Irk Bitig oyunu Kocaeli Şehir Tiyatroları sanatçıları tarafından sahneleniyor. Irk Bitig’in metni esasen bir fal metni. Metnin tümü kehanet üzerine. Uygurların, göçebelikten yerleşik hayata geçtiği zamanlarda, 1000’li yıllarda yazılan metin; ‘Bozkırın savaşçı ve avcı topluluklarının doğa, hayvanlar ve birbirleriyle olan ilişkilerini özetliyor.’ Metne ismini veren ‘Irk Bitig’ sözcükleri bugünkü Türkçe’yle ‘İyi Gelecek Bilgisi’ anlamına geliyor. Metni oyunlaştıran ve yöneten, Çağdaş Türk Tiyatrosu’nun bugün en üretken ve yenilikçi yönetmenlerinden olan Emre Koyuncuoğlu. Şehir Tiyatroları'nın başarılı oyuncularından Engin Benli, Eylem Tanrıver Varlı ve Şebnem Köstem rol alıyor. Koroda ise İrem Kahyaoğlu, Zeynep Özan, Burcu Güner, Senem Akman ve Fatma Yılmaz bulunuyor. Oyunun müzikleri Çiğdem Borucu'ya, mekansal düzenlemesi Nurullah Tuncer'e, kostüm tasarımı Ümit Ünal'a animasyon-görsel tasarımı Aksel Zeydan Söz'e, vokal düzenlemesi Savaş Çağman Coşkun'a, ışık tasarımı Cafer Yiğiter'e, ışık ve animasyon dijital düzenleme tasarımı Cem Yılmazer'e, dramaturgisi ise Evren Barin Egrik'e ait. Emre Koyuncuoğlu Kimdir? Boğaziçi üniversitesi İngiliz dili ve edebiyatı mezunu Tiyatro Yönetmeni, Koreograf, Oyun Yazarı, Eleştirmen, Çevirmen.. 1994-2008 yılları arasında ulusal ve uluslararası birçok bağımsız sahne projesi gerçekleştirdi. Burslar aldı, bir çok üniversitede ders verdi. Kuruluşundan beri Kocaeli B.B. Şehir Tiyatroları'nda sanatçı kadrosunda yer almakta.
Söyleşimizi Emre Koyuncuoğlu ile gerçekleştirdik.
“Yuttuğumuz sesi bulmak mümkün mü? Bir ses tiyatrosu örneği olarak kurgulanan Irk Bitig, ses üzerinden seyirciyle birlikte “iyi bir gelecek sorgulaması” gerçekleştirmeyi amaçlıyor.
Gülay Yenilmez “Irk Bitig” adlı gösteriyi, 16. Uluslararası İstanbul Tiyatro Festivali’nde Kocaeli B.B. Şehir Tiyatrosu’nu temsilen gerçekleştirdiniz. Şİmdi oyun İzmit’te sahneleniyor. Ay sonunda da, Uluslararası Ankara Tiyatro Festivali’nde sahnelenecek. Önce “Irk Bitig”i biraz sizden dinleyelim istiyorum. Metin size ne söyledi ve neden bu metni seçtiniz?
Emre Koyuncuoğlu Bu projeye başlama fikrini oluşturan Irk Bitig, bir kehanet metni. Eski Türklerin, gerçek dünyayla ruhlar dünyasını, iyi ve kötüyü, yazgıyı algılama biçimini çok basit bir dille anlatan, dokuzuncu yüzyıl başlarından kalma, runik yazılı en eski metin olan Irk Bitig, geleceği yeniden/birlikte öngörebilme, sorgulama fikrine temel oluşturması için sahneye taşındı… Orta Asya’da yeni bir yurt aramak için Batı’ya yürüyüşe hazırlanan on binlerin kendi kaderleriyle birlikte eski dünyanın da kaderini değiştireceği büyük göçün başlangıcında yazıya geçirilmiş olan Irk Bitig, bozkırın savaşçı ve avcı topluluklarının doğa, hayvanlar ve birbirleriyle olan ilişkilerini de görebileceğiniz çok ilham veren şiirsel bir metin… “Irk Bitig” özellikle mitik öğeler içeren bu metin, gelenekselin, çağdaş bir yapıda yeniden okunması için çok elverişli bir metindi. Geçmiş kültürü çok güzel yansıtan bu tarihi metine çağdaş bir bakış açısıyla bakmayı istedim. Şamanik bir kültürün metni olduğu için sese dair bir çalışma yapmak istediğim bu işle de, o anlamda çok örtüştü. Çünkü ritüeller ritim temellidir. Biz ses tiyatrosu yapmayı çok istedik.
