Haber Detayı
29 Kasım 2014 - Cumartesi 00:01
 
Zekeriya Soydaş’tan SAĞLIK SEN Röportajı
Röportaj Haberi


Zekeriya SOYDAŞ (Z.S.):  Bize kendinizi kısaca tanıtır mısınız?

Kerem ÖZGÜLER (K.Ö): Adım Kerem Özgüler. Sağlık Sen Kocaeli şube başkanıyım. Diş hekimiyim. Darıca ağız ve diş sağlığı merkezinde yöneticilik yaptım. Sonra İl sağlık müdürlüğünde şube müdürlüğü yaptım. 2 yıldır da Sağlık Sen Kocaeli şubesi yönetimindeyim, şube başkanı olarak devam ediyorum.

Z.S. Profesyonel mi?

K.Ö. Profesyonel sendikacıyım 7-8 aydır. Ondan öncesi hem çalışıp hem sendikacılık yapıyordum diğer zamanlarda. Şu anda profesyonel olarak sendikacılık yapıyorum. Türkiye’deki tek diş hekimi şube başkanıyım.

Z.S. Son on yılda sağlık alanında büyük reformlar yapıldı. Hatta en büyük reformların sağlıkta yapıldığı söyleniyor. Gerçekten de en fazla yatırım sağlıkta mı yapıldı?

K.Ö. Sağlık reformunu iki şekilde değerlendirmek gerekiyor. Birincisi sağlık hizmetleri, ikincisi sağlık hizmeti suna çalışanlar açısından.

Z.S. Çalışanlar mı, hizmet alanlar mı?

K.Ö. Sağlık hizmeti Türkiye’de inanılmaz değişti. Hakikaten bütün ülkeye model olacak bir düzeye, hatta dünyaya model olan sistemli bir değişim oldu. Bu on iki yılda sağlıkta değişim programı şöyle açıklayayım ben, notlarımdan net verileri vereyim. Kocaeli gibi bir işçilerin çok fazla olduğu sanayi şehri olan Kocaeli’nden örnek vererek gideyim. Kocaeli gibi bir şehirde bir veya iki SSK hastanesi ile sağlık hizmeti sunulurken, şu anda aynı kitleye hizmet on dört hastane ile sunuluyor Kocaeli’nde.

Z.S. Sigortalılara mı yoksa!

K.Ö. Sigortalılar için söylüyorum bunu ben. Dönüşümün nerden gelip nereye vardığını söylemeye çalışıyorum. Yani iki hastane ile bütün hastanelere hizmet veriliyordu, şimdi hastanelerin hepsi birleşti bu dönüşümün en büyük aşamasıdır. Ve sağlığa ulaşım inanılmaz kolaylaştı. Eskiden hastanelerde inanılmaz sıralar vardı…

Z.S. Kuyruklar vardı…

K.Ö. Evet kuyruklar vardı. Değnekçiler vardı. Bunlar sıraları dizerlerdi. Sabahtan namazdan itibaren kalkıp sıralara girdiğimizi biliriz. Bunlar kalktı hatta öyle bir seviyeye geldi ki, şu an hastanelerde telefon açıp saatimizle randevumuza gidebiliyoruz. Randevu saatinden 10 dakika önce gidip randevu saatinde muayenemizi olup çıkabiliyoruz. O seviyeye de geldi. Şimdi az sonra verileri de söyleyecem. Şimdi burada bunlar sadece görsel değil veri olarak ta var.  Kocaeli bira geride kalmakla birlikte ekipmanlar, cihazlar konusunda Türkiye standartlarına uygun ekipmanlar cihazlar ve hastanelerimizdeki araçlar, bunlar da oturdu.

Z.S. Tesisat donanım açısından geri kalınan konu nedir?

K.Ö. Biraz geriden takip etti ama yetişti. Şu anda biz tesisat donanım açısından değişim dönüşümleri takip ediyoruz. Bunlar sürekli değişip dönüştürülüyorlar. Burada yılların hastaneleri var. Kandıra devlet hastanesi var. Orası çok eski bir hastaneydi. Köhneydi. Şimdi oraya çok güzel bir hastane yapıldı.

Z.S. En iyi durumda olan hastane hangisi Kocaeli genelindeki hastaneler arasında sizin bildiğiniz?

