Haber Detayı
21 Temmuz 2015 - Salı 19:13
 
Türk Eğitim Sen Röportajı: "Eğitim camiasının derisi yüzülüyor"
Röportaj Haberi


Türk Eğitim Sen Kocaeli 1 Nolu Şube Başkanı Yaşar ŞANLI eğitim ile ilgili çarpıcı açıklamalar yaptı.
Sorularımıza geçmeden önce Şanlıurfa Suruç’ta yaşanan olayla ilgili bir açıklama yapmak istediğini belirten Türk Eğitim Sen Kocaeli 1 Nolu Şube Başkanı Yaşar ŞANLI; “Öncelikli Olarak Peygamberler şehri olarak bilinen, barış ve hoşgörünün adresi olan Şanlıurfa’da böylesine hain bir saldırının yapılması elbette milletçe hepimizi yaralamıştır.
Türk milletinin birlik, beraberlik ve huzurunu bozmak isteyen bu tür olaylara karşı milletçe karşı koymalı ve dün olduğu gibi, bugün ve yarında bu oyunları hep birlikte bozmalıdır.
Türkiye Kamu-Sen ailesi olarak Suruç’ta yaşanan bu alçak saldırıyı bir kez daha lanetliyor, hayatını kaybeden vatandaşlarımıza yüce Allah’tan rahmet, aileleri, yakınları ve Türk milletine baş sağlığı dileklerimizi iletiyor, yaralılarımıza ise acil şifalar diliyoruz.
Allah bu ülkenin huzurunu bozmak isteyenlere fırsat vermesin.” dedi.

Zekeriya SOYDAŞ (Z.S.) Sayın Şanlı bize kendinizi kısaca tanıtır mısınız?
Yaşar ŞANLI (Y.Ş.) İzmit Gültepe Mahallesinde İşçi Rıza Şanlı ve Ev Hanımı Nurcan Şanlı'nın oğlu olarak büyüdüm.Bugünkü fikri dünyamın temellerini kendiside 1980 öncesi mücadele içinde olmuş babamdan aldım.İlkokulu Gültepe İlkokulunda,Ortaokulu İnkilap Ortaokulunda, Liseyi İzmit Lisesinde,Üniversiteyi Ankara Üniversitesi Dil ve Tarih¬- Coğrafya Fakültesinde bitirdim.Bu arada Halen İkinci Üniversite kapsamında Anadolu Ünivesitesi Tarih Bölümü Son sınıftayım.İzmit Lisesi ve Dil Tarih yıllarında aktif olarak gençlik hareketleri içinde bulundum.Hayat görüşüm ve dünyayı değiştirme idealleri uğruna mücadeleden geri durmadım.Fakülteyi bitirdikten sonra Vatanın herkarış toprağı bizimdir felsefesiyle Tayinmin çıktığı Şırnak Çizrede göreve başladım.Deprem sonrası her İzmitli gibi çok sevdiğim şehrimin bana ihtiyacı olduğu düşüncesiyle geri döndüm.Şehre dödükten sonra Üyesi olduğum Türk Eğitim SEN Sendikasında aktif üye olarak faaliyetlere katılmaya başladım.2004 Aralık ayında yapılan Olağan kongrede Tanışmakla Büyük Onur Duyduğum Sayın Süleyman Pekin Beyefendi Başkanlığında İl yönetim kurulu (Basın ve Dış İlişkiler Sekreteri) üyesi olarak sendikal göreve başladım. O tarihten buyana Sendika delegelerimizin teveccühü ile yapılan kongreler sonucunda sırasıyla Teşkilatlandırma ve Şube Sekreterlikleri görevlerinde bulundum.Sayın Süleyman Pekin Beyefendinin Millet Vekili Adaylığı sonucu İl yönetim kurulu tarafımı başkanlığa getirdi.En son yapılan Kamu-Sen İl temsilciliği Seçiminde ise Kamu SEN e bağlı İşkolları Şube başkanlarımız ve il temsilcilerimizin istişaresi ve Genel Başkanımız İsmail Koncuk Beyefendi tarafından Kocaeli Kamu-SEN İl temsilciliğine atamam yapıldı.
Z.S. Sizce eğitim dalında neden bu kadar çok sendika var? Bu durum sendikal gücü bozmuyor mu?
Y.Ş. Farklılıklarımız zenginliğimizdir. Sendikal örgütlenmedeki çoğulculuktan rahatsız değiliz. Önemli olan sendikalı olan insan yüzdesinin artması ve bu çokluktan eylem birliği üretilmesidir. Çalışanın ortak meselesinde herkes biraya gelebilmeli.
Z.S. Sendikaların genel başkanları bir süre sonra kendisine yakın gördüğü siyasi partiden siyasete giriyorlar. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?
Y.Ş. Siyaset, çalışanların sorunlarının en önemli çözüm noktalarından biri. Hakiki manada sendikacılık yapanların siyasete girmesi çalışanlar adına potansiyel bir umuttur. Ama sendikacılığı yandaşlık, işportacılık veya emireri gibi yapanların siyasete girdiğinde de yapacağı aynı şeylerdir. Buna en iyi şahit eğitim camiasıdır.
Z.S. Sendika genel başkanlarının bir süre sonra siyasete girmesi üyeler arasında “koltuk kapma” olarak algılanıyor gibi!
Y.Ş. Sendika başkanlığı da bir koltuktur. Ve esas olan sendika yöneticilerinin siyasilere kendilerinin koltuk çıkmamasıdır. Yoksa tüm siyasilerle görüşülür, sıkıntılar siyaseten iletilir ve çözüm yolları aranır. Aziz Nesin’in kitabından uyarlanan bir “Koltuk” filmi var. Herkes seyretmiştir ama kimi eleştirel bakar, kimi de genel kabulden yana olur.

