAH'A İNANIYORDU. Ama KİBİRLİYDİ. İşte bu yüzden; Şeytan, Ateist değil MÜNAFIKTIR. Şu halde, insanlara şaşırıyorum. Şeytan bile ALLAH'A inanırken, siz ne kadar aklınızla NEFSİNİZE uyup, KİBİRE kapılıp, ALLAH'I yok sayıyorsunuz. CİNLERE, MELEKLERE masal diyorsunuz. Sadece GÖREBİLME ALGINIZ olmadığından, görmediklerinizi GÖRÜNMEYEN diye nitelendirmişsiniz. GÖRÜNEN ve GÖRÜNMEYEN diye bir AYRIM YOK. O FREKANSLARI algılayamıyorsunuz sadece. Halen CİNLERİN ÇARPTIĞINA ve MUSALLAT OLDUĞUNA inanıyorsunuz. Halbuki sadece ALLAH çarpar. ALLAH'A ŞİRK koşmuş oluyorsunuz. Bi düşünün bakalım niye musallat oluyorlar size. Herşey ALLAH'IN DİLEMESİYLE olur. ALLAH'IM şunu diyor size "Normalde görmediğiniz halde şu an bu CİNLERİ görüyorsunuz. BÜYÜLERİN etkisini görüyorsunuz. Ama ALLAH'I niye göremiyor ve tam olarak inanmıyorsunuz" CİNLER ve BÜYÜLER kalbinde SAĞLAM İMAN olan insanlara ETKİ etmezler. PEYGAMBERİMİZE de büyü yapıldı ama TUTMADI. Tuttuğunu iddia edenler BÜYÜ MİSYONERLERİ olan SİYONİST YAHUDİLERDİR. Uykuda KABUS gördüğünüzde ne yapıyorsunuz uyanmak için? Ya UYKUDA olduğunuzu hatırlıyorsunuz yada GÖZ KAPAKLARINIZI açıyorsunuz. CİNLERİ gördüğünüzde, ALLAH dışındaki herşeyin sadece HAYAL olduğunu hatırlayınız ve UYANIN artık. Sizi UYUTMALARINA izin vermeyin. ALLAH'IM HERŞEYE KADİRDİR. Muskalardan, türbelerden, hocalardan UMUT beklemeyin. KURAN-I KERİM'DE ayette söylediği gibi, sizin o Kitap'tan ve Peygamberimizden başka hiçbir REHBERE ihtiyacınız yoktur. RUH, yaratılmış bilgi kodlarıdır. Evrendeki KARANLIK ENERJİ ve KÜTLEÇEKİMİ de RUHTUR. Varlığa KÜTLE ve HACİM kazandıran şeydir RUH. ELEKTRONLARIN saniyede 7 KATRİLYON TUR dönmelerini sağlayan da RUHTUR. Herşeyin RUHU vardır. RUH; enerjinin, BİLGİ KODLARI ile maddenin şeklinde ve büyüklüğünde, tüm görüntüsüne ve tüm hacmine SİRAYET ETMİŞ halidir. FREKANSLARINI göremediğimiz için GÖRÜNMEYEN dediğimiz varlıkların da RUHLARI vardır. RUH, 5 BOYUTLU evrenimizdeki EVREN ile ZAMAN arasındaki BOYUTTUR. Sadece ALLAH'IN izin verdiği RUHLAR, maddeden yani 3 BOYUTLU dünyasından ayrılabilir. RUH, şekli varlıklarla aynı olan, hologramsal İLAHİ YAZILIMLARDIR. RUH, varlıkların içindeki KARANLIK ENERJİDİR yani SİCİMLER BÜTÜNÜDÜR. Biz insanlar olarak RUHUMUZUN, 3 ilave bileşeni vardır. AKIL, VİCDAN (İRADE) ve SEVGİ. Aslında RUHLAR da, herşey gibi SOMUT ve GÖRÜNÜRLER ama biz onların FREKANSLARINI göremediğimiz için SOYUT VE GÖRÜNMEYEN diyoruz. ZAMAN var olmasaydı, yaratılanlar da var olmazdı. ZAMAN, ALLAH'IN ilk yarattığı ve yaratılmış EN ÜST boyuttur. UZAY ve IŞIK HIZI, zamanı BÜKEMEZ. Zamanda GEÇMİŞE VE GELECEĞE YOLCULUK imkansızdır. Çünkü geleceğe yolculuk yaptığımızı zannetsek de, yine ALLAH'IN katındaki zaman DEĞİŞMEZ. IŞIK HIZINA ulaşırsak, zamanı AŞAMAYIZ. Çünkü ışığın da bir BAŞLANGIÇ NOKTASI vardır ve aslında IŞIK HIZI, ZAMANIN HIZIDIR. Bütün EVREN hayatını bir VİDEO yapsak, o videoyu en kısa video yapacak şekilde HIZLANDIRSAK, en kısa olarak 6 GÜNE SIĞDIRABİLİRİZ. Bu hesaplama için de evrenin en YAVAŞI ELEKTRONU ve en HIZLISI IŞIĞI standart almalıyız. Cennet ve Cehennem olarak adlandırılan Ahiret yurtları aslında şu anlamı taşırlar: Cennet yani RAHMET YERİ, Cehennem yani RAHMETTEN KOVULMA YERİ. Bu tüm kainatın sahibi ve tek gerçek olan Allah'ımızın rahmetinden kovulmaktan büyük CEZA, O'nun RAHMETİNİ kazanmaktan ve O'nu GÖREBİLMEKTEN büyük ÖDÜL olamaz. Siz yalan dünyada çektiğiniz her SIKINTI için ALLAH'A isyan ettiniz. ALLAH olsaydı, bu kadar sıkıntı olur muydu dediniz. Allah her an MUCİZE yaratır. Ama biz insanlar kör olduğumuz için göremeyiz o mucizeleri. Siz de görmediniz YARATILIŞLARDAKİ mucizeleri. Hep "ARMUT PİŞ, AĞZIMA DÜŞ" atasözündeki gibi yaşadınız. Vücudunuzdaki en büyük mucize olan AKLINIZI kullanamadınız. SIKINTISIZ bir dünya olsaydı, imtihan olur muydu veya isyan eden sizler bu dünyanın CENNET olmasını hakeder miydiniz? Her kötülükte kıyamet kopsaydı, Habil Kabili öldürünce, kıyamet kopardı ve insanoğlu hiç varolmazdı. İnsanlar 1 sabreder, Allah'ım 1000 sabreder. O zaman da insanlar sadece "ALLAH'IM KURTAR" diye dua ederler. Salgın zamanlarında Amerika dahil kiliselerde bile KURAN-I KERİM okutulan günler gibi. Siz insanlar, Allah'ın ne zamana kadar sabredeceğini bilemezsiniz. Allah, kimseyi yapmadıklarından ötürü yargılamaz. Herşeyi YAZILDIĞI için yapmıyoruz. YAPTIĞIMIZ için yazıldı. Size kalmış anlayıp anlamamak. Anlamak isteyene zaten ispata gerek yok. Zaten paylaşımlarımı sizin gibi yüzde 100 kör olan insanlar için yapmıyorum. Akıllarında ufacık şüphe olanlar için yapıyorum. ANKEBUT SURESİ 2'nci Ayette şöyle der: "İnsanlar, "İNANDIK" demekle İMTİHAN edilmeden bırakılacaklarını mı zannederler." Hep şu şekilde DUA edin: "ALLAH'IM eğer CEHENNEMDEN korktuğum için ibadet ediyorsam beni cehenneminde yak. Eğer CENNETİN için ibadet ediyorsam beni cennetinden mahrum bırak. Eğer senin RIZAN için ibadet ediyorsam, beni ebedi CEMALİNDEN mahrum etme Allah'ım." CENNET olmasaydı KÖTÜ BİR İNSAN mı olacaktınız veya bu dünya hayatını doyasıya yaşamak mı isteyecektiniz? HAYVANLAR ne yapsın? Onlar da insanlar gibi eğlenemiyoruz diye, İSYAN MI ETSİNLER? Allah'ın imtihanı işte bu kadar zordur. HZ.EYYUB'UN kıssasını açın okuyun. Allah'ın en sevgili kulu olan PEYGAMBERİMİZİN 7 çocuğunun içinden, oğullarının hepsinin daha BEBEKLİK yaşındayken VEFAT ettiğini biliyor musunuz? Kolay bir imtihan olsaydı, evren hiç yaratılmazdı.Yaratılmasaydınız bunları bile düşünemeyecektiniz. 100 yıla yakın ömür yaşıyorsunuz, sonra da hiç yaratılmamış olsaydınızki halinizden daha beter bir hale dönüyorsunuz. İnsanlar olayı sadece cennet ve cehennem olarak görüyorlar. Allah'ı görmekten daha büyük bir ödül, Allah'ın rahmetinden kovulmaktan daha büyük bir ceza olamaz ki; üstelik bu kadar sonsuz merhametli bir varlık olmasına rağmen. Demekki hatayı Allah'da değilde insanlarda aramak lazım. KÖTÜLÜĞÜ ALLAH YARATMADI. Kör olarak dünyaya gelen bir insan niye şansız diyorsunuz. Hayvanlar ne yapsın, ya bitkiler. Onlar bu dünyayı hiç yaşayamıyorlar. Ne yapsın onlar da mı isyan etsinler. İnsanoğlunun yaratabildiği hiçbirşey yokken, halen evrenin TESADÜFEN varolduğuna inanabiliyorya insan, şaşırıyorum. İLAHİ BİLİM anlaşılması çok zor bir bilimdir. Aslında herkesin Hz.Adem'den beridir olan HAK DİNİNE aynı zamanda İLAHİ BİLİM olarak da bakmaları lazım. RUHLAR, AKIL ve Allah'ımızın kelamı KURAN-I KERİM, İLAHİ BİLİMİN mucizeleridir. Allah, İBADETLERİ ve BİLİMİ, insanların İYİLİĞİ İÇİN yarattı. Kendi ihtiyacı olduğu için değil. İNSANİ BİLİMDE İCAT ettiğimizi zannettiğimiz herşey, İLAHİ BİLİMİN KEŞİFLERİDİR. Evreni keşfettikçe, ALLAH'I daha iyi anlayabileceksiniz. Kendinizi "KÖTÜLÜĞÜ, ALLAH yarattı" diye kandırınca, çok mu rahatlıyorsunuz? Dün 500 BİN TL.lik arabası olan bir arkadaş, "niye EVLENİP, paramı ÇOCUKLARIMLA ve EŞİMLE paylaşayımki" diye söyledi. HARCAMALARIMIZ, yardım etmekten daha önemlidir. 59 MİLYON TL.'ye ADA alan bir kişi, o parada kaç YETİMİN kaç AÇ VE GARİBANIN hakkı olduğunu bilseydi, o ADAYI alır mıydı, veya o kişi MÜSLÜMAN değil yada AHİRETE inanmıyor. Sonuçta ADALAR, KÖPRÜLER, ARAZİLER, EVLER, ARABALAR hiçbirisi AHİRETE gitmeyecek. Şeytanı da Allah yarattı ama kibirli olmayı şeytan seçti ve Allah, şeytanın bu itaatsizligini yaptıktan sonra Levhi Mahfuza yazdı. Ama şeytan, zamandan öte bir varlık değildir. ZAMANDAN ÖTESİNİ sadece ALLAH görür. Yani şeytanın kibirlenecegini, şeytandan önce görmektedir ALLAH'IM. Bizim şer olarak bildiğimiz, Allah katında hayırdır. ANNENİZDEN bile SONSUZ kat MERHAMETLİ olan ALLAH'IMIZ hiçbir kulunun kötülüğünü ve Cehennem'e gitmesini istemez. Her kuluna ömrü boyunca doğru yolu bulması için süre verir. Allah tüm kullarının CENNETE gitmesini ister fakat CEHENNEMİN daha kalabalık olduğunu bu SINAMANIN sonunda görmüştür. Bizler için KIYAMET henüz kopmadı ama ALLAH, ZAMANDAN ÖTESİNİ görebildiği için şu an AHİRET hayatını da görmektedir. Peygamberimizi gören herkes cennetlik değildir. Gördüğü halde inanmayanlar, görmediği için inanmayanlardan daha kötü cezalandırılır. Yani MÜNAFIKLAR, kafirlerden daha ağır ceza alacaklardır. O yüzden fiziki anlamda KÖR olmak veya SAĞIR olmak, aslında bizim için daha hayırlı olandır. KÖTÜLÜĞÜ, ALLAH YARATMADI. cümlesini anlamayan arkadaşlar için açıklıyorum. NİSA SURESİ 78'inci Ayette "Nerede olursanız olun ölüm sizi yakalar; sarp ve sağlam kalelerde olsanız bile! Kendilerine bir iyilik dokunsa “Bu Allah’tan” derler, başlarına bir kötülük gelince de “Bu senden” derler. “Hepsi Allah’tandır” de. Ne oldu bu topluluğa ki bir türlü söyleneni anlayamıyorlar! HEMEN ARDINDAKİ NİSA SURESİ 79'uncu Ayette ise "Sana gelen iyilik Allah’tandır. Başına gelen kötülük ise nefsindendir. Seni insanlara elçi gönderdik; şahit olarak da Allah yeter." diye buyurur ALLAH'IM. Bakın o ayette Allah'tan gelen şer yani KAZA anlamındaki KÖTÜLÜK kasteder. Şöyle bir örnek vereyim: Araba sürerken her türlü emniyeti almışsınızdır ama diyelimki kaza yaptınız. Veya DEPREM oldu. Yani insan iradesinde olmayan kötülükten bahseder 78'NCİ AYETTE. Her şerrin altında bir hayır vardır ayeti ile aynı meale gelir. 79'NCU AYETTE bahsedilen insan iradesindeki kötülük ise, misal insanın insanı öldürmesi Allah'ın dilemesiyle olmaz. Allah dilemiş olsa, bunun günahını size yazmaz. YAZILDIĞI için YAPMIYORUZ. YAPTIĞIMIZ için YAZILIYOR. Yani insanların yaptığı en büyük hata, bir ayete bakıp yorum yapıyorlar. Öncesindeki ve sonrasındaki ayetlere bakmıyorlar yani diyorumya hep EKSİK DÜŞÜNÜYORLAR. Anlamadan iman olmaz. İMAN öyle kolay birşey olsaydı, kaderin ne olduğunu kavrarlardı insanlar. Halen KADERİ anlayamamış ama kadere inandığını söyleyen insanlar var. Elhamdülillah ben KADERİ ve KAZAYI anladım. Ama bazıları sırf imanın 6 ŞARTI yerine gelsin diye anlamış gibi görünmeyi tercih ediyor. Siz annelerinizi, babalarınızı seviyor musunuz? ALLAH'A itaat etmeyen bir insan kendi anne ve babasını da sevemez. Şimdi ANALİZ özürlü bazı arkadaşlar, Ne alaka? diyecekler. Seni YARADANA saygı duymazsan, seni DOĞURANA hiç saygı duyma. Geçen gün 8-3=7 cevabını veren KURAN-I KERİM'İ anlayamaz demiştim. Bazı MANTIKSIZ arkadaşlar "NE ALAKA" demişlerdi. Bunu deneyin. O kişilerin BESMELENİN ANLAMINI bile bilmediğini göreceksiniz. MATEMATİK deyince akla hemen ders geliyor. Matematik, MANTIKLI düşünebilme ve ANALİZ yapabilme yeteneğidir. Örnek veriyorum. ALLAH, ZAMANIN ÖTESİNİ görür. 100'e kadar sayılar öğretilen bir insan, 1 milyon sayısının BİLMEDİĞİ ve GÖRMEDİĞİ için YOK OLDUĞUNA inanır. Veya HÜCRELERİ ve ATOMLARI görebilecek kadar mikroskobik GÖZE sahip bir insan olsaydınız, normal yeteneksiz bir arkadaşınız GÖRÜNMEYEN SOYUT ATOMLAR dediğinde, "Hayır, onlar GÖRÜNEN SOMUT ATOMLAR" derdiniz. Ya da TETRAKROMAT bir insansanız, söyleyeceğiniz bir RENGİ, TRİKROMAT arkadaşınız hiç görmediği için yok diyecektir. BEYNİMİZ o kadar KARMAŞIK ve KISITLI yaratılmışki, size 100 kere ardardına DOMATES yazsam, araya DOMESTOS kelimesini sıkıştırsam, onu da aynı algılardınız ve hata yok diye iddia ederdiniz. Aslında GÖRMEDİĞİMİZ şeyleri GÖRÜNMEYEN olarak biz insanlar NİTELENDİRMİŞİZ. Ondan dolayı, havanın içindeki OKSİJEN ATOMUNU bile göremeyen şu KISITLI AKLIMIZ ve GÖZÜMÜZLE, ALLAH'IN yok olduğunu iddia ediyoruz. ATEİST bir kişinin, İMANLI olanların yanlış düşündüğünü iddia edebilmesi için GÖRÜNMEYEN ATOMU elle tutup verebilmesi gerekir. MATEMATİKLE sorununuz varsa, ne demek istediğimi anlayamamışsınızdır. Bu bir nevi VARSAYIMI İSPAT ÖNERMESİ oluyor. Benim gözümle aynı görme yeteneğine sahip olan bir ATEİST, bana ALLAH yok diyemez. Çünkü benim varsayımımı çürütmek ve bana delil sunmak istiyorsa, benim göremediğim bir şeyi gördüğünü ve onlardan başka bir görünmeyen olmadığını bana göstermek zorundadır. Ama şu gerçekki, OKSİJEN atomunun var olduğunu bildiğimiz halde, onu elle tutabilen bir insan yok. Artık şu vücudumuzu RUH ve BEDEN diye ayırıp durmayın. RUHU da MELEKLER gibi birşey gibi hayal etmeyin. RUH sadece KODDUR, BİLGİDİR. Zaten MELEKLER de, CİNLER de bizim gibi SOMUT GÖRÜNEN varlıklardır. Fakat sadece eksiğimiz onların FREKANSLARINI göremiyoruz yani algılayamıyoruz. O halde SOMUT bedenimizin içinde yine SOMUT MELEKLER gibi bir RUHUN varolması şu ana kadar yanlış bilinen bir olgu değil mi? EMEVİ CAMİ Meselesi. Hadislerin bazıları (hepsi değil) EMEVİLERDEN yanlış aktarılmıştır. Ayrıca MEHDİ gelmeyecektir. Esas rehberimiz KURAN-I KERİM'İN hiçbir ayetinde MEHDİ'DEN bahsetmez. Kıyamet, ANSIZIN gelecektir. GAYBI sadece ALLAH bilir. EN'AM SURESİ 114ncü Ayette şöyle der: "Allah'tan başka bir hakem mi arayayım ki size, her muhtaç olduğunuz şeyi bildirip açıklayan kitabı, o indirmiştir. Kendilerine kitap verilenler de bilirler ki o, senin Rabbin tarafından gerçek olarak indirilmiş bir kitaptır; artık şüphe edenlerden olma." KEHF SURESİ 27nci Ayette şöyle der: "Rasûlüm! Rabbinin kitabından sana vahyedileni oku. O’nun kelimelerini değiştirebilecek hiçbir kuvvet yoktur. O’ndan başka bir sığınak da bulamazsın!" Ayrıca Kıyamet, ANSIZIN gelecektir. ARAF SURESİ 187nci Ayette ALLAH'IM şöyle buyuruyor: "Sana kıyametin ne zaman kopacağını soruyorlar. De ki: “Onun bilgisi ancak Rabbimin katındadır. Onu vaktinde ancak O (Allah) ortaya çıkaracaktır. O göklere de, yere de ağır basmıştır. O, size ancak ANSIZIN gelecektir.” Sanki senin ondan haberin varmış gibi sana soruyorlar. De ki: “Onun bilgisi sadece Allah katındadır. Fakat insanların çoğu bilmiyorlar.” İnsan dışındaki herşeyin RUHLARI, ALLAH'IN KURALLARIDIR. İnsanın Ruhu ise AMELLERİDİR. İnsan kendisini tamamlamak için, diğer RUHLARI görebilmeli yani ALLAH'IN KURALLARINA göre yaşamalıdır. Ruhlar, LEVH-İ MAHFUZ KİTABININ harfleridir. Kıyamet, ANSIZIN gelecektir. ARAF SURESİ 187nci Ayette ALLAH'IM şöyle buyuruyor: "Sana kıyametin ne zaman kopacağını soruyorlar. De ki: “Onun bilgisi ancak Rabbimin katındadır. Onu vaktinde ancak O (Allah) ortaya çıkaracaktır. O göklere de, yere de ağır basmıştır. O, size ancak ANSIZIN gelecektir.” Sanki senin ondan haberin varmış gibi sana soruyorlar. De ki: “Onun bilgisi sadece Allah katındadır. Fakat insanların çoğu bilmiyorlar.” ZAMAN var olmasaydı, yaratılanlar da var olmazdı. ZAMAN, ALLAH'IN ilk yarattığı ve yaratılmış EN ÜST boyuttur. UZAY ve IŞIK HIZI, zamanı BÜKEMEZ. Zamanda GEÇMİŞE VE GELECEĞE YOLCULUK imkansızdır. Çünkü geleceğe yolculuk yaptığımızı zannetsek de, yine ALLAH'IN katındaki zaman DEĞİŞMEZ. IŞIK HIZINA ulaşırsak, zamanı AŞAMAYIZ. Çünkü ışığın da bir BAŞLANGIÇ NOKTASI vardır ve aslında IŞIK HIZI, ZAMANIN HIZIDIR. Kendini dindar gibi gören YOBAZLARA lafım Onlar ATATÜRK düşmanları Onlar KADIN düşmanları Onlar TÜRKÇE düşmanları Onlar BİLİM düşmanları Öğretmen Kemal adlı film günümüzün dindar görünümlü YOBAZLARINI anlatıyor. Bu yobazlar suni teneffüsü yani hayat öpücüğünü de NAMAHREM ve GÜNAH sayarlar şimdi. TESETTÜR diye hep uyarılarda bulunan zihniyet, aslında DİNİMİZ için endişe etmiyor. Onlar ATATÜRK düşmanları, onlar KADIN düşmanları, onlar TÜRKÇE düşmanları. Onlar milletimizi bölmeye ve ülkemizi İRAN'A döndürmeye çalışıyorlar. Kutsal kitabımız Kuran-ı Kerim'de ĞAŞİYE SURESİ 21-23 Ayetlerde "O halde (Resûlüm), öğüt ver. Çünkü sen ancak öğüt vericisin. Onların üzerinde bir zorba değilsin." diye Allah'ımız buyururken, onların bu şekilde bağırıp çağırmalarının nedeni tövbe haşa kendilerini Allah'ımızdan daha büyük görmeleri midir? Önce AKILLARI, DÜŞÜNCE TARZLARINI değiştirin lütfen. Hep aynı konu CİNSELLİK. Değişim, AKILDA başlar. Allah ile kul arasındaki ibadete karışamayız. Herkes çevresine şeytani gözlerle değil, ahlaklı gözlerle bakarsa zaten sorun oluşmaz. Eğer insanın bu kabiliyeti yoksa yani NEFSİNE TAPIYORSA o zaman hep önüne baksın. Şeytan kadın kılığına girse, ona da bakarlar. Nefislerine tapanlar, şeytanın köleleridir zaten. Ahlaksız kanı bozuk ÇOCUK TACİZCİLERİ de hep bu nefsine köle olan zihniyetlerin içinden çıkıyor. DİNİMİZ, sadece CİNSEL KURALLARDAN oluşmuyor. SAPIKLARIN, TACİZCİLERİN ve KATİLLERİN karakterinde hiç bozukluk yok mu, herşey insanların giyimi yüzünden öyle mi? Eğer İNSANOĞLU nefsine sahip çıkamıyorsa HAYVANDAN bir farkı yoktur. İÇGÜDÜLERİMİZLE değil, İMANIMIZLA hareket edelim. DELİ BİRİSİ NİYE İBADETTEN SORUMLU TUTULMAZ bilir misiniz? Çünkü AKIL, İMANIN YAPITAŞIDIR. Zeka demiyorum AKIL diyorum. ALLAH'IM her an RUH yani İlahi Bilgi Kodları yaratmaktadır. KADER İlim, KAZA Kudret sıfatına dayanmaktadır. CÜZ'İ irademiz SINIRSIZ, Allah'ımızın KÜLLİ iradesi SONSUZDUR. Sınırsızlık ÖZNEL olup, kendisinden SONSUZ kat büyük ve NESNEL olan Sonsuzluğun parçalarıdır. Bu soruyu güzel ülkemdeki 750 BİN kişi çözememiş. Bu soruyu bile çözemeyen insan, kutsal kitabımız KURAN-I KERİM'İ hiçbir zaman ANLAYAMAZ. İnsanların en büyük eksiği EĞİTİM ve AKIL. Bir arkadaşım, "İnsana RUH hangi safhada girer? diye sormuş. Öncelikle bu bilgi sadece ALLAH katındadır. Ben sadece kendi tahminsel analizimi söylüyorum. GAYBI sadece ALLAH bilir. RUH yani İlahi Bilgi Kodları canlı ve cansız herşeyin içinde vardır. Evrendeki KARANLIK ENERJİ ve KÜTLEÇEKİMİ de RUHTUR. Varlığa KÜTLE, HACİM ve HAREKET kazandıran şeydir RUH. ELEKTRONLARIN saniyede 7 KATRİLYON TUR dönmelerini sağlayan da RUHTUR. FREKANSLARINI göremediğimiz için GÖRÜNMEYEN dediğimiz varlıkların da RUHLARI vardır. RUH, 5 BOYUTLU evrenimizdeki EVREN ile ZAMAN arasındaki BOYUTTUR. Sadece ALLAH'IN izin verdiği RUHLAR, maddeden yani 3 BOYUTLU dünyasından ayrılabilir. Biz insanlar olarak RUHUMUZUN, 3 ilave bileşeni vardır. AKIL, VİCDAN (İRADE) ve SEVGİ. RUH, ALLAH'IN kainattaki KURALLARIDIR. SINIRSIZ İRADE, sadece İNSAN RUHLARININ özelliğidir. ALLAH, her an RUH yaratmaktadır. Ruhlar, LEVH-İ MAHFUZ'UN harfleridir. Yani sorunun aslında şu şekilde olması gerekirdi. İnsan RUHUNA hangi evrede SINIRSIZ İRADE verilir? EINSTEIN kadar AKILLI olamadı çoğu insan. Çünkü o bilimi ve EVRENİ araştırdıkça, ALLAH'IN varlığına inanmaya başladı. KÖTÜLÜĞÜ, ALLAH yaratmadı. "Ben atomu insanlığa hizmet etmek için parçaladım. Onlar bomba yapıp birbirlerini yok ettiler." Albert Einstein "Sadece iki şey sınırsızdır, evren ve insanoğlunun ahmaklığı, ilkinden o kadar da emin değilim." Albert Einstein KADER, senaryo veya alınyazısı değildir. KADER, deneydir. KAZA ise gözlemdir. Yani bişeyleri YAZILDIĞI için yapmıyoruz. YAPTIĞIMIZ için yazıldı. Yani bizim için OLACAK OLAN, ALLAH için ÇOKTAN OLMUŞTUR. Allah, tüm zamanları görür. İnsanlar, Allah istediği için kötülük yapmıyorlar, yaptığı kötülüğü Allah zamanı bizlerden çok daha hızlı gördüğü için SINAMASININ sonucunda ÖĞRENİLMİŞ bir bilgi olarak bilmektedir. ALLAH, yaptıklarımızı ve hatta AHİRETİ Kuran-ı Kerim'de yaşanmış olduğu için, GEÇMİŞ ZAMAN ifadeleriyle anlatmaktadır. ALLAH katında, AHİRET de dahil tüm zamanlar, yaşanmıştır ve şu an ve her zaman yaşanmaktadır. KADER, senaryo veya alınyazısı değildir. KADER, deneydir. KAZA ise gözlemdir. Yani bişeyleri YAZILDIĞI için yapmıyoruz. YAPTIĞIMIZ için yazıldı. Yani bizim için OLACAK OLAN, ALLAH için ÇOKTAN OLMUŞTUR. Allah, tüm zamanları görür. YUNUS SURESİ 100.AYET şöyle der: "Oysa Allah’ın izni olmadan hiçbir kişinin iman etmesi mümkün değildir. Allah, AKILLARINI KULLANMAYANLARIN kalpleri üzerine mânevî pislikler yağdırır." BİLİM olmadan DİN, DİN olmadan BİLİM olmaz. ALLAH, bütün BİLİMLERİ bilir. Şimdi diyeceklerki, ALLAH zaten iman etmeme izin vermemiş diye. ATEİST insan, boşuna AHLAKLIYIM demesin. KİBİRLİ olmak, AHLAKSIZLIKTIR. ATEİSTLER de KİBİRLİ oldukları için İMAN ETMİYORLAR. Hadi o halde, ALLAH İZİN VERMİYORMUŞ YA SİZE, inadınızı gösterin. ALLAH izin vermediği halde ibadet edin ve iman edin. Bir insan NAMAZ kılmıyorsa, ALLAH onu namaz kılmaya layık görmediği için, huzuruna istemediği için kılmıyordur. Bana değişik değişik yorum yapan insanlar var. Neymiş Allah'a inanıyormuş ama namaz kılmıyormuş. ALLAH seni huzuruna istemiyor, inansan ne olacakki? ÖYLE KURU KURU İMAN mı olur? Ya gerçekten hiç aklınızı kullanamıyor musunuz? AHLAKLI olan insan, iman etmemişse zaten KİBİRLİ olur yani yine AHLAKSIZ olur. Örneğin Kimya dersini sevmiyorsunuz. Öğretmen bir ödev verdi kimyadan. Siz "Ben kimyaya inanmıyorum. Ödevi yapamam. Ama AHLAKLIYIM" diyebilir misiniz? BU KİBİRLİLİKTİR yani AHLAKSIZLIKTIR. DİN olmadan AHLAK, AHLAK olmadan DİN olmaz. TEKNOLOJİ büyüdükçe, insanlar ALLAH'IN mucizelerini küçümsüyorlar. Halbuki Allah, her an RUH yani İlahi Bilgi Kodları yaratmaktadır. Son peygamberin peygamberimiz Hz.Muhammed olması ve teknolojiden önce Dünyadaki peygamberliğin bitmesinin nedeni o. İnsanların Allah'ı ve mucizelerini küçümsemesi ise KIYAMETİ getirecek. Şu an dünyada 8 milyar nüfusun 2 milyarı ATEİST. Tüm peygamberlere ALLAH'IN tüm mesajları aynı gelmiştir. Fakat insanlar o kutsal metinleri değiştirdiler, peygamberleri bile öldürdüler. Hz.Musa Kızıldeniz'i ikiye ayırıp İsrailoğullarını karşıya geçirdi. Hemen BUZAĞIYA tapmaya başladılar. BAKARA SURESİ 6 ve 7nci ayetlerinde: “Kendilerini uyarsan da uyarmasan da kafir olanlar inanmazlar. Allah onların kalpleri ve kulaklarını mühürlemiştir; onların basiretleri (kalp gözleri) üzerinde perde vardır” der. EN'AM SURESİ 8 ve 9uncu ayette: "Bir de: “Ona, bizim de görebileceğimiz bir melek indirilmeli değil miydi” dediler. Eğer biz bir melek indirseydik, elbette iş bitirilir, kendilerine göz açtırılmaz, bir an bile yaşama fırsatı verilmezdi. Eğer peygamberi melek olarak gönderseydik, onu yine bir insan suretinde gönderir de onları içine düştükleri şüpheye yine düşürürdük." der. Hala anlamıyorsunuz dimi ATEİST arkadaşlarım ALLAH sizi sizden daha iyi tanıyor. Yazıkki siz AKLINIZI kullanamıyorsunuz. İnsanlar, Allah istediği için kötülük yapmıyorlar, yaptığı kötülüğü Allah zamanı bizlerden çok daha hızlı gördüğü için SINAMASININ sonucunda ÖĞRENİLMİŞ bir bilgi olarak bilmektedir. ALLAH, yaptıklarımızı ve hatta AHİRETİ Kuran-ı Kerim'de yaşanmış olduğu için, GEÇMİŞ ZAMAN ifadeleriyle anlatmaktadır. ALLAH katında, AHİRET de dahil tüm zamanlar, yaşanmıştır ve şu an ve her zaman yaşanmaktadır. İnsanlar ELEKTRON olduğunuzu ve saniyede 7 KATRİLYON TUR attığınızı, ALLAH'IN da sizin 7 KATRİLYONUNCU turunuzdan sonra KIYAMETİ koparacağını düşünün. ALLAH zamandan muaf olduğundan yani zamanı katrilyonlarca veya sonsuz kat hızlı gördüğünden ALLAH için AHİRET hayatı bile şu an yaşanmaktadır. Ama biz insanların ZAMAN STANDARTLARI çok çok düşük olduğu için, daha henüz belki 1 MİLYARINCI TURUMUZU yeni atıyoruz. İnsanların zaman standartlarına göre, CENNET ve CEHENNEM şu an halen YARATILMAMIŞTIR. ALLAH zamandan muaf ve zamandan sonsuz hızlı olduğundan, ALLAH'A göre KIYAMET çoktan kopmuş, AHİRET yaşanmaktadır. İnsanlar, Allah istediği için kötülük yapmıyorlar, yaptığı kötülüğü Allah zamanı bizlerden çok daha hızlı gördüğü için SINAMASININ sonucunda ÖĞRENİLMİŞ bir bilgi olarak bilmektedir. Allah, geçmişi, geleceği ve TÜM ZAMANLARI, AYNI ANDA ve HER ZAMAN görür. KIYAMETE kadarki OLACAK OLAN DEĞİL, OLMUŞ OLAN herşeyi içerir LEVH-İ MAHFUZ kitabı. ALLAH, ZAMANDAN daha hızlı olduğu için, zaten bunları kutsal kitabımız Kuran-ı Kerim'de yaşanmış olduğu için, GEÇMİŞ ZAMAN ifadeleriyle anlatmaktadır. KIYAMETTE ALLAH, ARŞI, KÜRSÜSÜ ve LEVH-İ HAHFUZ dışındaki herşey yok olacaktır. İlahi Bilgi Kodları olan RUHLARIN TÜMÜ bu LEVH-İ MAHFUZ'UN içinde, AHİRETTE tekrar diriltilecek olan BEDENLERİNİ bekleyeceklerdir. Peygamberimiz Miraç Gecesi Allah'ın izniyle ZAMANIN HIZINI AŞIP, şu an bizim için daha kurulmamış fakat Allah için kurulmuş ve hatta yaşanmakta olan CENNET ve CEHENNEMİ görmüştür. CEHENNEM, yeryüzü olan şu anki evrenin, CENNET ise evrenin sonundaki 7 kat göklerin kıyamet ile dönüştürüleceği yerdir. 