K.Ö. Bunu değerlendirmenin değişik kriterleri var. Hani en iyi şurası demek zor olabilir.

Z.S. Teçhizat açısından!

K.Ö. Eğitim araştırma hastanemiz var Derince de. Tabi burada sağlık bakımından 3. Derece sağlık hizmeti sunuyor. Ondan sonra üniversite hastanemiz var. E bununla birlikte Farabi Devlet hastanesi var yeni hastanelerimizden fiziki şartların düzgün olduğu hastaneler. Bunların hepsi iyi hastaneler.

Z.S. Peki geri durumda olan ve geliştirilmesini düşündüğünüz hastaneler ve geliştirilmesi gereken hususlar nelerdir size göre? Bu arada bu kanalla mesaj göndermiş olalım.

K.Ö. Fiziki olarak kötü olan hastanelerimizden biri Kocaeli devletti. Şu an orada da yeni hizmet binası yapılıyor. Bir kısmı yapıldı. Burada da, yani Kocaeli devlette de bir seviye kazanmış olacağız. Seka yine dönem dönem değişiklikler oldu, ek binalar yapıldı. Eski tarafları var, yeni tarafları var ve bunlar şehrin içinde kaldı. Önümüzdeki süreçte yine sağlığın bir parçası olan şey hastaneleri, bölge hastaneleri var. Burada cephaneliğe yapılan bölge hastanesi olacak. Burada 1100 yataklı, içinde dört beş tane hastanenin kompleks olduğu, birçok otelin ve soysal imkanlarında olduğu bir hastane kampüsü olacak. O birçok sorunu da halletmiş olacak. Bu sağlık hizmetlerinden şunu da örnek verebiliriz sağlık hizmetlerinin nasıl ileri boyutlara geldiğini 12 yılda. Eskiden biz bunu televizyonlarda görürdük. Bir Almancı gelip burada rahatsızlanırsa Almanya’dan uçaklar kalkardı, uçaklar, ambulans helikopterler, ambulans uçaklar kalkıp gelirdi biz bunu hayretlerle izlerdik. Ama hamd olsun şu anda ülkemizde ambulans uçağından, ambulans helikopterinden bununla ilgili yani ilimizde de oluyor. çoğu zaman hastanelerden bize sevkler geliyor ambulans helikopterlerle. Bu seviyelere geldi.

K.Ö. Sağlık hizmetleri açısından gelişimlerde bahsettim. Şimdide sağlıkta dönüşüm mimarı dediğimiz sağlık çalışanları hakkında bahsetmek istiyorum. Bu 12 yıllık süreçte tabi bu güzel gelişmeler kazanıldı milletimize daha iyi çalışılmaya başladı. Sağlık hizmetleri çok iyi seviyeye geldi. Bununla ilgili verileri söylüyorum 2002’de bir vatandaşımız hastaneye yılda 2 kez gidiyordu. Bu 2013-2014’de bir vatandaş sağlık kurumlarına ortalama 9 kez gidiyor.

Z.S. Bunu iyi mi görmeliyiz?

K.Ö. Şimdi bunu iyi kötü karşılaştırabilir. Eskiden belki imkânı yoktu gidemiyordu veya güvencesi yoktu gidemiyordu veya parası yoktu gidemiyordu. Bunların yolu açılmış oldu.

Z.S. Anladım, ulaşım kolaylaştı

K.Ö. Sağlığa ulaşım rahatladı.

Z.S. Yoksa sağlık daha çok bozulmadı?

K.Ö. Yok bozulmadı. Burada sağlık bozulmadığını şuradan da anlıyoruz. Hani yaşam yaşları, durumları yükseldi. Yaşam kalitelerimiz yükseldi bu on iki yıllık süreçte. Bu dönüşüm hasta merkezli oldu. Bizim burada çalışanlarımız adına sıkıntı yaşadığımız şeyleri söylüyoruz biz. Tabi ulaşım rahatladı ama çalışanlarımızın iş yükü arttı. Çalışanlarımızın iş yükü 5 kat artı. Doktorlarımızın, sağlık görevlilerimizin, hemşirelerin, ebelerin, röntgencidir, röntgen teknisyenidir. Bu hepsini kapsıyor şok ürünler hizmetlisinden.

Z.S. Tam gün yasası da bu sıkıntıyı devam ettirdi mi? Yoksa o ayrı bir olay mı?