“DİĞER SENDİKA,  PARAYLA-PULLA ADAM DEVŞİRMECİLİĞİ YAPIYOR”

Z.S. Kocaeli de uzun bir süre yetkili sendikaydınız. 2015’te yetkiyi ilk defa kaybettiniz. Nedenleri neler olabilir?
Y.Ş. Biz halen yetkiliyiz. 1 Nolu Şube olarak kapsama alanımızda 8 ilçe var ve İzmit dahil bunların 6’sında yetkiliyiz. Diğer sendikayla aramızda hala 528 fark var. İl genelinde yani 12 ilçenin tamamında 12 farkla diğer sendikanın önde olduğu doğru. Bu sene iyi çalıştık; hem üye yaptık, hem üyelerimizin sorunlarıyla yakından ilgilendik, hem de sağlam eylemler koyduk ortaya. Diğer yapı ise sendikacılık becerileri olmadığı için her sene olduğu gibi Mutabakatlar öncesindeki 3-4 ayda inanılmaz yalanlarla, vaatlerle, siyasileri araya koydurmakla, hatta parayla-pulla adam devşirmeciliği yapar. Sonra da ayrılan ayrılır, pek kimsinin yüzüne bakılmaz. Ama tekrar Yetki mevzu olduğunda yeni fetvalarla yine gayretlenirler. 13 yıllık AKP zihniyetinin dolaylı-dolaysız yardımlarını da es geçmemek lazım. Çocukların top oynarken mızmız çocuğun her gol yediğinde ağabeyini oyuna müdahale etmesi için çağırması gibi geçti yıllarımız. Ne kadar müdahil olup olmadıklarını ise kamuoyu çok iyi biliyor.
Z.S. Sendikaların gücü “üye sayılarıyla” orantılıdır. Sendikanızdan ayrıldıktan sonra çeşitli nedenlerle geri dönenler olabilir. Ayrıldıktan sonra “bir daha geri dönemezler” dediğiniz üyeler var mı?
Y.Ş. On yıldan fazla zamandır sürekli üye sayımız artmaktadır. Bu düzenli artışa rağmen sendika tüzüğümüz uyarınca da seçici olmaya çalışıyoruz. Memura yakışmayan davranış ve suç kapsamında dosyası kabarık olanları Millî Eğitim yöneticileri pek incelemeseler de biz Türk Eğitim Sen yöneticileri inceliyoruz, onlar önemsemelerse de biz eğitimin başarısı ve geleceği adına önemsiyoruz. Zira biz yaptığımız işi Türk Milletinin beka davası olarak görüyoruz.
Z.S. Sendikaların en çok eleştirildiği konulardan biri yaptığı yanlışlıklar nedeniyle sendikasından ihraç edilen kişilerin bir başka sendika tarafından sahiplenilmesidir. Yani A sendikasının olumsuz davranışlar nedeniyle uzaklaştırdığı kişilerin B sendikası tarafından sahiplenilmesi ne kadar doğrudur?
Y.Ş. Bu çok uç bir örnek. Bir sendikadan ihraç edilip de benim bildiğim bize gelen üye yok. Ama sendikadan istifa ederek başka sendikalara geçiş çok. Hatta nerdeyse bütün sendikaları dolaşan tipler de var kısmen. Olumsuz davranışlarıyla kamuoyuna malolan kimseleri sendikaya davet etmemiz sözkonusu olamaz. Böyle gelebilecek talepleri de Yönetim kurullarımız inceler ve gereğini yapar.