7'NCİ GÖĞÜN KADINI Bu öyle bir SIR ki, kimse anlamaz görmeden. Gördüğünü anlatsan da, inanmazlar. Aklını zorlamazlar, karmaşık derler yazına. Kaç okul bitirdin, kaynağın ne sorarlar. AKIL dersin, gülerler çünkü hiç onu kullanmamışlarki. Halbuki bu yazdıklarımı anlamayanlar, kitabımız KURAN-I KERİM'İ nasıl anlasınlar? Yüksek ruhlar, her zaman sıradan akılların şiddetli muhalefetleriyle karşılaşırlar. ALLAH'I sağlam İMAN ve SEVGİ ile ancak görebilirsiniz. Dünyadayken görmek ise KEHF SURESİNDE Hz.Musa ve Hz.Hızır'ın yolculuğu gibi SABRETMESİ çok zor bir İMTİHAN ile olur. Sanki tüm dünya üstünüze geliyordur, tüm belalar sizi buluyordur, intihar etmek bile aklınızdan geçer. Hayatınızda 1 kere böyle EMSALSİZ bir İMTİHAN olur. Sonucu size göre kesin umutsuzca bile olsa, sonucunu bilemediğiniz bu olay karşısında isyan etmeden SABREDİN. Ama çoğu insan SABREDEMEZ. Sabrınızın sonunda ALLAH'I göreceksiniz ve GAYBİ BİLGİLERİN bir kısmı size görünmeye başlayacaktır. Bu İMTİHAN, anlatılamayan ve sadece yaşanarak anlaşılan bir MUCİZEDİR. Dünyadayken SAYILAR da dahil herşeyin RABBİ olan Allah'ımızı görmeniz için SONSUZ SABIR ve SONSUZ ŞÜKÜR gerekir. SABIR ve ŞÜKÜR, imanın en büyük göstergesidir. AHİRETTE cehenneme dönüştürülecek olan bu evrende, ALLAH'I görmenin tek yolu ölmeden önce belalarla bu cehennemi yaşamak ve onlara karşı sonsuz SABIR ile olur. BAKARA 216.Ayette Allah'ım şöyle der: "Bazı şeyler vardır ki hoşlanmazsınız, fakat hayırlıdır size. Bazı şeyler de vardır, hoşlanırsınız, şerdir size. Allah bilir, siz bilmezsiniz ki." Cennette ne YEMEK YİYECEĞİMİZ TEFERRUATSA, cennette HANGİ DİLİ konuşacağımız da TEFERRUATDIR. HZ.ADEM cennetteyken ARAPÇA mı konuşuyordu? Yoksa DOĞANIN ve YANSIMA sözcüklerin (Derenin ŞIRIL ŞIRIL akması gibi) dili TÜRKÇEMİZE yakın MU DİLİNİ mi konuşuyordu? ALLAH'IN ZAMAN boyutu ve ANA DİLİ yoktur. ALLAH, bütün BİLİMLERİ ve DİLLERİ bilir. DİL, Kuran-ı Kerim'i ANLAMAK için sadece ARAÇTIR, AMAÇ değildir. LEVH'İ MAHFUZ'U anlamak için, Kuran-ı Kerim'i tam anlamıyla ANLAMAK, hatta YAŞAMAK gerekir. LEVH-İ MAHFUZ kitabının verdiği mesajı anlamak için, KURAN-I KERİM'İ tam anlamıyla ANLAMAK hatta YAŞAMAK gerekir. Öncelikle ben DİN ADAMI değilim ama BİLİM KADINIYIM. Zaten son din adamı da PEYGAMBERİMİZDİR. Beni kendisinin birçok günahı olup da, SAÇININ AÇIK OLMASI günahtır diye eleştiren ŞEKİLCİ insanlar var. Tabiki GÜNAH. Kuran-ı Kerim'de yazıyor. TEK GÜNAHIM O ZATEN. Ama bu benle ALLAH arasında. Ama SAKALIMIZ olmadığı için kime laf anlatabileceğiz? Devrimizde SAKALI UZUN olanın bilgisi çok demektir. Herkesi AŞURE günü TIRNAKLARINI kesmeleri konusunda "TIRNAK KESMEK İBADETTİR" diyerek uyaran bazı hocalarım SAKALLARINI niye kesmiyorlar anlamıyorum. Erkeğin SAÇ UZATMASI günah ama SAKAL UZATMASI sünnet. ALLAH'IMIZ insanların içindeki NİYETLERİ görür ŞEKİLLERE bakmaz. AFRİKA'DAKİ bir çok fakir insan bırakın TIRNAK KESMEYİ, üstüne giyecek KIYAFET bile bulamıyorlar. Allah razı olsun Hüseyin Çevik hocamdan. Gerçekten çok doğru söylemiş. SAÇIN AÇIK OLMASINDAN daha büyük sorundur GÖZ ZİNASI. Hüseyin Çevik hocamın da alttaki videonun kapak fotoğrafında yazdığı gibi, bu günümüz Müslümanlarının EN BÜYÜK SORUNLARINDAN biridir. İnsanları SAÇI AÇIK diye eleştirmek yerine önce KENDİ GÜNAHLARIMIZA bakalım ve kendi NEFSİMİZİ TERBİYE EDELİM. ALLAH'IM her an RUH yani İlahi Bilgi Kodları yaratmaktadır. KADER İlim, KAZA Kudret sıfatına dayanmaktadır. CÜZ'İ irademiz SINIRSIZ, Allah'ımızın KÜLLİ iradesi SONSUZDUR. Sınırsızlık ÖZNEL olup, kendisinden SONSUZ kat büyük ve NESNEL olan Sonsuzluğun parçalarıdır. 1100 DESİBELLİK ses, EVRENİ YOKEDEBİLİR. 1883 yılında KRAKATAO YANARDAĞI patlaması sırasında çıkan 310 desibellik ses, insan KULAĞI için tehlike sınırı olan 150 desibelden 10 KATRİLYON kat, ATOM BOMBASININ 250 desibellik sesinden 1 milyon kat fazladır. Metrekarede 0,01 GOOGOL WATT gücündeki 1100 desibellik ses evreni yokedebilir. 120 desibellik sesin gücü 1 watt dır. ALLAH'IMIZ BİLİR, belki de İSRAFİL'İN SURA üflemesi 1100 desibellik ses civarında olabilir. Helak olan SEMUD KAVMİ de büyük bir SESLE helak olmuşlardı. İnsanlar da MEHDİ gelecek zannedip beklerlerken, ANSIZIN KIYAMET kopacaktır. Peygamberimizin "KOMŞUSU açken, tok yatan bizden değildir." sözündeki KOMŞU kelimesi, OSMANLI DEVLETİ zamanında, imparatorluk içindeki GAYRİMÜSLÜMLER dahil tüm insanları kapsıyordu. Ama şimdi dinimizi GÖSTERİŞEN yaşayan çoğu Müslüman kardeşlerim KOMŞU olarak APARTMAN KOMŞUSUNU algılıyor. Yani ZEKATIN anlaşılamadığı dönemimizde, YARDIMLAŞMALAR azaldı, TİCARETTE HİLELER arttı, PARAYA TAPMALAR arttı. Yani dinimizi GÖSTERİŞEN yaşamak arttı. NAMAZ ve ZEKAT, dinimizin TEMEL direkleridir. GÖSTERİŞEN yaşamanın kutsal kitabımız Kuran-ı Kerim'deki karşılığı MÜNAFIKLIK değil midir? O zamanki insanlarla bu zamanki insanların arasındaki FARK BU. NAMAZ ve ZEKAT, Kuran-ı Kerim'de çoğu yerde birlikte anılır ve DİNİMİZİN temel direkleridir. Bu da iki ibadetin SÜREKLİ her an ifa edilmesi gereken bir ibadet olduğunu gösterir. Yani sadece 1 YILLIK malların zekatı verilmez. Sahip olduğumuz bütün rızıklar, ALLAH'TANDIR ve ZEKATA dahildir. Bakara Suresi 3"üncü AYETTE bu husus şöyle açıklanır: "Onlar gaybe inanırlar, namazı dosdoğru kılarlar, kendilerine rızık olarak verdiğimizden de Allah yolunda harcarlar." Kuran’da birçok ayette anlatılan bu konuda, eğer 1/40 şeklinde bir ölçü evrensel ve belirlenmiş olsaydı, hiç şüphesiz ALLAH'IMIZ bunu Kuran-ı Kerim'de açıklardı. ZEKAT, İHTİYAÇ FAZLASIDIR. Allah'ımızın ZAMAN boyutu yoktur. Bundan dolayı, ALLAH'IMIZ için bütün günlerin değeri EŞİTTİR yani her geceyi KADİR Gecesi, her günü CUMA günü, her ayı RAMAZAN Ayı gibi yaşamak lazımdır. Yine bundan dolayı ve İNSANCIL ölçülere mecbur olduğumuz için, MEALİST hocalarımın dediği gibi KANDİLLERİ yok sayılması ve HADİSCİ hocalarımın dediği gibi KANDİLLERDE yapılan ibadetin birkaç günlük ibadetin yerine geçmesi, yanlış olabilme ihtimalindedir. KADİR Suresi 2 ve 3ncü Ayette şöyle der: " Kadir gecesinin ne olduğunu sana bildiren ne olabilir ki! Kadir gecesi bin aydan daha hayırlıdır." Asıl doğduğumuz gün yani asıl uyandığımız gün, ÖLECEĞİMİZ GÜNDÜR. Bütün ibadetlerimizi SON İBADETİMİZMİŞ gibi yaparsak, öleceğimiz gün yani 1000 AYLIK yaşamımız sonunda KADİR GECESİNİ yakalarız. Keşke ölmeden uyanabilsek yani ölmeden KURAN-I KERİM'İ gerçekten ANLAYABİLSEK. Ama O'nu gerçekten anlamak, aklında hiç ZERRE şüphe olmadan ALLAH'A inanmakla, o da hiçbir GÜNAHA yeltenmemek, PARA VS. gibi TÜM DÜNYASAL menfaatlerden elini tamamen çekmekle olur. Ama herkes bekler AKLINI kullanmadan UYARICI gelecek diye. Kuran-ı Kerim harici sözlerin bazılarının yanlış aktarılmış bir HURAFE olduğunu ise sadece ANSIZIN KIYAMET kopunca anlayacaklar. Yorumlar, ZİHNİYETİMİZİ belli eder. Kuran-ı Kerim'i doğru ANLAMAK lazımdır. NEBE Suresi 31-34 Ayetlerinin 2 farklı din alimi tarafından yapılan MEALLERDEN hangisi doğru? En büyük karadelik Ton-618, güneşten 140 TRİLYON kat PARLAKTIR, güneşin çapının 160 milyar katıdır ve güneşin kütlesinin 66 milyar katıdır. Ondan SONSUZ kat parlak ve büyük olan ALLAH'ın büyüklüğünü hayal edin. Zaten hayal etmek zorundasınız, görürseniz büyüklüğü ve parlaklığı karşısında PARAMPARÇA olursunuz. O yüzden İNANÇ İHTİYAÇ değil, acizliğimizden dolayı kavrayamadığımız bu gücü ANLAYABİLME çabasıdır. ALLAH'IN kanıtlanamıyor olması, yaratılmış kanıtları göremeyeceğimiz anlamına gelmez. Bu yüzden İNSANİ BİLİM değil, İLAHİ BİLİMDİR Allah'ın varlığı. Matematikte kanıtlanamayan ama bir teorisi olduğuna güçlü bir şekilde inanılan ASAL SAYILARIN birçok VARSAYIMI bu İLAHİ BİLİMİN yansımalarıdır. RÜYALARIN hikmeti olmaz. Sadece hikmet gerçekleştiğinde, rüya mana bulur. Rüyaların mucizesi, SAYILARIN mucizesi gibidir. Hayatımızı sayılara göre yaşamayız, ama bizim için değerli olan sayıları mucizeler gerçekleştiğinde farkederiz. Bu da KADER gibidir. Soru sormak, merak etmek ÖĞRETİR, DİNDEN ÇIKARMAZ. 124 bin peygamber olduğu rivayet edilir. Her kavme, her millete, her coğrafyaya peygamber gelmiştir. Kuran-ı Kerim'de sadece peygamberimizin soyağacındaki peygamberler yani 25 peygamber anlatılır. Zuhruf Suresi 2nci ve 3uncu ayet şöyle der: Apaçık Kitab’a andolsun ki, iyice ANLAYASINIZ diye biz, onu Arapça bir Kur’an yaptık. Bu ayette KORELASYON yoktur, NEDENSELLİK vardır. Yani ANLAMAK için OKUYUN, OKUMAK için ANLAMAYIN. Dil ARAÇTIR, Anlayarak İman AMAÇTIR. ANLAMAdan İMAN, İMAN etmeden ANLAMA olmaz. ALLAH, SUBJEKTİF bir değer için, OBJEKTİF değeri değiştirmiştir. Yani o sırada putperest olan kavim, Arap milletinden başka bir kavim olsaydı, Kuran-ı Kerim yine o KAVMİN DİLİYLE indirilecek. ALLAH'ın insanlar gibi ZAMAN boyutu ve ANA DİLİ yoktur. ALLAH, bütün DİLLERİ ve bütün BİLİMLERİ bilir. HZ. MUSA İbrani'dir, İbranice konuşurdu. Tevrat da İBRANİCE indirilmiştir. Kendinize SORUN. Müslüman bir ülkede dünyaya gelmeseydim, gerçekten müslümanlığı NASIL arar bulurdum? KURAN-I KERİM'DE saçın kapatılması gerektiği yazıyor. Ayetleri hiçbir şekilde sorgulayamayız. Ayetler, ALLAH'IMIZIN KELAMIDIR. İnsanları uyaran hocalardan bir isteğim olacak. PAVYONLARI, faiz yiyen BANKALARI ve TİKTOKU da kapattırın lütfen. Fakat şimdi çoğu insan karşı çıkar çünkü HARAM PARA getiriyor bu yerler. İnsanlar ayrıca içlerini, fesatlıklarını, azgınlıklarını temizlesinler TV lerde çıkan hocalarım lütfen. ZİNA yapmak, saçın açık olmasından belki 100 kat belki 1000 kat günahtır. Kuran-ı Kerim'de GÖZ ZİNASINDAN da bahseder. Zinanın cezası, LİVATA ile hemen hemen aynı sayılır Kuran-ı Kerim'de. Livatadan dolayı LUT KAVMİ helak oldu. Zina da bir helak sebebidir. Bugun KIYAMET kopmuyorsa bunun sebebi Allah'ın, peygamberimizin ümmetine peygamberimizden dolayı sağladığı merhamettendir. Yoksa çoktan helak olmayı HAKETTİK. Geçmişte alışverişteki adaletsizlik, ölçü ve tartıya dikkat etmemeden dolayı helak olan MEDYEN KAVMİNDEN bile ibret almadık. Saçımızın açık olması ve DÖVME büyük günahlar değildir ZİNA ve KUMAR kadar. Medyen kavmi gibi PARAYA TAPIYOR çoğu insan. Çoğu erkek saçtan çok GÖZDEN ve DUDAKTAN etkileniyor. Onlar da NAMAHREM. Gözünüzü de kapatın bantla. Hatta tüm yüzünüzü de kapatın. O şekilde yürüyün yollarda görmeden yürüyebiliyorsanız. Bu son sözlerimi yanlış anlamayın. Laf dokundurmadır. ALLAH, herkesin içini, niyetini görür. Halbuki biz insanlar ne kadar ŞEKİLCİYİZ dimi saygıdeğer hocalarım. Geçen "NÖTRON YILDIZLARININ 1 küp şeker boyutunun ağırlığı EVEREST DAĞI kadardır." diye paylaşım yaptım. Adamın teki "Millet ŞEKER BULAMIYOR" diye yorum yapmış. BU DÜNYA DEĞİŞMEZ. Gerçekten İYİLER KÖTÜLER değil, AKILLILAR AKILSIZLAR dünyası bu dünya. GÖRMEDİĞİME İNANMAM diyenler gerçekten BEYİNSİZDİR. KÖR olsaydınız hiç bir şeye inanmayacak mıydınız? Gerçekten insanları anlamak ZOR. Ne BİLİM adamları bilimden anlıyor, ne DİN adamları dinden anlıyor. İnsanları DONDURUP tekrar diriltme DENEYİ yapan akılsız bilim adamları var. Bide İSLAMİYET bilimi reddeder diyen akılsız din adamları var. Ya gerçekten akılsızlar, yada birileri tarafından bilerek yaptırılıyor. KURAN-I KERİM'i anlamadan okumak, ALLAH'A GÖSTERİŞ yapmaktır. ALLAH'A gösteriş yapmanın dinimizdeki adı da MÜNAFIKLIKTIR. Celal ŞENGÖR gibi ateistler bile KURAN-I KERİM'İ ANLAYARAK tamamını en azından 1 kere TÜRKÇE olarak okuduğu halde, kendini Müslüman zanneden bazı din kardeşlerim KURAN-I KERİM'İ TÜRKÇE olarak okumayı günah sayıyorlar. Şimdi kesin bazı AKILSIZ arkadaşlarım yorum yapar şu şekilde "Asıl münafık Celal ŞENGÖR'DÜR" diye. Zaten o adam ateist yani kafir olduğunu kabul ediyor. MÜNAFIKLIĞI KAFİRLİKLE KARIŞTIRMAYIN. Bide AYETLERİ sihir sözcükleri yani "okus pokus" gibi görmekten vazgeçin. Şu AYETİ 1000 defa okursan CENNETE gidersin gibi sözlere inanmayın. ALLAH'A gerçekten GÖSTERİŞ yaptığınızın farkında değil misiniz? ALLAH herkesin asıl maksadını görür. Yanlış anlaşılmasın demek istediğim. ARAPÇA da okuyabilirsiniz ANLIYORSANIZ. Önemli olan hangi dille okuduğun değil, ANLAYARAK OKUMANIZ. YAŞARKEN KÖR ve SAĞIR olmuş bir insan, KURAN-I KERİM'İ sadece DOKUNMALI MORS ALFABESİ ile okuyabilir. Yani MORS ALFABESİ gibi ARAPÇA ve TÜRKÇE sadece bir ARAÇTIR. Amaç ANLAMAKTIR. Amaçlar ile araçları karıştırmayın. Bütün DİLLERİ, bütün ALFABELERİ, bütün BİLİMLERİ biliyor ALLAH'IM. Hatta en çok MATEMATİK DİLİNİ seviyor. "ANLAMAK için TÜRKÇE okuyun. Ama İBADET için ARAPÇA okuyun." DİYORLAR EKSİK DÜŞÜNENLER. Ben şunu anlarım bu konuşmadan. Demekki İBADET, ANLAMADAN YAPILANMIŞ. Kabul eder inşallah ALLAH'IM, ANLAMADAN yapmış olduğunuz ibadetleri. ALLAH'IM BANA YARDIM ET derken hep ARAPÇASINI mı diyorsunuz? "CENNET, ANNELERİN ayakları altındadır" diyen PEYGAMBERİMİZ; cehennemin çoğunu KADINLARIN oluşturduğunu söylemiş. Bu HADİSİ yanlış aktaran kadın düşmanı bilgin kimse ona hakkımı helal etmiyorum. Bu şekilde düşünen kadın düşmanı insanlara da ALLAH'IM HİDAYET versin. Cehennemin çoğunu ZENGİNLER de değil, KADINLAR da değil, ZEKAT VERMEYENLER oluşturacaktır. Çünkü neredeyse hiç yapılmayan ibadettir ZEKAT. Ülkemizdeki tüm herkesin ekonomik durumunun iyi hale getirilmesi lazım. Ailesini geçindiremediği için intihar eden babalar var. ALLAHIM razı olsun HÜKÜMETİMİZDEN. Daima İNSANA YATIRIM ÖNCELİKLİ olalım. NEFRET tohumları değil, anlayış tohumları saçalım. FİRAVUNLAR gibi PİRAMİTLER için binlerce köle çalıştırmayalım DOLAYLI yada DOĞRUDAN olarak. AHİRETE inanan bir MÜSLÜMAN, KEFEN PARASI biriktirmez. MEZAR TAŞI için milyarlarca para vermez. ATEİSTLERİ de dinimize kazandırmaya çalışalım. HOŞGÖRÜLÜ olalım. Kindar olmayalım Bizler KALEMİZ, ruhlarımız ise DEFTER. Hepimiz kendi hikayemizin baş karakteri olan kalemleriz. 2006'DA başladı eşimle benim yolculuğumuz. 40 YIL geçse ve tüm kalemlerin mürekkebi tükense de, yine devam edecek sonsuza kadar. CEHENNEMİN çoğunu ZEKAT VERMEYENLER, cennetin çoğunu da FAKİRLER oluşturacaktır. Nereden mi biliyorum çünkü neredeyse insanların tamamının KURAN'DA anlatıldığı gibi yapmadığı ibadettir ZEKAT yani neredeyse hiç yapılmayan ibadettir ZEKAT. Tüm ZEKATLAR hakkıyla verilmiş olsaydı, şu an yeryüzünde YOKSUL kalmazdı. Bir insanın en iyi PSİKOLOĞU ve en iyi AVUKATI kendisidir. Kimse sizden iyi sizin haklarınızı savunamaz. ADALETLİ bir insan olmak, iyi bir MATEMATİK ve MANTIK bilgisi gerektirir. ALLAH'A İNANAN bir insan, masum bir insanı ÖLDÜREMEZ. KİRAYI kafasına göre artıran EV SAHİBİ, PARAYA tapıyordur. AHLAKLI insan, ekmeğini yediği VATANA ve bu vatan uğruna ŞEHİT olanlara ve bu vatanı kurtaran ATATÜRK'E saygısızlık edemez. LAİKLİK, kimse kimsenin ALLAH ile arasına giremez demektir, başkalarının özgürlüğüne tecavüz etmeden yaşamak demektir. LAİKLİK DİNSİZLİK DEĞİLDİR. Onu dinsizlik olarak gören AHLAKSIZDIR ve MÜNAFIKTIR. ALLAH'A inandığını söyleyip de, YARADILANLARIN hakkını yiyenlere denir MÜNAFIK. SORGUSUZ İMAN, İMANSIZ SORGU olmaz. BİLİMSİZ DİN, DİNSİZ BİLİM olmadığı gibi. Ateistler ALLAH'I kavrayamadığı için inanmıyorlar. Sorguluyorlar ama eksik sorguluyorlar. Eksik düşünüyorlar. ALLAH'I, KADERİ ve AHİRETİ kavrayamadiklari için iman etmiyorlar. Sorgusuz iman, eksik imandır. Ama onların düşünceleri ve akılları da eksik. Zaten AKIL sorgulayan insanı ALLAH'A imana ulaştırır. Bazı Müslüman arkadaşlar da tam olarak Allah'ı kavramadan düşünmeden inanıyorlar. EVREN ve BİLİM çok saçma diyorlar. Evreni ve bilimi de ALLAH yarattı. ALLAH'A VE PEYGAMBERLERİNE inanın ama HACILARA HOCALARA inanmayın. Onlar sizden daha mı AKILLI. KURAN-I KERİM gibi bir rehberimiz varken, HOCALARA inanarak ALLAH'A ŞİRK koştuğunuzun farkında değil misiniz? HOCALARA inanmanın TÜRBELERDEN medet ummaktan ne farkı var? STANDARTLAR önemlidir. 1 SANİYE 1 AŞİRE olsaydı, EVRENİN ÖMRÜ 1 SANİYE olurdu. ELEKTRONLAR, saatin YELKOVANI hızıyla dönselerdi, gerçekte attıkları 1 SANİYELİK TURUNU evrenin başlangıcından sonuna kadar ancak atabilirlerdi. İnsanlar ömürleri boyunca 2 milyar hareket yapabilir, her bir HAREKETİ 1 SANİYE sayarsak. Halbuki 1 saniyede SEZYUM atomu 9 MİLYAR kez, İTERBİYUM atomu ise 900 TRİLYON kez TİTREŞİM yapıyor. ALLAH, geçmişi, geleceği ve TÜM ZAMANLARI aynı anda ve her an görmektedir. Ateistler, KADER kavramını bide böyle düşünsünler. İnsanların en büyük yanlışı, EKSİK DÜŞÜNMELERİDİR. Benim OTOSTOP TEORİM var. Herkes DENEYEBİLİR. Birgün eşimle İstanbul'da taksi bekliyoruz. Eşim de taksi durdurmak için otostop çekiyor. Yemin ediyorum 30 dakika boyunca hiçbir TAKSİ durmadı. Sonra aklımıza birşey geldi. Eşim geriye görünmeyecek şekilde oturdu. Bu sefer ben otostop çektim. Aynı hizada giden 2 taksi birden durdu. Sonra da eşim ile taksiye binip gittik. ŞİMDİ SORUYORUM NAMUS BEKÇİLİĞİ yapan DİNCİ arkadaşlarıma. KIYAFETİM AÇIK OLMAMASINA rağmen bu taksiler ben BAYAN olduğum için mi durdu, yoksa herşey sadece TESADÜF MÜ? Ne yazıkki EGOLARIMIZIN KÖLESİYİZ. Bazı arkadaşlar NEDEN FOTOĞRAFLARININ altında AYETLER paylaşıyorsun. GÜNAH değil mi? diye soruyorlar. BU OTOSTOP TEORİMDE anlattığım gibi, insanlar GÜZEL BİR FOTOĞRAF olmadan YAZILARI okumazlar. TÖVBE HAŞA KURAN-I KERİM bir MAGAZİN DERGİSİ olsaydı tamamını ezbere bilirlerdi hatta ABONE olurlardı. Şimdi eminim YAZDIĞIMA değil de FOTOĞRAFA yorum yapan SİVRİ AKILLI ABAZA illaki olacaktır. TÜM AHLAK sadece 2 BACAK ARASINDA olsaydı, ALLAH'IM AKLIMIZI VE İMANIMIZI beynimize değil, oraya verirdi. Bu aralar imamlığının yanında namus bekçiliği görevini de üstlenmiş dinci birileri hadsizce şeyler söylüyor YUSUF SURESİNDE kadınların Hz.Yusuf peygamberin namusuna ahlakına iftiralarindan bahseder O kadar çok beğenilmesine rağmen Yusuf peygamber kadınları suçlamaz, kadınlardan yana bakıp nefsine uymaz ve sadece ALLAH'A sığınır. Hatta uğradığı bir iftirada KIYAFETİ ARKADAN YIRTILDIĞI için temize çıkar. Kadınlarımızın nasıl giyineceğini bildirip, onları kendi olmayan aklına göre Cennete Cehenneme sokma hadsizliğinde bulunan bu şahıslar, ben de size soruyorum. SİZ NEDEN BAKIYORSUNUZ? NEFSİNİZE SAHİP çıkamıyor musunuz? HZ.YUSUF KISSASINDAN ibret almaz mısınız? Bide HRİSTİYANLAR, MUSEVİLER cennete giremezlermiş. Cehennemin çoğunu KADINLAR değil, CİMRİ ZENGİNLER oluşturacak. Bide kadınlar erkeklerle eşit değil diyorlarmış. Peygamber Efendimizin annesi ve peygamberlerin anneleri de dahil mi bu dediğinize. Kimin Cennete girip giremeyeceğine bırakın da ALLAH'IM karar versin. Siz önce haklarınıza saygı duyun. Fitne ve fesat çıkarmayın. Dedikodu yapmayın. BODRUM gibi yerlerde 200 BİN LİRAYA 1 günlük LOCA parası vermeyin. HARCAMALARINIZDA birçok yokluk çeken insanı düşünün. NİSA SURESİNDE miras paylaşımında GÖZ HAKKI da yazıyor. HİÇ OKUDUNUZ MU? Gerçi insanlarımızın çoğu BESMELENİN ANLAMINI bilmiyor. İmanda sorgulama yapılmaz diyip geçiyorlar hiçbir şey öğrenmeden OKUMADAN. İyiki MÜSLÜMAN bir ÜLKEDE doğmuşsunuz. Başka dinde doğsaydınız, şu an imkanı varken KURAN-I KERİM'İ ANLAYARAK okumayanlar, o dinden Müslümanlığı seçmezlerdi hatta ARAŞTIRMAZLARDI BİLE. RUH, yaratılmış bilgi kodlarıdır. YARATMA olmadan olmaz. Enerji değildir. ALLAH, her an RUH yaratmaktadır. BIG BANG'TE evrenin yoktan varolmasını sağlayan şey de RUHTUR. Karanlık enerji olarak bildiğimiz ve evrenin genişlemesini sağlayan şey de RUHTUR. PSİKOLOJİNİN kuantumu olan EPİGENETİKTEKİ bizim özelliklerimizi belirleyen şey de DNA kodlarını belli bir amaç doğrultusunda birleştiren RUHTUR. Evrendeki herşeyin YÖRÜNGELERİNDE dönmesini sağlayan ve KÜTLEÇEKİMİ olarak bildiğimiz şey de RUHTUR. ELEKTRONLARIN atom çekirdekleri etrafında SANİYEDE 7 KATRİLYON TUR dönmelerini sağlayan da RUHTUR. ÖRÜMCEK AĞLARINI göremezsek, ağda takılı kalan şeyi UÇUYORMUŞ gibi algılarız. Herşeyin RUHU vardır. RUH, tüm atomları belli bir AMAÇ doğrultusunda birarada tutan, bir nevi KARANLIK ENERJİDİR. RUH; enerjinin, BİLGİ KODLARI ile maddenin şeklinde ve büyüklüğünde, tüm görüntüsüne ve tüm hacmine SİRAYET ETMİŞ halidir. FREKANSLARINI göremediğimiz için GÖRÜNMEYEN dediğimiz varlıkların da RUHLARI vardır. RUH, 5 BOYUTLU evrenimizdeki EVREN ile ZAMAN arasındaki BOYUTTUR. Sadece ALLAH'IN izin verdiği RUHLAR, maddeden yani 3 BOYUTLU dünyasından ayrılabilir. RUH, şekli varlıklarla aynı olan, hologramsal İLAHİ YAZILIMLARDIR. RUH, varlıkların içindeki KARANLIK ENERJİDİR yani SİCİMLER BÜTÜNÜDÜR. Biz insanlar olarak RUHUMUZUN, 3 ilave bileşeni vardır. Ruhu yöneten AKIL, Ruhu yönlendiren VİCDAN (İRADE), Ruha bağ kurduran AŞK. Aslında RUHLAR da, herşey gibi SOMUT ve GÖRÜNÜRLER ama biz onların FREKANSLARINI göremediğimiz için SOYUT VE GÖRÜNMEYEN diyoruz. ALLAH, her an RUH YARATIYOR yani tüm yarattıklarına ÖZELLİKLER, BİLGİLER veriyor. MUCİZELER, sıradan şeylerde olağanüstü olanları gördüğünüz an başlar. Yani, MUCİZELER, İHTİMALLERİN SIFIR OLDUĞU YERDE GERÇEKLEŞİR. PARALEL EVRENLERİN yaratılması, iradesi olan ilk insan HZ.ADEM'İN yaratılması ile oldu. İnsanların yaratılışsal üstünlüğü buradan gelir. Ancak bu paralel evrenler kozmolojik değil hologramsal yani simülasyon gibi. Tıpkı izlerken seçim yapılan interaktif çizgi film videoları gibi. Her insan beyni ve aklı bir evrendir. İrade, paralel evrenleri seçer ama yaratmaz. Allah zaman boyutunun hepsini görebildiği için bizim seçeceğimiz tüm tercihleri önceden bilir. Bizim seçimlerimiz bize göre sınırsız ama sonsuz değil. Maddiyat ve maneviyat alemleri arasında iradesini kullanan insanların tercihlerini sorgu ve ödül yeridir Ahiret. Hayal dünyası olan bu paralel evrenimizdeki verilen veya yaptığımız fakat Allah'tan gelmiş gibi kullanmadığımız her pozitif tercih (irademize ve nefsimize göre pozitif tercih), esas ve ölümsüz alem olan Ahiret'teki negatif sonucu doğurur. Görme engelli bir arkadaşımızın öbür tarafta sapasağlam bir gözü olacakken, bu dünyada sağlam gözü olan fakat zinaya yönelen göz öbür tarafta perdelenir. Kainattaki varlıklar kendilerinin havada ve karada olduğunu hse bile, aslında doğmadan önce olduğu gibi hep su içindedirler. Bu su, bizim boyutumuzun görebildiği bir su değildir. Yani karanlık enerji, Allah katında bir sudur. Evrenin içindeki karadelikler, su içindeki GİRDAPLAR gibidirler. HER KARADELİKTE BİR EVREN VARDIR. Atomlar da aslında karadeliktir. Karadelikler 0 ile 1 arasındaki rasyonel sonsuzluk gibidir. Bütün EVREN hayatını bir VİDEO yapsak, o videoyu en kısa video yapacak şekilde HIZLANDIRSAK, en kısa olarak 6 GÜNE SIĞDIRABİLİRİZ. Bu hesaplama için de evrenin en YAVAŞI ELEKTRONU ve en HIZLISI IŞIĞI standart almalıyız. 