Gülay Yenilmez Peki, Neden ses tiyatrosu?
Emre Koyuncuoğlu Benim için zamanıydı. Özellikle televizyon aracılığıyla görsel kirlenmenin çok yoğun yaşandığı bir dönemde, tiyatronun belki de daha kirlenmemiş, kötüye kullanılmamış bir alandan, farklı kanallardan topluma seslenmesi gerekmekte. Çoğunluluk çok sessizleştiğini, sesini yuttuğunu düşünüyorum. Sesimizi duymayı unuttuk, hatta sesimize yabancılaştık, bir nevi. Burada Çiğdem Borucu’nun oyun için yazdığı başarılı besteleri de tabi ki gösterinin bir ses tiyatrosu olabilmesini sağladı.
Gülay Yenilmez İyi gelecek Bilgisi anlamına gelmekte “Irk Bitig”? Oyunda bu ne anlam taşımakta?
Emre Koyuncuoğlu Bu bir kehanet metni. Bir tiyatrocu olarak bu işle birlikte “iyi bir gelecek nasıl oluşturabiliriz?” sorusunu bugünün gerçeklerine baktığımda çok dillendirmek istedim. Dünyada insanlık büyük bir tragedya yaşıyor. Hepimizin birbirimize “birlikte iyi bir gelecek oluşturabiliriz, öyle değil mi?” sorusunu sormaya çok ihtiyacımız olduğunu düşünüyorum. Bu kehanet metni de günümüz Türkçesiyle “iyi bir gelecek bilgisi” demek. “İyi Gelecek Bilgisi” için sorular soranlara şamanlar bu metni kullanarak cevaplarını veriyordu. Aşık atıyorlar. Biliyorsunuz aşık köşeleri dört tarafı olan bir kemik. Bir tür zar yerine aşık atılıyor, gelen sayılarla metnin belirlediği numalaralamadaki kehanet şaman tarafından “ihtiyacı olana” aktarılıyor. Bir tür fal metni. Bu metinle benim cevaplar elimdeydi ama hangi sorunun cevabıydı, onlar bilemiyordum. Beni bu metin de en çok çeken; herkes için geçerli olabilecek doğru soruyu sormak oldu aslında. Doğru cevabı almak için doğru soruyu sormak gerekiyor. Bir sorunun olması demek bir düşüncen olması demek. Aslında bu oyun; birlikte iyi bir gelecek oluşturmak için doğru soruları arama sürecidir.
Gülay Yenilmez Metnin dili çok özel, tam olarak cevap vermiyor aslında, değil mi?
Emre Koyuncuoğlu Metnin çok sade bir dili var. Ama aynı zamanda her söylenen de çok katmanlı bir anlam var, ama dilin kullanım biçimi çok sade. Derinliği çok fazla olan soyut, şiirsel bir metin. Kahve falı bakar gibi.. “Kısmetin eşikte bekliyor, üç vakte kadar çözeceksin” denildiğinde, herkes kendine gore, durumuna geçmişine göre kısmeti, eşiği, üç vakti tanımlıyor. Sahnedeki metinde geçen nesnelerde öyle tanımlanmalı. Oyunda işittiğiniz sorular çok somut, çok açık sorular. “Emeğimizin karşılığını alabiliyor muyuz” örneğin. Bunun yeniden tanımlanmaya ihtiyacı yok. Çok ortada. Ama sahneden bu soruya gelen cevap, yani kehanet metninden gelen cevap, yoruma ve her seyircinin kendisinin söylenileni tanımlamasına göre anlam kazanıyor.
Gülay Yenilmez Oyunun bazı yerlerinde kendi sesinizden sorularınızı dinliyoruz. Birincisi; soruları neden siz seslendirmeyi seçtiniz?
Emre Koyuncuoğlu Ben ve biz geçişleri bilinçli olarak yaptım. “Ben” dediğim zaman herkes kendisini düşünüyor. Benim en çok istediğim ise; “ben”den yola çıkarak bu sorunun “biz” olarak da sorulmasının altını çizmekti. “Ben” diye gitseydi çok kişiselleşecekti, “biz” diye gitseydi bu seferde kimse sorumluluk almıyor gibi olacaktı. Tiyatral anlamda eğitilmemiş bir sesin bu soruları sormasını istedim. Yani bir anlamda seyircinin sesi olmasını istedim, bir anlamda da, o sorular bu işe soyunmuş birinin üretme sürecindeki düşünceleri. Paylaşmak istedim. Öz eleştiriden bahsediyorsam da önce kendimden başlamalıyım diye düşündüm. Herkesden aynı özeleştiriyi isteyebilmek için.