Z.S. Özellikle son dönemde TES’in tanınmış bazı isimleri sendika değiştirdiler. Bunun sendikanıza etkisi nasıl oldu?
Y.Ş. Evet oldu, daha çok gayrete geldik. Sendikacılık daha çok şube ve ilçe yöneticilerinin, okul ve komisyon temsilcilerinin ağırlıklı yaptığı bir iş gibi algılanırken bu defa tüm üyelerimiz bu çalışmaya aktif olarak katıldılar. Bizim sendikacılık tecrübemiz fazlaca olduğu için bazı isimlerin ayrılmasına pek şaşırmıyoruz ama üyelerimizden bazen çok garipseyenler oluyor ve bu kez onlarda daha da aktif çalışma gereği duyuyorlar.
Dahası 2004’lerden beri genel profilimizi de mercek altına ala ala gidiyoruz. Örneğin 10 yıl önce üyelerimizin 3’te biri bayanken şimdilerde yarıdan fazlası bayan. Erkekler alınsın diye diyoruz; bayan üyeler sendikalarına daha bağlılar ve sendikal hizmetlerin kalitesini temel esas alıyorlar. Yeni ve genç üyelerde de sendikacılık kapasitesi daha belirleyici oluyor. Bu iki noktada bizce sevindirici. Eski tip bakan arkadaşlarımız da var. Bir de okul-kurum yöneticiliğini şahsiyeti haline getiren az da olsa bazı tipler var; bunlar o ‘koltuk’tan güç aldığını zanneden tükenmiş tipler. Balon gibi şahsiyetlerinin havasını koltuğun üstünden - kenarından kaçırmaya devam ediyorlar.


"MHP KOALİSYON HÜKÜMETİNE DAHA ÇOK MUHALEFET ETTİK"

Z.S. MHP’nin koalisyonda olduğu dönemdeki Türk Eğitim Sen (TES) le AK Parti dönemindeki TES arasındaki mücadele anlayışı bakımından farklar nelerdir?
Y.Ş. Mücadele anlayışımızda hiçbir değişiklik yok ama eylemlilik noktasında MHP’li Hükümet’e çok daha fazla yükleniyorduk. Hatta eski şube başkanımızla birlikte sık sık kamuoyunda ve öğretmen odalarında dile getirirdik. 57’nci Hükümet’e yaptığımız muhalefetin yarsını bu Hükümet’e yapmadık. Hem eskiden eğitim camiası adına yaptığımız eylemler sertti, daha doğrusu sertmiş; şimdi anlıyoruz. Hem de eski siyasiler sert eylemlere ve söylemlere daha hoşgörülüydü; şimdikiler burnundan kıl aldırmıyor. Bir de üyelerinizin talepleridir sendikacılığınızın yol haritaları. Özellikle AKP Hükümeti’nin başlarında ve ortalarında yaptığımız eylemlere kimi zaman kendi üyelerimizden de itirazlar geldi. Herhalde bu siyasi iktidara tanınan kredi, Cumhuriyet tarihinde hiçbir siyasi iktidara nasip olmamıştır. Fakat buna rağmen sendikaların hayır kurumları olmadığını, her Hükümetle yaka-paça olarak çalışanların hakkını bir adım öteye taşıma konusunda varlıklarını anlamlandıran mesleki dayanışma örgütleri olduğu noktasında bir bilinçlendirme yapabildik.