63 yıllık yani 2 MİLYAR SANİYELİK hayatınız çok mu uzun zannediyorsunuz? ELEKTRONLAR bile SANİYEDE 7 KATRİLYON TUR atarlarken. Ay ve Dünya ışık hızında dönselerdi, Dünya Güneş etrafında 1 saatte, Ay Dünya etrafında 7 saniyede dönerdi. Gerçekte ise, 1 yıllık ışık mesafesini; Dünya 10 BİN yılda, Ay ise 365 BİN yılda katediyor. Ses hızında 1 ASIR 1 SAAT olursa, ışık hızında 26 BİN YIL 1 SANİYE olur. Yani İNSANLIK, 6 GÜNLÜK KAİNATIN son saniyesindedir. ALLAH, bir KARINCADA yaklaşık 500 BİN sinir hücresi yaratmıştır. SORGULAMADAN VE araştırmadan İMAN VE SEVGİ olmaz. EVRENİ DE araştırmasınlar o zaman. Siz EŞİNİZİN tüm özelliklerini bilmeden onu nasıl sevdiğinizi söylersiniz? ALLAH tüm evreni KİBİRLİ OLMAYI sevmediği için YARATTI. Bir insanın yaratılış amaçlarından biri de ÇOCUK SAHİBİ olmaktır. Gerçek MUTLULUK, en güzel ANILARI, tek başına değil, başkalarıyla yaşayarak olur. Erkekler ŞORT giyince NAMAHREM olmuyor da, biz kadınlar ETEK veya ASKILI giyince NAMAHREM oluyor. Sizin ruhlarınız kirlenmiş. Ruhu kirli olan insan TÜRBANLIYI bile ÇIPLAK görür. Beyinleriniz sadece ABAZALIĞA ve SAPIKLIĞA çalışıyor. HURİ deyince bile aklınıza hemen CİNSELLİK geliyor, halbuki HURİ hizmetkarlardır. HURİLERİN CİNSİYETİ YOKTUR. Cennette insanlar İNSANCIL İHTİYAÇLARINDAN arınmış olarak bulunurlar. Beyniniz CENNETİN nasıl bir yer olduğunu algılayamıyor, çünkü AKLINIZIN İÇİ CENNET GİBİ DEĞİL, CEHENNEM GİBİ OLMUŞ. NÜMEROLOJİ nedir bilir misiniz? Hiçbir şeyin TESADÜF olmadığını, herşeyin SAYILARLA bağlantısını söyler. Ben eşimle 7000 İNCİ günümde tanıştım. Kardeşim 11000 İNCİ günümde evlendi. ALLAH, SAYILARIN DA, BİLİMİN DE RABBİDİR. İnce Yapı Sabiti ve KAPREKAR Sabiti gibi sabitleri duydunuz mu? Biz SINIRLI düşündüğümüz için, bazı şeyler bize TESADÜF geliyor. Hiçbir şey TESADÜF değildir. Birçok kitap okudunuz hayatınız boyunca. İNANSANIZ DA İNANMASANIZ DA en azından 1 kez KURAN'I KERİM'İ ANLAYARAK yani diğer kitapları okuduğunuz gibi TÜRKÇE olarak okuyun. Kuran'ı okuduğunuz gün sizin gerçekten KADİR GECENİZ olacaktır. Tüm ayetleri okumak YAKLAŞIK 24 SAAT zaman alıyor. NAMAZIN da esası KURAN OKUMAKTIR. Kuran'ı anlayarak okumadan, yazarı olan ALLAH'I SEVDİĞİNİZİ nasıl İSPAT EDECEKSİNİZ? GÜLÜ DİKENİYLE yaratan RABBİM, mutluluğu sıkıntısız verir mi? ZITLIKLARIN bir arada olması, yaratılışın SIRLARIDIR. Yunus Emre "Yaratılanı severim, Yaradan'dan ötürü" derken o zamanlar gösterişsiz ve menfaatsiz sevgiler vardı. Allah'ın yarattıklarını sevmeyenler, Allah'ı sevmiş olmazlar. Allah'ın kelamı Kuran-ı Kerim'i ANLAYARAK okumayanlar Allah'ı sevmiş olmazlar. Sevginin ispatı, sevdiğinin herşeyini sevmektir. ANKEBUT Suresi 2nci Ayette şöyle der: İnsanlar "İnandık" demekle imtihan edilmeden bırakılmazlar. Sadece Allah'ı sevdim demekle de sevmiş olmaz. Sevgi gibi Allah'a iman da kolay birşey değildir. Sevgi fedakarlık gerektirir. Örneğin, çocuklarınıza şefkat göstermiyorsanız, eşinizin düşüncelerine değer vermiyorsanız, eşinizi gerçek anlamda sevmiş olmazsınız. Kuran-ı Kerim'in mükemmelliğini gördükçe, evreni araştırdıkça Allah'a inancım arttı. Allah'a inanan insan kul hakkı yiyemez, masum bir insanı öldüremez, her gün parasına para katıp zenginleşmeye çalışamaz. Sevgi ile şehveti karıştırmayın. Eşinizi eşiniz olduğu için değil, çocuklarınızın annesi olduğu için sevin. Seven insan sevdiğine güvenir, sevdiğine isyan etmez. Allah sevgisi bir NEDEN değil, SONUÇTUR. Sorgulamadan sevgi olmaz. Allah önce OKU, ARAŞTIR demiş. Kendini direkt gösterebilirdi. Esas sevgi, görmeden sevebilmektir. MÜNAFIKLAR Allah'ı sevdiğini söylerler ama kul hakkı yerler. Halbuki yaratılanlara kötü davranmasa, zaten bu Allah'ın hoşuna gider. Allah'ın yarattıklarını sevip de, Yaradan'ı görmemek ise akılsızlıktır. Zeki insan, akıllı insan demek değildir. Akıllı insan ahlaklı insandır aynı zamanda. Kalbinizde Allah sevginizden önceye hiçbir sevgi koymayın. En çok Allah'ı sevin. Ama yarattıklarını da sevin. Tüm yaratılanların EŞİT olduğunu bilin Allah katında. İnsanlara hayatları boyunca TÖVBE fırsatını vermiş merhameti sonsuz Allah'ım. YERDEKİLERE MERHAMET EDİN Kİ, GÖKTEKİ DE SİZE MERHAMET ETSİN. Merhamet edin, affedin, çünkü siz Allah'tan daha büyük değilsiniz. İnsanlar Allah'ı sevdim, inandım deyip hemen cennete gideceğini zannediyorlar. İnsanlar Allah'a ve Ahiret'e azıcık bile şüphe duymadan inansalardı, İHTİYAÇ FAZLASI tüm paralarını hemen dağıtırlardı. KAĞITTAN PUTLAR olan PARAYA tapmayın. Gösteriş için ve menfaat için sevmeyin. İNANMAK; din ve bilimin, kıskançlık ve güvenin, görünen ve görünmeyenin AKILSIZLARIN anlayamayacağı MUHTEŞEM bir şekilde birleşmesidir. Bu dünya iyiler kötüler dünyası değil, akıllılar akılsızlar dünyasıdır. AKIL insanları AHLAKLI VE VİCDANLI olmaya ulaştırır. İşte bu yüzden, AKILLILAR BU DÜNYADA, AKILSIZLAR AHİRETTE CEZA ÇEKERLER. İnsancıl düşünmeyin, evrensel düşünün. Allah katındaki zaman hiçbir zaman bükülemez. Sadece yaratılanlara göre yavaş veya hızlı algılanır. Allah'a birçoğumuz inanıyoruz belki. Ama bilim olduğunda niye içine Allah'ı dahil etmiyoruz. Allah'ı bilimden ayrı tutarak gücünü eksik düşündüğümüzün farkında değil miyiz? Heisenberg'in belirsizlik ilkesini biliyorsunuz dimi yada Laplace şeytanını? Bilim kendini geliştirdi ve kuantumu buldu. Kuantum şu an antimaddeyi ve karanlık maddeyi bulamıyor. Çünkü yaratıcı olgusunu kabullenmeyi bilerek istemiyorlar. Çünkü evrim teorisi çöker o zaman ve paranın krallığı yıkılır o zaman. Halbuki zifiri karanlık bir odada çam ağacının sadece ışıklarını görebilirler yaratıcıyı dahil etmezlerse ve o ağacın dallarını hiçbir zaman göremezler. Zaman var olmasaydı, yaratılanlar da var olmazdı. Zaman, Allah'ın ilk yarattığı boyuttur. Zaman olmasaydı, yaratılanların başlangıcı da olmazdı. Zamanı da var yapan şey, yaratılanların yaratılmasıdır. İnsanlar zamanı, GÜN ve YIL kavramları ile karıştırıyorlar. Dünya ve Güneş olmasaydı, gün ve yıl kavramları şu anki bildiğimiz gibi olmazdı ama yine var olurlardı. Zaman, evrenden ve ışık hızından daha ÜST BOYUTTUR. Allah'tan sonraki bir alt boyuttur zaman. Nasılki sayı doğrusunda EKSENLER olmadan sayılar gösterilemez, zaman da yaratılanların eksenidir. Uzay ve ışık zamanı BÜKEMEZ. Zamanı sadece Allah bükebilir. Zamanda GEÇMİŞE VE GELECEĞE YOLCULUK imkansızdır. Çünkü geleceğe yolculuk yaptığımızı zannetsek de yine Allah'ın katındaki zaman DEĞİŞMEZ. Işık hızına ulaşırsak, zamanı aşamayız. Çünkü ışığın da bir BAŞLANGIÇ NOKTASI vardır. İNSAN SEVGİSİ olmadan ne ALLAH sevgisi olur, ne HAYVAN sevgisi olur, ne de VATAN sevgisi. Evrende 0,1 SEXVİGİNTİLYON atom olup, evrenin kütlesi 100 SEKSDESİLYON kilogram ve evrenin çapı 880 SEKSİLYON kilometredir. 1 mol hidrojende 602 SEKSİLYON atom vardır. Dünyadaki kum tanesinin sayısı 4 SEKSİLYON iken, evrendeki yıldızların sayısı 70 SEKSİLYONDUR. Bana göre meslekler KIYAFETTİR, benim kıyafetim ise SANATÇILIK. Bandanam ise bilimdir. Aklımı BİLİMLE, kalbimi DİN İLE kapatırım. Bu ikisi birbirinin OLMAZSA OLMAZIDIR. “İnsan, kendisinin kemiklerini bir araya toplayamayacağımızı mı sanır? Evet, Biz’im, onun PARMAK UÇLARINI bile aynen eski hâlinde düzenlemeye gücümüz yeter.” (Kıyamet Suresi, 3 ve 4. Ayet) ALLAH'IM eğer CEHENNEMDEN korktuğum için ibadet ediyorsam beni cehenneminde yak. Eğer CENNETİN için ibadet ediyorsam beni cennetinden mahrum bırak. Eğer senin RIZAN için ibadet ediyorsam, beni ebedi CEMALİNDEN mahrum etme Allah'ım. (Hz.Rabia'nın Duası) CENNET olmasaydı KÖTÜ BİR İNSAN mı olacaktınız veya bu dünya hayatını doyasıya yaşamak mı isteyecektiniz? HAYVANLAR napsın onlar da insanlar gibi eğlenemiyoruz diye İSYAN MI ETSİNLER? DÖVME, vücudumuza ZARAR veriyormuş ve dövme olan yer su almadığı için ABDEST kabul olmuyormuş, o yüzden HARAM diyorlarmış. SİGARA içmek ve SEZERYANLA DOĞUM haram mıdır? Vücudumuz YANDIĞINDA veya kolumuz ALÇILANDIĞINDA abdest alamayacak miyiz? Dinimiz o kadar GÜZEL BİR DİN ki su olmadığında, TOPRAKLA TEYEMMÜME bile izin vermişken, KURAN'I 1 kere bile TÜRKÇE olarak okumayan CAHİLLER, kendilerini haşa ALLAH zannedip insanları CEHENNEME sokabiliyor. Bu DİNSİZ DİNCİLER ateistleri bile dinden soğutuyor. Ey yüce RABBİM, onlara HİDAYET VER. Kuran'da dövme ile ilgili "Haramdır, günahtır" diye bir ayet yoktur. Bir şeye haram demek için Kuran'da özel olarak hüküm bulunması gerekir. Arabistan'da şu anda bile kadınların vücutlarında dövme vardır. Gaziantep'in Suriye kısmına yakın yerlerinde kadınların alın çatılarından ayaklarına kadar dövmeleri vardır. Bu süstür, eski zamanlardan beri ziynet sayılır. Kuran'da da açık şekilde haram olduğu yoktur. GÖRÜNMEYEN 3 ŞEYE sahibiz. AKIL, VİCDAN VE AŞK. O frekansları göremediğimiz için GÖRÜNMEYEN diyoruz. Aslında SOYUT varlıkların hepsi SOMUT varlıklardır. Size soruyorum. Vicdanı ve ahlakı olan bir insan kendisini doğuran ANNEYE nasıl saygısızlık yapabilir? Bunun KUTSAL KİTAPLARDA yazmasına bile gerek yok. Aslında yaptığınız her ibadet sizin RUH SAĞLIĞINIZ içindir. CENNET olmasaydı KÖTÜ BİR İNSAN mı olacaktınız veya bu dünya hayatını doyasıya yaşamak mı isteyecektiniz? HAYVANLAR napsın onlar da insanlar gibi eğlenemiyoruz diye İSYAN MI ETSİNLER? ROTHSCHİLD hanedanlığının serveti 240 TRİLYON DOLARDIR. Bu parayı dünyadaki 8 MİLYAR nüfusa dağıtsa her bir kişiye 500 BİN LİRA düşer. Herkes TÜM MALVARLIĞININ ZEKATINI verseydi, aylık geliri 5 LİRA olan BURUNDİ halkı gibi kimse dünyada fakir kalmazdı. Bakara 275.Ayet: Faiz yiyenler (kabirlerinden), şeytan çarpmış kimselerin cinnet nöbetinden kalktığı gibi kalkarlar. Bu hal onların «Alım-satım tıpkı faiz gibidir» demeleri yüzündendir. Halbuki Allah, alım-satımı helâl, faizi haram kılmıştır. Şimdi KAĞITTAN PUTLAR var. Adına PARA diyorlar. PARAYA TAPIYORLAR. Hümeze 3.Ayet: (O), malının kendisini ebedî kılacağını zanneder. Bakara 219.Ayet: Sana iyilik yolunda ne harcayacaklarını sorarlar. «İhtiyaç fazlasını» de. ZEKAT, İHTİYAÇ FAZLASIDIR. İlmin ve tüm malvarlığının zekatı vardır. Ankebut suresi 2'nci ayette şöyle der: "İnsanlar, "İnandık" demekle imtihan edilmeden bırakılacaklarını mı zannederler." Peygamberimiz de Kuran Müslümanıydı. Kuran'dan başka dosdoğru bir rehber yoktur. KURAN'I ANLAYARAK, TÜRKÇE olarak okuyun. Dil ile değil, AKIL İLE OKUYUN. Kaç kişi 1 rekatta BAKARA SURESİNİ okudu. Hızlıca okumak için kısa kısa sureleri seçmeyin. Hızı, ışık hızının 0,9 katından büyük olan yani yaklaşma oranı 0,1 den küçük nesneler için; zamanı t kat hızlandırmak istersek, yaklaşma oranı (y), 1 bölü t'nin karesi kadar olmalıdır. Yani y.t²=1 dir. BİLİMSİZ DİN, DİNSİZ BİLİM olamaz. KURAN-I KERİM'e uymayan HADİSLER yanlış aktarılmış olabilir. Elektronların 50 BİN YILDA aldığı mesafe, ışığın 1 SANİYEDE aldığı mesafeye eşittir; yani evrenin başından beri aldıkları mesafe, ışığın 6 GÜNLÜK mesafesidir. Meâric Suresi 4. Ayetteki "Melekler ve Ruh, O’nun Arşına miktarı ELLİ BİN sene olan bir günde yükselirler." sözünün delilidir bu hesaplama. Furkan Suresi 59. Ayetteki " O Allah ki gökleri, yeri ve aralarinda bulunan her şeyi 6 günde yaratti, sonra da arşa istivâ etti." sözünde Big Bang'ten yani başlangıçtan KIYAMETE kadarki sürenin 6 gün olduğundan bahsedilir. Yani yaratma, şu anda da hep devam etmektedir. Evrenin en yavaşı olan elektronların evrenin başından sonuna kadar katettiği mesafe, ışığın 6 günlük mesafesine eşittir. Evrenin sınırlari BERZAH ALEMİ ile kapli olup, onun da üstü içinde cennet ve cehennemin olduğu 7 kat gök ile çevrilidir. Berzah alemi ve 7 kat gök antimaddeden oluşur. Berzah aleminin kuşattığı tüm evren, 7 kat gök için YERYÜZÜDÜR. Furkan Suresi 59. Ayetteki " O Allah ki gökleri, yeri ve aralarinda bulunan her şeyi alti günde yaratti, sonra da arşa istivâ etti." sözünde Big Bang'ten yani başlangıçtan KIYAMETE kadarki sürenin 6 gün olduğundan bahsedilir. Evrenin en yavaşı olan elektronların evrenin başından sonuna kadar katettiği mesafe, ışığın 6 günlük mesafesine eşittir. Atomlardaki boşluklar çıkarılırsa Dünyamız bir misket, tüm insanların tamamı da bir küp şeker boyutuna sıkıştırılır. Yani her bir insan, toplu iğne ucu yani toz parçası kadar olurdu. Saniyede 75 bin km hızla 700 kez kendi etrafında dönen, ışık hızının 4te biri hızda maddeleri kendine çeken, dünyanın kütleçekim kuvvetinden 1 katrilyon kat güçlü olan (Dolayısıyla orada cisimlerin ağırlıkları 1 katrilyon kat artar.), 1 trilyon gauss manyetik alana sahip olan (Magnetarlar ise 1 katrilyon gauss manyetik alana sahiptirler.), yüzey sıcaklığı 10 milyon dereceyi bulan ve metreküpte 100 trilyon ton olan nötron yıldızlarının 1 milyar tonluk (Everest Dağı kütlesine eşit) 1 çay kaşığı parçası nötronyum maddesi gibi (çelikten 10 milyar kat sert) olurduk. Işık 1 saatte Güneşe 7 kere gidip geliyor, 1 saniyede Dünyamızı 7 kere dönüyor ve 1 saniyede Ay'a ulaşıyor. 1 feet mesafeyi 1 nanosaniyede, 1 milyar kilometreyi ise 1 saatte katediyor. Evren 28 gigaparsek çapında olduğundan, saniyede 2 milyon km yani 6 ışık saniyesi genişlemektedir. Evrenin hacmi 0,6 xonametreküp olup, yoğunluğu metreküp başına 6 protondur yani metreküpte 10 yoktogramdır. Planck için enerji 2 gigajoule yani 12 xona (12 oktilyon) elektronvolt, kuvvet 121 sortanewton, güç 36 peptawatt, gerilim 1 xonavolt, frekans 18,5 sortahertz, akım 35 yottaamper, kütle 22 mikrogramdır. Planck sıcaklığı 142 nonilyon kelvindir. Evren, Big Bang'ten sonraki planck zamanda planck sıcaklığındaydı. Planck sabiti ile ışık hızının çarpımı 1240 elektronvolt nanometreye eşittir. Görünür ışığın (kırmızıdan mora) enerjisi 1,8 ila 3 elektronvolt arasıdır, frekansı ise 430-750 terahertz (terahertz=trilyon titreşim) frekans aralığındadır.1883 yılında Krokatao Yanardağı patlaması sırasında çıkan 310 desibellik ses, insan kulağı için tehlike sınırı olan 150 desibelden 10 katrilyon kat, atom bombasının 250 desibellik sesinden 1 milyon kat fazladır. Metrekarede 0,01 googol watt gücündeki 1100 desibellik ses evreni yokedebilir. Çapı 1,4 gigametre olan Güneşin kütlesi 2 vundagram (2 desilyon gram), Dünyanın kütlesi 6 xonagram (6 oktilyon gram) dır. Dünyada 133 quexa yani 133 kendesilyon atom vardır. Güneşte 1 nena yani 1 oktodesilyon atom vardır. Ayın çapı ve Dünyamızın 100 katı çapı olan Güneşin çapı, Dünyamıza olan uzaklıklarının 100 de biridir. Evrenin yoğunluğu, Big Bang'ten 1 Planck zamanı sonra Planck yoğunluğundaydıki, bu yoğunluk tek bir atom çekirdeğine sıkıştırılan Güneşin yoğunluğundan 100 seksilyon kat fazladır yani bir atom çekirdeğine sıkıştırılan 0,1 sexvigintilyon atom (evrendeki atom sayısı) olup yoğunluğu metreküpte 0,5 googol gramdır. Evrenin kütlesi 100 seksdesilyon kilogram yani 100 ochagram dir. Evrenin bu kütlesinin eşdeğeri enerji 10 dovigintilyon (10 milyon vigintilyon) yani 10 üzeri 70 joule dur. En parlak quasar (karadelik yıldızı) Güneşten 300 trilyon kat parlaktır yani galaksimizdeki tüm yıldızların toplam parlaklığının 25 bin katıdır. Planck uzunluğu kalınlığında bir kağıdı 102 kere katlarsak 1 sayfa kalınlığa (0,05 mm), o sayfayı da 102 kere katlarsak evrenin şu anki tespit edilmiş çapına (93 milyar ışık yılı) ulaşırız. Yani 2 üzeri 204 kat demektir. Yani kağıda kadar gelen büyüklük kadardır, kağıttan evrene kadarki. Yani toz tanesi ve saç teli aynı kalınlığa sahip olan kağıt cinsinden ifade edersek, evrenin çapı 7 nonilyon kağıt çapı, kağıdın çapı ise 7 nonilyon planck uzunluğudur. Evrenin çapı 880 seksilyon kilometre, yaşı ise 440 katrilyon saniyedir. Evrenin çapı 55 minga planck uzunluğu, yaşı ise 4 minga planck zamanıdır. Işık hızına (saniyede yaklaşık 1 nonilyon titreşime sahip nötrinolar gibi) 1/365000 in karesi yani 7/trilyon hassasiyetle yaklaşmak (ışık hızının 0,999999999993 katına ulaşmak) yani ışık hızına saniyede 2 milimetrelik yaklaşmak demek 1000 yıllık zamanı 1 gün gibi yaşamak (zamanı 365000 kat hızlandırmak) demektir. Zamandan tek bağımsız olan Allah'ın bütün zamanları ve bütün evreni aynı anda görmesi, elektrik olayındaki mucize gibidir, en yavaş olan elektronları (bakır tel içinde saniyede 0,3 mm sürüklenme hızıyla) en hızlı olan ışık gibi görmesine yani 1 trilyon kat hızlı görmesine benzer. Işık hızına saniyede 0,3 femtometre (protonun yarıçapının yarısı) kadar yani 1 septilyonda bir yaklaşma oranıyla (1 trilyonun karesi) (çapı 880 seksilyon km olan evrenin çapına 0.88 kilometre farkla yaklaşmak demek) yaklaşırsak (sicimler gibi); 1 trilyon günü 1 güne, tüm evreni 6 güne sığdırmış olurduk. Elektronların saniyede 0,24 mm sürüklenme hızıyla 50 bin yılda aldığı mesafe, ışığın 1 saniyede aldığı mesafeyle yaklaşık olarak aynıdır; yani evrenin başından beri aldıkları mesafe, ışığın 6 günlük mesafesidir. Bir nesne 50 bin yılda 1 km yol alsa, ışığın 1 saniyede aldığı mesafeyi evrenin başından beri ancak katedebilir. Yaklaşma oranının 1240/22bin ile çarpımı nanometre cinsinden dalgaboyuna eşittir. İnsanlar için 1000 yıl nötrinolar için 1 gün, insanlar için 1 trilyon gün sicimler için 1 gündür. 1 eksi nesnenin hızı/ışık hızı=yaklaşma oranı 1/yaklaşma oranı=zamanı hızlandırma oranının karesi Yeryüzü olan evreni atomun çekirdeği, 7 kat göklerle (7 kat gök, elektronların 7 yörünge seviyesi misali) birlikte tüm Arş Evrenini de atom olarak düşünürsek, arşın bize olan uzaklığı evrenin çapının 50 bin katı olurdu, ayrıca Arş Evreninin içine 1 katrilyon evren sığardı. Meâric Suresi 4. Ayetteki "Melekler ve Ruh, O’nun Arşına miktarı ELLİ BİN sene olan bir günde yükselirler." sözünün delilidir bu hesaplama. Işık, saniyede dünyayı 7 kere dönebiliyorken, Ay yörüngesine çıktığında 7 saniyede dünyayı 1 kere dönebiliyor. Ay, ışık hızında hareket etseydi, yörüngesinde 1 günde 12 bin kez yani 1000 hicri yıldaki dönüşü kadar Dünyanın etrafını dönerdi. Hac suresi, 47. âyetteki, “Allah katında bir gün, sizin saydıklarınızdan bin yıl gibidir.” sözünün delilidir bu hesaplama. 63 yıllık yani 2 MİLYAR SANİYELİK hayatınız çok mu uzun zannediyorsunuz? ELEKTRONLAR bile SANİYEDE 7 KATRİLYON TUR atarlarken. 7,3/1000 = 1/137 sayısı ince yapı sabitidir. Bu sayıya alfa da diyebiliriz. Ay'ın Dünya etrafındaki yörüngesi 2,1 gigametre olup, ışık bu yörüngeyi 1000 alfa saniyede kateder. Işık, Dünya etrafında ise saniyede 1000 alfa kadar tur atar. Işık hızına nano alfa kadar yani alfanın milyarda biri oranla yaklaşırsak, 1000 yıllık olan bir zamanı 1 günde katetmiş oluruz. Elektronlar, atom çekirdeğinin etrafını saniyede 1 kentilyon alfa yani 1 exa alfa kez döner. 3+1/(1000×alfa)=pi Rothschild hanedanlığının serveti 240 TRİLYON DOLARDIR. Bu parayı dünyadaki 8 MİLYAR nüfusa dağıtsa her bir kişiye 500 BİN LİRA düşer. Herkes TÜM MALVARLIĞININ ZEKATINI verseydi, aylık geliri 5 LİRA olan BURUNDİ halkı gibi kimse dünyada fakir kalmazdı. Bakara 275.Ayet: Faiz yiyenler (kabirlerinden), şeytan çarpmış kimselerin cinnet nöbetinden kalktığı gibi kalkarlar. Bu hal onların «Alım-satım tıpkı faiz gibidir» demeleri yüzündendir. Halbuki Allah, alım-satımı helâl, faizi haram kılmıştır. Bundan sonra kime Rabbinden bir öğüt gelir de faizden vazgeçerse, geçmişte olan kendisinindir ve artık onun işi Allah´a kalmıştır. Kim tekrar faize dönerse, işte onlar cehennemliktir, orada devamlı kalırlar. Şimdi KAĞITTAN PUTLAR var. Adına PARA diyorlar. PARAYA TAPIYORLAR. Hümeze 3.Ayet: (O), malının kendisini ebedî kılacağını zanneder. Bakara 219.Ayet: Yine sana iyilik yolunda ne harcayacaklarını sorarlar. «İhtiyaç fazlasını» de. Allah size âyetleri böyle açıklar ki düşünesiniz. Yasin 68.Ayet: Kime uzun ömür verirsek biz onun gelişmesini tersine çeviririz. Hiç düşünmüyorlar mı? Allah'ın büyüklüğünü görmek için, makroevrenden mikroevrene ve beynin yapısına, farklı fonksiyon alanlarında en büyük kaç en küçüktür katsayılarını ve bu katsayılardan çok çok büyük ihtimallerle, rastgeleliğin imkansızlığı derecesinde var olabilen canlı yaşamların genetiksel özelliklerini araştırıp anlamak lazımdır. Saat ve saniyeyi hafife almayın. Işık bir saatte Güneşe 7 kere gidip geliyor, bir saniyede ise Dünyamızı 7 kere dönüyor. İnsanın hafızası, bir kağıdın Güneşe kadar katlanması kadar bilgi içerebilir. Yazdığımız kağıtlar ise mikroevrenin en küçüğü ile makroevrenin en büyüğü arasındaki geometrik ortalamadır. Yani kağıda kadar gelen büyüklük kadardır, kağıttan evrene kadarki. Zamandan tek bağımsız olan Allah'ın bütün zamanları ve bütün evreni aynı anda görmesi, elektrik olayındaki mucize gibidir, en yavaş olan elektronları en hızlı olan ışık gibi görmesine yani 1 trilyon kat hızlı görmesine benzer. Atomlardaki boşluklar çıkarılırsa Dünyamız bir misket, tüm insanlar da bir küp şeker boyutuna sıkıştırılır. Saniyede 700 kez kendi etrafında dönen, ışık hızının 4te biri hızda maddeleri kendine çeken ve dünyanın manyetik alanından 1 katrilyon kat güçlü olan nötron yıldızlarının 1 milyar tonluk 1 çay kaşığı parçası gibi olurduk. Herşey sadece enerjidir. Katı gibi hmemizin nedeni ise evrendeki frekansı en yüksek olan ve gramın oktilyonda biri ağırlığındaki elektronların çekirdeği etrafında saniyede 7 katrilyon kez dönmeleridir. Vücudunda 7 oktilyon atom bulunan insanın toplam 7 gram elektronu ve 12 kg protonu vardır. Bu atomların herbiri, metrenin katrilyonda biri çapa sahip olan çekirdeğinin hacminin 1 katrilyon katı hacime sahiptir. Satrançta her bir karesine bir önceki karenin 2 katı pirinç koysak ve sonra o tüm pirinçleri kilometre başına 1 pirinç koysak Andromeda Galaksisine ulaşmak için daha 7 kentilyon pirince ihtiyacımız vardır. MANTIK sorusu: YILLAR SAAT olsa, SON GÜNE girmiş olsaydık, SON SAAT hangi yıl olurdu? HİÇKİMSENİN bilemediği bu SORU o kadar basit bir mantık sorusuki aslında. İşte MATEMATİK bu yüzden çok gerekli bazı şeyleri ANLAMAK için. CEVAP: 1 yıl=1 saat olsa. Son GÜN=24 saat=24 yıl. Şu an 2022deyiz 24 yıl sonra son saat 2046 yılı olur. Anne karnındayken annenizi göremediğiniz ve yok sayamadığımız gibi, bu evrenin sonuna ulaşmadan tüm kainatı ve Allah'ı göremeyiz ve yok sayamayız. NEBE SURESİ 31-34.Ayetlerde bahsi geçen "MEMELER" kelimesi "Tomurcuklanmış ÜZÜM SALKIMLARI" demektir. Hiç mi AKLINIZI kullanmazsınız YORUMCU kardeşlerim. Bir AYETİN anlamını anlamak için, ÖNCESİNDEKİ ve SONRASINDAKİ Ayetlere de bakmak lazımdır. Eğer sizin çevirdiğiniz gibi "MEMELER" anlamı olsaydı, 32,33 ve 34'uncu ayetlerin ANLAM BÜTÜNLÜĞÜ bozulurdu. Ayrıca YORUMLAR, ZİHNİYETİMİZİ belli eder. Şaşırıyorum insanlara. O kelimenin anlamı "MEMELER" diye TÜRKÇE okunamaz mi yani KURAN-I KERİM. Ya ne kadar ZİHNİYETİNİZ BOZUK. Kadın Doğum Uzmanı DOKTOR olsanız vay halinize. Nasıl konuşacaksınız hastalarınızla. Örneğin KULAK MEMESİNE kulak göğsü mü diyorsunuz? Yada TAVUK GÖĞSÜNE tavuk namahrem yeri mi diyorsunuz? Size SAPIKÇA gelen kelimeler; hayvanlar için, doktorlar için veya göremediğiniz varlıklar için SIRADAN kelimelerdir. Yatak odasındayken MELEKLER gözlerini kapatırmış. Gördün mü kardeşim gözlerini kapattığını. Meleklerin biz insanlar gibi CİNSEL ihtiyaçları yokki. Melekler biz insanlar gibi SAPIK ZİHNİYETLİ değilki. Aynı şekilde HURİLER de MELEKTİR. HURİLERİN de CİNSEL İHTİYACI ve CİNSİYETİ yoktur. Dün İZTUZU PLAJINA gittim MUĞLA DALYAN'DAKİ. Bütün GAYRİMÜSLÜMLER yani HRİSTİYANLAR vs., BİKİNİ giyiyorlar. İnanın gözlerim bi süre sonra o kadar alıştıki bu görüntülere, Müslüman bayan kardeşlerimden açık olanlara bile dikkat etmedim. Hiç kadının olmadığı bir sokakta, ilk defa heryeri kapalı da olsa bir kadın dolaşsa, ABAZA insanlar kapalı olmasına bakmadan, gözlerini dikerler. Ama birçok BİKİNİLİ Hristiyanın olduğu plajlarda ETEK giysen kimsenin umurunda olmaz. NAMAHREMİ belirleyen İNSANLARIN GÖZLERİDİR, algılarıdır. Nasılki RENKLERİ belirleyen de GÖZLERİMİZ olduğu gibi. DÖVME de bir nevi KINA gibidir. Vücudumuza ZARAR verdiğini iddia ediyoruz. O halde koşmayın, çalışmayın çünkü onlar da sağlığa zararlı. Bu ETTEN KEMİKTEN bedenimize o kadar bağımlı kalmışızki, AHİRETTE IŞIKTAN bedenimiz olacağını unutuyoruz. ŞEKİLCİLİKLE kafayı bozmuşuz. NEFİSLER sapıklaşmış ve özden uzaklaşmış. Ahiretteki IŞIKTAN bedenimizin hiçbir İNSANİ ihtiyacı olmayacak. O zaman MELEKLERİ görebileceksiniz. ALGILARINIZ ve AKILLARINIZ çok yüksek olacak. Ve o zaman dünyadaki saçmasapan düşünceleriniz için "Ne kadar ACİZ varlıklarmışız. Aslında bizim gibi SOMUT varlık olan MELEKLERİ bile görememişiz" diyeceksiniz. GÖRÜNEN ve GÖRÜNMEYEN diye bir AYRIM yoktur. Sadece biz göremediğimiz için GÖRÜNMEYEN diyoruz. MUZEMMİL SURESİ 4.Ayette ALLAH, "KURAN-I KERİM'İ de özenle, ANLAMINI düşüne düşüne oku" buyurmuştur. Bir arkadaşım AHZAB SURESİ 50'nci AYETİ anlamamış. Onun için açıklıyorum. "Ey Peygamber! Biz, mehirlerini verdiğin hanımlarını, Allah’ın sana savaş esiri olarak verdiği câriyeleri, seninle beraber hicret eden amca kızlarını, hala kızlarını, dayı ve teyze kızlarını sana helâl kıldık. Mehir istemeksizin kendisini Peygamber'e hibe eden mü’min bir kadını da, eğer Peygamber onu nikâhlamak istiyorsa, diğer mü’minlerden farklı olarak, sadece sana helâl kıldık. Zâten biz, hanımları ve sahip oldukları câriyeleri hakkında mü’minlere hangi hükümleri geçerli kıldığımızı elbette bilerek belirlemiş bulunuyoruz. Bu özel hükümler, sana bir zorluk olmaması, gönlüne bir darlık gelmemesi içindir. Allah, çok bağışlayıcıdır, engin merhamet sahibidir." Bu Ayette geçen "helal kıldık" ibaresi SEKSÜEL bir amaç içermemektedir. Biz insanlara tavuk yemek, kurban eti yemek veya evlat edinmek de helal kılınmıştır. Tavuğa karşı ve edindiğiniz evlada karşı SEKSÜEL bir amaç mı düşünüyorsunuz? Peygamberler, insanların arasında İNSANİ ihtiyaçların en az olduğu ve MELEKSİ özelliklerin en fazla olduğu insanlardır. Peygamberleri, kendiniz gibi SIRADAN bir insan olarak düşünmeyin. Onlar hayatlarını daima ALLAH yolunda harcamışlardır, hayatlarını imanlarına ŞAHİT kılmışlardır yani peygamberler ÖLMEDEN YAŞARKEN ŞEHİT olanlardır. Albert EİNSTEİN'IN da dediği gibi "İnancı dışlayan bilimin topal, bilimi dışlayan dinin ise kör olduğunu unutmayınız." DİN, yüce ahlak için bir araçtır. AHLAK olmadan DİN, DİN olmadan AHLAK olmaz. AHİRET hayatını sadece YARATICIYA inanıp inanmamak olarak sınıflandıran ve CEHENNEMİN katlarını DİNLERE göre sınıflandıranlar AHLAKSAL sınıflandırmayı niye unutuyorlar. Kafir adil bir hükümdar mı yoksa Müslüman zalim bir hükümdar mı daha hayırlıdır? Kafir adil hükümdar daha iyidir. Çünkü onun küfrü kendine, adaleti halkadır. Müslüman zalim hükümdarın ise Müslümanlığı kendisine zulmü halkadır. AHLAK kuralları, kutsal kitaplar olmadan önce de daima var olan YAZISIZ kurallardır. Mesela ANNEYE BABAYA İTAAT, hırsızlık yapmamak, haksız yere adam öldürmemek, KUL HAKKI YEMEMEK. AHLAKLI olupta İMAN etmeyen ATEİSTLER, KİBİRLİLİKTEN iman etmezler. Zaten KİBİRLİ olan da AHLAKLI olmaz. İMAN edipte AHLAKSIZ olan MÜNAFIKLAR ise GÖSTERİŞ yaparlar. AHLAK ve DİN, her zaman AKIL ve DİN gibi, BİLİM ve DİN gibi birbirini TAMAMLAR. YARATICIYA Tanrı demeyin. Neden mi? ALLAH, Rabbimizin özel ismidir. İsminiz AHMET ise, size ADAM veya İNSAN diye hitap edilse, uygun olur mu hiç? KURAN-I KERİM'DE kabir azabından bahsetmemiştir. Ölümden sonra RUH adlı İlahi Bilgi Kodları için ZAMAN söz konusu olmadığından, göz açıp kapayıncaya kadar AHİRETTE diriltilen yeni MELEKSİ bedenlerinde birleşirler. HADİSLERDE geçen ve KABİR AZABI anlamına gelen ibare AHİRET AZABIDIR. RUHLAR kod olduğu için azap çekmezler. CENNET ve CEHENNEMİN arasında MAHŞERDE azap çekerler KIYAMET kopuncaya kadar. CENNETLİK olup günahkar olanlar da MAHŞER yerinde ceza çekerler. Yoksa HİNDİSTAN'DA bedenleri YAKILANLARIN yada ATOM BOMBASINDA bedenleri BUHARLAŞANLARIN mezarlıklarda mı KABİR AZABI çektiğini zannediyorsunuz? CEHENNEM, yeryüzü olan şu anki evrenin, CENNET ise evrenin sonundaki 7 kat göklerin kıyamet ile dönüştürüleceği yerdir. MAHŞER yeri, EVREN okyanusunun sonundaki KIYIDIR, aynı zamanda tüm RUH kodlarının yaratıldığı BERZAH alemidir. EVREN SINIRSIZDIR fakat