2023 Yılı toplum olarak hepimizin üzüldüğü, kendimizi yetersiz htiğimiz günlerin yoğun olduğu günlerle devam ediyor. Bir taraftan Depremin izlerini silmeye çalışırken ,diğer yandan 14 Mayıs’ta yapılacak Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili seçimlerine hazırlanıyoruz. Anlayacağınız Dünya işleri tam gaz devam ediyor. Sabah akşam televizyonlarda depremzedelerimizin yaşadığı ortamın olumsuz koşullarını, yaşamını devam ettirebilme çabalarını izlerken hangimizin yüreği sızlamıyor ki?

Hal böyleyken 17 Şubatta Sayın Cumhurbaşkanının aldığı kararla Yüksek Öğrenim kurumlarında depremzede vatandaşlarımıza barınma ihtiyacını giderebilmek amacıyla KYK yurtlarının kullanıma açılmasından dolayı yüz yüze öğretime ara verildi. Yüzbinlerce üniversite öğrencisi on line olarak öğretimine devam edecek Nisan ayı başında bu durum tekrar değerlendirmeye alınacak denildi.

Mart ayının son haftasına girerken Veli ve öğrencilerimizde Üniversitelerin tekrar yüz yüze açılması yönünde beklentiler artıyor. Çünkü kamuoyunda paylaşılan bilgilere göre KYK ların kapasitesi 815 bin kişi olmasına rağmen; depremzede vatandaşlarımızdan sadece 160 bin kişi yurtlarda barınıyormuş. Demek ki şu anda yurtlarımızın sadece beşte biri depremzedelerimiz tarafından kullanılıyor. Demem o ki 160 bin depremzedemize devletimiz yardım elini bir kez daha uzatıp, konforlu yaşanabilir yerlere nakledip üniversitelerimizi yüz yüze eğitime açabilir.

Pandemi döneminde yüz yüze eğitime ara verilmesiyle oluşan yaraları hala telafi etmiş değiliz. Öğrencilerimizi hala okullara adapte edebilmiş değiliz. Çocuklarımızda oluşan yatarak eğitim alışkanlığını hala giderebilmiş değiliz. Pandemide Yüksek Öğretime başlayan gençlerimizin eğitimdeki eksikliklerini hala tamamlamış değiliz. İşte tamda bu noktada Sayın YÖK Başkanına bir eğitimci olarak toplumun sesi olabilmek adına çağrıda bulunmak istiyorum. Madem depremzede vatandaşlarımızın KYK yurtlarına ihtiyacı yok öyleyse gelin Yüksek Öğretimi yüz yüze eğitime açalım. Siz de çok iyi biliyorsunuz ki on line eğitim sadece “mış” gibi yapılan bir iştir. Hiç bir zaman yüz yüze eğitimin yerini tutmaz.

Önümüzdeki günlerde bu durumun sağduyuyla değerlendirilip, yeniden üniversitelerimizde yüz yüze öğretime başlayabilmesinin umudunu taşıyorum. Unutmayalım ki Ulu Önder Mustafa Kemal ATATÜRK “Okul genç beyinlere; insanlığa hürmeti, millet ve memleket sevgisini, şerefi, bağımsızlığı öğretir. Bağımsızlık tehlikeye düştüğü zaman onu kurtarmak için takip edilecek en uygun, en güvenli yolu öğretir. Memleket ve milleti kurtarmaya çalışanların aynı zamanda mesleklerinde birer namuslu uzman ve birer bilgin olmaları lazımdır. Bunu sağlayan okuldur.” demiştir.