"ADI SENDİKA OLSA DA ONLARI SİYASİ KURULUŞ SAYIYORUZ"
Z.S. Bütün sendikalar kendisine yakında olduğu bir parti ile özdeşleşirlerken, TES’de MHP ile özdeşleştiriliyor. Bunu nasıl yorumluyorsunuz?
Y.Ş. Bizim üyelerimiz kendilerini pek öyle özdeşleştirmiyor. Zaten sendikal tabanımızla ilgili bilimsel çalışmalar ve anketler yaptığımızda da; siyaseten bölücü unsurlar hariç her kesimi kapsadığımızı ve aynı çatı altında bir arada tuttuğumuzu görüyoruz. Bu açıdan tam bir Türkiye sendikasıyız. Sendika yöneticilerimiz noktasında da aynı zenginlik sözkonusu. Fakat Hükümet’in ve kendini Hükümetin Değneği olarak kodlayan adı sendika olsa da siyasi bir kuruluş saydığımız malum yapının adaletsizlikte sınır tanımamaları ve eğitim camiasında zulmün ayyuka çıkması herkesi Hükümet’in uygulamaları karşısında birleştirdi. Eski Şube Başkanımızın siyasete girmesi de bu noktada bir çözüm arayışı idi. Daha evvel yerel yönetimlerde bazı üyelerimiz de AKP’den ve MHP’den aday yada aday adayı oldular. CHP, DSP, BBP’den de adaylıklar düşünenler oldu. Birey olarak ben de dahil herkesin bir ideolojisi ve ruhuna doygunluk veren siyasi ülküler olabilir. Önemli olan kendiniz için mi, milletiniz veya milletinizin en önemli parçalarından eğitimciler için mi mücadele ettiğinizdir. Onurumuz için mücadelenin içindeyiz.
Z.S. İktidarlar değiştikçe yetkinin el değiştirmesinin size göre en önemli üç nedeni nedir?
Y.Ş. İktidarlar değişince genelde yetkinin de el değişmesi çalışanların özlük ve sosyal haklarının kontrol altında tutulması içindir. Siyasiler, kontrol ellerinden gider diye çok korkarlar ve hep yanlarında uslu uslu oturacak meslek örgütlerini severler. Onlara ikbal mi dağıtırlar, imkan mı üretirler, fetva mı keserler, emir mi verirler; bilmiyoruz. Bu konuda empati de yapamıyoruz. İktidar her yeri dizayn etmek ister de çalışanların aidatlarıyla kurulan ve onları iktidara peşkeş çeken yapılara çalışanlar nasıl prim verirler, işte onu anlayamıyoruz. Maalesef işçi sendikacılığında da durum böyle, odalarda da..