SONSUZ değildir. CEHENNEME giren bir daha cehennemden çıkamayacaktır. MAHŞERDE bile İMAN etmeyen insanlar olacaktır. Çünkü ŞEYTAN da ALLAH'IN varlığını bildiği halde İMAN etmemiştir. KİBİRLİLİK yani AHLAKSIZLIK, İMANSIZLIKTAN bile kötüdür. SONSUZ tane MUCİZE olsa da inanmazlar. KİBİRLERİ kalplerini MÜHÜRLEMİŞTİR. "Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya çalış, yarın ölecekmiş gibi de ahirete çalış." HADİSİNİN virgülden önceki ilk kısmı YANLIŞ AKTARILMIŞ hatta İŞİNE GELİNDİĞİ GİBİ aktarılmış olabilir. Neden mi? ALLAH'IM dünya hayatına SİNEĞİN KANADI kadar değer vermez. Bu dünyada MALLARINI ve PARALARINI ÇOCUKLARINA tercih edenler, AHİRETTE kendisini kurtaracak ne EVLATLAR bulurlar, ne de PARALAR. Peygamberimizin her HADİSİNE ve her SÜNNETE uyan kardeşlerim, neden 63 YAŞINDAN sonra DÜNYA hayatından tüm PARASAL bağlarınızı kesmiyorsunuz? Ne derler acaba? diye kahrolası bir PUT vardır. AHZAB SURESİ 37'nci Ayette dediği gibi "Allah’ın daha sonra ortaya çıkaracağı bir gerçeği içinde gizliyor ve onu açıklama konusunda insanlardan çekiniyordun. Oysa asıl çekinmen gereken Allah’tı." İnsanlar ne der? diyerek CUMA NAMAZINA gitmeyin. ALLAH'IN RIZASI için CUMA NAMAZINA gidin. Hayırlı bir şekilde yetiştireceğiniz 1 EVLAT, sonsuz CAMİDEN daha değerlidir. Çünkü AHİRETE camiler, okullar, KÖPRÜLER değil, insanlar ulaşacaktır. Yemin edebilirimki, içinizde CENNETİ veya ALLAH'I ufacık pencereden görseler, bütün malvarlığından vazgeçecek insanlar var. Gerçekten aklınızda "Ya AHİRET yoksa" diye ZERRE kadar düşünce olmasaydı, yani yüzde yüz AHİRETE inansaydınız, ufacık PARA bile BİRİKTİRMEYE çalışmazdınız ve tüm malvarlığınızın ALLAH'TAN geldiğini bildiğiniz için ufacık CİMRİLİK yapmazdınız. Mallarınızla da SINANIYORSUNUZ. Hz.Lut peygamberlerin eşi gibi geriye dönüp bakarsanız, baktığınız ve ayrılamadığınız mallarınız sizin cehennemdeki YAKITLARINIZ olacaktır. Cehennemi aramayın boşuna. KIYAMETTE alevlerle tutuşturulacak olan bu dünya CEHENNEMDİR, sizin taptığınız ARAZİLERİNİZ ise cehennemdeki azap yerlerinizdir. Gökyüzüne bakıp bu kadar yıldızın boşuna yaratıldığını düşünmeyin. TÜM EVREN, cehenneme dönüştürülecek ve her bir insanın azap yeri YILDIZ kadar büyük olacak. EVRENİN sonundaki 7 KAT GÖKLER ise CENNETE dönüştürülecek. Orada da DÜNYADAN çok daha büyük her bir YILDIZ, Dünya gibi yaşanılabilir bir yer olarak CENNETLİKLERİN bahçeleri olacaktır. Her NİMET onlara sunulacak ve bir yaptığını bir daha yapmayacak kadar yani SINIRSIZ NİMET olacaktır. Allah'ın TEKVİN yani YARATICI sıfatından dolayı bizler yaratıldık. Çocuğu olmayan insana BABA denilir mi? Allah'ın KUDRET sıfatından dolayı ve İLİM sıfatı için SINANDIK ve KADERLER oluştu. ADİL sıfatı gereği de AHİRETİ yaşayacağız. Bir arkadaşım "ALLAH, insanlar gibi SABRETMEZ. Çünkü O ne zaman ne yapacağını bilir" demiş. ES-SABUR, Allah'ın en güzel isimlerindendir yani sıfatlarındandır. ÇOK SABIRLI anlamına gelen bu sıfatı ile Allah'ın cezalandırıcı olma konusunda acele etmediği, kulunu affetmek için onun günahlarını ertelediği manaları çıkmaktadır. Her SIFAT, her özelliği ve DENKLEMİN her parametresini içerir. Her parametre de bi nevi bir BOYUTTUR. ALLAH, özellikle insanları bu TÜM SIFATLARIYLA yaratmıştır. SONSUZ KÜLLİ iradenin, SINIRSIZ CÜZİ irade ile yarattıklarıyız biz insanlar. İşte bunun için; SONSUZ ALLAH'IN, SINIRSIZ EVRENİNİN merkezinde olacak kadar önemliyiz. SINIRSIZLIĞIMIZI, ALLAH'IMIZIN SONSUZLUĞUYLA kaynaştıracağımız yerdir CENNET. Siz, evlatlarınızın her yönden size çok benzemesini istemez misiniz? Bu dünya bir nevi imtihandan öte YETİŞTİRME ve EĞİTİM dünyasıdır. İBADETLER, sizin iyiliğiniz içindir, ALLAH'I yüceltmek için değil. Hiç kafanızı kaldırıp, gökyüzündeki 70 SEKSİLYON YILDIZI görmez misiniz? ALLAH'IN sizin yapacağınız ibadete zaten ihtiyacı yok. Bir YILDIZ mı yaratabiliyorsunuz? Nedir bu KİBİR? Allah'ın büyüklüğünü görmek için, makroevrenden mikroevrene ve beynin yapısına, farklı fonksiyon alanlarında en büyük kaç en küçüktür katsayılarını ve bu katsayılardan çok çok büyük ihtimallerle, rastgeleliğin imkansızlığı derecesinde var olabilen canlı yaşamların genetiksel özelliklerini araştırıp anlamak lazımdır. Bir proteinin hem sol-elli amino asitlerden (584 tane) oluşmasının, hem peptid bağı (583 tane) kurmasının, hem de amino asit dizilimini doğru oluşturmasının (20 aminoasitten oluşan protein) olasılığı 10 üzeri 1110’da bir olasılıktır. Bu, tek bir proteinin tesadüfen oluşma olasılığıdır. Babanızın 4 trilyon sperminin, annenizin ömrü boyunca ürettiği 100 bin yumurtasından sizin varolma ihtimaliniz 400 katrilyonda birdir. Doğru spermin, üst üste 150.000 defa sizi (sizden önce 150 bin nesil var diyelim) ve yalnızca sizi üretecek olan soy hattındaki yumurtalarla birleşme olasılığı ise yaklaşık 10 üzeri 2.640.000’de 1 dır. Eğer tüm hücrelerimizdeki DNA zincirlerini açıp uç uca ekleyebilseydik, bu, Ay’a 6000 kez gidip gelecek uzunluğa denk gelirdi. Eğer vücudumuzdaki tüm DNA molekülleri uç uca eklenseydi, 600 kez Güneş’e kadar gidip geri dönebilirdik. Vücudumuzdaki damarların uzunluğu ise 100.000 kilometreyi bulur. Tek bir hücredeki DNA açılırsa, 2 metre uzunluğa kadar ulaşabilir. İnsan genomu 6 milyar baz çiftinden oluşur, anne ve babadan 3’er milyar baz çifti gelir. 70 yılı 1 saate sığdırırsak, 7 günü de 1 saniyeye, 1680 yılı da 1 güne sığdırmış oluruz. (Ses hızında iken) O halde ses hızından 1 milyon kat hızlı olan ışık hızında ise 17 bin yılı 1 saniyeye, 1 buçuk milyar yılı 1 güne, Dünya'dan önceki evreni 6 güne, Dünya hayatını 3 güne sığdırmış olurduk. (Zaman, 541 milyar kat hızlandırıldığında.) Bir parçacığın aynı anda birçok yerde olma olasılığına kuantum dolanıklığı (süperpozisyon) denir. Kütlesi olmayan hatta negatif kütleli egzotik madde gibi davranabilen sicimler, bu hızla ışık hızını aşsa bile, başlangıcı olduğu için zamandan muaf olamazlar. Bu sicimler gözlemlenmeyi başarabilse bile, parçacık olarak değil sürekli dalga olarak varolduklarından yine insanlar tarafından görülmezler. En kapsamlı 3lü koordinat sistemi x=kütle-hacim, y=enerji-frekans, z=zaman-ivme koordinatları ile parçacık ve dalgaların yerleri belirlenebilir. X koordinatı, maddeye kütlesini kazandıran Higgs Alanıdır. Y koordinatı ise Elektromanyetik Alandır. Zamandan tek bağımsız olan Allah'ın bütün zamanları ve bütün evreni aynı anda görmesi, elektrik olayındaki mucize gibidir, en yavaş olan elektronları en hızlı olan ışık gibi görmesine yani 1 trilyon kat hızlı görmesine benzer. Işık hızına 7 rakamının trilyonda biri hassasiyetle (1/(365000×365000)= 7/trilyon) yaklaşırsak ( Yani 0,999999999993 kat yani virgülden sonra 11 tane 9) 1000 yıllık zamanı 1 günde gitmiş oluruz. 220 bin elektronvolt enerjiyle elektron ışık hızına 1/10 oranında (saniyede 270 bin km) yaklastirilabilir. 7/trilyon yaklaştırma için yani 1000 yılı 1 güne sıkıştırma için 3 peta elektronvolt yani 4800 erg enerji (Erg, joule un 10 milyonda biridir) gerekirki (Nötrinoların enerjisinin 3 katı) bunun için 0,4 zeptometre dalga boyu yani 750 xonahertz (750 oktilyon hertz) gerekir. Yani nötrinolar saniyede yaklaşık 1 nonilyon titreşime sahiptir. (Işık hızının nesnenin dalga boyuna oranı, nesnenin frekansına eşittir.) Bohr modelinde elektron yarıçapının Compton dalga boyundan 1000 kat daha küçük olduğundan, nesnelerin dalga boylarının çaplarından 500 kat büyük olduğu ileri sürülürse, 0,4 zeptometre dalga boyu için 0,8 yoktometre çap gerekirki, bu da yaklaşık olarak nötrinoların çapıdır. Işık hızına 1/septilyon yaklaşma için yani zamanı trilyon kat hızlandırma için 22 bin septilyon elektronvolt (22 oktilyon yani 22 xona elektronvolt) yani 3,5 gigajoule (plank enerjisinin 1,7 katı) enerji gerekir. (septilyon, trilyonun karesidir) 1240/22bin=0,05636 Yaklaşma oranının 0,05636 ile çarpımı nanometre cinsinden dalgaboyuna eşittir. 1/septilyon yaklaşma için, (0,05636/septilyon) nanometre dalga boyu gerekir o da 3,5 plank uzunluğuna eşittir. Bu dalga boyunun frekansı 5,3 sortahertz yani saniyede 5,3 tredesilyon (nonilyonun trilyon katı) titreşimdirki bunun 3,5 katı ise plank frekansına eşittir. Demekki insanlar için 1000 yıl nötrinolar için 1 gün, insanlar için 1 trilyon gün yani 2,74 milyar yıl sicimler için 1 gündür. 1 eksi nesnenin hızı/ışık hızı=yaklaşma oranı 1/yaklaşma oranı=zamanı hızlandırma oranının karesi=enerjinin elektronvolt cinsinden değeri/22000 Büyük Hadron Çarpıştırıcısında (LHC) çarpıştırılan protonların hızı, ışık hızına 9/milyon yaklaştırılmıştır. Yani zamanı 333 kat hızlandırılmıştır.333= (milyon/9) un karekökü. LHC’deki mıknatıslar 150 bin gauss olup, saniyede 600 milyon çarpışma gerçekleştirilmiştir. Işık hızı, ses hızının (yolcu uçağının yaklaşık hızı) 873521 katı, mermi hızının 365 bin katıdır. Pi sayısının ilk 152 basamağıyla evrenin çevresi hesaplansa hata payı plank uzunluğundan küçük olurdu, ilk 40 basamağıyla hesaplansa hata payı hidrojen atomunun çapından küçük olurdu. Altın oranin karesi ile euler sayısının karesinin toplamı pi sayısının karesine eşittir. Pifiloloji yöntemiyle ”Sen, o alan o çevre bölününce ve sonsuz rakam ile çıkan değişken dizilimli sayısın” pi= 3,1415926535897 Atomlardaki boşluklar çıkarılırsa Dünyamız bir misket, tüm insanların tamamı da bir küp şeker boyutuna sıkıştırılır. Yani her bir insan, toplu iğne ucu yani toz parçası kadar olurdu. Saniyede 75 bin km hızla 700 kez kendi etrafında dönen, ışık hızının 4te biri hızda maddeleri kendine çeken, dünyanın kütleçekim kuvvetinden 1 katrilyon kat güçlü olan (Dolayısıyla orada cisimlerin ağırlıkları 1 katrilyon kat artar.), 1 trilyon gauss manyetik alana sahip olan (Magnetarlar ise 1 katrilyon gauss manyetik alana sahiptirler.), yüzey sıcaklığı 10 milyon dereceyi bulan ve metreküpte 100 trilyon ton olan nötron yıldızlarının 1 milyar tonluk (Everest Dağı kütlesine eşit) 1 çay kaşığı parçası nötronyum maddesi gibi (çelikten 10 milyar kat sert) olurduk. Dünyamızın manyetik alanı ise 0,25 ile 0,65 gauss (25 bin ile 65 bin gamma) arasındadır. (Gamma, nanotesladır.) Üretilen en güçlü mıknatıs ise 32 bin gausstur. Bu neodyum mıknatısları, kendi ağırlığının 1500 katını taşır. 1 Tesla (Tesla=Weber/metrekare) 10 bin Gauss (Maxwell/santimetrekare) a eşittir.(Weber=voltsaniye) Güneş 100 gauss, EMK cihazı 10 bin gausstur. Nötron yıldızları (diğer adları pulsarlar, atarcalar yani evrenin kalp atışlarıdır), 20 kilometrelik bir çapa, Dünya'nın 500.000 katına yani 1,5 Güneş kütlesine varan miktarda kütle sığdırabilmekte olup, yoğunluğu Güneşin 400 trilyon katı, Dünyanın 100 trilyon katıdır. Olay ufku 20 kilometre olan bir kara deliğe kabaca 2,25 milyon adet Dünya kütlesi sığabilmektedir. Nötron yıldızlarının çekirdeğinde kuark-gluon plazması vardır. Big Bang'ten hemen sonra evren bu 1 trilyon derecelik sıvıdan oluşuyordu. Büyük Hadron Çarpıştırıcısında (LHC) 5 trilyon kelvin sıcaklığa ulaşılmıştır. En hızlı yıldız, saniyede 1200 km hızla uzayda hareket eder. Dünya atmosferi 100 km olmasına rağmen (karman sınırı), nötron yıldızı atmosferi 30 santimetredir. Dünya kütleçekimi, nesneleri saniyede 12 kilometre hızla yani ses hızının 35 katı hızla çeker. Dünyanın iç çekirdeği suyun yoğunluğunun 13,6 katı olup, sıcaklığı 6300 derecedir. Ay ile Dünya arasındaki mesafeye Güneş Sisteminin tüm gezegenleri sığar. 0,1 mm çapında olan uzay tozunda yani kozmik tozda 10 trilyon atom, tuz tanesinde 10 katrilyon atom, 4 gramlık küp şekerde (1/45 mol) 321 seksilyon atom vardır. (Şeker molekülünde 6 karbon, 12 hidrojen, 6 oksijen yani toplam 24 atom vardır.) 1 su bardağı toz şeker, 45 küp şeker eder. Santimetreküp için; yıldızlararası uzayda 1 atom, gezegenlerarası 100 atom, Dünyada havada 10 kentilyon atom vardır. Yaratanın (Do) madde (Re) mucizesi (Mi), Güneş Sistemi(Fa)-Güneş(Sol)-Samanyolu(La)-Gökler(Si) olarak sıralanır. (Müziğin 7 notası) Dominus Rerum Miraculum Familias Planetarium Solis Lactea Via Siderae. Herşey sadece enerjidir. Katı gibi hmemizin nedeni ise gramın oktilyonda biri ağırlığındaki elektronların (Ömrü 66 oktilyon yıl yani evrenin yaşının 5 kentilyon katı olan elektronların) çekirdeği etrafında saniyede 7 katrilyon kez (7 petahertz) dönmeleri (X ışınları frekansında dönmeleri, dalga boyu 43 nanometre) dir. Bu elektronlar çekirdek etrafını ışık hızında dönselerdi, (gama ışınları frekansında, dalga boyu 300 pikometre) saniyede 1 kentilyon kez (1 exahertz) dönerlerdi. (Sürüklenme hızında dönselerdi, saniyede 777777 kez dönerlerdi.) Elektronlar bakır tel içinde saniyede 0,02 mm sürüklenme hızıyla yani Fermi hızıyla, çekirdek etrafında saniyede 2200 km hızla yani sürüklenme hızının 9 milyar katı hızla, elektrik olayında ise ışık hızına yakın bir hızda yani sürüklenme hızının 1,25 trilyon kat hızla ilerler. Uçan bir sivrisinek 1 tera (1 trilyon) elektronvolt iken, nötrinolar 1 peta (1 katrilyon) elektronvolt enerjiye sahiptir. Vücudunda 7 oktilyon atom bulunan insanın toplam 21 gram elektronu (ölünce 21 gramlık azalma gibi) ve 12 kg protonu (Birbirlerini 9 kg lık kuvvetle yani ağırlığının 5 oktilyon katı kuvvetle iten protonlar) vardır. Bu atomların herbiri, metrenin katrilyonda biri yani 1 femtometre çapa sahip olan çekirdeğinin hacminin 1 katrilyon katı hacime sahiptir. Protonun ve nötronun kütlesi birbirine eşit olup, 1 atomik kütle birimi (1 akb) dir ve elektronun kütlesinin 1836 katıdır. Elektronların Compton dalga boyu 2,43 pikometredir. Protonun ve nötronun kütlesi 1 milyar elektronvolt yani 1 giga elektronvolt, elektronun kütlesi 500 bin elektronvolt, nötrinoların kütlesi ise 0,12 elektronvolttur. (1 Desilyon elektronvolt=1783 miligram) Protonun çapı 1,6 femtometre, kütlesi 1,6 yoktogramdır. Protondan 1 milyar kat küçük olan nötrinoların çapı 1 yoktometre olup metrenin septilyonda biridir. Protonun çapı ise 1 femtometre yani metrenin katrilyonda biridir. Nötrinoların kütlesi gramın desilyonda biridir. Atomun çapı 1 angstrom yani 100 pikometre ( pikometre metrenin trilyonda biridir), çekirdeğinin çapı 1 fermi dir. Planck uzunluğundaki sicimlerin çapı protonun seksilyonda birinin 10 katıdır yani metrenin undesilyonda birinin 16 katıdır. Evrenimiz atomun çekirdeği olursa, Dünyamız sicim çapında olurdu. 1 mol hidrojende (1 gram hidrojende) 602 seksilyon atom vardır. (Avogadro sayısı) Gama ışınlarının dalga boyu 1 pikometre, frekansı 300 exahertz, foton başına enerji 1,24 Mega elektronvolttur. Nötrinoların yaklaşık 100 trilyon kadarı her saniye bizimle etkileşmeden vücudumuzdan geçiyor. Protonun ve nötronun yoğunluğu suyun yoğunluğunun 1 katrilyon katıdır. Higgs bozonu, protonun kütlesinin 135 katıdır. Taşıyıcısı fotonlar olan elektromanyetik kuvvet, taşıyıcısı gravitonlar olan kütleçekiminden undesilyon kat; taşıyıcısı gluonlar olan güçlü çekirdek kuvveti (1 femtometre uzunlukta etkili) de elektromanyetik kuvvetten 137 kat (ince yapı sabiti=1/137) fazladır. Güçlü çekirdek kuvveti olmasaydı, birbirini iten protonlar saatte 12800 km hızla fırlardı. Higgs Bozonunun kütlesi 135 giga elektronvolttur. Çekirdeğin kütlesinin yüzde 99’u kütlesiz gluonlardır. 1 femtometreye sıkıştırıldıkları için kütle kazanırlar. Yani sıkıştırma, kütle kazandırır. Elektrik devresinde enerji, bataryadan veya telden değil, etrafını saran evrenden gelir. Üst kuark 173 giga elektronvolt kütleli olup, ömrü 0,5 yoktosaniyedir. Alt kuark 4 giga elektronvolt kütleli olup, ömrü 1 pikosaniyedir. Kuarklar, 0,1 attometre yani 100 zeptometre çapındadır. Protonlar, kuarklardan oluşur, protonların da yüzde 99’u boşluktur. Kuarklar, noktasaldır yani hacimleri yoktur. Plank kütlesi= 12,2 kentilyon giga elektronvolt/ışık hızının karesi yani Plank kütlesi 12,2 xona elektronvolttur. Fotonlar, Higgs Alanı ile etkileşime girmediklerinden kütlesizdir. Üst kuark ile elektron aynı büyüklüktedir. Ancak üst kuark, elektrondan 350 bin kat ağırdır. Işık 1 saatte Güneşe 7 kere gidip geliyor, 1 saniyede Dünyamızı 7 kere dönüyor ve 1 saniyede Ay'a ulaşıyor. 1 feet mesafeyi 1 nanosaniyede, 1 milyar kilometreyi ise 1 saatte katediyor. Görebildiğimiz ışığın 380-740 nanometre dalga boyları arasında oluşan 7 renginin saniyedeki titreşimleri 15-75 trilyon arasında değişir. Bu frekanslar ise atom saatlerinde kullanılan sezyum atomunun 1 saniyedeki 9 milyar titreşimi ve stronsiyum atomunun 1 saniyedeki 429 trilyon titreşimi, iterbiyum atomunun 1 saniyedeki 900 trilyon titreşimleri yanında hiçbir şeydir. İnsanın hafızası, bir kağıdın Güneşe kadar 51 kez katlanması kadar (2,5 katrilyon kat kadar) yani 2,5 petabytelık bilgi içerebilir. Beyinde herbiri 1000er bağlantı yapan 100 milyar nöron vardır. Evren büyütülmüş beyin, beyin küçültülmüş evrendir. Yazdığımız kağıtlar ise mikroevrenin en küçüğü ile makroevrenin en büyüğü arasındaki geometrik ortalamadır. Yani kağıda kadar gelen büyüklük (102 kez katlama) kadardır, kağıttan evrene kadarki. Yani toz tanesi, saç teli ve karıncayla aynı çapa sahip olan kağıt cinsinden ifade edersek, evrenin çapı 7 nonilyon kağıt çapı, kağıdın çapı ise 7 nonilyon plank uzunluğudur. Evrenin çapı 880 seksilyon kilometre (yaklaşık 1 xonametre yani 1 oktilyon metre), yaşı ise 440 katrilyon saniyedir. Evren bu kağıt çapı genişliğe Big Bang'te saniyenin trilyonda biri zamanda yani 1 pikosaniyede ulaşmıştır. Evrenin çapı 55 minga plank uzunluğu, yaşı ise 4 minga plank zamanıdır. (Minga, oktilyon çarpı oktilyon demektir yani novemdesilyondur.) Evren, 3,26 milyon ışık yılı mesafede (1 megaparsekte) saniyede 72 km hızla genişliyor. (Hubble Sabiti) Evren 28 gigaparsek çapında olduğundan, saniyede 2 milyon km yani 6 ışık saniyesi genişlemektedir. Evrenin hacmi 0,6 xonametreküp olup, yoğunluğu metreküp başına 6 protondur yani metreküpte 10 yoktogramdır. 8,4×10 uzeri 184 plank hacmine sahip olan evrene sığabilen 2 mikrogram Hidrojen sayısı, 2 mikrogram Hidrojenin içindeki plank hacmi kadardır. Evrenin plank hacmi olarak küp kökü, 2 mikrogram hidrojen atomunun plank cinsinden hacmidir. Güneşin kütlesi 2 vundagram (2 desilyon gram), Dünyanın kütlesi 6 xonagram (6 oktilyon gram) dır. Dünyada 133 quexa yani 133 kendesilyon atom vardır. Güneşte 1 nena yani 1 oktodesilyon atom vardır. Ayın çapı ve dünyamızın 100 katı çapı olan güneşin çapı, dünyamıza olan uzaklıklarının 100 de biridir. Çapı 1,4 gigametre olan Güneş için Schwarzschild yarıçapı (nesneyi karadeliğe dönüştürmek için sıkıştırılması gereken yarıçap) 3 kilometre, Dünya için 1 santimetre, insan için 0,1 yoktometredir (nötrinoların 10da biri). Evrenin yoğunluğu, Big Bang'ten 1 Planck zamanı sonra Planck yoğunluğundaydıki, bu yoğunluk tek bir atom çekirdeğine sıkıştırılan Güneşin yoğunluğundan 100 seksilyon kat fazladır yani bir atom çekirdeğine sıkıştırılan 0,1 sexvigintilyon atom (evrendeki atom sayısı) olup yoğunluğu metreküpte 0,5 googol gramdır. Evrenin çapı plank uzunluğunun 2 üzeri 205 katıdır yani yaklaşık 48 faktöriyel katıdır. Evrenin kütlesi 100 seksdesilyon kilogram yani 100 ochagram dir. Evrenin bu kütlesinin eşdeğeri enerji 10 dovigintilyon (10 milyon vigintilyon) yani 10 üzeri 70 joule dur. En parlak quasar (karadelik yıldızı) güneşten 300 trilyon kat parlaktır yani galaksimizdeki tüm yıldızların toplam parlaklığının 25 bin katıdır. Evrenin en büyük elması, V886 Centauri beyaz cüce yıldızının çekirdeğidir ve 10 desilyon karat yani 2 desilyon gramdırki elmasın gramı 30 bin dolardır. 2 trilyon yıldızlı galaksimizin çapı 150 bin ışık yılı iken, IC-1101 adlı en büyük galaksi 6 milyon ışık yılı çapında olup, içinde 100 trilyon yıldız vardır. Evrendeki en büyük yapı olan ve evren kütlesinin yüzde 11'ini oluşturan Herkül Korona Duvarı 10 milyar ışık yılı uzakta olup, içinde 300 milyar galaksi vardır ve kıvrımlarıyla beraber 17 milyar ışık yılı uzunluğundadır. Eridanus Süper Boşluğu 1 milyar ışık yılı genişliğindedir. Evren, Big Bang sırasında ilk 10 üzeri (-32) saniyede 10 üzeri 26 kat genişledi yani saniyede 10 üzeri 58 kat hızında. Satrançta her bir karesine bir önceki karenin 2 katı pirinç koysak ve sonra o tüm pirinçleri kilometre başına 1 pirinç koysak 25 kentilyon kilometre yani 0,89 megaparsek uzaktaki Andromeda Galaksisine ulaşmak için daha 7 kentilyon pirince ihtiyacımız vardır. İnsanın ayaklarındaki bir atomun insanın yüzüne olan uzaklığının atomun çapı cinsinden değeri insanın güneşe olan uzaklığının insanın boyu cinsinden değerine eşittir. Kütlelere göre sıkıştırma ile ilgili Schwarzschild çapına ilaveten, çapı 880 trilyon ışık saati yani yaklaşık 1 katrilyon ışık saati olan evrendeki tüm atomlar yani 10 üzeri 80 atom sıkıştırılsa, çapını ışığın 1 saatte gidebileceği yani çapı 1 trilyon metre olan bir küreye dönüşürdü yani Betelgeuse yıldızı gibi olurduki bu yıldızın çapı Stephenson 2-18 in çapından 3 kat daha az. Dünyadaki tüm 133×10 üzeri 48 atom sıkıştırılsa 50 metre çaplı küre, Güneşteki 10 üzeri 57 atom sıkıştırılsa 10 kilometre çaplı küreye, insandaki tüm 7×10 üzeri 27 atom sıkıştırılsa nöron hücresi kadar olurdu. Uzunluktaki 100 bin kat sıkıştırma hacimdeki 1 katrilyon kat sıkıştırmaya denk gelir. Allah katında zaman 1 trilyon kat hızlı, hacimler ise 1 katrilyon kat küçüktür. Yani yeryüzü olan evreni atomun çekirdeği, 7 kat göklerle (7 kat gök, elektronların 7 yörünge seviyesi misali) birlikte tüm Arş Evrenini de atom olarak düşünürsek, arşın bize olan uzaklığı evrenin yarıçapının 100 bin katı yani evrenin çapının 50 bin katı olurdu, ayrıca Arş Evreninin içine 1 katrilyon evren sığardı paralel evrenler misali ki zaten bu tüm kainat ve tüm zamanlar hologramsal ayna evren misali Levhi Mahfuzda 2 boyutlu olarak yazılmıştır. Evrenimiz 1000 yıl yarıçapında ise, 7 kat semanın herbiri 7000 yıl dersek, Arş Evreninin yarıçapı 50 bin yıl olur. Yani Arş Evreni, evrenimizin 125 bin katıdır. Dünyanin kütlesinin 333 bin katı olan yani kütlesi 2 nonilyon (2 weka) kilogram olan Güneş saniyede 400 septilyon joule (400 septilyon watt yani 400 yottawatt gücünde) yani 4 desilyon (4 vunda) erg enerji üretir ve her saniye 600 milyon ton hidrojeni helyuma dönüştürürki (Bu da, Güneş'in her geçen saniye 5,5 teragram hafiflemesine yol açar) bu 10 milyar atom bombasının patlamasına eşdeğerdir yani 1 dakikada dünyanın yaratıldığından beri üretilen enerjiyi üretir. En büyük karadelik Ton-618 ise 40 dodesilyon watt yani 40 tredawatt aydınlatma gücünde olup güneşten 140 trilyon kat parlaktır, güneşin çapının 160 milyar katıdır ve güneşin kütlesinin 66 milyar katıdır. (64 milyar Güneş kütleli Samanyolu Galaksisinden fazladır.) Ton 618 in içine 15 bin adet UY Scuti yıldızı sığabilir. Güneşin çapınin 2150 katı olan yani çapı 3 milyar kilometre olan Stephenson 2-18 ise Güneşten 440 bin kat parlak olup içine 10 milyar Güneş veya 13 katrilyon Dünya (Hacmi 1000 megametreküp yani 1 trilyon kilometreküp yani 1 yottalitre olan Dünya) sığabilir. (1 litre 1 desimetreküptür.) Kütlesi 1 kg olan cismin Dünyadaki ağırlığı 9,8 Newton, Ay'da 1,62 Newton (Dünyadakinin 6 da biri), Güneşte 247 Newtondur. Dünyanin hacmi Ay'ın 50 katı, kütlesi Ay'ın 81 katıdır. Dünya, güneşten 4 kat yoğundur. Güneşin çekim kuvveti Dünya yer çekiminin 28 katıdır. Hidrojeni helyuma çevirmek için en az 6 milyon derece sıcaklığa ihtiyaç vardır ve yıldızların merkezinde olmaktadır. Güneş'ten çıkan enerjinin 2,2 milyarda 1'i yeryüzüne ulaşır. Güneşin yüzey alanı 6 kentilyon metrekare yani 6 gigametrekare olup, Dünyanın 12 bin katıdır. Stephenson 2-18 in 1 günü 18,5 saat sürerken, Güneşin ve Ay'ın 1 günü 27 gün sürmektedir. Dünya kendi etrafında ses hızına yakın bir hızda, saniyede 360 metre hızla, güneş etrafında saniyede 30 kilometre hızla (1 ışık yılı mesafeyi 10 bin yılda kateder), güneş ise Samanyolu etrafında saniyede 230 km hızla (1 turunu 250 milyon yılda atar. Yani Güneş 18 yaşında), galaksimiz ise saniyede 600 km hızla Başak Süper Kümesi içinde ilerler. Dünya ışık hızında olsaydı, 1 saatte Güneş etrafındaki 940 milyon kilometrelik yörüngesini dönerdi. Işık, saniyede dünyayı 7 kere dönebiliyorken, Ay yörüngesine çıktığında 7 saniyede dünyayı 1 kere dönebiliyor. Ay, ışık hızında hareket etseydi, yörüngesinde 1 günde 12 bin kez Dünyanın etrafını dönerdi. (1000 hicri yılda Ay Dünya etrafında 12 bin kez döner ve 25,8 milyar kilometre yol kateder.) 1 hicri yıl, 12 Ay turu olup, 1 Ay turu 27,3 gün yani 655,7 saattir. (Ay 1 saatte 3682,8 km hızla Dünyayı döner.) Güneş, saniyede 1 trilyon megaton yani 1 yottagram bombaya eşdeğer enerji salınımı yapmaktadır. Güneşin çekirdeğinde sıcaklık 15 milyon Kelvin'dir, basınç ise 250 milyar atmosferdir. Çekirdekten yükselip yüzeye ulaşmaya çalışan her bir fotonun yolculuğu yaklaşık 100 bin yıl sürer. Merkürde 1 yıl 88 gün iken, Güneşten 4,5 milyar kilometre uzaktaki Neptünde 1 yıl 165 Dünya yılıdır. 