AKP’nin yeni anayasa çalışmaları ile ilgili olarak, bir takım yazarlar, gazeteciler ve çeşitli meslek mensubu kişiler, bu meclisin yeni anayasa yapamayacağını,ancak kurucu meclisin yeni anayasa yapabileceğini söylemektedirler.
Türkiye’de bazı katı ideolojik gruplar, konu ne olursa olsun, ne kadar haksız olurlarsa olsunlar, kendi hayat ve düşünce biçimlerini hakim kılmak için, Makyavel’in ‘’Amaca giden yol da, her şey mübahtır.’’ felsefesinden hareketle, her türlü çizgi dışı faaliyetin içinde olmaktadırlar. Bu zihniyetin amaçlarını gerçekleştirmek için, her türlü faaliyet ve inanılmaz gerçek dışı iddialarla rakibinin karşısına çıktığını daima görmekteyiz.
Bu zihniyeti kesinlikle anlamak mümkün değil,üstelikte bu zihniyet karşımıza bilimsellik iddiası ile ortaya çıkmaktadır. Oysa biz biliyoruz ki, bilimsel düşünce, insanın kendi inanış ve düşüncelerinden sıyrılarak tamamen bilimin ışığında konuşmasıdır.Bilim ne derse desin,kendi ön yargılarından kurtularak onu savunmak ve onun ışığında olayları yorumlamak gerçek bilimsel düşünceye hizmettir.
Hükümet haklı olarak, yeni bir anayasa çalışması başlattı, haklı diyoruz, çünkü 1982 Anayasası hem darbe döneminde yapılmıştı, hem de artık eskimiş ve çağın gereklerini karşılayamaz hale gelmişti. 1982 Anayasasında çok açık ve net bir biçimde, anayasada nasıl değişiklik yapılacağı, yeni bir anayasa hazırlamanın kuralları nedir, çok açık ve net bir biçimde yazmaktadır. Anayasada kurucu meclis yeni anayasa yapar diye bir kural yoktur, o halde neden bir takım kişiler, bilimsellikten ve insaftan uzak bu iddiayı öne sürmektedirler. Tabi maksat bellidir, amaç demokrasi ve bilim kazansın değil,ben kazanayım, ben ne dersem o olsun, hayat benim yaşam tarzıma göre dizayn edilsin.
Hiç şüphesiz böyle bir düşünceyi kabul etmek mümkün değildir. Çağdaş düşünce demokrasiyi bize emretmektedir. O halde yapılacak iş çok basittir, demokrasinin kuralları ışığında, bilim kuruluna yeni bir anayasa taslağı hazırlatmak, bunu yetkili parti organlarında tartışmak, daha sonra diğer partilere ve sivil toplum kuruluşlarına göndererek fikirlerini almak ve nihayetinde de geniş bir mutabakat sağlayarak, mecliste yeni anayasayı kabul etmektir.
Türkiye de ki problem, kesinlikle düşünce ve ideoloji problemi değildir. Devleti ve iktidarı elinde bulunduran bir takım seçkinci kesimin bu gücü halka devretmek istememesinden kaynaklanan bir güç savaşıdır. Ama inşallah bu güç savaşını haklı olan ve hakkı olan, Halk kazanacaktır. Çünkü demokrasinin gereği kesinlikle budur.
|