"HAK ETMEDEN, MÜDÜR/İLÇE MEM OLANLAR HEMEN SIRITIYOR"
Z.S. Okul / kurum yöneticileri bir kez yönetici olduktan sonra makamı garanti olarak gördükleri için rahat davranmaya ve okulu/kurumu boşlamaya başlıyorlar. Sonra da emekli oluncaya kadar hemen hemen hiç değişimle uğraşmıyorlar deniyor. Bu açıdan bakıldığında müdür ve müdür yardımcılarının kadrosuz görevlendirilmeleri daha iyi olmaz mı?
Y.Ş. Kurum yöneticiliği gitgide farklılaşmakta, dolayısıyla yöneticiler de yeniliklere adapte olmakta. Kurumu boşlamaları ve hep aynı noktada kalmaları rekabetçi bir dünyada onların ayakta kalmalarına, hatta yöneticilik yapmalarına da engeldir. Az da olsa böyle tipler olabilir ve bunlar da kendilerini siyaseten o da olmazsa sendika görünümlü siyaseten korumanın, kollamanın derdindeler. Ve bu iş yaşla da, gençlikle-ihtiyarlıkla da ilgili değil. Hak etmeden bir yerden bir yere gelenlere bakın – iste okul müdürü, ister ilçe milli eğitim müdürü – hemen sırıtıyor. Eğitim becerisi az, kurumsal işleyiş bilgisi zayıf, iletişimi sıfıra yakın, temsil kabiliyeti yetersiz, hatta kişilik problemi bulunan bazı tipler kerametlerini kendilerinden menkul zannedince iyice azıtabiliyorlar. At arabasının dingiline takılan kelebeğin “amma da tozuttum” demesi gibi tozutanlar var ama sayıları sınırlı. Bizim işimiz de bu tiplerle uğraşmak.

"EĞİTİM CAMİASININ DERİSİ YÜZÜLDÜ"
Z.S. Son yönetici atamalarını çok fazla eleştirdiniz. Acaba atananların çoğunluğu sizin sendikanızdan olsaydı aynı tepkiyi verir miydiniz?
Y.Ş. Biz yöntemi eleştirdik ve eleştiriyoruz. Bir değerlendirme kriteri koymadan, siyaseten katl denecek tarzda eğitimin hafızasını da sıfırlayacak tarzda yapılan işlere karşı çıkmak varlık sebebimizdir. Bu iş çoğunluk, azınlık meselesi değil. Geçmiş Hükümetler döneminde siyasi atraksiyonlar yapıldı ama iyi-kötü hukuk mücadelesi imkanı vardı. Şimdiki durum eskiye göre eğitim camiasının derisinin yüzülmesidir. Biz kendimize hiçbir zaman ayrıcalık istemedik ve istemiyoruz. Eşit şartlar istiyoruz.

"YANLIŞLARDAN HESAP SORULMA OLUR VE OLMALIDIR"
Z.S. Son bir yılda MEB’de esen yöneticilerin görevden alınması dalgasına karşı, iktidar değiştiği ve rüzgâr tersine estiği zaman intikam alınacağına dair duyumlar alıyoruz! Bu konuda söylemek istediğiniz bir şey var mı?
Y.Ş. 7 Haziran Seçimleri memleketin normalleşmesine biraz katkı sundu. Neticede kurulacak koalisyon da işlerin daha dengeli ve kurallı gitmesine hizmet edecektir diye düşünüyoruz. Mevcut yapı siyaseten aynı güçle devam etseydi muhtemelen aynı zulümler de katlanarak devam edecekti. Siyasetin üzerimizde etkisini görebilme adına acayip bir deney. Devlet işleyişinde intikam alma olmaz ama yanlışlıklardan hesap sorulma olur ve olmalıdır.

"BALONLARI SÖNÜNCE SIĞINTI OLACAKLAR, 28 ŞUBAT GİBİ..."
Z.S. Sendikaların sık sık birbirlerine karşı “sosyal medya ve basın yoluyla hakarete varan ifadeler kullandıklarına şahit oluyoruz. Aynı hizmet kolunda aynı amaca hizmet eden sendikaların birbirleri hakkında söyledikleri bu tür ifadeleri nasıl yorumluyorsunuz?
Y.Ş. Bir sendika bütün sendikalarla kavga halinde değil. Mızıkçı bir sendika var ve çocuk gibi davranıyor. İsteklerine ket vurulduğunda da ciyaklıyor. Biz oyun oynamıyoruz, adam gibi sendikacılık yapıyoruz. Hakkımızı alma yada savunma durumunda net duruşumuz olur. Evvelki Hükümetlerde de böyleydik, yarınki Hükümetlerde de böyle oluruz. Ama birileri yarın balonları sönmeye başlayınca gene cesaret almak için yanımıza sığıntı olmaya başlar. Tıpkı 28 Şubat gibi.. Lakin “Geçti Bor’un pazarı”…