1 Jüpiter günü 10 saat iken, 1 Venüs günü 243 gündür. Satürn'ün yoğunluğu suyun yoğunluğunun yüzde 69 udur. Dünyadaki bütün sular 1385 km çaplı küre hacmindedir. Suyun yoğunluğunun yüzde 30’u olan kümülüs bulutlarının 1 kilometreküp hacminde olanının içinde 300 megaton su bulunur. Suyun metrekübü 1 tondur yani 1000 litredir. Yıldırım, 0,3 gigajoule enerji ve 1 milyar volttur. Güneş kendi çevresinde saatte 7000 km hızla, Dünya kendi çevresinde saatte 1666 km hızla döner. Deprem 1 derece artarsa, logaritmik 10 kat büyük olur ve logaritmik 32 kat fazla enerji çıkarır. Bizim galaksimiz, Virgo Galaksi Kümesine bağlı olup, Virgo Galaksi Kümesi de saniyede 630 km hızla 100 bin galaksiden oluşan ve 520 milyon ışık yılı çapındaki Laniakea Üstün Galaksi Kümesine (bu küme 100 katrilyon Güneş kütlesine sahiptir.) doğru çekilmektedir. Galaksimiz ve içinde bulunduğu Virgo Galaksi Kümesi, 2 milyar ışık yılı genişliğindeki KBC Süper Boşluğunun içindedir. Bir hipernova patlamasında açığa çıkan enerji, Güneş'i 100.000 kez tamamen yok etmek için yeterli enerjiye veya 1 oktilyon yıl boyunca Dünya'nın toplam güç tüketimini karşılamaya yetecek enerjiye eştir. Süpernovada Güneş’in 10 milyar yıllık ömrü boyunca üreteceğinden daha fazla enerji salınır. Hipernovalar, Samanyolu’ndaki tüm yıldızların toplamından birkaç milyon kat daha fazla ışık yayar. Süpernova patlamalarının sıcaklığı ise 100 milyar derece, nötron yıldızı çarpışmalarının sıcaklığı ise trilyon derecedir. İki nötron yıldızı çarpışmasında (İki nötron yıldızı çarpışmasına ise kilonova yada makronova denir.) 10 Ay kütlesi yani 730 septilyon gram yani 730 yottagram altın açığa çıkar. Süpernovanın parlaklığı Güneş'in parlaklığının yüz milyon katıdır. Hipernovalar, süpernovadan 100 kat daha parlaktır. İki karadelik çarpışırsa, evrendeki tüm yıldızların toplamının 50 katı kadar enerji ortaya çıkar. 1 gramlık kütle içindeki saklı olan enerji 90 trilyon joule yani 21,5 terakalori (1 kalori 4,18 jouledir) dir. Atom bombasında 50 gram Uranyum maddesi 1 petakalori enerjiye saniyenin milyonda biri sürede dönüşmüştüki bu atom bombasının gücü 18 kiloton TNT (18 gigagram TNT yani 18 terakalori) dir. (1 gram TNT, 1 kilokaloridir.) Çar bombasının (hidrojen bombasının) gücü ise 50 megaton TNT gücündedir. 1 kilogram uranyumun yakılmasıyla elde edilen 82 milyon joule enerji, 1 kilogram antimadde ile 9 milyar joule seviyesine gelecektir. Antimaddenin gramı 100 Trilyon Dolar seviyesindedir. Büyük Patlama sırasında Evren'in entropisi 10 üzeri 88 Boltzmann sabitiyken, şu anda 10 üzeri 103 Boltzmann sabitine ulaştı, yani 13,82 milyar yılda entropi 1 katrilyon kat arttı. Ton eşdeğer petrol, 11600 kilowattsaate yani 10 gigakaloriye eşittir. (1 kilowattsaat= 3,6 megajoule) En büyük deprem, 1960 Şili Depremi, 9,5 şiddetinde olup, 34 trilyon kilogram enerji açığa çıkmıştır. 13 şiddetinde deprem büyüklüğünde olan ve 65 milyon yıl önce meydana gelen Chicxulub Meteorunun çarpması (çapı 10 kilometre olan meteor) 400 seksilyon joule enerji açığa çıkarmış olup, 108 megatonluk enerjiye yani Tsar Bombasının 2 katı enerjiye denk gelir. Dünyadaki en güçlü volkan patlaması Krakatoa Yanardağı Patlamasında 150 megatonluk enerji yani Tsar Bombasının 3 katı enerji açığa çıkmıştır. Planck için enerji 2 gigajoule yani 12 xona (12 oktilyon) elektronvolt, kuvvet 121 sortanewton, güç 36 peptawatt, gerilim 1 xonavolt, frekans 18,5 sortahertz, akım 35 yottaamper, kütle 22 mikrogramdır (pirenin yumurtasinin kütlesidir, protonun kütlesinin 14 kentilyon katıdır). Plank sıcaklığı 142 nonilyon kelvindir. Evren, Big Bang'ten sonraki plank zamanda plank sıcaklığındaydı. Sıfır santigrat derece plank sıcaklığının nonilyonda birinin 2 katıdır yani 273 Kevindir. Planck sabiti ile ışık hızının çarpımı 1240 elektronvolt nanometreye eşittir. Görünür ışığın (kırmızıdan mora) enerjisi 1,8 ila 3 elektronvolt arasıdır, frekansı ise 430-750 terahertz (terahertz=trilyon titreşim) frekans aralığındadır.1883 yılında Krokatao Yanardağı patlaması sırasında çıkan 310 desibellik ses, insan kulağı için tehlike sınırı olan 150 desibelden 10 katrilyon kat, atom bombasının 250 desibellik sesinden 1 milyon kat fazladır. Metrekarede 0,01 googol watt gücündeki 1100 desibellik ses evreni yokedebilir. 120 desibellik sesin gücü 1 watt dır. Dalgaboyu=ses hızı/frekans=340/frekans Ses saatte 1234 km, saniyede 340 m/sn hızındadır. İnsan 20 mikropascal (0 desibel) ila 200 Pascal (140 desibel) arası ses basıncını rahatlıkla işitebilir. Atmosfer basıncı 100 bin Pascal olduğu için sıfır desibel ses, atmosfer basıncının 5 milyarda birine denk gelir. 194 desibel ses 1 atmosfer basıncı (1 atm yani 1 bar) yani 100 bin pascal, 1100 desibel ses 0,2 peptapascal yani 0,2 seksdesilyon pascaldır. (Pascal=newton/metrekare) 1 trilyon farklı kokuyu algılayabilen burnumuzun bulunduğu ve günde 330 milyar hücre yenileyen vücudumuz, 100 trilyon hücreden ve 1,5 katrilyon mikrobik hücreden oluşur. Her bir hücre ise Samanyolu Galaksisindeki yıldız sayısının 100 katı kadar yani 200 trilyon atom içerir. Dünyadaki kum tanesinin sayısı 4 seksilyon iken, evrendeki yıldızların sayısı 70 seksilyondur, gezegenlerin sayısı ise 700 kentilyondur. Bir kilo bal için 40 bin arının 6 milyon kez çiçeğe konması gerekir. Dünyanın en hızlı bilgisayarı saniyede 440 katrilyon aritmetik işlem (440 petaflop) yapabilirken, ömürleri 42 gün olan işçi bal arıları saniyede 10 trilyonluk işlem yapma kapasitesine sahiptir. Bir koloninin bir kilogram bal üretebilmesi için dünyanın etrafını 6 kez dönmeye eşdeğer bir uçuş yapması, bir arının dünyanın çevresini dönmesi için yaklaşık 25 kilogram bal tüketmesi gerekir. Bir arı bir litre balla 25 kilometre hızla ve saniyede 250 kez kanat çırparak 3 milyon kilometre kat edebilir. Arı 60000 çiçek ziyaret ettikten sonra bir çay kaşığı kadar bal yapabilecek nektarı toplayabilir. Kara sinek saniyede 1000 defa kanat çırpar. İnsanın ağırlığı, karınca ağırlığının (60 mg) bir milyon katıdır. Dünyadaki 10 katrilyon karıncanın toplam ağırlığı, insanların toplam ağırlığına eşittir. Yani biyokütleleri eşittir ve yaklaşık Everest Dağının ağırlığı kadardır. Dünyadaki 4 nonilyon bakterinin kütlesi 1 trilyon tondur. En hızlı kamera saniyede 440 trilyon kare (440 tera fps) çeker. Beynimiz en az 0,013 saniyeyi yani en az 77 Hertzi algılayabiliyor. İnsan gözü 324 megapiksel olduğu gibi, şu ana kadarki en iyi çözünürlüklü fotoğraf 320 gigapikseldir. Bu fotoğraf 46 terabytelık yer kaplıyor. Karasineklerin görsel sistem hızı (beynin görüntüyü yakalama hızı) yani kare hızı insanlarınkinden 4 kat hızlıdır yani dünyayı 4 kat yavaş algılarlar. Kaplumbağaların kare hızı ise, insanlarınkinden 4 kat yavaştır. İnsanların geneli trikromattır ve 3 renk konisine sahiptir yani 1 milyon farklı renk algılayabilir. Nadir olarak bulunan tetrakromat insanlar 4 farklı renk konisine sahiptir ve 100 milyon farklı renk algılayabilirler. Kuşların da 4 farklı renk konisi var. Arılar çevrelerini insanlardan 3 kat hızlı algılar ve arılar ultraviyole ışınları görürler. Peygamberdevesi karidesinin 16 renk konisi vardır. Yukarıdaki sayılar ile 63 yıllık yani 2 milyar saniyelik ömrümüzü ve Rothschild hanedanlığının dünyadaki 8 milyar insanın herbirine 500 bin lira vermesi kadar olan 240 trilyon dolarlık servetini karşılaştıralım. Özetle hiçbir şey Allah'ın büyüklüğüne erişemez. Herkes tüm malvarlığının zekatını verseydi, aylık geliri 5 lira olan Burundi halkı gibi kimse dünyada fakir kalmazdı. KURAN-I KERİM'DE kabir azabından bahsetmemiştir. Ölümden sonra RUH adlı İlahi Bilgi Kodları için ZAMAN söz konusu olmadığından, göz açıp kapayıncaya kadar AHİRETTE diriltilen yeni MELEKSİ bedenlerinde birleşirler. HADİSLERDE geçen ve KABİR AZABI anlamına gelen ibare AHİRET AZABIDIR. RUHLAR, KOD olduğu için AZAP çekmezler. Bu meleksi bedenler, CENNET ve CEHENNEMİN arasında MAHŞERDE azap çekerler KIYAMET kopuncaya kadar. CENNETLİK olup günahkar olanlar da MAHŞER yerinde ceza çekerler. Yoksa HİNDİSTAN'DA bedenleri YAKILANLARIN yada ATOM BOMBASINDA bedenleri BUHARLAŞANLARIN mezarlıklarda mı KABİR AZABI çektiğini zannediyorsunuz? Artık şu vücudumuzu RUH ve BEDEN diye ayırıp durmayın. RUHU da MELEKLER gibi birşey hayal etmeyin. RUH sadece KODDUR, BİLGİDİR. Zaten MELEKLER de, CİNLER de bizim gibi SOMUT GÖRÜNEN varlıklardır. Fakat sadece eksiğimiz onların FREKANSLARINI göremiyoruz yani algılayamıyoruz. O halde SOMUT bedenimizin içinde yine SOMUT MELEKLER gibi bir RUHUN varolması şu ana kadar yanlış bilinen bir olgu değil mi? Sadece GÖREBİLME ALGINIZ olmadığından, görmediklerinizi GÖRÜNMEYEN diye nitelendirmişsiniz. GÖRÜNEN ve GÖRÜNMEYEN diye bir AYRIM YOK. O FREKANSLARI algılayamıyorsunuz sadece. RUHLAR; İRADELİ Ruhlar (İnsan Ruhları), CANLI Ruhlar (Hayvan ve Bitki Ruhları), DÜZENLEYİCİ Ruhlar (Atomlardaki Ruhlar) olarak 3'e ayrılır. Özellikle sadece İNSAN RUHLARI, ALLAH'IN tüm sıfatlarını içeren parçalarıdır ve en güzel özelliği Allah'ın ES-SABUR isminin yansıması olan SABIRLI olmaktır. SONSUZ KÜLLİ iradenin, SINIRSIZ CÜZİ irade ile yarattıklarıyız biz insanlar. İşte bunun için; SONSUZ ALLAH'IN, SINIRSIZ EVRENİNİN merkezinde olacak kadar önemliyiz. ALLAH'IM her an RUH yani İlahi Bilgi Kodları yaratmaktadır. Sınırsızlık ÖZNEL olup, kendisinden SONSUZ kat büyük ve NESNEL olan Sonsuzluğun parçalarıdır. İnsan dışındaki herşeyin RUHLARI, ALLAH'IN KURALLARIDIR yani EMİRLERİDİR. İnsanın Ruhu ise AMELLERİDİR. CANLI ve CANSIZ herşeyin RUHU vardır. RUH yani İlahi Bilgi Kodları canlı ve cansız herşeyin içinde vardır. Evrendeki KARANLIK ENERJİ ve KÜTLEÇEKİMİ de RUHTUR. Varlığa KÜTLE, HACİM ve HAREKET kazandıran şeydir Ruhlar, LEVH-İ MAHFUZ'UN harfleridir. UYANMAK için uyumuyoruz da, UYUMAK için mi uyanığız? Zamandan muaf olan ALLAH için, NEDEN-SONUÇ ilişkisinde, neden ve sonuç aynı anda olur. Biz, 6 GÜNLÜK evren hayatını YAVAŞLATILMIŞ olarak yaşıyoruz. ALLAH katında şu an AHİRETİ de yaşıyoruz. Asıl olan BİLİM, biz zahiri insanların bilimi değil, gerçek olan ALLAH'IN katındaki bilimdir. Yani neden ve sonuç, görünen ve görünmeyen, fizik ve metafizik, din ve bilim AYRIMI YOKTUR. Doktorun yazdığı REÇETEYİ sadece okumak sizi iyileştirmez. Hayatımızın reçetesi KURAN-I KERİM'İ ANLAMADAN okumanın sizi iyileştirmediği gibi. ANLAYARAK OKUYUN VE KURAN-I KERİM'İ YAŞAYIN. NARKOZ alınca uyanamadığınız gibi, ÖLMEDEN de gerçekleri göremezsiniz. Bir ATEİST, "İnsan, ölümlü TANRIDIR" demiş. Bu durumda "ÖLÜMDEN SONRAKİ HAYATI" kabul etmek zorunda. 180 DESİBEL şiddetinde bir SESTE kulaklarımız patlamakta, Güneş'ten katrilyonlarca kat PARLAK KARA DELİKTE gözler kör olmakta, birkaç nanosaniyeden düşük frekanslı etkileri BEYİN algılayamamakta, NARKOZDA bile vücut uyanamamakta iken, yani o kadar aciz bir varlık iken, biz insanlar yine de ALLAH'A en yakın olan varlıklar olup, Allah'ın NURUNUN parçalarıyız. SİCİMLERİ göremediğimiz halde BİLİM kabul etmişken, neden ALLAH'I bilim kabul etmiyor? Bir şeyin EKSİK açıklanması, bilimi YANLIŞ yapmaz mı? KÜTLEÇEKİMİNİ de göremediğimiz halde, BİLİM kabul ediyor. Eski insanlar İNTERNETİ hayal bile edemezken, o zamanlar İNTERNETİ düşünen bir insan için, internet İNANÇ mıdır BİLİM midir? Gerçek bilim, İNSANİ boyuttaki değil, İLAHİ boyuttakidir. ALLAH'A ister inanın, ister inanmayın. Sizin inancınız ALLAH'I yüceltmezki. ALLAH sadece kendisine EN YAKIN insanları seçecek. Sizden sadece AKLINIZI kullanmanızı istiyor. Mademki KIYAMETİ engellemek istiyorsunuz, tüm dünyayı çevirin CENNETE. Kıyamet alametlerini tersine çevirin. Herkes mutlu yaşasın. Hem KIYAMETE engel olmaya gücünüz yetmez, hem de KİBRİNİZDEN ve BENCİLLİĞİNİZDEN bu dünyayı cennete çeviremezsiniz. AKLINIZI kullansanız,Allah'ın İNANCIN değil BİLİMİN konusu olduğunu anlardınız. EMEKLİLİK YAŞI belirlenirken insanların ORTALAMA YAŞAM SÜRELERİ de baz alınıyor. Düşünsenize herkesin HZ.ADEM peygamber kadar 1000 YIL yaşadığını. Devletler, düzenlerini korumak için KANUNLAR koyuyor. ALLAH da, insanların AHLAKLILIĞI bulabilmesi için kutsal kitaplarla kelamlarını indirmiş peygamberlerine. Bazı insanlar PEYGAMBERİMİZDEN daha ahlaklı olduğunu iddia ediyor. ALLAH niye haşa peygamberimizi seçmiş diyorlar? Bunu düşünen kardeşim, sen ALLAH katındaki YERİNİ nereden biliyorsun? Üstelik madem çok ahlaklısın, o zaman bu HASET nedir? DÜŞÜNCELERİNİZ de AHLAKLI olmalıdır. KURAN-I KERİM'deki her ayet, insanların AHLAKLI olması içindir. İnsanlar kullanamadıkları AKILLARIYLA iyiyi kötüyü bulamazlar. Bulsalar bile, YAPTIĞINIZ herşeyden SORUMLU olduğunu insanlara ALLAH gönderdiği kitaplar ile pekiştiriyor. DEVLETİMİZİN koyduğu kanunlar, HER YIL değişmesine rağmen, insanlar DEVLETİMİZİN kanunları kadar önem vermiyorlar KURAN-I KERİM ayetlerine. Üstelik KURAN-I KERİM ayetleri, KANUN gibi KANUNDUR yani hiçbir zaman, hiç bir şartla DEĞİŞTİRİLMEMİŞTİR. İnsanlar CEZAEVİNDE yatmaya korkuyorlar, POLİSTEN, HAKİMDEN korkuyorlar ama ALLAH'TAN korkmuyorlar. ALLAH'A inanan, AHİRET GÜNÜNE de inanır. AHİRET'E inanan; DÜNYEVİ cinsel, parasal ve sağlıksal zevklere tenezzül etmez. Birden fazla EVİ olan insan, EŞİNİ ALDATAN insan gibidir. Birisi PARAYA TAPAR, birisi ŞEHVETE TAPAR. Doğar doğmaz ölen BEBEĞİN şanssızlığının suçu ne diye soranlar, o bebeğin de dünyada yaşayanlar için üzülüyor olabileceğini düşünmezler. Allah'ın bu dünyaya hiçbir önem vermediğini düşünmezler. Allah'ın en sevdiği kulu PEYGAMBERİMİZE bile erkek EVLAT ACILARI verdiğini düşünmezler. Şimdi ölen bir insan ile binlerce sene önce ölen insan için AYNI ZAMANIN geçtiğini düşünmezler. BİNALARINI KATLARCA yükseltmekte yarışırlar sanki hiç ölmeyeceklermiş veya servetleri onları ölümsüz yapacakmış gibi. SABIR peygamberi HZ.EYYUB'UN mallarını, oğullarını ve sağlığını kaybederek imtihan edildiğini ama hiç isyan etmeyince hepsine tekrar kavuştuğunu düşünmezler. ŞÜKRETMEK için çok neden olduğunu araştırmazlar. HARCADIĞI ve KAZANDIĞI her paranın onu ESİR YAPTIĞINI düşünmezler. KÖRLERLE alay ederler fakat AHİRETTE kimin daha iyi göreceğini düşünmezler. 17 YIL toprak altında kalıp, son 4 HAFTA toprak üstüne çıkıp öte öte patlayarak ölen AĞUSTOS BÖCEKLERİNİ düşünmezler. CANLILIĞIN hiçbir zaman bitmediğini yani ÖLÜMÜN hiçbir zaman yokoluş olmadığını, sadece ŞEKİL DEĞİŞTİRMEK olduğunu düşünmezler. CANSIZ görünen maddelerde de atomlar içinde CANLILIK olduğunu düşünmezler. Hiçbir şeyin TESADÜF olmadığını, KUSURSUZ DENGELERLE korunduğunu fakat TESADÜF olarak algıladıkları şeyin aslında onların SINIRSIZ İRADESİ olduğunu ve SONSUZLUĞUN SINIRSIZLIKTAN BÜYÜK olduğunu düşünmezler ve kavrayamazlar. Halen KIYAMET kopmuyorsa, AKILLI ve AKLINDAN dolayı AHLAKLI sayıları 1000'i geçmeyecek insan yaşadığından kopmadığını, fakat onların ölümünün ardından pek süre kalmayacağını düşünmezler. Ben kendime hep derim. Ben bu dünyadan hiçbir zaman MÜKAFAT beklemiyorum. BEBEKKEN ölseydim keşke. Bana bu yaşam verildiyse, bildiklerimi OĞULLARIMA ve İNANMAYA MEYİLLİ birkaç insana anlatmak zorundayım. ÖĞRENMENİN en etkili metodu, SORU SORMAK ve ANLATMAKTIR. Ben de DÜŞÜNEREK ÖĞRENİYORUM. İnsanlar birçok DİLLERE ve DİNLERE sahip olsalar da, VİCDANI OLANLAR ve OLMAYANLAR olarak 2'ye ayrılırlar. Bir Hristiyan arkadaşım İslamiyetin hakikat olduğunun 2 kere 2, 4 eder gibi kesin kanıtını istemiş. Dinler de bilim gibi keşiftir ve keşfedilir. Her keşfedilen yeni bilgi, bir önceki bilgiyi güçlendirir ve daha iyi açıklar. Siz 2+2=4 dersiniz ben 2+2=3,99999999999...... derim. 4 sayısı kendi başına SINIRSIZDIR. Sabit bir nokta değildir. Sınırsız tane 3,99999999....... sayılarının hepsi 4'e eşittir. Siz Hz.İsa Allah'ın oğlu dersiniz. Halbuki bütün insanlar Allah'a EN YAKIN varlıklar olup, Allah'ın nurunun parçalarıdır. Siz Hz.Muhammed'i peygamber olarak görmezsiniz fakat Yahudiler de Hz.İsa'yı peygamber olarak görmezler. İnsanların bakış açıları sadece o açıdan doğru olduğunu gösterir halbuki kimse 360 derece göremez. Bazen göremediğimiz şeyleri de sorgulamak gerekir. Esas olan İslamiyet de değil, HAK DİNİDİR, TEVHİD DİNİDİR. Aynı şekilde esas olan KURAN-I KERİM değil LEVH-İ MAHFUZ dur. Esas olan güzellik değil güzelin kendisidir. Esas olan dinler değil ALLAH'IN kendisidir. Bu sonsuzluğu kavraması için ALLAH insanlara AKIL vermiş. Allah'ın nurlarının parçaları olan insanlar tertemiz bebek olarak doğarlar. Sonra da hem bedenen hem ahlaken değişmeye ve bozulmaya başlarlar yıllar geçtikçe. Ama ahlaken bozulmadan hayatını surdurebilseler herkes keşke. ALLAH, nurlarının bile değişmesine izin veriyorsa, sözlerinin de değiştirilmesine izin vermektedir. Bugün Kuran-ı Kerim'i anlamadan okuyan herkes onu kendince zaten değiştirmektedir. SÖZ uçar, YAZI kalır. YAZI uçar, AKIL kalır. NAMUS, insana ait bir kavramdır. Günah, KADIN için neyse, ERKEK için de aynıdır. Neden NAMUS deyince, akla sadece KADIN gelir? Bana SONSUZ eklense, IŞIN gibi SINIRSIZ olurum. Sonsuza BEN eklensem, DOĞRU gibi hiçbir şey DEĞİŞMEZ. HAYIRLI CUMALAR diyeceğim ama sadece insanlar için bugün CUMA. Biz insanların koyduğu ÖLÇÜTLER, tüm evren için geçerli değildir. ALLAH katında, ZAMAN boyutu yoktur. Gerçek olan İNSANCIL değil, İLAHİ standartlardır. Her günü CUMA günü gibi yaşamalıyız; çünkü hangi günün CUMA GÜNÜ, hangi gecenin KADİR GECESİ, hangi ayın RAMAZAN AYI olduğunu bilemeyiz. Yine de HAYIRLI CUMALAR. EVLAT, KAİNATA bedeldir. Bu dünyada hiç PİŞMAN olmadığım ve EN SEVDİĞİM şey, sadece ÇOCUK YAPMAKTIR. İşte benim 3 YILDIZIM, 3 OĞLUM. Etrafımdaki insanların bazıları PARA GİDECEK diye yani ÇOK MASRAFLI diye bırakın ÇOCUK YAPMAYI, EVLENMİYORLAR bile. Çocuğu veren ALLAH'IM rızkını da verir. Demekki ALLAH'A da güvenmiyorlar. PARALARINI, evlatları ve eşleri ile PAYLAŞMAK istemiyorlar. KREDİ çekmek isteyen çocuklarına KEFİL olmayan BABALAR bile gördüm ben. Çocukları EKONOMİK sıkıntı çekerken, kendisi 80'li yaşlarda olmasına rağmen KEFEN PARASI diye parasını saklayıp, sonra ÇALININCA vay param çalındı diye HABERLERE çıkan, 80'li yaşlarda olmasına rağmen ÖLMEDEN MİRASINDAN zerre paylaştırmayan insanlar da tanıdım. Halbuki KEFEN PARASI biriktirenlerin, mezar olarak PİRAMİTLERİ yaptıran FİRAVUNLARDAN farkı olmadığını düşünmezler. Sanki MEZAR TAŞI güzel olan, KOLAY AZAP çekecek zannederler. AHİRETE inanmış olmasa, eski HÜKÜMDARLAR gibi SERVETİ ile gömülecek. Öldükten sonra ORGAN BAĞIŞI yapmak için imza atmaktan çekinen CAHİL ve İNANCI ZAYIF insanlar gördüm. Seni YOKTAN var eden ALLAH için hiçbir ZORLUK yoktur. Ama çoğu insan ya çok CAHİL, ya da çok BENCİL. İNANCI SAĞLAM olan insan, AKILLI düşünen ve CÖMERT olan insandır. Ancak çoğu insanın en büyük hatası EKSİK DÜŞÜNMEK. Beyinlerinin bir tarafı BOMBOŞ. Bunların İNANÇLARI ne kadar SAĞLAM olabilirki. Bunlar hayatımızın rehberi KURAN-I KERİM'İ ne kadar ANLAYABİLİRLERKİ. ACILAR insanı olgunlaştırırmış. İyiki birçok şeye KOLAY yoldan değilde, hep ZOR yoldan kavuşmuşum. Hem KIYMET öğrendim, hem AKLIMI KULLANMAYI. O yüzden, RABBİME ŞÜKÜRLER olsun. Ben PARA zenginliğini değil, AKIL zenginliğini istedim hep Allah'ımdan. AKIL belki karın doyurmuyor ama azıcık para ile bile MUTLU olmayı sağlıyor. Ama AKILSIZCA olan parasal zenginlik ise, zemini sağlam olmadığı halde İSTANBUL'DA büyük büyük binalar dikip, BÜYÜK DEPREM olacağını bile bile KAOSA giden bir ZARI ATMAK gibi birşey. Kuran-ı Kerim'de YILANDAN bahsedilmemiştir. İnsanları CENNETTEN çıkaran şey, ŞEYTANA uyan NEFİSLERİMİZDİR. Bu yüzden bu dünya, TERBİYE ve EĞİTİM yeridir. İnsanlar zaten İMTİHANI en başta kaybetmişlerdir. Bu dünyayı İMTİHAN yeri değil, EĞİTİM yeri olarak görün. ALLAH'IN sizin yapacağınız ibadete zaten ihtiyacı yok. Ama ALLAH'A EN YAKIN olmak için kendinizi ve AKLINIZI eğitin. CENNET, ALLAH'I görebileceğimiz tek yerdir. AKLINIZI eğitmezseniz, bırakın ALLAH'I görmeyi, YILDIZLARI ve EVRENİ bile göremezsiniz. YILAN gibi sürünür, bu dünya TOPRAĞINDAN gözünüzü ayıramazsınız. ALLAH'IN NURUNUN PARÇASI olduğunuzu bilin ve ALLAH'A EN YAKIN VARLIK olan İNSANLIĞINIZIN kıymetini bilin. SONSUZ Allah'ın SINIRSIZ insanlarıyız. Ama biz SINIRSIZLIĞIMIZI hep EKSİ SONSUZ yönünde HİÇLİĞE doğru kullanıyoruz. YAPMADIĞIMIZ hiçbir şeyden SORUMLU değiliz. YAZILDIĞI için YAPMIYORUZ, YAPTIĞIMIZ için YAZILDI. O kadar AKILSIZKİ, daha KADERİN MANTIĞINI bile anlayamadık. GÖRMEDEN AŞIK olmak imkansız dersiniz, SESİ duyunca aşık olursunuz. SAĞIR ve KÖR olsaydınız, aldığınız havaya KOKUYA aşık olurdunuz. SEVMEK ve ŞÜKRETMEK için NEDEN ÇOK. Ama KİBRİNİZ ve BENCİLLİĞİNİZ çok daha büyük. Halbuki ALLAH tüm evreni, kendisine ibadet etmeniz için değil, SONSUZ SEVGİSİNDEN dolayı yarattı. Hiç BENCİL konuşmadı KURAN-I KERİM'DE. Allah'ı GÖRMEDEN SEVMEK bu kadar mı zor. Tüm evrenin yaratılma nedeni SEVMEK. Ama biz sadece kendimizi ve gördüklerimizi, daha doğrusu bize PARA sağlayanları seviyoruz. KAĞITTAN PUT olan PARA için yaşayan tek canlılarız ne yazıkki. Bu PARAYA TAPANLAR keşke soludukları OKSİJEN için para ödeselerdi. SERVETİNİN bile ACİZ ve KIYMETSİZ olduğunu anlarlardı o zaman. KURAN-I KERİM'E göre, KADIN ve ERKEK eşittir. Kuran-ı Kerim'de geçen BAŞ ÖRTÜSÜ ibaresi, AKIL ÖRTÜSÜ anlamındadır. Kadınlar ve erkekler AKILLARINI, kötü ve sapkın düşüncelere karşı örtmelilerdir. Yani içleri FESAT ve SAPKIN olmamalıdırlar. Kadın gibi, Erkek de bu BAŞ ÖRTÜSÜNÜ yani AKIL ÖRTÜSÜNÜ giymelidir. GÖZLERİNİ ve bütün DUYU organlarını GÖZ ZİNASI ve benzeri kötü sapkınlıklara karşı kapatmalıdırlar. GÖZLER, SAÇTAN DAHA ETKİLİDİR. O yüzden GÜZELE bakmak değil, GÜZEL bakmak sevaptır. KALP GÖZÜNÜZ de KÖTÜ olmasın. Kuran-ı Kerim'de ZİYNETLİKLERİNİZİ gizleyecek şekilde örtününden kasıt, ALLAH'IN yine insanların iyiliğini düşünmesindendir. Yoksa bu insanlar BOYNUNUZDA gördükleri kıymetsiz bir ALTIN PARÇASI için veya ET PARÇASI için sizi ÖLDÜRMEKTEN hiç çekinmezler. ALLAH, insanların sapkın FITRATLARINI bildiği için, insanların İYİLİĞİ için, ZİYNETLİKLERİNİZİ yani sizin için KIYMETLİ olan herşeyi gizleyin demiştir. EŞİNİZ için KORUDUĞUNUZ namahremleriniz ne kadar çoksa, ona sevginiz ve sadakatiniz de o kadar çoktur. ALLAH, yarattıkları arasında İYİLİĞİ ve DENGEYİ gözetir. İçiniz de, dışınız da BİR olsun. SIR TUTMAYI bilmeyen, İÇ NAMAHREMİNİ kaybetmiştir. Bu yüzden, bu BAŞ ÖRTÜSÜ, dedikodu yapacak DİLLERİ bile kapatmalıdır. KEFEN PARASI diye 100 binlerce lira biriktirip saklayan YAŞLILAR, mezar taşınız güzel de olsa AHİRET AZABINDAN kurtulamazsınız. O biriktirdiğiniz parayı evlatlarınıza, torunlarınıza verin. Belki HACCA gitmelerine vesile olursunuz. Emin olun, bu yardım mezar taşından daha büyük sevap kazandırır size. MEZAR için kendisine PİRAMİTLER yaptıran DİNSİZ FİRAVUNLARDAN ne farkınız var? Öldükten sonra ORGAN BAĞIŞI vermeyi kabul etmeyen BEYİNSİZLERDEN ne farkınız var? HİNDİSTAN'DA ölüleri yakıyorlar. Aslında çok yanlış birşey yapıyorlar ama Hintliler bile KEFEN PARASI biriktiren akılsızlardan çok daha akıllılar. En azından beden parçasına ve dünya malına değer vermiyorlar. Ayrıca hazineleri ile gömülen geri zekalılar var. AHİRETE götürebileceğini zannediyorlar. VASİYETİMDİR ben ölünce beni ÇÖP TENEKESİNE ATIN. TÜM ORGANLARIMI öldükten sonra BAĞIŞLIYORUM. Mezar Taşı falan istemiyorum. KEFEN PARASI biriktirenler ve ORGAN BAĞIŞINI reddedenler, AHİRETE inanmıyorlar. AHİRETE İNANAN kişi, bu dünya malına ve mezar taşına önem vermez. Mastürbasyon, günah değildir. Akıllı düşünmeyi sağlayan, aklı kötü düşünceden arındıran herşey, AKIL ÖRTÜSÜDÜR. Kendinizi tatmin ettiğinizde, kadınlara sapıklık yapmazsınız. Ve aklınızı, cinsellik düşünmekten kurtarmış olursunuz. Mesela, içki içmek, beyni uyuşturur. Beyni uyuşturan herşey, aklı kötü düşünmeye sevk eden herşey, AKIL ENGELİDİR. Aslında gözleri görmeyen kişi, engelli değildir. Gözleri harama bakan yani göz zinası yapan kişi, engellidir. Endonezya'da ve Suudi Arabistan'da MASTÜRBASYON yasak. Bence yasak olmamalı çünkü insanları azgınlıktan ve sapıklıktan kurtarıyor. Kuran-ı Kerim'de BAŞ ÖRTÜSÜ olarak algıladığınız şey, aslında AKIL ÖRTÜSÜDÜR. Aklınızı örtmediğiniz sürece, başınızı örtmenin faydası yoktur. Saçını tamamen kestiren bir kadının, baş örtüsü giymesine gerek yok mu? Zaten saçı görünmüyor. Kuran-ı Kerim, basit düşünceli bir kitap değildir. Biz insanların düşünemediklerini de yazar. Biz insanlar, Allah'ın bilgisinin yanında hiçbir şey bilmiyoruz. BAŞ ÖRTÜSÜ yani AKIL ÖRTÜSÜ, gözleri ve dedikodu yapacak DİLLERİ bile kapatmalıdır. SOYADIM olan DİPDAĞ ın ve https://www.dipdag.com/ adresinin Pakistan'ın Karaçi şehrindeki ünlü bir