Gülay Yenilmez İzlediğimde gördüm ki, oyunun bir bölümünde, son yüzyılda ülkemizde ve dünyada yaşanan yakın-uzak pek çok toplumsal olay dillendiriliyor, tarih tekrardan ibarettir diyebilirmiyiz?
Emre Koyuncuoğlu Şaman aslında, gelecekle ilgili soruların cevapları için geçmişini hatırla diyor…Orada bir bellek arayışı var. Sahnede toprak “öleni” gömen, unutturan, geçmişi yok eden bir metafor olarak kullanılıyor. O sahnede toprağı eşeleyip açarak yeniden bazı şeyleri hatırlıyorlar. Şamanlara sorulan sorular hep gelecekle ilgilidir ya, aslında “gelecek, geçmişte saklı” demek istiyor şaman. Geçmişinle samimi bir özeleştiri ne kadar varsa gelecek o kadar aydınlık demek.O nedenle toprağı açtıklarında sürekli geçmişleriyle karşılaştılar. Aslında o bölümde şiirsel dil kırılıyor aniden. Orayı şok dramaturji yapısında kurguladım. Beklenmedik bir anda, hiç o estetiğe yakın durmayan bir yaklaşımla bıçak gibi sıralanıyor olaylar ve aynı şekilde de kayboluyorlar. Oyunda ise bu sahne rüya sahnesine bağlanıyor, animasyonun girdiği sahne.
Gülay Yenilmez Oldukça etkili animasyon gösterileri var. O çizgiler nasıl ortaya çıktı?
Emre Koyuncuoğlu Aksel Zeydan Göz ile birlikte çalıştık ama sahnede üç boyuta yerleşme tasarımı tamamen ona ait. Bazı formların ve anların, politik göndermelerin oluşması gibi noktaları yani anafikri birlikte oluşturduk ama çizim dili ona ait. Oyunda üç bölüm var. Bir şaman ritüelinin üç ayrı bölümüne denk düşen. Birincisi soruların başladığı bölüm, sahnede, kehanet metnini fısıldayarak şamanları çağırdığımız bölüm, biraz daha karamsar bir bölüm. Oyunun başında metin fısıldanıyor, ve insanlar/şamanlar topraktan çıkıyorlar görsel olarak. İkincisi bölüm; şamanın sorunları içselleştirdiği bölüm, burada toprağı eşeliyoruz genelde… Şaman rüyaya yatıyor ve o hastalığı/sorunsalı kendi bedenine alarak parçalanmayı yaşıyor, bizi sağaltma niyetli.. Üçüncüsü ise tedavi bölümü ve sahnede ise, şamanı tarihe geri yolladığımız, şamanı geri toprağa/ geçmişe gömdüğümüz bölüm.
Gülay Yenilmez Oyuncular için farklı bir çalışma oldu mu ?
Emre Koyuncuoğlu Oyuncular bana inanılmaz destek verdiler. Onlar olmasaydı bu olmazdı. Çok inandılar. Hepimizin ihtiyacıymış onu fark ettim. “Bir ses tiyatrosu denemesi yapmak istiyorum” dediğimde sahnede olan herkes kendi isteyerek projeye katıldı. Ben bir distribüsyon oluşturmadım. Engin Benli’nin Eylem Tanrıver Varlı ve misafir sanatçımız Şebnem Köstem’in ses performansları ve kabiliyetlerine tek tek hayranlığımı belirtmek isterim. Gösterideki tüm oyuncularının sesleri çok güçlü.
Gülay Yenilmez Oyun, Uluslararsı İstanbul Tiyatro Festivali’nde de büyük beğeni kazandı. Çıkan eleştirilerden öyle gözüküyor.
Emre Koyuncuoğlu Ben bu yılki şamanı geri toprağa/ geçmişe gömüyoruz festivale bir kurumsal tiyatroyu temsil ederek katıldım. Tabi bu Kocaeli B.B. Şehir Tiyatrosu, yani kuruluşundan beri emek verdiğim tiyatrom olduğu için çok mutlu oldum. Genel Sanat Yönetmeni’miz Nejat Birecik’in çok desteği oldu. Bence Türk Tiyatrosu’nda çok eksik bir şey bu, sanatçılara inanılmıyor. Birisinin birisine inanıyor olması onu iki kat büyütüyor. Bu anlamda çok mutluyum. İş avangard bir iş. Böyle bir işin bizim tiyatroda olduğu gibi desteklenmesi kurum tiyatrolarına da örnek oldu diye düşünüyorum.
NOT: OYUN 18 KASIM 2008 AKŞAMI SAAT 20:00 DE SÜLEYMAN DEMİREL KÜLTÜR MERKEZİNDE İZLENEBİLİR
|