“KOLTUKLARINA ŞAHSİYETLERİNİ ZAMKLA YAPIŞTIRANLAR VAR”

Z.S. Sizi Aktif Sen ve Eğitim Bir Sen’den ayıran özellikler nelerdir? Tabanlar aynı gibi duruyor! Örneğin TES’ten istifa eden bir üye kendine yakın gördüğü diğerine geçiyor. Sol olarak görülen sendikalara geçmiyor. O halde neden ayrılar?
Y.Ş. Tabanlar aynı gibi durmuyor, bizim tabanımız – teşbihte hata olmasın – bir öncü telefon operatörü gibi her yeri kapsıyor, herkesi içine çekiyor. Dini teşekkül görünümlü yapıların sendikacılık yapmaları kolay değil ama denemeye değer. Sendikacılıkta iş ve emek üretecek herkese saygı duyarız. Malum 1 diye kodladığımız yapı ise karmaşık bir yapı; baştan beri talepsiz ideolojik olarak duranlar var. AKP devrinde “Amerika yeni keşfedilmiş de altına hücum” havasında olanlar ve gelenler var. Koltuklarına şahsiyetlerini zamkla yapıştıranlar var, bunun için yanaşanlar var. Siyaseten iş görmek, kayırılmak için bahane arayanlar vs. var. Rüzgarın yönü değiştiğinde o tabanın altında bir ayakkabı tabanı olup olmadığını göreceğiz.

“KUL HAKKINI YOK SAYAN KADROLAŞMA YAŞANDI”

Z.S. Sınavla yönetici olunabilir mi? Yönetici atamalarında – görevlendirmelerinde kriter ne olmalıdır?
Y.Ş. Hem sınavla hem birikimle olur. Siyasetin müdehalesinden uzak çağdaş normlarda bir sistemle olur. Değerlendirme kriteri net olur ve yöneticilik vasıflarının tamamını toplayan bir sistemle olur. Sistem ikide bir değiştirilmez. Başarı endeksli ama başarıyı da sadece sınav başarısı olarak görmeyen bir sistem oturtulmalı aslında. Bu konuda sendikamızın görüşleri kamu oyunun bilgisindedir. Bütün bu çağdaş normlara karşın ülkemizde bulunan realite eşit yarışmanın tek mümkünü olan merkezi bir sınav sistemi ile yönetici atamasını mümkün kılmaktadır.Çünkü vahşi, insan onurunu ve kul hakkını yok sayan kadrolaşmanın bizi getirdiği nokta içler acısı bir hal almıştır.
Z.S. Son yönetici atama ve yer değiştirme yönetmeliğinde iktidarın kendi kadrosunu oluşturacağı şeklinde düzenleme yapılmasının olumlu ve olumsuz yönleri nelerdir size göre?
Y.Ş. Olumlu hiç bir yanının olması mümkün değildir.Cumhuriyetin ruhuna aykırıdır.Vatandaşlar devlet kadrolarında siyasi düşüncesine göre değil liyakatine kariyerine göre atanmalı. Anca böyle çıkar memleketimiz düze.Kim iyi yönetici ise ve bir fazladan taş koyuyorsa Sendikamız onu destekler.