Bilgi Teknolojileri Şirketine ait olduğunu biliyor muydunuz? SLOGANI ise SONSUZLUK BAŞLANGIÇTIR. “İstimna (mastürbasyon) yapanların ahirette elleri hamile olacak ve ondan hak talep edecek, şikâyet edecek." (Beyhaki, Şuabu’l-İman, 7/330) AHİRETTE bütün insanların ELLERİ ŞİŞ mi olacak? Yani ELLERİ HAMİLE mi olacak BÜTÜN İNSANLARIN? Hayatında bir kere bile yapmamış hiç kimse YOKKİ. Yanlış mı düşünüyorum? FOTOĞRAFIMI koymasam, paylaşımı HİÇ görmüyorsunuz. Fotoğrafımı KOYSAM, yazıyı okumuyorsunuz. Takipçilerimin bazıları KARAKTERSİZ sanırım. KULAK MEMESİNE kulak göğsü mü diyorsunuz? Yada TAVUK GÖĞSÜNE tavuk namahrem yeri mi diyorsunuz? Size SAPIKÇA gelen kelimeler; hayvanlar için, doktorlar için veya göremediğiniz varlıklar için SIRADAN kelimelerdir. Yatak odasındayken MELEKLER gözlerini kapatırmış. Gördün mü kardeşim gözlerini kapattığını. Meleklerin biz insanlar gibi CİNSEL ihtiyaçları yokki. Melekler biz insanlar gibi SAPIK ZİHNİYETLİ değilki. Aynı şekilde HURİLER de MELEKTİR. HURİLERİN de CİNSEL İHTİYACI ve CİNSİYETİ yoktur. Dün İZTUZU PLAJINA gittim MUĞLA DALYAN'DAKİ. Bütün GAYRİMÜSLÜMLER yani HRİSTİYANLAR vs., BİKİNİ giyiyorlar. İnanın gözlerim bi süre sonra o kadar alıştıki bu görüntülere, Müslüman bayan kardeşlerimden açık olanlara bile dikkat etmedim. Hiç kadının olmadığı bir sokakta, ilk defa heryeri kapalı da olsa bir kadın dolaşsa, ABAZA insanlar kapalı olmasına bakmadan, gözlerini dikerler. Ama birçok BİKİNİLİ Hristiyanın olduğu plajlarda ETEK giysen kimsenin umurunda olmaz. NAMAHREMİ belirleyen İNSANLARIN GÖZLERİDİR, algılarıdır. Nasılki RENKLERİ belirleyen de GÖZLERİMİZ olduğu gibi. ŞEKİLCİLİKLE kafayı bozmuşuz. NEFİSLER sapıklaşmış ve özden uzaklaşmış. Ahiretteki IŞIKTAN bedenimizin hiçbir İNSANİ ihtiyacı olmayacak. O zaman MELEKLERİ görebileceksiniz. ALGILARINIZ ve AKILLARINIZ çok yüksek olacak. Peygamberimizin her HADİSİNE ve her SÜNNETE uyan kardeşlerim, neden 63 YAŞINDAN sonra DÜNYA hayatından tüm PARASAL bağlarınızı kesmiyorsunuz? Ben bu dünya yaşamına değer vermeyen birisiyim. Kendi çocuklarım da dahil kimse 63 yaşından fazla yaşamamalı diyen birisiyim. Ama İNTİHAR etmek, ŞİRK koşmaktır. İNTİHAR etmek, ALLAH'TAN umudu kesmek ve ALLAH'A güvenmemek demektir. Eğer ALLAH'IM 63 yaşından yani 2 MİLYAR saniyeden fazla ömür vermişse, geri kalan ömrü dünyadan TAMAMEN elini eteğini çekmek olması gerektiğini savunan birisiyim. Kendi oğullarım için de sözlerim değişmez. ALLAH, en sevdiği kulu peygamberimize 63 yıllık ömür vermişken, bizim 63 yaşından sonraki zamanımızı düşünmemiz lazım. ÖLÜMDEN KORKMAYIN bu kadar. "Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya çalış, yarın ölecekmiş gibi de ahirete çalış." HADİSİNİN virgülden önceki ilk kısmı YANLIŞ AKTARILMIŞ hatta İŞİNE GELİNDİĞİ GİBİ aktarılmış olabilir. Neden mi? ALLAH'IM dünya hayatına SİNEĞİN KANADI kadar değer vermez. Bu dünyada MALLARINI ve PARALARINI ÇOCUKLARINA tercih edenler, AHİRETTE kendisini kurtaracak ne EVLATLAR bulurlar, ne de PARALAR. Hurilerle SEX yapacağını düşünen akılsızlar var. CENNET, sapıkların ve cimrilerin gireceği bir yer değildir. İnsanların akıllarının yarısını CİNSELLİK, diğer yarısını PARA oluşturuyor. CİNSELLİK ve PARA, tanrıları olmuş insanların. CİNSELLİKTE ve PARADA ihtiyaç fazlası LÜKSTÜR, GÜNAHTIR. O yüzden AKLINIZI ve ZAMANINIZI bu gereksiz ve değersiz 2 konu ile meşgul etmeyin. AKLINIZIN TAMAMINI kullanmak istiyorsanız, aklınızı bu negatif duygulardan arındırın. GOOGLE'DA Dünya genelinde en çok aranan kelimenin SEX olması, insanların ne kadar sapkın olduğunu gösterir. İnsanların kendi arasındaki muhabbetlerde en çok PARA konusu konuşuluyor. ALLAH'I zikreden ve her an düşünen neredeyse çok az insan var. Ama CİNSELLİK ve PARAYI konuşan ve onlar için yaşayan çok insan var. Geçici zevklerle aklınızı meşgul etmeyin, zamanınızı harcamayın. Çünkü ÖLÜM insanları ansızın yakalar. Ama insanlar sadece günü geçirmenin, geçici zevklerin peşindeler. DÜZ mü, YUVARLAK mı DÜNYA? DÜNYA yuvarlaktır, ama EVREN düzdür. EVREN, kainatın merkezindeki OKYANUSTUR. GİRDAPLARI da KARA DELİKLERDİR. Anne karnındayken nasılki SU içindeysek, yaşadığımız bu EVRENİN tamamı da SU içindedir. Ama bu suyu göremeyiz ve hissedemeyiz. Evreni oluşturan bu SUYU sadece ALLAH görebilir. EVREN insanlar için YUVARLAK ve 3 boyutlu, ama ALLAH için DÜZ ve 2 boyutludur. TÜM EVREN, ALLAH'IN yarattığı KİTAP sayfaları gibi sadece 2 boyutludur. ALLAH, evreni LEVH-İ MAHFUZ kitabı olarak görür ve bu kitap 6 sayfadır yani 6 GÜNDÜR. ALLAH, zamanı TRİLYON KAT hızlı görür. O yüzden bu 6 günlük kitap içinde YAPTIĞIMIZ herşey çoktan yazılmıştır. Biz insanlar YAVAŞLATILMIŞ olarak yaşıyoruz. YAPTIĞIMIZ için YAZILIYOR. YAZILDIĞI için YAPMIYORUZ. ALLAH, sizi YAPMADIĞINIZ hiçbir şeyden SORUMLU tutmaz. ALLAH katında şu an AHİRET de yaşanıyor ama biz zamana bağlı olduğumuz için göremeyiz. ERKEKLER kendisinden 49 yaş küçük birisini sevebiliyor ama KADINLAR sevse kadına namussuz denir. Bence böyle SEÇİM olmaz. Bunun AŞK olduğuna da inanmıyorum. PEYGAMBERİMİZ Hz.Muhammed kendisinden yaşça çok büyük kadınlarla evlenmiş fakat korumak amaçlı evlenmiş. Yani SEKSÜEL amaçlı değil. Üstelik bütün erkek çocukları BEBEKLİK yaşındayken VEFAT etmişler. Bütün insanlar için, özellikle erkekler için, AHLAK ve SABIR sembolüdür peygamberimiz. NAMUS, insana ait bir kavramdır. Günah, KADIN için neyse, ERKEK için de aynıdır. Neden NAMUS deyince, akla sadece KADIN gelir? Bence 63 yaşından sonra insanlar, DÜNYA HAYATINDAN elini tamamen çekmelidir, kendilerini ALLAH'A ibadete adamalılardır. Ömrümüzün ZEKATI, 63 yaşından sonrası olmalıdır. 63 yaş demek, 2 MİLYAR saniye yani 2 MİLYAR kalp atışı demektir. Ben 33 yaşındayım. Yani daha hayatımda 1 MİLYAR saniye geçti. Ama bu yarın ölmeyeceğim anlamına gelmez. Ölüme her zaman hazırlıklı olmalıyız. İNTİHAR etmek, Allah'tan UMUDU kesmektir, Allah'a ŞİRK koşmaktır ve TÖVBESİ imkansızdır. Dolayısıyla İNTİHAR, affedilmeyecek bir günahtır. Hayatımız boyunca herşeye sabretmeliyiz. İLAHİ TAKDİR olan ÖLÜMÜN ne zaman gerçekleşeceğini bilemeyiz. Sigara içmek ile uyuşturucu kullanmak arasındaki fark, uyuşturucu hemen öldürür, sigara yavaş yavaş öldürür. Yani GÜNAHIN ve HARAMIN DERECELERİ olduğu gibi, İNTİHARIN da dereceleri vardır. Kimisi UYUMAK için İÇKİ içer, kimisi içince ADAM ÖLDÜRÜR. İbadetlerinizi NİYETİNİZ, günahlarınızı SONUCUNUZ belirler. Bir insanı suçu yokken öldürmekle, suçu varken öldürmek yani MEŞRU MÜDAFAA aynı mıdır hiç? Bir ÇOCUĞU öldürmekle, 80 yaşındaki bir İHTİYAR adamı öldürmek aynı olur mu hiç? ÇOCUĞUN 80 yılını yokedersiniz, İHTİYAR adamın 5 yada 10 yılını yokedersiniz. ŞEHİTLİĞİN bile dereceleri vardır. Kendinize BOMBA bağlayıp, birçok TERÖRİSTİ öldürdüğünüzde, ama kendiniz de öldüğünüzde ŞEHİT olursunuz. Ama bu İNTİHAR mıdır yoksa ŞEHİTLİK midir? Önce tehlikeden kurtulmak için, kendinize zarar vermeden başka yollar var mı diye AKLINIZI KULLANMANIZ gerekir. TERCİHLERİNİZİ ve SEÇİMLERİNİZİ bireysel ve bencil fayda için değil, TOPLUMSAL FAYDA için yapmalısınız. Öncelikle EVLATLARINIZ için yaşamalısınız. SORUYORUM sizlere: KEL olan bir kadının BAŞÖRTÜSÜ giymesine gerek var mı? Erkeğin GÖĞÜS KILLARI namahrem olmuyor ama SAÇ namahrem oluyor. Yeter ki saçlar görünmesin; GERİSİ SERBEST. Bu saçlar özgürlüğümüzü kısıtlıyorsa, keser atarız. Asıl mesele saçlar değildi, sesleri kesmekti, biat etmeyenleri cezalandırmaktı. Kadının saçlarından korkuyorlar. Kadının sadece saçlarından korkmuyorlar başka yerlerinden de korkuyorlar. Kadının aklından, sezgilerinden, evrensel gücünden korkuyorlar. Bu korkak zihniyetler, hem kendi geleceklerini, hem çocuklarının geleceğini şuursuzca negatif güçlere kurban ediyorlar. Bu şekilde kötülükten beslenen insan görüntüsündeki vampirlere hizmet ediyorlar. Ama bu böyle gitmeyecek! Çünkü biz kadın olmaktan öte, insan olarak sessiz kalmayacağız! İyiliklere, güzelliklere, inceliğe, zarafete, etiğe gebe kalacak ve insanlığı yeniden DOĞURACAĞIZ! İNSANLAR, sevilmek için yaratılmıştır. EŞYALAR, kullanılmak için yaratılmıştır. Dünyadaki KAOSUN nedeni, İNSANLARIN kullanılması, EŞYALARIN sevilmesidir. AMAÇLAR, ARAÇ OLMASIN. ANLAMAK amaç, OKUMAK araçtır. BENİMSEMEK amaç, ANLAMAK araçtır. YARDIMLAŞMAK amaç, PARA araçtır. ALLAH SEVGİSİ amaç, İNSAN SEVGİSİ araçtır. İNANMAK amaç, ARAŞTIRMAK araçtır. İLAHİ BİLİM amaç, İNSANİ BİLİM araçtır. GÜZELİ KEŞFETMEK amaç, GÜZELLİĞİ GÖRMEK araçtır. GÖRMEK amaç, BAKMAK araçtır. SONUÇ amaç, NEDEN araçtır. ALLAH'I GÖRMEK amaç, EVRENİ GÖRMEK araçtır. ALLAH için, ZAMAN boyutu yoktur. Bu nedenle ÖMRÜMÜZ yıl olarak değil, KALP ATIM SAYISI olarak belirlenmiştir. Bu demek oluyorki; HIZLI yaşayanlar, YAVAŞ yaşayanlara göre yaşam sürelerini kısaltmış olurlar. Yani SPOR, yaşam süresini kısaltır; UYUMAK ise uzatır. Ben UZUN YAŞAMAYI sevmediğim için, UYUMAYI sevmiyorum. UYUMAYI seven arkadaşlarıma MUTLU UYKULAR. ALLAH'IM beyinleri kafatası ile ÖRTMÜŞ, insanlara da AKLI örtmeyi bırakmıştır. SAÇI örtmeyle herşey çözülseydi, başınızda 7 DELİK yaratmazdı.
MAİDE 38.AYET: Hırsızlık yapan erkek ve kadının, elde ettiklerine karşılık ve Allah’tan ibretlik bir ceza olmak üzere ellerini kesin!* Allah güçlüdür, doğru hüküm verendir.
BURADA KASTEDİLEN hırsızlıktan ellerin kesilmesi yani hırsızlık yapacak durumların ortadan kaldırılması, hırsızlık yapamayacak duruma getirmek anlamındadır.
TÜM malvarlığının ZEKATI vardır. Sahip olduğumuz herşeyi ALLAH bize vermiştir. O yüzden ARAZİLERİMİZİN, EVLERİMİZİN ve ARABALARIMIZIN da ZEKATI vardır. Hatta İLMİMİZİN, SEVGİMİZİN ve ÖMRÜMÜZÜN de ZEKATI vardır. Vücudumuzun zekatı KAN ve ORGAN BAĞIŞIDIR. ÖMRÜMÜZÜN zekatı, 63 yaşından sonra dünya malından vazgeçmekle olur. Bir gündeki 40 rekat NAMAZIN zekatı, en azından 1 rekat namazdır. ALLAH'IN bize verdiği herşeyin ZEKATI vardır. KURBAN da bir nevi ZEKATTIR. ORUÇ da nefsimizin ve TOKLUĞUN zekatıdır. Aslında İSLAM'IN 5 ŞARTI ve İMANIN 6 ŞARTI sadece MÜSLÜMANLAR için, BÜTÜN İNSANLAR için geçerlidir. Yani gayrimüslimler de zekat vermelidir. Zekat, YILDA 1 defa değil, NAMAZ gibi her gün ve her an yani kazandığınız HER RIZIKTA verilir. Zekatta 40'da bir diye bir ölçü yoktur. BAKARA Suresi 219.Ayette yazdığı gibi; ZEKAT, İHTİYAÇ FAZLASIDIR.
ROTHSCHİLD hanedanlığının serveti 240 TRİLYON DOLARDIR. Bu parayı dünyadaki 8 MİLYAR nüfusa dağıtsa her bir kişiye 500 BİN LİRA düşer. Herkes TÜM MALVARLIĞININ ZEKATINI verseydi, aylık geliri 5 LİRA olan BURUNDİ halkı gibi kimse dünyada fakir kalmazdı.
İKİZLER PARADOKSU şöyledir: Mesela hızımız, ışık hızına 7/TRİLYON hassasiyetle yaklaşırsa 1000 YILI 1 GÜN gibi; 1/SEPTİLYON hassasiyetle yaklaşırsa BÜYÜK PATLAMADAN BU YANA olan süreyi 6 GÜN gibi yaşarız.
Hızı, ışık hızının 0,9 katından büyük olan yani yaklaşma oranı 0,1 den küçük nesneler için; zamanı t kat hızlandırmak istersek, YAKLAŞMA ORANI (y), 1 bölü t'nin karesi kadar olmalıdır. Yani y.t²=1 dir.
Işık, saniyede dünyayı 7 kere dönebiliyorken, Ay yörüngesine çıktığında 7 saniyede dünyayı 1 kere dönebiliyor. Ay, ışık hızında hareket etseydi, yörüngesinde 1 günde 12 bin kez yani 1000 hicri yıldaki dönüşü kadar Dünyanın etrafını dönerdi.
HAC SURESİ, 47. âyetteki, “Allah katında bir gün, sizin saydıklarınızdan bin yıl gibidir.” sözünün delilidir bu hesaplama.
Yeryüzü olan evreni atomun çekirdeği, 7 kat göklerle (7 kat gök, elektronların 7 yörünge seviyesi misali) birlikte tüm Arş Evrenini de atom olarak düşünürsek, arşın bize olan uzaklığı evrenin çapının 50 bin katı olurdu, ayrıca Arş Evreninin içine 1 katrilyon evren sığardı.
MEARİC SURESİ 4. Ayetteki "Melekler ve Ruh, O’nun Arşına miktarı ELLİ BİN sene olan bir günde yükselirler." sözünün delilidir bu hesaplama.
Elektronların 50 BİN YILDA aldığı mesafe, ışığın 1 SANİYEDE aldığı mesafeye eşittir; yani evrenin başından beri aldıkları mesafe, ışığın 6 GÜNLÜK mesafesidir.
MEARİC SURESİ 4. Ayetteki "Melekler ve Ruh, O’nun Arşına miktarı ELLİ BİN sene olan bir günde yükselirler." sözünün delilidir bu hesaplama.
Kuran-ı Kerim ayetleri SİHİR SÖZCÜKLERİ değildir. "Subhanallahi ve Bihamdihi Subhanallahil Azim Estağfirullah" anlamı "Allâh’ı hamd ile tüm eksikliklerden tenzih ederek tesbih ederim. Azîm olan Allâh’ı her türlü eksikliklerden tenzih ederek tesbih ederim." manasına gelmektedir. 100 BİN tane günahı olan birisi, bu zikri 100 kere okuduğunda tüm günahları bağışlanacaksa, TÖVBEYE gerek yok mu? TÖVBEYE gerek varsa, bu ZİKİRLERE gerek var mı? TÖVBE, günahın affı için YETERLİDİR. Ve tövbenin TEK ŞARTI, o günaha bir daha GERİ DÖNMEMEKTİR. Bu zikrin HADİS olduğunu söyleyen KURAN-I KERİM'E karşı gelmiş olur. Çünkü Kuran-ı Kerim'de TÖVBE yeterlidir der. ALLAH'I her an zikredip, ÖLÜMÜ hiç bir zaman unutmazsanız; zaten günaha hiçbir zaman bulaşmazsınız. Kalbinizin attığı her an boyunca, kalp atım sayınız kadar ALLAH'I zikredin. Yani 63 yaşına kadarki 2 MİLYAR saniye boyunca 2 MİLYAR kez zikretmiş olursunuz. Zikretmenin şartı yoktur. Şu kadar zikrederseniz, CENNETE gidersiniz diye birşey yoktur. Zaten amaç CENNET değil, ALLAH'IN RIZASI olmalıdır. Onun için de HER SANİYE Allah'ı anmak gerekir. Ayrıca alttaki fotoğrafta yazdığı gibi, bir kimse başka bir kimsenin günahının bağışlanmasına neden olamaz. Herkes kendi yaptıklarından kendisi sorumludur.
Peygamberimizin her HADİSİNE ve her SÜNNETE uyan kardeşlerim, neden 63 YAŞINDAN sonra DÜNYA hayatından tüm PARASAL bağlarınızı kesmiyorsunuz? Ben bu dünya yaşamına değer vermeyen birisiyim. Kendi çocuklarım da dahil kimse 63 yaşından fazla yaşamamalı diyen birisiyim. Ama İNTİHAR etmek, ŞİRK koşmaktır. İNTİHAR etmek, ALLAH'TAN umudu kesmek ve ALLAH'A güvenmemek demektir. Eğer ALLAH'IM 63 yaşından yani 2 MİLYAR saniyeden fazla ömür vermişse, geri kalan ömrü dünyadan TAMAMEN elini eteğini çekmek olması gerektiğini savunan birisiyim. Kendi oğullarım için de sözlerim değişmez. ALLAH, en sevdiği kulu peygamberimize 63 yıllık ömür vermişken, bizim 63 yaşından sonraki zamanımızı düşünmemiz lazım. ÖLÜMDEN KORKMAYIN bu kadar. "Hiç ölmeyecekmiş gibi dünyaya çalış, yarın ölecekmiş gibi de ahirete çalış." HADİSİNİN virgülden önceki ilk kısmı YANLIŞ AKTARILMIŞ hatta İŞİNE GELİNDİĞİ GİBİ aktarılmış olabilir. Neden mi? ALLAH'IM dünya hayatına SİNEĞİN KANADI kadar değer vermez. Bu dünyada MALLARINI ve PARALARINI ÇOCUKLARINA tercih edenler, AHİRETTE kendisini kurtaracak ne EVLATLAR bulurlar, ne de PARALAR.
RUH, İlahi Bilgi Kodları demektir. Ruh, KOD demek olduğu için; PSİKOLOJİ, Ruh Bilimi değildir, ALGI ve DUYU BİLİMİDİR. Sinir Bilimi olan NÖROLOJİ sinir hücrelerinin ETKİLERİNİ, PSİKOLOJİ ise vücudumuzun sinir hücrelerine TEPKİLERİNİ inceler. Bu şuna benzer. Sizin şu an fotoğrafta gördüğünüz kıyafetin KIRMIZI görünmesi, gözün o şekilde algılamasından (TEPKİ) veya o kıyafetin, ışığı kırmızı olacak şekilde bükmesindendir. (ETKİ) Varlıkları var eden bizim duyu organlarımızla algılamamızdır. Yani IŞIK ETKİDİR, ALGI TEPKİDİR. Mesela uykusuzluğun ve mutsuzluğun nedeni ALGISALDIR. ALGI ise RUH ile değil, AKIL ile alakalıdır. Yani AKIL KULLANMAYI öğretir PSİKOLOJİ. AKLINIZI kullanma kabiliyetiniz varsa, PSİKOLOĞA gitmeden tüm manevi sorunlarınızı kendiniz çözebilirsiniz. Mutluluk BEYİNDE başlar, beyinde biter. Sözün özü, AKILLI insanlar PSİKOLOĞA gitmezler.
ALLAH'A İNANMAYANLAR tüm kainatı KARGAŞA içinde düşünürler. Onların akılları, AKILLI düşünmeye de karşıdır. Onlar PLANLI yaşamayı da beceremezler. Onlar beceriksizdirler, akılsızdırlar ve KÖRDÜRLER. Kusursuz düzeni göremeyecek kadar ACİZDİRLER.
OSMANLI İMPARATORLUĞU olmasaydı yani TÜRKLER olmasaydı; İSLAMİYET, Suudi Arabistan'dan başka bir yere yayılamazdı. MÜSLÜMANLIĞI Türkler, Hristiyanlığı Romalılar ve Avrupalılar, Museviliği Yahudiler ve Amerikalılar yaymıştır. Tengri dini, hak din değildir ve Asyalıların ve Şamanların dinidir. Biz Türkler, en KÖKLÜ IRKIZ. Kökümüz MU KITASINA yani insanlığın başlangıcına dayanır. HZ.ADEM de, HZ.İBRAHİM de ve Peygamberimiz HZ.MUHAMMED de TÜRKTÜR. Hatta kendisi "Ben SONRADAN ARABIM" demiştir. TÜRKÇE, bütün dillerin temelidir. EVRENİN dili olan MATEMATİK, dillerin içinde en çok TÜRKÇE ile yakındır. DOĞANIN dili olan TÜRKÇE ile anlatılabilir, ŞARIL ŞARIL akan dereler gibi YANSIMA SÖZCÜKLERİ. Tarihte en çok devlet kuran ırk, TÜRKLERDİR. Askerliği, disiplini ve tüm bilimleri TÜRKLER başlatmıştır. Hiçbir YEMEK kültürü, Türk yemekleri kadar çeşitli ve güzel değildir. Hiçbir MÜZİK kültürü de, Türk müziklerinin MAKAMLARI kadar çeşitli ve güzel değildir. ATAMIZ ATATÜRK, SOYUMUZ OSMANLI DEVLETİ, MİLLETİMİZ TÜRK MİLLETİ VE DİNİMİZ İSLAM DİNİDİR. Bu esas NİRENGİ noktalarımızı değiştirmeye çalışanlar, TÜRK VE İSLAM MEDENİYETİNİN mükemmelliğini bozmaya çalışıyorlar.
VARSA YOKSA OSMANLI TORUNU ...
"Türkiye'de neden hiç kimse;
Hun Torunuyuz, Göktürk torunuyuz, Uygur torunuyuz, Avar, Hazar torunuyuz demiyor da,
Sadece Osmanlı torunuyuz diyor..!
Yani mesele Türklük ise ilk Türk devleti Hunlar..
Yok eğer mesele hükümdarlık ise;
Uygurlar hükümdarlığın kralını yaptı..
Herkes neden sadece Fatih'in, Selim'in torunu oluyor da, neden hiç kimse Teoman Han'ın, Atilla'nın, Mete' nin torunuyum demiyor..?
Yoksa,
Osmanlı'dan başka devlet mi bilmiyorlar?
Bu Osmanlı torunuyum diyenler arasında!
Kavimler göçü sonrası Avrupa'da kurulan ilk Türk devletini bilen var mı..?
Balamir Kağan'ı tanıyan var mı aranızda eyyy Türkçü geçinen Osmanlıcılar..!
Yani mesele tarihe sahip çıkmaksa Göktürk devletinden büyük devlet var mı..?
Neden sadece Osmanlı..?
Saltanat ile yönetildiği için mi..?
Avarları, Hazarları tanıyan var mı aranızda.?
Hazar Türk devleti bugünkü Rusya'dan daha büyüktü.. Belki adını bile duymadınız.?
Niye ille de Osmanlı..İllede Abdülhamit ?
Devlet yönetiminden; Türkleri dışladığını,
Sadrazamların 3'te 2'sinin Devşirme ve dönmelerden olduğunu,
Osmanlı dediklerinizin, Türk Milleti için "ETRAK-I Bİ İDRAK " dediklerini, yani akılsız Türk, pis Türk diye aşağıladıklarını biliyor musunuz?
Ses bayrağımız Türkçeyi ;
Farsça ve Arapçaya bulamaç yaparak devletin resmî yazışma dilini ağdalı bir ucubeye döndürülmesi ,
Harfleri arapçayı anımsatıyor diye mi..?
Mesela tarihe sahip çıkmaksa Osmanlı'dan daha büyük devletlerde var tarihimizde...
Oğuzlar, Türğişler, Karluklar hiç duydunuz mu hiç..?
Neden hiç Karahanlı, Kıpçak, Gazne, Selçuklu torunuyuz diyen yok..?
Memluk Türk devletini duyan var mı aranızda..?
Siz sadece takke, cübbe, sakal seviyorsunuz..
Bu yüzden Osmanlı torunuyuz diyorsunuz..
Tarihte övünülecek çok daha büyük devletler varken neden sadece Osmanlı..?
Siz Türk Milletinin tarihini okumaktan korkuyorsunuz.
Bu yüzden sadece Osmanlı'yı biliyorsunuz..
(Belli ki onu da, bilmiyorsunuz!)
Hunlardan haberiniz yok, .
Göktürklerden haberiniz yok..
Nereden haberiniz olsun ki..?
Niye haberiniz olsun..?
Cesareti METE HAN’dan,
İntikamı ATİLLA’dan,
Destanı BİLGE KAĞAN’dan,
Gücü ALP ER TUNGA’dan,
Umudu KÜR ŞAD’tan,
İnancı ALPARSLAN’dan,
Mücadeleyi ATATÜRK’ten öğrenen yiğitlere selam olsun...
Rüyanızda sahip olduğunuz şeyleri nasılki uyandığınızda getiremezseniz, aynı şekilde dünyada sahip olduklarınızı da Ahirete götüremezsiniz.
Türkçe DUA etsek, Türkçe TÖVBE etsek kabul olmuyor mu? İllaki Arapça mı dua ve tövbe okunmalı? Eğer Türkçe DUA kabul oluyorsa, KURAN-I KERİM'İ Türkçe olarak okuyabilir miyiz ve NAMAZDA ZAMMI SURELERİ Bakara Suresi gibi UZUN surelerden seçip, TÜRKÇE olarak okuyabilir miyiz?
Kelime-i Şehadeti TÜRKÇE olarak okuyan kimse MÜSLÜMAN olmaz mı yada ANLAMINI bilmeden ARAPÇA olarak okuyan kimse MÜSLÜMAN olur mu? Yani "Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resulühü." yerine "Şahitlik ederim ki, Allah'tan baska ilâh yoktur ve yine şahitlik ederim ki, Muhammed O'nun kulu ve resûlüdür." diye okusak MÜSLÜMAN olmaz mıyız? Ülkemizde kendisini MÜSLÜMAN zanneden çoğu kişi Kelime-i Şehadetin anlamını bilmiyor. BESMELENİN anlamını bilmeyen de çok kişi var. “Bismillahirrahmanirrahim” yerine “Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla” desek daha anlamlı olmaz mı? NAMAZDA secdede okuduğunuz ‘’Sübhane Rabbiyel Ala’’ cümlesinin anlamının "Büyük olan Rabbim her türlü noksan sıfatlardan uzaktır." olduğunu ve rükuda okuduğunuz "Sübhane Rabbiyel Azim" cümlesinin anlamının “Büyük olan Allah (rabbim) her türlü kusur ve eksiklikten uzaktır” olduğunu KAÇ KİŞİ BİLİYOR?
Esas olan GÜZELLİK değil, GÜZELİN kendisidir.
Esas olan DİNLER değil, ALLAH'IN kendisidir.
Son peygamber Peygamberimiz Hz.Muhammed'dir. Ondan sonra peygamber gelmeyecektir. Ayrıca MEHDİ de gelmeyecektir. Eğer MEHDİ gelirse, sosyal medya hesaplarında milyonlarca TAKİPÇİSİ olmalıdır, ÇOK ZENGİN olmalıdır, makam ve mevki olarak ÇOK YÜKSEK mertebelerde olmalıdır. Çünkü ne yazıkki, bu çağda TAKİPÇİSİ ve PARASI olmayan insan söz geçiremez büyük kitlelere. Günümüzde PARASI ve TAKİPÇİSİ olmayan insan İTİBAR görmüyor. Günümüzde PARASI olmayan ŞARKICI şarkılarını hiçbir insana ulaştıramıyor, PARASI olmayan YAZAR kitaplarını matbaada bastıramıyor. Hatta PARASI olmayan insan EVLENEMİYOR. Saltanat kaldırıldı gibi gözüküyor ama kaldırılan şey sadece devlet yönetimindeki saltanat. ZENGİN olan insanın çocuğu da zengin oluyor. TANINMIŞ KİŞİ diye birşey var. PARASI olmayan insan TANINMIŞ KİŞİ de olamıyor ve babası tanınmadığı için çocuğu da tanınmıyor. SEÇİLMİŞ olan kişiler bile PARALARI olmasa seçilmezler; hatta ADAY bile olamazlar. Eskiden BİLGİ, SES, SEVGİ önemliydi ve SAMİMİYET vardı. Günümüzde onların yerini sadece PARA ve MENFAAT aldı. Artık AŞKLAR ve EVLİLİKLER bile PARA için. KADIN isen SAKALIN olmadığı için DİNİ DÜŞÜNCE aktaramıyorsun. BOYU KISA olanlar POLİS olamıyor; sanki BOYU KISA olanların VATAN SEVGİSİ olamazmış gibi. İLAHİYAT diploman yoksa KURAN-I KERİM ayetlerinin TÜRKÇE MEALİNİ açıklayamıyorsun. Tek günahın BAŞ ÖRTÜSÜ takmamak olsa da, BAŞ ÖRTÜN olmadığı için DİN hakkında söylediğin herşey yalan algılanıyor. BAŞ ÖRTÜN varsa da TARİKAT ÜYESİ değilsen yine DİN hakkında söylediğin herşey yalan algılanıyor. Sadece SAVCILAR Cumhuriyet Savcısı gibi, öğretmenler CUMHURİYET Öğretmeni gibi değer görmüyor. BİNLERCE KİTAP okusan bile, DİPLOMAN ve PARAN yoksa, bildiğin şeyler hakkında bile yorum yapamıyorsun. İktidardaki PARTİDEN tanıdıkların yoksa, güzel yerlere TAYİNİN çıkmıyor. BABANIZIN suçundan dolayı, sanki AHLAK genetik birşeymiş gibi, VİZE alamıyorsunuz. ORANTININ yanlış mantığı gereğince, AZ MAAŞ alan kişi AZ ZAM alıyor, ÇOK MAAŞ alan kişi ÇOK ZAM alıyor. Yani FAKİR daha çok fakirleşiyor, ZENGİN daha çok zenginleşiyor. Yani PARAN, DİPLOMAN ve TANIDIKLARIN yoksa, çok BİLGİ bilsen de, SESİN çok güzel olsa da, çok KİTAP okusan da hiçbir faydası yok. Dünyayı CENNETE çevirmek istiyorsanız önce PARAYI yoketmek gerekir. Asıl DECCAL, PARADIR.
Seni sen yapan, sen gibi düşünmendir. Geri kalan bedenler, hep aynıdır. Düşünceleriniz görünür olsaydı, kimse kimseyi görmediği kadarki kadar sevmezdi. Allah'ın size görünmüyor olması, yine O'nun merhametindendir. Dünyadaki her acıyı görebiliyor, her depremi hissedebiliyor, görünmeyen her varlığı görebiliyor olsaydınız mutlu olmaya fırsatınız olmazdı. Allah'ı gördüğü halde Allah'a itaat etmeyen Şeytanın KİBİRİ gibi, Ateistler de Allah'ı görselerdi yine Allah'a itaat etmezlerdi. Asıl göz, akıl gözüdür. Asıl görmek, bilmektir. Yeryüzüne yılda 10 SEKSİLYON yağmur damlası, Dünya yaratıldığından beri 45 NONİLYON yağmur damlası düştüğünü ve hiçbir yağmur damlasının birbiriyle kesişmediğini, kurşun gibi hızda yere düşmediğini, topluca değil de teker teker damlalar halinde yere düştüğünü ve tuzlu sulardan buharlaştığı gibi tuzlu olarak değil de tatlı su olarak yere düştüğünü düşündüğünüzde Allah'ı görmek için birçok mucize olduğunu anlardınız. Her bir yağmur damlasından da bir meleğin sorumlu olduğunu düşünün. Biz insanları nonilyonlarca MELEKTEN üstün tutan şey, ALLAH'I görmeden sevmemizdir. CEHENNEMDE yanmaktan ziyade bir YOKOLUŞ söz konusudur. Elmanın çürük kısmının ÇÖPE ATILIP KURTLANMASI gibidir cehennem azabı. ALLAH kendisine en yakın kullarını CENNETE yerleştirir ve bu çürük insanları CEHENNEM ÇÖPLÜĞÜNDE sonsuza kadar yavaş yavaş YOKEDER. Bu yüzden CEHENNEME giren bir daha CEHENNEMDEN çıkamaz. Cehennemlikler ALLAH'IN rahmetinden ve sevgisinden kovulmuştur ve en büyük esas ceza budur. Cennetlikler ise nimetlerden DERECE DERECE farklı zevk alırlar. GÖZÜ HARAMA bakmış olanla HİÇ HARAMA bakmamış olan aynı şekilde göremez CENNETTE, tıpkı yemek sofrasında oturanların yemeklerden ayrı zevk alması gibi. Malının zekatını vermeyenler, zekatını verenler gibi dik yürüyemez CENNETTE. Zekatını vermediği mallar, onların yükleri olur.
Doğada hiçbir şey kendisi için yaşamaz...
