Son zamanlarda basınımızda çıkan manşetler ve yapılan tartışmalar şunu çok açık bir biçimde göstermiştir ki ; Ne yazık ki, hala Ülke ve Toplum olarak gerçek demokrasinin çok uzağındayız. Çünkü gerçek demokrasilerde Ülkeyi halkın seçtiği Hükümet yönetir ve halka hesabı da, yine o Hükümet verir. Yani yetki de , sorumlulukta Hükümettedir. Eğer halk Hükümetin icraatlarını beğenirse, takdirini de, beğenmezse eleştirisini oy sandığında gösterir. Bundan daha güzel bir yönetim şekli olur mu , halk seçtiklerini doğrudan denetleyebiliyor, gerektiğinde hesap sorabiliyor. Yani seçimler hesap verme zamanıdır.
Ancak Ülkemizde , demokrasinin tepeden inme gelmesi sebebiyle, yaklaşık bir yüzyıl geçmesine rağmen ülkemizde demokrasi hala tam manası ile yerleşememiştir. Bu yorumu yaparken şüphesiz demokrasinin tepeden inme olarak gelmesini eleştirmiyoruz. Çünkü Atatürk döneminde demokrasinin alt yapı çalışmaları oluşturulmasaydı, belki bir yüzyıl daha demokrasi için beklemek zorunda kalabilirdik.
Bizim burada eleştirmek istediğimiz husus, demokrasinin tabandan gelen bir halk kültürü, bir yaşam biçimi olarak ortaya çıkmaması nedeni ile, aradan bir yüz yıl geçmesine rağmen hala demokrasiyi ve demokratik kültürü sağlamış ve oturtmuş değiliz. Yani Atatürk döneminde demokrasi konusunda o zor dönemde çok önemli çalışmalar ve reformlar yapılmış olmasına rağmen, o dönemden sonra ne yazık ki çok önemli bir atılım yapılamamıştır.
Düşünün ki, 20.yüzyılı bitirmişiz, Avrupa birliğine girme eşiğine gelmişiz,ancak partilerimizde demokrasiyi hala kanun baskısı ile yerleştirmeye ve uygulamaya çalışıyoruz. Ben kesinlikle eminim ki partiler yasasındaki demokratik hükümler olmasa kesinlikle partilerimiz demokratik uygulamalar içerisinde olmazlar.
Bütün bunların yanında Avrupa Birliğine girmek için çeşitli reformlar yapılıyor, ancak hala sivil ve askeri bürokrasi yaptığı işler ve verdikleri demeçlerle siyaset yapıp Ülkeyi yönetmeye çalışmaktadır ve bu duruma da maalesef gazeteler destek vermektedir. Oysa biz biliyoruz ki , gerçek bir demokratik toplumda Ülkeyi ancak halkın seçtiği Hükümet yönetebilir ve hükümetin işine de, ne askeri, ne de sivil bürokrasi karışamaz, bu konuda demeç dahi veremez. Zira bu durum mevcut yasalara da zaten aykırıdır. Çözüm demokrasi kültünün öğretilmesi ve adeta özümsenmesidir. Çünkü demokrasi tartışmasız bir biçimde İslam’ında emrettiği yönetim ve yaşam biçimidir.
|