“MAALESEF NE KADAR DİNİ DAR OLDUKLARINI GÖRDÜK”

Z.S. AYM'nin yasayı iptalini nasil yorumluyorsunuz. Goreve iadeler olursa ortaya büyük bir karmaşa çıkmaz mı?
Y.Ş. Röportajımızı yaptığımız şu saat itibarıyla resmi bir açıklama Anayasa Mahkemesi'nden yapılmadı.Ama haber merkezlerinin aktardığı ve Genel Başkanımızın Twitter paylaşımı iptal edildiği yönünde..Bence karmaşadan daha önemlisi hukuksuzluğa uğrayanlara adaletin tecelli etmesidir.
Dindarlığından dolayı baskı ve zulüm altında ezilmişliğin ve ötekileştirilmişliğin hikâyelerini anlata anlata sendikacılık yapanların, maalesef ne kadar dini dar olduklarını vahametle izliyoruz.
Her haksızlığa ve zulme uğrayan Eğitim çalışanı bunun hesabının sadece Türkiye Eğitim Sen tarafından sorulacağını , işvere karşı sadece kendilerine makam mevki ve ceylan derisi koltuk için kelle sayısı muamelesi yapılmayacağını bilmedir.Sendikal Tercihini yaparken Yürüdüğü bu yolda kim onu yalnız yürütmez ona bakmalıdır.
Bu adam kayırmacılığın, eğitimi siyasetin heva ve hevesine terk etmenin, görevde yükselmeyi yağcılık ve yandaşçılık seviyesizliğine düşürmenin dünyadaki hesabı olarak Ebu Zer yüreği ile karşılarına dikileceğimizi ve fillerden azgın mağrurluğunuzun Ebabilleri olacağımızı, Bu zulmün karşısında dikilerek gereken tüm mücadeleyi her yerde vereceğimizi ta en başında söylemiştik. Şimdi hem bu arkadaşlarımızın haksız ve hukuksuz bir şekilde görevden alındıkları makamlarına iadelerini hemde bunun sorumlularının sahibinin sesi olanların puanlama tetikçileri ve mülakat komedisinin baş aktörlerinin peşini bırakmayacağız. Hukukun balyozu onlarada uğrayacak inancımız tamdır.Tüm kamu çalışanları ve ülkemiz adına birçok hayır getirmesi dileğiyle...