Nehirler kendi suyunu içemez.
Ağaçlar kendi meyvelerini yiyemez.
Güneş kendisi için ısıtmaz.
Ay kendisi için parlamaz.
Çiçekler kendileri için kokmaz.
Toprak kendisi için doğurmaz.
Rüzgar kendisi için esmez.
Bulutlar kendi yağmurlarından ıslanmaz.
Doğanın anayasasında ilk madde şudur:
Her şey birbiri için yaşar!
Birbiri için yaşamak, doğanın kanunudur...
Eski çağlarda yürürlükte olan bir anlayıştı bu.
Bütünlüğü anlatırdı, özü iki cümleydi:
"Ben, biz olduğumuz zaman ben olurum."
"Ben, ben olduğum için sen, sensin."
Seni sen yapan, sen gibi düşünmendir. Geri kalan bedenler, hep aynıdır. Düşünceleriniz görünür olsaydı, kimse kimseyi görmediği kadarki kadar sevmezdi.
"Karım benimle hiç BİRLİKTE OLMUYOR veya İLGİLENMİYOR" deyip eşini aldatan kocalar; siz "ALLAH'I göremiyorum veya Allah benimle ilgilenmiyor" deyip başka GÖRÜNÜR TANRILAR mı ediniyorsunuz?
Şu kızın "SAÇI AÇIK" deyip, ona bakmayı hak olarak görenler; açık bir şekilde buldukları PARAYI çalmayı kendilerine hak olarak mı görüyorlar veya KIZ KARDEŞLERİNİ yanlışlıkla açık olarak gördüklerinde gözlerini bakmaktan hemen çevirmezler mi?
NEFSİNİZE kolay gelen şeyler, hayrınıza olmayan şeylerdir. Çünkü nefisler, SABRETMEYİ sevmez.
Yeryüzüne yılda 10 SEKSİLYON yağmur damlası, Dünya yaratıldığından beri 45 NONİLYON yağmur damlası düştüğünü ve hiçbir yağmur damlasının birbiriyle kesişmediğini, kurşun gibi hızda yere düşmediğini, topluca değil de teker teker damlalar halinde yere düştüğünü ve tuzlu sulardan buharlaştığı gibi tuzlu olarak değil de tatlı su olarak yere düştüğünü düşündüğünüzde Allah'ı görmek için birçok mucize olduğunu anlardınız.
ALLAH'IN merhameti, ANNENİN EVLADINA duyduğu merhametten SONSUZ KAT büyüktür. Belki de HERKES CENNETE gidebilecek. En doğrusunu ALLAH bilir. Ama TOPRAĞIN bile kabul etmeyeceği, İNSANLIKTAN nasibini almamış insanları illaki görmüşsünüzdür. Mesela çocuk tecavüzcüleri, çocuk katilleri, hayvanlarla ilişkiye girecek kadar sapık olanlar, haksız yere masum insanları öldürenler, katliam yapanlar, uyuşturucu ile insanları zehirleyenler, para için annesini babasını öldürenler ve benzeri bu tür insanları TOPRAK bile kabul etmez. Bu tür canilerden değilseniz, belki de HERKES CENNETE gidebilecek. O halde siz neden CENNETTEN alacağınız huzuru ve dereceyi artırmaya çalışmıyorsunuz? Eğer bu tür canilerden değilseniz, inancınız neden KİBRİNİZİN esiri oluyor? Ahlaklıyım diyorsunuz ama Allah'a inanmamakta ısrar ederek KİBİRLİ oluyorsunuz. Allah'a inanmayan insan, KİBİRLİ insandır. KİBİRLİ insan, AHLAKLI insan değildir. AHLAK olmadan DİN, DİN olmadan AHLAK olmaz. İMAN etmeyen insan, AHLAKLI değildir. Hep EKSİK ve TEK TARAFLI, TÜMEVARIMSIZ düşünüyorsunuz. "NAMAZ kılmayan, CENNETE giremezmiş. Bu ne saçma bir DİN" deyip inanmıyorsunuz. ALLAH varken, kim sizin CENNETE girip giremeyeceğinize karar verebilirki. Neden ALLAH'IN merhameti ve İSLAMİYET hakkında bu kadar KARAMSAR davranıyorsunuz veya hangi din görevlisi sizi bu kadar KORKUTTU? Neden ALLAH ve kitabı KURAN-I KERİM varken, sizden daha az aklını kullanan bazı hocaların sözleriyle İSLAMİYETİ tam öğrendiğinizi düşünerek kendinizi MÜSLÜMANLIKTAN soğutuyorsunuz? BARDAĞA DOLU tarafından bakmak varken, niye hep BOŞ tarafından bakıyorsunuz? ŞÜKRETMEK için aldığınız NEFES bile yeterken, niye hep FAKİRİM diye isyan ediyorsunuz? Niye ALLAH'I daha çok tanımak değil de, ALLAH'I inkar etmek için SORGULAMA yapıyorsunuz? Neden EVRENİ araştırmak, sizi DİNDEN ÇIKARIR gibi saçmasapan hurafelere inanıyorsunuz? Siz imanınızdan vazgeçmediğiniz sürece sizi hiçbir HURAFE, dinden çıkaramaz. Neden KURAN-I KERİM'İ okumak yerine, HURAFELERE ve HOCALARA inanıyorsunuz? ALLAH size AKIL vermedi mi? Yoksa İLAHİYAT mezunu değilsiniz diye KURAN-I KERİM'İ anlayamayacağınızı mı zannediyorsunuz? KURAN-I KERİM Allah'ın insanları uyarmak için bir mesajıdır. SİHİR SÖZCÜKLERİ değildir. Zor durumda kaldığınızda "ALLAH'IM YARDIM ET" diye mi DUA edersiniz yoksa ARAPÇASINI mı okursunuz? Neden bu SONSUZ AKIL içeren dinimizi AKILSIZCA ANLAMADAN yaşamaya çalışıyorsunuz? Neden BİLİM deyince DİN olmaz diyorsunuz? BİLİMİ de yaratan, SONSUZ BİLİM sahibi ALLAH'TIR. KURAN-I KERİM'İN ve EVRENİN esas dili ARAPÇA değil, MATEMATİKTİR. Siz sadece harfleri ve varlıkları görürsünüz. Ayrıntıyı inceledikçe harflerin ve varlıkların ardındaki SAYISAL İLİŞKİLERİ görürsünüz. MUCİZELER, sıradan şeylerde olağanüstü olan şeyleri görmeye başlayınca ortaya çıkar. Neden ARAŞTIRMA yapmıyorsunuz, SIRADAN İNSAN gibi davranıyorsunuz? İllaki araştırmalarınızın size PARA kazandırması mı lazım?
Bu EVREN OKYANUSUNDA gördüklerimiz BUZ DAĞININ üst kısmı, görünmeyenler ise alt kısmı.
Namaz çoğu kimseyi kılamıyor, oruç çoğu kimseyi tutamıyor.
TESBİH çekerken kaç kişi ALLAH'IN en güzel isimleri olan ESMAÜL HÜSNADAKİ 99 ismin tamamını okuyor?
BAKARA SURESİNİN tamamını kaç kişi FATİHA suresinden sonra okuyor?
Namazı HUŞU ile kılmak gerekirken, kaç kişi dünya işlerini düşünmeden namazını kılıyor?
DUAYI ve KURAN-I KERİM'İ TÜRKÇE olarak okuyabildiğiniz halde NAMAZDAKİ SURELERİ neden TÜRKÇE okumuyorsunuz?
HER NAMAZI sanki ÖLMEDEN önceki SON NAMAZINIZMIŞ gibi kılın. Neden namazı JET HIZINDA aceleyle kılıyorsunuz?
Sureleri namazda SESLİ OKUMAK günah diyorsunuz, ama SESLİ OKUMANIN başka dünya işlerini düşünmemenizi sağlayacak faydası olduğunu yani HUŞU içinde kılmanızı sağladığını düşünmez misiniz?
Kaç kişi ABDESTİ sadece vücuttan çıkan kan, irin, idrar, dışkı ve benzeri şeylerin bozduğunu zannediyor? YALAN söylemek, sövmek abdesti bozmaz zannediyorsunuz. İÇİNİZİN DE temiz olmasının, DIŞINIZIN temiz olması gibi gerekli olduğunu düşünmez misiniz?
Türkçe DUA etsek, Türkçe TÖVBE etsek kabul olmuyor mu? İllaki Arapça mı dua ve tövbe okunmalı? Eğer Türkçe DUA kabul oluyorsa, KURAN-I KERİM'İ Türkçe olarak okuyabilir miyiz ve NAMAZDA ZAMMI SURELERİ Bakara Suresi gibi UZUN surelerden seçip, TÜRKÇE olarak okuyabilir miyiz?
Kuran-ı Kerim ayetleri SİHİR SÖZCÜKLERİ değildir. "Subhanallahi ve Bihamdihi Subhanallahil Azim Estağfirullah" anlamı "Allâh’ı hamd ile tüm eksikliklerden tenzih ederek tesbih ederim. Azîm olan Allâh’ı her türlü eksikliklerden tenzih ederek tesbih ederim." manasına gelmektedir. KAÇ KİŞİ BİLİYOR?
Kelime-i Şehadeti TÜRKÇE olarak okuyan kimse MÜSLÜMAN olmaz mı yada ANLAMINI bilmeden ARAPÇA olarak okuyan kimse MÜSLÜMAN olur mu? Yani "Eşhedü en la ilahe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resulühü." yerine "Şahitlik ederim ki, Allah'tan baska ilâh yoktur ve yine şahitlik ederim ki, Muhammed O'nun kulu ve resûlüdür." diye okusak MÜSLÜMAN olmaz mıyız? Ülkemizde kendisini MÜSLÜMAN zanneden çoğu kişi Kelime-i Şehadetin anlamını bilmiyor. BESMELENİN anlamını bilmeyen de çok kişi var. “Bismillahirrahmanirrahim” yerine “Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla” desek daha anlamlı olmaz mı? NAMAZDA secdede okuduğunuz ‘’Sübhane Rabbiyel Ala’’ cümlesinin anlamının "Büyük olan Rabbim her türlü noksan sıfatlardan uzaktır." olduğunu ve rükuda okuduğunuz "Sübhane Rabbiyel Azim" cümlesinin anlamının “Büyük olan Allah (rabbim) her türlü kusur ve eksiklikten uzaktır” olduğunu KAÇ KİŞİ BİLİYOR?
Bir insan NAMAZ kılmıyorsa, ALLAH onu namaz kılmaya layık görmediği için, huzuruna istemediği için kılmıyordur. Bana değişik değişik yorum yapan insanlar var. Neymiş Allah'a inanıyormuş ama namaz kılmıyormuş. ALLAH seni huzuruna istemiyor, inansan ne olacakki? ÖYLE KURU KURU İMAN mı olur? Ya gerçekten hiç aklınızı kullanamıyor musunuz?
Çocuk tecavüzcüleri, kadın tecavüzcüleri, hayvanlarla ilişkiye girecek kadar sapık olanlar ŞEHVETE ve NEFSİNİN arzularına TAPARLAR. Haksız yere masum insanları öldürenler, katliam yapanlar, çocuk katilleri ALLAH'IN verdiği canları kendileri alarak, kendilerini ALLAH gibi görürler. Para için annesini babasını öldürenler PARAYA taparlar. İNTİHAR edenler, ALLAH'TAN umudu kesip, ALLAH'A güvenmezler. Allah'ın affetmeyeceği tek günah, Allah'a ŞİRK koşmaktır. Ama biz insanların düşünemediği şey, ŞİRKİN KAPSAMININ genişliğidir. NEFSİNE, PARAYA tapmak, kendini ALLAH gibi görmek ve ALLAH'TAN umudu kesmek de ŞİRKTİR. Yani yukarıdaki günahların hepsi ŞİRKTİR ve kesinlikle affı yoktur. Masum yere İNSAN ÖLDÜRMEK, o insanı geri getiremeyeceğin için hem affı olmayan bir günah, hem ŞİRK, hem de YAŞAM HAKKINI elinden almak olduğu için KUL HAKKI yemektir. CİNLERİN ve ŞEYTANIN çarpacağını düşünüp, ALLAH'TAN fazla onlardan korkmak da, ŞİRKTİR. ŞİRK sadece taştan putlara tapmak değildir. KAĞITTAN PUTLAR olan PARA için canlar almakta, NEFSİMİZİ putlaştırıp onun istekleri için insanlara tecavüz etmek ve onları masum yere öldürmek de ŞİRKTİR. PARA için, daha çok ARAZİ için ORMANLARI yakmak da ŞİRKTİR. UYUŞTURUCU kullanıp, onun esiri gibi davranmak da UYUŞTURUCUYA TAPMAKTIR ve o da ŞİRKTİR. Allah'tan başka bir varlığı daha yaratıcı kabul eden herkes şirk koşmuş olur. Mal, mülk biriktirme hırsı ve dünya sevgisi de ŞİRKTİR. Çünkü dünyaya ve dünya nimetlerine fazla düşkün olmak, Allah sevgisinin önüne geçer.
"Kim bir insanı (suçsuz yere) öldürürse, sanki bütün insanları öldürmüş gibidir. Kim de suçsuz bir insanı ölümden kurtarırsa, sanki bütün insanları ölümden kurtarmış gibidir!.." (Maide, 5/32)
“Şu kesin ki: Allah kendisine şirk koşulmasını affetmez, ama dilediği kimse hakkında, bunun dışındaki diğer günahları affeder. Her kim Allah’a şirk koşarsa, haktan çok uzağa sapmış olur.” (Nisa, 4/116)
Size 2 CÜMLE arasındaki FARKI sormak istiyorum. Bu farkı anlayanlar KURAN-I KERİM'DE TÜRKÇE okuduğunu ANLAYABİLİR. Bakalım kimlerin ANALİZ ve ANLAMA yeteneği var?
1'inci Cümle: CEHENNEMİN çoğunu ZEKAT VERMEYENLER, cennetin çoğunu da FAKİRLER oluşturacaktır.
2'nci Cümle: ZEKAT vermeyenler CEHENNEME gidecektir.
1'inci Cümle DOĞRU, 2'nci Cümle YANLIŞ.
İki cümlenin anlamı AYNI DEĞİLDİR.
Ama çoğu insan AYNI ANLAMDA olduğunu ZANNEDİYOR.
1'inci Cümlenin doğruluğunu nereden mi biliyorum çünkü neredeyse insanların tamamının KURAN'DA anlatıldığı gibi yapmadığı ibadettir ZEKAT yani neredeyse hiç yapılmayan ibadettir ZEKAT. Tüm ZEKATLAR hakkıyla verilmiş olsaydı, şu an yeryüzünde YOKSUL kalmazdı.
Şu ana kadar yaşamış olan 115 MİLYAR insanın 114 MİLYARI zekatını doğru olarak vermemiştir. Dolayısıyla CEHENNEME gidenlerin içinde en fazla insanca işlenen ortak günah, ZEKAT VERMEMEKTİR. Yanlış anlaşılmasın, ZEKAT vermedikleri için CEHENNEME giderler demiyorum. CENNETTEKİ insanların içinde de en fazla insanca işlenen ortak günah, ZEKAT VERMEMEKTİR. İnsanların çoğu PARAYI çok sever ve PARAYA TAPARLAR. PARAMA değil de, CANIMA zarar gelsin diye düşünürler. Dünyada hep BORÇ içinde veya FAKİR olarak yaşayanlar ZEKAT vermek zorunda değildir. Bu yüzden, CENNETİN çoğunu FAKİRLER oluşturacaktır. Yine yanlış anlaşılmasın, ALLAH'A İMAN etmeyenler FAKİR olsalar da CENNETE giremezler. Demek istediğim, CENNETE girenlerin en çok ortak yanı FAKİR olmalarıdır. Bu yüzden, bu dünyada FAKİRİM diye isyan etmeyin, aldığınız her NEFES için ALLAH'A şükredin. Çok iyi kalpli, çok ahlaklı ve insanlara MADDİ PARASAL ve MANEVİ her türlü yardım eden, PARASINI ve MÜLKÜNÜ insanlara dağıtan, dünya malında hiç gözü olmayan, hiç kul hakkı yememiş ama yaşadığı yerde hiç HAK DİNLERDEN haberi olmayan ve bu yüzden ALLAH'IN ismini bile HİÇ DUYMAMIŞ insanların CENNETE girip giremeyeceğini ALLAH bilir, SAKALLI HOCALAR bilemez. Son yazdığım cümleyi İYİ DÜŞÜNÜN. Bizler Elhamdülillah şükürler olsunki MÜSLÜMAN bir ülkede dünyaya geldik. Ya BUDİST olan HİNDİSTAN'DA dünyaya gelseydik, İSLAMİYETİ arayıp bulabilir miydik? O zaman da, KURAN-I KERİM'İ anlamadan okuyup öğrenmeye mi çalışacaktınız veya KELİME-İ ŞEHADETİ manasını anlamadan mı MÜSLÜMAN olacaktınız? ÖĞRENMEK, ANLAMAKLA olur, o da bildiğin dilden OKUMAKLA olur. Okuduğunu ANLAMAYAN insan, kendini KANDIRMIŞ olur. Kendisini kandırmaktan da asla rahatsız olmaz. Çünkü hayatı bile GÜNÜBİRLİK ve sadece ZEVK almak için yaşamaya ALIŞKIN çoğu insanın psikolojisi.
MAİDE 38.AYET: Hırsızlık yapan erkek ve kadının, elde ettiklerine karşılık ve Allah’tan ibretlik bir ceza olmak üzere ellerini kesin!* Allah güçlüdür, doğru hüküm verendir.
BURADA KASTEDİLEN hırsızlıktan ellerin kesilmesi yani hırsızlık yapacak durumların ortadan kaldırılması, hırsızlık yapamayacak duruma getirmek anlamındadır.
LİVATA ile hemen hemen aynı sayılır zinanın cezası, Kuran-ı Kerim'de. LİVATADAN dolayı LUT KAVMİ helak oldu. Zina da bir helak sebebidir. ZİNA yapmak, saçın açık olmasından belki 100 kat belki 1000 kat günahtır.
KURAN-I KERİM'DE saçın kapatılması gerektiği yazıyor. Ayetleri hiçbir şekilde sorgulayamayız. Ayetler, ALLAH'IMIZIN KELAMIDIR. İnsanları uyaran hocalardan bir isteğim olacak. PAVYONLARI, faiz yiyen BANKALARI ve TİKTOKU da kapattırın lütfen. Fakat şimdi çoğu insan karşı çıkar çünkü HARAM PARA getiriyor bu yerler. İnsanlar ayrıca içlerini, fesatlıklarını, azgınlıklarını temizlesinler TV lerde çıkan hocalarım lütfen. Kuran-ı Kerim'de GÖZ ZİNASINDAN da bahseder.
Bugun KIYAMET kopmuyorsa bunun sebebi Allah'ın, peygamberimizin ümmetine peygamberimizden dolayı sağladığı merhamettendir. Yoksa çoktan helak olmayı HAKETTİK. Geçmişte alışverişteki adaletsizlik, ölçü ve tartıya dikkat etmemeden dolayı helak olan MEDYEN KAVMİNDEN bile ibret almadık. Saçımızın açık olması ve DÖVME büyük günahlar değildir ZİNA ve KUMAR kadar. Medyen kavmi gibi PARAYA TAPIYOR çoğu insan. Çoğu erkek saçtan çok GÖZDEN ve DUDAKTAN etkileniyor. Onlar da NAMAHREM. Gözünüzü de kapatın bantla. Hatta tüm yüzünüzü de kapatın. O şekilde yürüyün yollarda görmeden yürüyebiliyorsanız. Bu son sözlerimi yanlış anlamayın. Laf dokundurmadır. ALLAH, herkesin içini, niyetini görür. Halbuki biz insanlar ne kadar ŞEKİLCİYİZ dimi saygıdeğer hocalarım.
Eğer ŞANS OYUNLARI günahsa, HACCA giderken niye ÇEKİLİŞ yapılıyor? Yılda 1 defa MİLLİ PİYANGO oynamak ile HER GÜN oynamak AYNI DERECEDE günah mıdır? Milli Piyangodan kazanılan paradan, günah para olduğu için YARDIM olmaz mı? O zaman BORÇLARINIZI da kapatmayın helal para olmadığı için. 100 MİLYON TL kazandınız diyelim. Yarısını yani 50 MİLYON TL'Yİ fakirlere dağıtsanız, GÜNAH MI? Milli Piyangodan kazanılan paranın ZEKATI olmaz mı? O para ALLAH'IN İZNİYLE kazanılmadı mı? İŞİNİZE geldiği gibi davranıyorsunuz. Sanki HELAL paranız olsa, ZEKAT veriyorsunuz. Sanki HELAL yoldan o kadar parayı bir anda kazanabileceksiniz? Yeryüzünde o kadar fakir varken, milyon dolarlık serveti olanlar, HELAL yoldan mı kazandılar sanki servetlerini. ZENGİNLER, hep cimrilikleriyle ve hep HARAM yoldan zengin olmuşlardır. MEMUR maaşı ve ASGARİ ücretle zenginleşilmez. Bankadan alınan KREDİNİN ve bütün BANKALARIN FAİZ ürünü olduğunu biliyorsunuz ama yine de KREDİ çekiyorsunuz veya insanları KREDİ çekmeye zorluyorsunuz. ZENGİN, FAKİRİ düşünmüyor. Çoğu insan BENCİL ve CİMRİ.
Peygamberimizin "KOMŞUSU açken, tok yatan bizden değildir." sözündeki KOMŞU kelimesi, OSMANLI DEVLETİ zamanında, imparatorluk içindeki GAYRİMÜSLÜMLER dahil tüm insanları kapsıyordu. Ama şimdi dinimizi GÖSTERİŞEN yaşayan çoğu Müslüman kardeşlerim KOMŞU olarak APARTMAN KOMŞUSUNU algılıyor. Yani ZEKATIN anlaşılamadığı dönemimizde, YARDIMLAŞMALAR azaldı, TİCARETTE HİLELER arttı, PARAYA TAPMALAR arttı. Yani dinimizi GÖSTERİŞEN yaşamak arttı.
Sigara içmek ile uyuşturucu kullanmak arasındaki fark, uyuşturucu hemen öldürür, sigara yavaş yavaş öldürür. Yani GÜNAHIN ve HARAMIN DERECELERİ olduğu gibi, İNTİHARIN da dereceleri vardır. Kimisi UYUMAK için İÇKİ içer, kimisi içince ADAM ÖLDÜRÜR. İbadetlerinizi NİYETİNİZ, günahlarınızı SONUCUNUZ belirler. Bir insanı suçu yokken öldürmekle, suçu varken öldürmek yani MEŞRU MÜDAFAA aynı mıdır hiç? Bir ÇOCUĞU öldürmekle, 80 yaşındaki bir İHTİYAR adamı öldürmek aynı olur mu hiç? ÇOCUĞUN 80 yılını yokedersiniz, İHTİYAR adamın 5 yada 10 yılını yokedersiniz. ŞEHİTLİĞİN bile dereceleri vardır. Kendinize BOMBA bağlayıp, birçok TERÖRİSTİ öldürdüğünüzde, ama kendiniz de öldüğünüzde ŞEHİT olursunuz. Ama bu İNTİHAR mıdır yoksa ŞEHİTLİK midir? TERCİHLERİNİZİ ve SEÇİMLERİNİZİ bireysel ve bencil fayda için değil, TOPLUMSAL FAYDA için yapmalısınız. AŞKIN ve SEVGİNİN de dereceleri vardır. Karşılık beklemeden MENFAATSİZCE sevmek ile MENFAAT için sevmek aynı olur mu? ALLAH'I anlamak ve görmek için yapılan ibadet ile CENNETE girmek için yapılan ibadet aynı olur mu? ALLAH'I CENNET için sevenler, MENFAATÇİDİR. KURAN-I KERİM'İ anlamak için okumak ile sırf ibadet diye anlamadan okumak aynı derecede sevap olur mu hiç? Hep ALLAH'I düşünün. O zaman zaten, ölmeden yaşarken ŞEHİT olacaksınız yani hayatınızı ALLAH'A ŞAHİT kılacaksınız. GÖSTERİŞ için değil, GİZLİ olarak yapın ibadetlerinizi. Davranışlarınız gibi, düşüncelerinizin de ibadeti vardır. Sadece CENNETE girmek için ibadet edene denir MÜNAFIK.
PARANIN geçerli olmadığı ülke: KÜBA
CENNETTE de PARA geçerli değildir. Keşke her ülke, KÜBA gibi olsaydı. KOMÜNİZM kötü birşey midir? DEVLET, insan için mi vardır; İNSAN, devlet için mi vardır? VATANIN üstünde MİLLET yoksa, o vatana VATAN denir mi? DEVLETLER, her insana bir EV ve bir dekar ARAZİ veremeyecek kadar fakir mi? ALLAH'A ve AHİRET'E inanıyorsanız, İNSANA neden değer vermiyorsunuz? ANNELİK neden MESLEK sayılmıyor? Halbuki dünyanın en zor ve en kutsal işi. İNSAN, zamana göre değerlenmediği halde; PARANIN neden ZAMAN DEĞERİ var? HİZMETİN bedeli neye göre ölçülüyor? COVİD-19 gibi milyonlarca insan SMA hastası olsaydı, SMA ilacının 1 adedi 2 milyon dolar olur muydu?
NİSA 34.AYET: Allah’ın onlardan (insanlardan) bir kısmını diğerlerine (farklı oldukları noktalarda) üstün kılması ve (bir de) mallarından harcama yapmaları sebebiyle erkekler, kadınların koruyucusudur.* (Onun için) iyi kadınlar, (Allah’a) itaatkâr; Allah’ın (kendilerini) korumasına karşılık gizliyi (namuslarını) koruyanlardır. Geçimsizliğinden* endişe ettiğiniz kadınlara gelince, onlara öğüt verin; onları yataklarda yalnız bırakın ve kendilerini (kısa süreli yanınızdan) uzaklaştırın!* Size gönülden bağlanırlarsa* artık onların aleyhine başka bir yol aramayın! Şüphesiz ki Allah yücedir, büyüktür.
NİSA 3.AYET: (Kendileriyle evlendiğiniz takdirde) yetimlerin haklarını gözetememekten korkarsanız beğendiğiniz (size helal olan) kadınlardan ikişer, üçer, dörder alın! Adil olamamaktan korkarsanız bir tane ile veya sahip olduğunuzla (yetinin)! Bu (davranış), adaletten ayrılmamanız için en uygun olanıdır.
Kendileriyle evlenilmesi istenenler, diğer hür kadınlar değil, cariyelikten ve kölelikten kurtulmak isteyenlerdir. Çok eşlilik olacaksa sadece bu şekilde olabilir.
TALAK 4.AYET: Kadınlarınızdan âdet halinden ümit kesenlerin (durumundan) şüphe ederseniz, onların bekleme süresi üç aydır. (Bir sebeple) âdet göremeyenler (için de durum böyledir).* Hamile olanların (bekleme) süresi ise yüklerini bırakmaları (doğuma kadar)dır. Kim Allah’a karşı [takvâ]lı (duyarlı) olursa, (Allah) ona işinde kolaylık verir.
NİSA 24.AYET: Sağ ellerinizin (yeminlerinizin) sahip oldukları* hariç, Allah’ın size bir yazısı (emri) olarak evli kadınlar* da (size haram kılınmıştır).* Bunların ötesinde (başkasını), namuslu olmak ve zina etmemek üzere mallarınızla (mehirlerini vererek) istemeniz size helal kılınmıştır. Onlardan yararlanmanıza karşılık, kararlaştırılmış olan mehirlerini kendilerine verin!* Mehir kesiminden sonra (bir miktar indirim için) karşılıklı anlaşmanızda size herhangi bir vebal yoktur. Şüphesiz ki Allah bilendir, doğru hüküm verendir.
BAKARA 223.AYET: Kadınlarınız sizin için bir tarladır.* Tarlanıza nasıl dilerseniz öyle varın!* Kendiniz için (ileriye) hazırlık yapın!* Allah’a karşı [takvâ]lı (duyarlı) olun! Bilin ki şüphesiz siz O’na kavuşacaksınız. Müminleri (büyük ödülle) müjdele!
Bu ifade ile kadın aşağılanmamış, aksine "insanın yaratıldığı öz" anlamında toprak benzetmesi ile yüceltilmiştir.
NİSA 11.AYET: Allah size, çocuklarınız hakkında, erkeğe, kadının payının iki misli gibi (miras vermenizi) emreder.* (Çocuklar) ikiden fazla kadın iseler, (ölünün) bıraktığının üçte ikisi onlarındır. (Mirasçı) tek bir (kadın) ise (mirasın) yarısı onundur. Ölenin çocuğu varsa, ana babasından her birinin mirastan altıda bir payı vardır. Çocuğu yok da ana babası ona mirasçı olmuş ise annesine üçte bir (düşer). Ölenin kardeşleri varsa, annesine altıda bir (düşer. Bütün bu paylar, ölenin daha önce yapmış olduğu) vasiyetten ve/veya borçtan sonradır.* Babalarınız ve oğullarınız(dan) hangisinin size yarar bakımından daha yakın olduğunu bilemezsiniz.* (Bunlar) Allah tarafından belirlenmiş farzlardır (paylardır).* Şüphesiz ki Allah bilendir, doğru hüküm verendir.
BAKARA 282.AYET: Ey iman edenler! Belirlenmiş bir süreye kadar birbirinize borçlandığınız zaman onu yazın!* Bir kâtip onu aranızda adaletle yazsın! Hiçbir kâtip, Allah’ın kendisine öğrettiği gibi yazmaktan kaçınmasın; (olduğu şekilde) yazsın! Üzerinde hak olan (borçlu) kişi de yazdırsın; Rabbine karşı [takvâ]lı (duyarlı) olsun ve borcundan hiçbir şey eksiltmesin (eksik yazdırmasın)! Üzerinde hak olan (borçlu) kişi, aklı kıt veya zayıf ya da yazdırmaya gücü yetmiyorsa, velisi (onu) adaletle yazdırsın! Erkeklerinizden iki şahit de bulundurun! İki erkek bulunamazsa, razı olacağınız bir erkek ile biri yanılırsa (şaşırırsa) diğerinin ona hatırlatması için iki hanım şahit (olsun)!* Şahitler, çağrıldıkları zaman (şahitlik etmekten) kaçınmasınlar! Küçük veya büyük hiçbir şeyi süresiyle birlikte yazmaya sakın üşenmeyin! Böyle yapmanız, Allah katında daha adil, şahitlik için daha sağlam, şüpheye düşmemeniz için daha uygundur. (Ancak) aranızda gerçekleştirdiğiniz ticaret peşin olursa bu hariç; bu durumda onu yazmamanızda sizin için hiçbir vebal yoktur. Karşılıklı (yüz yüze) alışveriş yaptığınızda (da) şahit tutun!* Yazan da şahitlik eden de zarara uğratılmasın!* (Zarar verme işini) yaparsanız şüphesiz ki bu, yoldan çıkmanız demektir. Allah’a karşı [takvâ]lı (duyarlı) olun! Allah size öğretiyor.* Allah her şeyi bilendir.
AL-İ İMRAN 14.AYET: Kadınlara, çocuklara, yığınla altın ve gümüşe, nişanlı atlara, (sağılabilen) hayvanlara ve ekinlere karşı aşırı düşkünlük o insanlara* çekici görünür. Bu(nlar), dünya hayatının geçimlikleridir. (Oysa) varılacak güzel yer, yalnızca Allah’ın katındadır.
ARAF 26.AYET: Ey âdemoğulları! Size edep yerlerinizi örtecek giysi ve süslenecek elbise indirdik (verdik). Hayırlı olan ise [takvâ] (duyarlılık) elbisesidir.* İşte bu, (gerçeği) hatırlasınlar diye Allah’ın ayetlerindendir.
NUR 30.AYET: Mümin erkeklere söyle: “Gözlerini (harama bakmaktan) kıssınlar ve namuslarını korusunlar!” Bu, kendileri için en uygun olandır.* Şüphesiz ki Allah yapmakta olduklarından haberdardır.
NUR 31.AYET: Mümin kadınlara da söyle: “Gözlerini (harama bakmaktan) kıssınlar* ve namuslarını korusunlar! (Kendiliğinden) görünen kısımları hariç olmak üzere,* ziynetlerini (süslerini) açmasınlar! Başörtülerini, yakalarının üzerine vurup (salsın)lar!* Kocaları veya babaları veya kocalarının babaları veya kendi oğulları veya kocalarının oğulları veya erkek kardeşleri veya erkek kardeşlerinin oğulları veya kız kardeşlerinin oğulları veya kendi kadınları veya (meşru olarak) ellerinin altında bulunanlar veya şehvet sahibi olmayıp (evde) bulunan erkek (yaşlı hizmetçi)ler veya kadınların avretlerinin henüz farkında olmayan çocuklardan başkasına ziynetlerini açmasınlar! Gizlemekte oldukları ziynetleri bilinsin diye ayaklarını yere vurmasınlar!* Ey müminler! Hep birden Allah’a yönelin ki kurtulasınız!”
BAKARA 228.AYET: Boşanmış kadınlar, kendi kendilerine (evlenmeden) üç âdet hâli beklerler.*Onlar Allah’a ve ahiret gününe inanmışlarsa, rahimlerinde Allah’ın yarattığını gizlemeleri kendilerine helal olmaz. (Kocaları) barışmak isterlerse, bu durumda onları (boşanma sürecindeki eşlerini) geri almaya daha fazla hak sahibidir. (Erkeklerin) kadınlar üzerindeki (hakları gibi), kadınların da (erkekler üzerinde) belirli (hakları) vardır. O (boşanma sürecindeki) erkeklerin, onlara (boşanma sürecindeki kadınlara dönmede) bir derece (önceliği) vardır. Allah güçlüdür, doğru hüküm verendir.
BAKARA 230.AYET: (Erkek) onu (eşini üçüncü kez) boşarsa, ondan sonra (kadın) bir başka eşle evleninceye kadar onu alması kendisine helal olmaz. Bu kişi (ikinci eş) de onu boşarsa, (her iki taraf da) Allah’ın sınırlarını koruyacaklarına inandıkları takdirde, yeniden evlenmelerinde herhangi bir vebal yoktur.* İşte şu (hüküm)ler, (gerçeği) bilmek (isteyen) bir topluluk için Allah’ın açıkladığı sınırlarıdır.
AHZAB 33.AYET: Evlerinizde oturun; eski Cahiliye (âdetinde olduğu) gibi açılıp saçılmayın!* Namazı kılın, zekâtı verin; Allah’a ve Elçisine gönülden itaat edin!* Ey (Peygamber’in) evinin halkı!* Allah sizden, günahı gidermek ve sizi tertemiz yapmak istiyor.* ALLAH, peygamberimizin hanımlarına emretmektedir bu ayet ile.
AHZAB 50.AYET: Ey Peygamber! Mehirlerini verdiğin eşlerini, Allah’ın sana ganimet olarak verdiklerinden elinin altında bulunanları, amcanın, halanın, dayının ve teyzenin seninle birlikte hicret eden kızlarını sana helal kıldık.* (Bir de) kendisini ([mehir]siz bir şekilde) Peygamber’e hibe eden, Peygamber’in de nikâhlamak istediği mümin bir hanımı diğer müminlere değil, sadece sana özel* olmak üzere (helal kıldık). Biz sana bir zorluk olmasın diye eşleri ve ellerinin altında bulunanlar hakkında onlara (müminlere) neyi farz kıldığımızı elbette biliriz. Allah çok bağışlayandır, çok merhametlidir.
NUR 32.AYET: İçinizden bekârları, kölelerinizden ve cariyelerinizden (durumu evlenmeye) elverişli olanları* evlendirin! Fakir iseler, Allah kendi lütfu ile onları zenginleştirir.*Allah (imkânları) geniş olandır, bilendir. Bu ayet, evlenmenin ve bekarları evlendirmenin FARZ olduğunu gösterir.
TALAK 1.AYET: Ey Peygamber! Kadınları boşayacağınız zaman onları (bekleme) sürelerini gözeterek boşayın ve o süreyi sayın!* Rabbiniz Allah’a karşı [takvâ]lı (duyarlı) olun! Apaçık bir çirkinlik (fuhuş) yapmaları durumu hariç, onları (bulundukları) evlerinden çıkarmayın, kendileri de çıkmasınlar! Şu (hüküm)ler, Allah’ın (koyduğu) sınırlarıdır. Kim Allah’ın sınırlarını aşarsa işte onlar, elbette kendine haksızlık etmiş olur. Bilemezsin, belki de Allah bundan sonra bir durum ortaya çıkarır.*
MAİDE 38.AYET: Hırsızlık yapan erkek ve kadının, elde ettiklerine karşılık ve Allah’tan ibretlik bir ceza olmak üzere ellerini kesin!* Allah güçlüdür, doğru hüküm verendir.
Burada kastedilen hırsızlıktan ellerin kesilmesi yani hırsızlık yapacak durumların ortadan kaldırılması, hırsızlık yapamayacak duruma getirmek anlamındadır.
Değerli din kardeşlerim, bugün bizlere öğretilen ama Kur’an da asla bahsedilmeyen, hatta bunun kabul edilmesi dahi Kur’an ayetlerine ters düşen bir konuda, yani KABİR AZABI KONUSUNDA KONUŞMAK İSTİYORUM. Bizlere bu konuda söylenenleri Kur’an ayetleri ile karşılaştırıp, konunun mahiyetini birlikte araştıralım.
Yaradan Kur’an da bahsetmediği, ama bizlerin rivayet ve sanı inançlarımızın etkisiyle inandığımız konular hakkında ne söylüyor, önce yine her zaman yaptığımız gibi, Kur’an ayetleri ile anlamaya çalışalım. Yani Kur’an a danışalım. Önce aşağıdaki ayeti lütfen dikkatlice okuyalım ve çok dikkatle üzerinde düşünelim.
Araf 33 ; De ki: Rabbim ancak açık ve gizli kötülükleri, günahı ve haksız yere sınırı aşmayı, HAKKINDA HİÇBİR DELİL İNDİRMEDİĞİ BİR ŞEYİ, Allah'a ortak koşmanızı VE ALLAH HAKKINDA BİLMEDİĞİNİZ ŞEYLERİ SÖYLEMENİZİ, HARAM KILMIŞTIR.
Değerli arkadaşlarım, lütfen ayeti dikkatlice tekrar okuyalım. Ne diyor Yaradan, HİÇBİR DELİL İNDİRMEDİĞİ BİR ŞEY HAKKINDA, yine Allah hakkında bilmediğiniz ŞEYLERİ SÖYLEMEMİZİ HARAM KILDIĞINI, YASAKLADIĞINI çok açık bir şekilde belirtiyor. Bu ayeti yazının devamı sürecince lütfen unutmayalım. Şimdide kabir azabı konusunda, günümüzde rivayetler yoluyla, bakalım neler anlatılıyor bizlere.
(İnsanlar ölür ölmez kabir diye bir çukura konuyorlar. Hemen sonra munker-nekir melekleri geliyor, soru sormaya başlıyor: Rabbin kim? Dinin ne? Peygamberin kim? gibi sorular... Müslümanlar bu sorulara: Rabbim Allah, dinim İslam, Peygamberim Hz. Muhammed diye cevap veriyor. Kâfirler ise.- Hah, hah anlamadım diyorlar. (Fıkhul Ekber, Aliyyul Kari Şerhi).)( Kabir, müminler için cennet bahçelerinden bir bahçe, kâfirler için ise cehennem çukurlarından bir çukurdur.)
Önce şunu unutmayalım, bu sözleri Kur’an asla doğrulamaz ve bunlarla ilgili tek bir bilgide Kur’an da yoktur. Mezheplerde, Kabirde kime soru sorulacağı konusu da tartışıla gelmiştir. Bu konuda Hanefiler arasında bile, ittifak yoktur. Bir kısmı, Müslümanların çocuklarının da sorguya çekileceğini söylerken bir kısmı, Peygamberler, çocuklar ve şehitlerin sorgudan muaf tutulacağını söylemişlerdir.
Kur’an, Resullerin bile hesaba çekileceğini söylemesine rağmen, bu sözlere ne yazık ki günümüzde inanılmıştır. Müslüman çocukların kabirde sorgulanmasına rağmen cennete gireceği, kâfir çocuklarının ise durumunun daha karışık ve Müslüman çocuklarından farklı olarak "cennet ehline hizmetçi olacaklarına hükmedilmiştir." denilmektedir. Ne kadar düşündürücü değil mi? Bizler İslam ı bakın nasıl anlıyoruz, kendimizi temize çıkarıp, günahsız çocuklar hakkında bile neler söyleyebiliyoruz. Tabi Kur’an dan habersiz, onun rehberliğinde yaşamayan, ancak bu sözleri söyler.
Kabirlerde azabın nasıl olacağı da tartışılmaktadır. Cesede mi yapılacaktır. Ruha mı yapılacaktır, yoksa hem ruha hem de cana mı yapılacaktır? Bu durumda kabirde ruhların cesede dönmesi konusu gündeme gelmektedir. Tabii ki bu da mezheplerde tartışma konusudur. Kabirde ruhlar cesedin tümüne mi, yahut bir kısmına mı, topluca yahut ayrı ayrı olarak mı iade edilecektir? Kabirde soru sorulma işi, ruhların bedene iade olunmasından sonra olduğu iddia edilmiştir.
Ehlisünnet azabın hem bedene, hem ruha olduğu, bunun da ruhların bedene dönmesiyle olacağı inancındadırlar. Ayrıca İmanlı ölen ve kabir azabı görmeyen insanların ruhları serbest dolaşır. Bu sebeple pek çok yere gidip gelebilirler. Bir anda çok yerde bulunabilirler. Aramızda dolaşmaları mümkündür diye anlatılır.
TÜM BU BİLGİLER NEREDEN ALINMIŞTIR HİÇ BİLİNMEZ, KİMSEDE SORMA GEREĞİ BİLE DUYMAZ. GENELDE BU BİLGİLERİN İNANDIRICI OLMASI İÇİN, PEYGAMBERİMİZİN İSMİ KULLANILARAK ANLATILIR.
Kabir azabı konusu, Ehlisünnet inancına göre iman edilmesi vacip olan konulardan biridir. İlmihal kitaplarında olsun, akaid kitaplarında olsun, konu hep bu şekilde ortaya konmuştur. Bu konularla ilgili mezheplerin çok değişik inançları ve fikirleri de vardır.
Örneğin Cuma gecesi ve Cuma günü ve özel günlerde ölen asi bir insanın, bu gecede kabir azabı kaldırılıp, bir daha iade edilmez gibi düşüncelerde vardır. Bu konuyu daha fazla dağıtmadan, kabir azabı ile ilgili hadislere de göz atalım.
Peygamberimiz mezarlıktan geçerken: "Kardeşiniz için Allah'tan mağfiret dileyiniz. Çünkü o şu anda sorguya çekilmektedir" demiştir.
İdrardan sakınınız, zira kabir azabının çoğu ondandır.
Şüphesiz kabir ahiret konaklarının ilkidir. Eğer ölü bu konaktan kurtulursa ondan sonrası daha kolaydır. Ondan kurtulamazsa sonrası daha zordur.
Hz. Peygamber Hz. Ayşe’ye sordu: "Kabirde halin nedir." Kendisi cevap verdi: Ya Hümeyra şüphesiz kabrin mü'mini sıkıştırması, ananın çocuğunun ayağını sıkması gibidir. Münker-Nekir meleklerinin soru sorması da; göz kamaştığı zaman ona sürme çekmek gibidir.
Hz. Peygamber, Hz. Ömer'e: "Kabirde halin nicedir?" demiş. Hz. Ömer de- "Aklım başımda mı olacak ?’ demiş. Resulullah ‘Evet’ demiş. Hz. Ömer de ‘O takdirde hiç aldırmam’ cevabını vermiş.
Yukarıdaki rivayet hadisleri okudunuz. Yazıma başlamadan önce bir ayet örneği vermiş ve bu ayeti yazının sonuna kadar lütfen unutmayın demiştim. Yaradan asla Kur’an da bahsetmediği, hiçbir açıklama yapmadığı bu konulara, hatta bizlere detayları ile söylenen bu konunun doğruluğuna inanmamız, bahsettiğim ayet doğrultusunda, sizce doğrumu? Kur’an da hiç bir açıklaması ve hükmü olmayan, kabir azabı konusunda Allah ın elçisi ve ashabı yukarıdaki sözleri söylemiş olabilir mi sizce?
Örneğin Kur’an da ismi dahi geçmeyen, melek isimleri dahi verilerek, sorguya çekileceğimiz söyleniyor. Ama bu kadar önemli bir konu, niçin Kur’an da tek bir kelime dahi zikredilmediği halde, inanmakta bir sorun görmüyoruz? Bir soru daha akla geliyor, Allah Kur’an da açıklamadığı halde, bu melek isimleri nasıl öğrenilmiş? Rabbimiz Kur’an da ne diyordu, hatırlayalım önce.
Enam 38: BİZ KİTAPTA HİÇBİR EKSİK BIRAKMAMIŞIZDIR. Sonra hepsi Rablerinin huzurunda toplanırlar.
İsra 89; YEMİN OLSUN, BİZ BU KURAN'DA, İNSANLAR İÇİN HER BENZETMEDEN NİCE ÖRNEKLER SIRALADIK. Ama insanların çoğu inkâr ve nankörlükten başka bir şeyde diretmediler.
Enam 114: ALLAH SİZE KİTAP'I AYRINTILI KILINMIŞ BİR HALDE İNDİRMİŞKEN, Allah'ın dışında bir hakem mi arayayım?
Zühruf 44: Doğrusu Kur'an, sana ve kavmine bir öğüttür. İLERİDE ONDAN SORUMLU TUTULACAKSINIZ.
Demek ki Allah, bu kitapta hiçbir eksik bırakmadığını ve her benzetmeden, konudan nice örnekler verdiğini, ayrıca Kur’an ı ayrıntılı kıldığını ve işin ilginci, bizleri bu kitaptan sorumlu tutacağını açıkça söylüyor. Tabi batıl savunucuları, kitapta eksik olmayan Kur'an değildir, Allah katındaki kitaptır diyerek, kendilerini avutanlarıda duyuyoruz. Bu durumda Kur'an ın eksik olduğunu, bizlere iman adına yetmeyeceğini , ısrarla söylemekte bir sakınca görmüyorlar.
Peki, bunca detaylı açıklama yapılan, kabir azabı konusunda, sorumlu olduğumuz Kur’an da neden hiçbir bilgi yok ? Önce kabir azabının, Kur’an ayetlerine baktığımızda, asla olamayacağını gösteren ayetleri, sizlere hatırlatmak istiyorum.
Nahl 21: Onlar diriler değil, ölülerdir. NE ZAMAN DİRİLTİLECEKLERİNİ DE BİLMEZLER.
Demek ki bu ayete göre, öldükten sonra yalnız mahşer günü diriliş var. Kabirde tekrar dirilip hesaba çekilmiş olsak, mahşerde dirileceğimizi bilmemiz gerekirdi.
Dühan 56: ORADA, İLK ÖLÜMDEN BAŞKA BİR ÖLÜM TATMAZLAR.
Bu ayetten de anlaşılıyor, bizler öldükten sonra eğer, kabirde dirilip hesaba çekildikten sonra yine öldürülecek, daha sonra mahşer günü diriltileceksek, iki kez ölüm tatmış oluruz. Kabir azabına inanırsak, bu ayete ters düşmüş oluruz.
İsra 52: Sizi çağıracağı gün, onu hamt ederek çağrısına derhal uyacaksınız. VE SADECE AZ BİR SÜRE KALDIĞINIZI DÜŞÜNECEKSİNİZ.
Yüce Rabbimiz, bu olayı da uykuya benzetir. Nasıl saatlerce uyuduğumuz halde, zaman kavramını yitirip bir göz kırpması kadar uyuduğumuzu sanıyorsak, benzer şekilde öldükten sonra, diriltilinceye kadar bir yokluk yaşarız. Eğer mahşer gününden önce, bir hesap olsaydı kabirde, önce yapılanlar hatırlanacaktır.
Yasin 51: Nihayet Sur’a üfürülecek(Kalk borusu çaldığında). BİR DE BAKARSIN Kİ ONLAR KABİRLERİNDEN KALKIP KOŞARAK RABLERİNE GİDERLER.
Yasin 52: (İşte o zaman:) EYVAH, EYVAH! BİZİ KABRİMİZDEN KİM KALDIRDI? BU, RAHMAN’IN VAAT ETTİĞİDİR. PEYGAMBERLER GERÇEKTEN DOĞRU SÖYLEMİŞLER! DERLER.
Yukarıdaki ayetlerde de büyük bir şaşkınlık ve pişmanlık görülüyor. Ancak insanlar kabir azabı gibi bir ön hazırlık azabı çekseler hiçte şaşırmazlardı, inkâr ettikleri şeylerin gerçek olduğuna.
İnfitar 4: Kabirlerin içindekiler dışarı çıkarıldığı zaman.5. İNSANOĞLU, NE YAPTIĞINI VE NE YAPMADIĞINI GÖRÜR.
Ama kabir azabı inancına göre, kişi zaten daha kabirde ne yaptığını ne yapmadığını görmüş, bundan dolayı azaba ya da mükâfata tabi tutulmamış mıydı? Demek ki bu ayetten de anlaşılıyor ki, öldükten sonra ilk hesap mahşer günü olacak, kabirde değil.
Ali imran 185: Her canlı ölümü tadacaktır. Ve ancak kıyamet günü yaptıklarınızın karşılığı size tastamam verilecektir. Kim cehennemden uzaklaştırılıp cennete konursa o, gerçekten kurtuluşa ermiştir. Bu dünya hayatı ise aldatma metaından başka bir şey değildir.
Kur’an ecirlerimizin kıyamet günü ödeneceğini söylerken, Kabir hayatı inanışına göre ecirlerimizden (yaptıklarımızdan) dolayı kabrimizin cennet bahçelerinden bir bahçe olması, ecirlerimizin kıyamet gününden önce ödeneceği anlamına gelmez mi? Demek ki bu ayetten de çok iyi anlaşılıyor, hesap görüleceği gün yalnız ve yalnız mahşer günüdür. Şimdide kabir azabının var olduğuna delil gösterdikleri tek ayete bakalım isterseniz.
Mümin 45-46: Allah, o adamı ötekilerin kurdukları tuzakların kötülüklerinden korudu. Firavun ailesini de azabın en beteri kuşattı. SABAH-AKŞAM, ATEŞE ARZ OLUNURLAR. Kıyamet koptuğu gün de şöyle denir: "Firavun ailesini azabın en şiddetlisine sokun.
Bu ayete baktığımızda, firavun ailesinin azabın en kötüsünü kuşattığını söylüyor. Bu azabın hem dünyada, hem de ahi rette olabileceğini düşünmemiz yanlış olmaz. Yaradan sabah akşam sözüyle, hesabın görülmesinden sonra sürekli, devamlı ateşe sunulacağını belirtiyor ve bu ailenin mahşer günü, azabın en şiddetlisine sokun sözleriyle de açıklık getiriyor.
Ayette bahsedilen sabah, akşam ateşe arz olunurlar sözünün, kabirde olabileceği söylenerek Kur’an dan delil aranmıştır. Bunu söylemek diğer yazdığımız tüm ayetlerle çelişir. Ayrıca Yaradan yine Kur’an ı bir bütün olarak düşündüğümüz de, cezaların bu dünyada da bir kısmının verileceğini bizlere bildirmiştir.
Bu demektir ki Rabbimiz firavun ailesine, bu dünyada da azap vermiş olması mümkündür. Sabah akşam sözcüğü Arapçada sürekli anlamında kullanılır, buradan da ayette anlatılmak istenen, hem mahşerde hem de yaşarken, dünyada Allah ın sürekli freun ailesine azap edeceğini anlayabiliriz. İsterseniz bu sözlerime, yine Kur’an dan delil gösterelim.
Ali İmran 56: Küfre sapanlar var ya, işte onlara DÜNYADA VE ÂHİRETTE ŞİDDETLE AZAP EDECEĞİM. HİÇBİR YARDIMCILARI OLMAYACAKTIR ONLARIN.
Tevbe sur. 55. ayet: Onların ne malları, ne de evlatları seni imrendirmesin. Allah bunlarla onlara DÜNYA HAYATINDA AZABETMEYİ ve kâfir olarak canlarının çıkmasını istiyor.
Tevbe 74 :….. Eğer tövbe ederlerse kendileri için hayırlı olur. Eğer yan çizerlerse Allah onlara DÜNYADA DA ÂHİRETTE DE ACIKLI BİR AZAPLA AZAP EDECEKTİR. Ve yeryüzünde onların ne bir dostu olacaktır ne de bir yardımcısı.
Rad 34 : DÜNYA HAYATINDA BİR AZAP VAR ONLAR İÇİN; âhiret azabı ise çok daha şiddetlidir. Onları Allah'a karşı koruyacak kimse de yoktur.
Yukarıda yazdığım bazı ayetler de çok açıkça bahsediliyor ki, Rabbimiz hem bu dünyada, hem de ahirette yani mahşer günü, cezalandıracağını çok açık ve net bildiriyor. Kabir azabına delil olabilecek, mümin suresindeki tek ayetinde böylelikle doğru olamayacağı açıklanmış oluyor. Zaten Kur’an ayetlerini bir bütün olarak almayıp, içinden cımbızla sözleri, kelimeleri aldığınızda, asla ayetlerin anlaşılması da mümkün değildir. Kabir azabının olduğuna inananların, delil gösterdiği bir başka ayetleri de hatırlatmak istiyorum sizlere. Ama bu ayetlerde açıkça ölüp tekrar dirilmekten değil, inkarcıların daha ölürken canlarının alınma anından bahsetmektedir. Asla kabir azabı ile bir ilgisi yoktur.
Muhammed 27: Melekler, onların yüzlerine ve sırtlarına vurarak canlarını alırken hâlleri nasıl olacak?
Enfal 50: Melekler, kâfirlerin yüzlerine ve artlarına vura vura ve “haydi tadın yangın azabını” diyerek canlarını alırken bir görseydin.
Konuyu toparlamak gerekirse, yazımızın başında verdiğimiz bazı hadislere baktığımızda, bunların ancak peygamberimizin üzerinden konuşulan, hurafe ve batıl inançlar olduğunu anlamak zor olmasa gerek.
YARADAN IN ADALETİ, BİR SUÇTAN İKİ KEZ CEZALANDIRMAYI ASLA UYGUN GÖRMEZ. Hatta bir suçun karşılığının, bir cezası olduğunu söylediği gibi, yapılan bir iyiliğin ise kat kat sevap yazılacağını anlatır. Herkes istediği sözlere inanmakta özgürdür, ama Allah ın ayetlerinin sonunda söylediklerini, lütfen unutmayalım. Ne diyordu birçok ayetinde;
(HÂLÂ DÜŞÜNMÜYOR MUSUNUZ?", NE KADAR DA AZ ÖĞÜT ALIYORSUNUZ, ÖĞÜT ALAN YOK MUDUR, YEMİN OLSUN Kİ, BİZ, KURAN'I ÖĞÜT VE İBRET İÇİN KOLAYLAŞTIRDIK. FAKAT DÜŞÜNEN Mİ VAR, AYETLERİ SİZE AÇIK-SEÇİK BİLDİRİYORUZ Kİ, AKLINIZI İŞLETEBİLESİNİZ.)
Allah ölümü uykuya benzetir, hatta her gece uyuduğumuzda, aslında ölümü yaşadığımızı, verdiği ayet örneğiyle anlamamızı ister. Allah ın verdiği bu örnekten yola çıkarak şunu söyleyebiliriz.
Bizler bu dünyada, rüyada gördüklerimizden etkilenip, bedenimiz ile birlikte gerçekmiş gibi ruhumuzla etkileniyor ve gerçekmiş gibi azap çekiyor, ya da tam tersi çok mutlu olabiliyoruz.
RABBİMİZ BİZLER ÖLDÜKTEN SONRA, MAHŞER GÜNÜ HEPİMİZİ KALDIRIP, HESABA ÇEKECEĞİ GÜNE KADAR, BİZLERİN ÖLÜMÜNDE, TIPKI UYKUDA OLUŞUMUZ DA GÖRECEĞİMİZ RÜYALARIN ETKİSİNDE OLDUĞU GİBİ, MUTLU OLABİLİR, HATTA KÖTÜ GÖRECEĞİMİZ RÜYALARIMIZDAN DOLAYI AZAP ÇEKEBİLİRİZ. Ancak bunu söyleyebiliriz, yoksa kabirde canlanıp, hesaba çekileceğimizi söylemek, Kur’an a ve Rabbin adaletine asla uymaz.
Din kardeşlerim, ben Allah ın rehberinden bunları anladım, Allah yanıltmasın. Allah hatalarımı affetsin. Tüm yaptıklarımızın karşılığını, geri dönüşü olmayan yola girdiğimizde, hesap günü göreceğimiz için, daha önce biraz aklımızı KUR’AN ile çalıştırmanın, hurafenin ve sanının ardına düşmemenin, daha mantıklı olacağını ve bizlere daha çok yararlı olacağını düşünüyorum.
Allah Kur’an a sarılın, sizin kalplerinizdeki pası alacak, gönül perdenizi açacak, sizleri doğruya yönlendirecek diyorsa, gelin onu anlayarak okuyalım ve Allah ın söylediği gibi, ayetler üzerinde düşünelim. Allah yardımcımız olsun.
Dilerim Allah dan, cümlemizin gönül gözleri açık, Allah ın ipine sıkı sıkı sarılan, hurafenin değil, Kur’an ın peşi sıra giden, Rabbin halis kullarından oluruz.
Bu yazımda, Allah ın elçisinin söylediği iddia edilen, rivayet bir hadisi üzerinde sizleri düşünmeye davet etmek istiyorum. Peygamberimiz aşağıdaki sözleri, sizce söylemiş olabilir mi?
"6063 - Hz. Ebu Hureyre radıyallahu anh anlatıyor: "Resûlullah aleyhissalâtu vesselâm buyurdular ki: "Kabir azabının çoğu SİDİK sebebiyledir."
İdrar sıçramasından kaçının. ÇÜNKÜ KABİR AZÂBININ ÇOĞU, İDRAR SIÇRAMASINDAN OLMAKTADIR."
Bu bilgiler eğer gerçekten doğru ise, Kur’an mutlaka bu bilgiyi bizlere vermiş olması gerekmez mi? Çünkü Rabbimiz ne diyordu hatırlayalım.
Zuhruf 44: Doğrusu o Kur'an, senin için de, kavmin için de bir öğüttür ve SİZ ONDAN SORGUYA ÇEKİLECEKSİNİZ.
Dikkat ederseniz ayette Allah, sizleri Kur’an dan sorumlu tutuyorum, Kur’an dan hesaba çekeceğim diyor. Allah böyle bir hüküm verdikten sonra, sizce Kur’an da hiç bahsedilmeyen, örneği bile verilmemiş bir hükümden sorumlu tutup, azap verir mi?
Allah Kur’an da birçok kez tekrar ederek, yemin olsun ki Kur’an ı, sizler için kolaylaştırdım der. Bu hükmü veren Rabbimiz, bizlerin farkında olmadan, elbisemize damlamış ya da sıçramış olan idrardan sorumlu tutup, bizlere sizce azap eder mi? Çünkü hiç kimse kasıtlı olarak, idrarını üzerine sıçratmaz. Kasıtlı olmadan yapılan hiç bir şeyden, Rabbimiz bizleri sorumlu tutmayacağını da söylüyorsa, sizce peygamberimiz böyle bir söz söylemiş olabilir mi? Buna inanmalımıyız? Böyle bir soru bile sormak mantıksız, ama ne yazık ki Müslüman toplumların içinde, buna inanan çok fazla kardeşimiz var.
İşte bizler İslam ı, kendi nefsimizde böyle zorlaştırıyor ve adeta korku dini yaratıyoruz. Bunlar doğru olamaz, elimizdeki Kur’an bu bilgileri onaylamıyor diyenleri de, dinden çıkmakla suçlayabiliyorlar.
Lütfen şöyle düşünün, erkek ya da kadın idrarını yaptıktan sonra, kiloduma benim hiç idrar damlamıyor, ben çok dikkatliyim diyen var mı aramızda? Bunu söylemek hiç mümkün değil. HELE YAŞI İLERLEMİŞ, ERKEK YA DA KADININ, BUNDAN NEREDEYSE KAÇIŞI HİÇ MÜMKÜN DEĞİL. Bu durumda nasıl olurda bu söylenenlere inanırız ve toplumu tedirgin ederiz. Bu güzelim dinimizi, Allah ın vermediği bir hükümle, nasıl olurda toplum içinde korku salarız, zorlaştırırız. Bunun vebalini hiç mi düşünmüyoruz?Allah ın elçisi, bakın neler söylemişti hatırlayalım.
BENDEN KUR'AN DIŞINDA BİR ŞEY YAZMAYIN. Kim, benden Kur'an dışında bir şey yazmışsa, onu imha etsin."
Muslim-Zuhd/72(3004) /4137 Ebu Davud-İlm/3(3647) /4136 Musned-c.3/12,21,39 Darimi-Mukaddime/42
4106 - El-Muttalib İbnu Abdillah İbni Hantab radıyallahu anh anlatıyor: "Zeyd İbnu Sabit Hz. Muaviye radıyallahu anhüma'nın yanına girmişti. Hz. Mu'aviye ona bir hadisten sual etti. Zeyd de hadisi ona söyledi. Hz. Muaviye (orada hazır bulunan bir adama) hadisi yazmasını emretti. ZEYD MÜDAHALEDE BULUNARAK RESÛLULLAH ALEYHİSSALÂTU VESSELÂM, HADİSLERİNDEN HİÇ BİR ŞEY YAZMAMAMIZI EMRETMİŞTİ" dedi. Bunun üzerine Hz. Muaviye yazılanı derhal imha etti."
Ebu Davud, İlm 3, (3647).
5176 - Hz. Ali radıyallahu anh anlatıyor: "Resülullah aleyhissalatu vesselâm buyurdular ki: "Benim hakkımda yalan söylemeyin. ZİRA BENİM ÜZERİME YALAN UYDURAN CEHENNEME GİRER."
Buhâri, İlm 38; Müslim, Mukaddime 1, (1); Tirmizi, İlm 8, (2662).
Bunlar elbette rivayettir, ama rivayetlere gereğinden fazla değer verenler, bunlarıda göz ardı etmemelidirler. Bu sözlerin, peygamberimize ait olduğuna inanan bir Müslüman, Kur’an da asla bahsedilmeyen, tek kelimesi bile geçmeyen, İDRARIN KABİR AZABINA NEDEN OLDUĞUNU, PEYGAMBERİMİZİN ASLA SÖYLEMEYECEĞİNİ ÇOK İYİ BİLİR ve bunu söyleyenlere inanmaz. Buna inanmak, Allah ın elçisine iftira atmaktır, lütfen unutmayalım.
Kabir azabı konusu da ayrıca, yine Kur’an çizgisinde araştırılmalı ve üzerinde dikkatle düşünülmesi gereken bir konudur, onu da belirtmek isterim. Çünkü Kabirde bir azabın olacağı bilgisi, Kur'an ın değil rivayetlerin ve beşeri FIKIH inancınız öğretisidir. Kabir azabı konusunun, daha iyi anlaşılması için, daha detaylı farklı bir makalede anlatmaya çalıştım.
Peygamberimizin yaşadığı devri ve O toplumun yaşadığı şartlarını hatırlayınız lütfen. Evlerde ne su var, nede tuvalet. Büyük tuvalet yapma ihtiyacı duyulduğunda, genelde su bulamadıkları zaman taşlarla taharetlendiklerini, bizlere ulaşan bilgilerden öğreniyoruz. Sormak isterim, büyük abdestini yapan bir insan, taşlarla günümüze göre, ne kadar temiz taharetlenebilir? BU KONUDA SUSKUN KALAN VE HİÇ BİR ŞEY SÖYLEMEYEN BİZLERİN, İDRAR KONUSUNDA BU DERECE FARKLI FİKİRLERE İNANMASINI, SİZLERİN DİKKATİNİZE SUNUYORUM.
Kur’an akıl ve mantık dinidir ve bizlere örneklerle öğüt verir. BİZLERİN TEMİZ, TERTİPLİ İNSANLAR OLMAMIZI İSTER. Bunu yaparken sert bir üslup kullanmaz. Yemin ederek, sizler için kolaylaştırdım dediği kitabı, dini asla zorlaştırarak yaşanmasını istemez.
Kur’an öğretisinden uzak kalıp, batıl ve sanı ile dini yaşayan İslam toplumları, kendilerince gördükleri yanlışları, dini kendi nefislerinde yönlendirmek, şekillendirmek istemiş, böylece ne yazık ki peygamberimizin asla söylemesi mümkün olmayacak sözleri, ona mal ederek söylemişlerdir. TÜM BUNLARI, BELKİ TOPLUMUN İYİLİĞİ İÇİN YAPMAYA ÇALIŞSALAR DA, TOPLUMUN İÇİNDE BU SÖZLERİN, ZAMANLA ÇOK DAHA FARKLI ANLAMLARA BÜRÜNMESİNİ DE ENGELLEYEMEMİŞLERDİR.
İdrar elbette insan üzerinde, hiç istenmeyen bir pisliktir. Böyle bir durumda hemen silmeli, temizlemeliyiz. Bunu zaten her aklı başında insan yapar. Bundan ve BUNA BENZER TÜM PİSLİKLERDEN SAKINMALIYIZ. Çünkü bir Müslüman Allah ın huzuruna durduğu zaman, her haliyle tertemiz olmalıdır. Tüm bunları söylerken, bir konuya dikkat çekip ve o konu üzerinde korku salarak değil, genel anlamda her türlü pislikten uzak kalarak, temiz bir insan olmanın koşullarını kendimize oluşturmalıyız. Çünkü Kur’an bizlerin, böyle olmamızı ister.
Bir şeyin günah olduğunu ve onu yapanların cezalandırılacağına yalnız Allah hükmeder. Bunun dışında kural ve hüküm koyan yoktur, lütfen bunu unutmayalım. Yazımızın başında bir ayet hatırlatmıştık, SİZLERİ KUR’AN DAN HESABA ÇEKECEĞİM diye. Bu hükmü Allah verdiyse, Kur’an da olmayan hiçbir konudan hesap sormayacağını, aklımızdan çıkarmamalıyız.
Allah birçok ayetinde, Elçisinin topluma yalnız Kur’an ile hükmetme görevini aldığını açıkça söyler. Bizlerin Kur’an ın ipine sarılmamız gerektiği konusu üzerinde de dikkatimizi çeker ve emin olmadığımız bilginin de ardından gitmemizi yasaklar. Onun içindir ki bizlere düşen, her söylenene inanmadan, elimizde FURKAN, söylenenleri mutlaka Kur’an süzgecinden geçirmeliyiz.
Bu titizliği gösteren, Allah ın elçisinin yolunu izlemiş olur. Titiz davranmayan, her söylenene inanan ise, bir bilinmeyenin peşinden giderek, mahşer günü ebedi hayatını tehlikeye atanların ve pişmanlıklarını dile getirenlerin safında yer alır.
Dilerim yüce Rabbimizden, gönül gözleri Kur’an ile parlayan, gönülleri Kur’an nuruyla nurlanan, Rabbin halis azınlık kulları arasında oluruz.
Devletin bekası için bile olsa, KARDEŞ VE EVLAT KATLİ hiçbir zaman şart değildir, İSLAMİYET'TE yer almamaktadır ve CANİLİKTİR. İslam HALİFESİ olan Osmanlı padişahlarının HALİFELİĞİNE ve hatta MÜSLÜMANLIĞA yakışmayan çok büyük bir günahtır. Canı veren ALLAH, canı alır. İDAMDAN yani ÖLDÜRMEKTEN daha etkili CEZALAR vardır. CANI sadece ALLAH alabilir. KARDEŞ VE EVLAT KATLİ zaruri bir kural olsaydı, 222 YIL hiç yapılmadan Osmanlı Devleti nasıl devam etmişti? Demekki, KARDEŞ VE EVLAT KATLİ, şart değilmiş.
OSMANLI DEVLETİ'NDE oğlunu öldürten ilk padişah, I.Murat Hüdavendigâr'dır. Sultan II.Murat'ın ölümünden sonra tahta Fatih Sultan Mehmet çıktı.İlk iş olarak 2 yaşındaki kardeşi Ahmet'i ve Hasan'ı öldürttü. Fatih Kanunnamesi'ni çıkardı. Bu kanunun meşhur maddesine göre, "Nizam-ı alem için şehzadeler öldürülebilir"di. Bu maddeye dayanarak tahta çıkan padişahlar ilk iş ve kendilerine tanınmış bir hak olarak kardeşlerini katletmeye başladılar. Fatih, ek olarak iki de eşini öldürttü. I.Selim (Yavuz Sultan Selim), babasını öldürterek tahta geçti. Kardeşleri Ahmet, Korkut, Abdullah, Şehinşah, Şahsultan, Alemşah, Mahmut ve Mehmet'i olmak üzere 8 kardeşini boğdurarak öldürttü. Bunların tüm eş ve çocuklarını da öldürttü. I.Süleyman, oğlu Şehzâde Mustafa'yı Hürrem Sultan'dan olan oğlu Sarı Selim'in padişah olmasına imkân sağlamak amacıyla ve onun yönlendirmesiyle boğdurdu. III. Murat, Osmanlı mülkünü devralır almaz ilk iş olarak 6 kardeşini boğdurttu. III. Murat öldüğünde, hemen o gece ondan hamile olan 10 cariye boğdurulup Sarayburnu'ndan denize atıldı. III. Mehmet, içlerinde kundakta olan çocukların da olduğu 19 kardeşini tahta çıktığı günün gecesi öldürttü. Yerine oğlu I. Ahmet geçti. Osmanlı da 1389'da başlayan kardeş katliamı 1603'e kadar 214 yıl devam etti. Daha sonra tek tük şehzade katli olayı olduysa da 1700 yılından sonra 1922 yılına, saltanat kaldırılana kadar 222 yılda hiç şehzade katliamı olmadı.
|
||
|
||
Etiketler: Yaratılışın, Sırları, |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.