Z.S. Öğretmen rotasyonu konusunda ne düşünüyorsunuz? Müdürlerin rotasyonu ilk konuşulmaya başladığında geniş bir kesim itiraz etmişti. Ancak uygulandıktan sonra itirazlar kesilmiş ve başta itiraz edenler dahil büyük çoğunluk rotasyondan memnun olmuştu?
Y.Ş. Rotasyonun mantık olarak olması gerektiğini ama uygulama usullerinin hatalı olduğunu baştan beri ifade ettik. Okul/kurum müdürü, şube müdürü/ müdür yardımcısı, ilçe müdürü/ il müdürü, müfettiş/denetçi; herkesi kapsayabilir, belirli kriterlere göre belirli süreler işler ve bu da ikide bir değiştirilmez. Ve bazı yöneticilerin ayağının kaydırılmasıyla siyaseten veya sendika yoluyla birilerine tarla açar gibi makam ve yer açmaya dönüştürülmez, dönüştürülmemeli. Niyet bozuk olunca sonuç da aynı oluyor. PKK ilintili siyasi partinin hep barış, kardeşlik demesi gibi; sanki savaşan başkaları..
Öğretmen rotasyonunda da aynı mantık var. Biz, öğretmen odalarında Kavimler Göçü gibi bir yer değiştirme dalgası siyasi İktidarca planlanıyor” dediğimizde yandaş yapı bunun palavra olduğuna dair mesajlar çekiyordu. Şimdi esnetilmesinden yana.. Mantık olarak öğretmen yada eğitim çalışanlarında da rotasyon belli kriterlere ve yasal kazanımları da sarsmayacak bir şekilde işletilebilir. Ancak burada amaç farklı.. Korku imparatorluklarında herkesi yerinden etmek, işinden etmek için de hazırlayıcı bir korkudur. Sırf birilerine rahatlık verme adına bütün bir camiaya rahatsızlık verme noktasında iş görenlerin bugüne kadar karşısında olduk, bundan sonra da olacağız.
Z.S. Kocaeli’nde eğitimin durumunu nasıl görüyorsunuz? En önemli 3 sorun ve en başarılı 3 çalışma diye sorsak neleri söylersiniz?
Y.Ş. Pekiyi görmüyorum ve halen de kötüye gidiyor. Temel 3 sorun: 1.Siyasetin etkisi, gölgesi 2.Adaletsizliğin güveni de kaybettirmesi 3.Eğitimin içeriğinin boşaltılması. Başarılı çalışmalarsa halen eğitim motivasyonunu yitirmeyen ve idealistçe değer üreten lokal örneklerden geliyor. Bütün bu olumsuzluklara rağmen Eğitim Çalışanlarının özverili idealist çalışmaları ile onlarca iyi örnek karanlık gökyüzünde yıldız gibi parlıyor. Akademik,spor,kültürel başarılar ve etkinlikler eğitim çalışanlarının özverileri ile gerçekleşiyor.Bizde her zaman bu konularda yanlarında yer alıyor ve destekliyoruz.
Z.S. Kocaeli’nde eğitimle ilgili çalışmalarınız var mı? Varsa neler?
Y.Ş. Sürekli onun için çalışıyoruz. Eğitim yoluyla Türkiye’nin düzlüğe çıkacağını düşünüyoruz. Başöğretmen’in dediği gibi de er yada geç “behemahal muzaffer olacağız” inşallah. Daha önce eğitim ve eğitim politikaları ile çokça görüş ve proje beyan ettik. Zaman zaman yerel eğitim sorunlarıyla ilgili eylem planları oluşturduk ve tüm siyasilere sunduk. Madde bağımlılığı, uyuşturucu ve cinsel istismar gibi konularla mücadele ettik. Mesela merkezi okulların şehir dışında kampus niteliğindeki eğitim yapılarında toplanması gibi önerilerimiz de bugün kısmen kabul görmüş görünüyor. Bundan sonra da eğitimin derlenip toparlanması için yeni çalışmalar içinde olacağız. Tek başına burnundan kıl aldırmayan siyasiler ve onlar gibi hareket eden bürokratlar günah çıkardıkça Kocaeli için daha samimi ve daha gerçekçi projelerin içine girebileceğiz. Söyleyecek çok sözümüz var, yeter ki kulaklar ve yürekler açık olsun.
Z.S. Zaman ayırdığınız için teşekkür ederim….
Y.Ş. Asıl bana bu imkanı verdiğiniz için ben teşekkür ederim.

Kaynak: (İHA) - İhlas Haber Ajansı Editör: Metehan OĞUZ
 
Etiketler: Türk, Eğitim, Sen, Röportajı:, "Eğitim, , camiasının, , derisi, yüzülüyor",
Yorumlar
Ulusal Gazeteler
Süper Lig
Takımlar
P
Av
M
B
G
O
1
Galatasaray
87
73
1
3
28
32
2
Fenerbahçe
85
85
1
4
27
32
3
Trabzonspor
52
54
12
4
16
32
4
Rizespor
48
43
12
6
14
32
5
Beşiktaş
48
42
12
6
14
32
6
Kasımpasa
46
55
12
7
13
32
7
Başakşehir
46
42
12
7
13
32
8
Sivasspor
44
38
10
11
11
32
9
Alanyaspor
42
41
10
12
10
32
10
Antalyaspor
42
36
10
12
10
32
11
A.Demirspor
40
48
10
13
9
32
12
Samsunspor
38
36
14
8
10
32
13
Ankaragücü
37
40
11
13
8
32
14
Kayserispor
37
36
12
10
10
32
15
Konyaspor
36
34
12
12
8
32
16
Hatayspor
33
36
13
12
7
32
17
Gaziantep FK
31
35
17
7
8
32
18
Pendikspor
30
36
16
9
7
32
19
Karagümrük
30
35
16
9
7
32
20
İstanbulspor
16
25
21
7
4
32
Nöbetçi Eczane


Nöbetçi eczanlerle ilgili detaylı bilgi için lütfen tıklayın.

Arşiv
Modül 1

Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.

Haber Yazılımı