K.Ö. O ayrı bir olay. Şimdi burada çalışanlarımızın sırtına 5 kat yük geldi. Niye 12 yılda işi 5 kat arttı. Çalışan sayısı%50 artmış. 12 yılda. Yani 2 katına çıkmış çalışan sayısı. Ama yaptığımız iş 10 katına çıkıyor. Böyle bir şey var.

Z.S. Yetişebiliyor mu peki sağlık personeli buna?

K.Ö. Artık şimdi biz bir çalışma yaptık. Tükenmişlik ile ilgili bir çalışma. En fazla tükenmişlik hisseden çalışan grubu sağlıkçılardır.

Z.S. Yalnız şöyle bir şey çıkıyor ortaya. Eskiden iki sefer uğruyordu yılda, şimdi 10 sefer uğruyorsa ve sağlık görevlilerine %50 yük biniyorsa daha önce sağlık görevlileri bayağı bir rahat mıydı?  Yatıyor muydu sağlık görevlileri? Böyle bir anlam mı çıkaralım mı oradan? 

K.Ö. Yok, bunu demek de haksızlık olur. Şimdi bazı standartlar var. Bakıyorsunuz, ben diş hekimiyim diş hekimi ile ilgili konuşayım. Daha net olur bilgi yanlışlığı olmaz. Avrupa’da bir diş hekimi günde 13 hasta bakarken, standart 12 ve 13 hasta iken biz burada 25-30-50 hasta bakıyoruz bir günde. Yani bu iş yükü önceden yaptığımız işin azlığıyla alakalı değil. Önceden de standart işlerimiz vardı. Şimdi işlerimiz 2 katına 3 katına çıktı. Ve yani artık sağlık çalışanları burada tükenmişlik sendromu içine girdiler. Yani bununla birlikte hani bir sürü bizim talep ettiğimiz şeyler var. Hani adaletle hükmetme sistemi, nöbet ücretlerinin yetersizliği, iş yükünün çokluğu,bunlarda bu süre içinde hasta merkezli değişim olduğu için biraz çalışanlar göz ardı edildi. Hekimler, sağlık çalışanları insanların birazcık gözünden düşürüldü. Değerleri de düşürüldü. Yani insan gözündeki değerleri. Bunu da ne olarak görüyoruz. İşte sağlıkta şiddet olarak görüyoruz. İnsanlar eskiden, belki eskiden de bu doğru değildi. Biz tabi o zaman daha sağlıkçı değiliz. Biz hastaneye giderken korka korka giderdik. Bir yerden doktor mu çıkacak bize kızacak. Hemşire mi çıkacak. Bu o zaman bu doğru değildi. Ve şimdi de gidip bir hastanın doktorun kapısını vurmadan, müsaade istemeden açması haline geldi.

Z.S. Yalnız bu bütün devlet kurumlarında var galiba. Eğitimciler de bundan rahatsız. Emniyetçiler de bundan rahatsız. Sanırım devlet memurluğu burada biraz daha pasifize edildi.

K.Ö. Evet. 

Z.S. Sağlıkta yapılan birçok reform var. Bu reformlar nedeniyle sağlık çalışanlarının bazı serzenişlerini görüyoruz ama memnuniyet durumu nedir? Gerek hastaların, gerekse çalışanların memnuniyeti açısından? Bununla ilgili bir çalışmanız var mı?

K.Ö. Sağlıkta memnuniyet ile ilgili yapılan çalışmalar “TUİK verilerine göre” Türkiye’de vatandaşın sağlıktan memnuniyeti 12 yılda % 33-34’lerden % 79’ a çıktı. Bu hastaların memnuniyet oranı.

Z.S. Çok iyi bir oran!

K.Ö. Evet bu çok iyi bir orandır. Ama aynı zamanda bir yeni bir projede yapıyoruz Kocaeli’nde başlattık bunu. “Mutlu çalışan, memnun hasta” projemiz. Bu noktada çalışanların memnuniyetinin bu derecede az önce saydıklarımızdan dolayı artmadığını görüyoruz.

Z.S. İş yükünün artması…

K.Ö. İş yükünün artması, ek ödeme sisteminin adaletsizliği, nöbet ücretlerinin yeterli olmaması, nöbetli çalışma sistemi, ondan sonra bu yakın dönemlerde seyyanen zamlar yapıldı. Bunların sağlıkçılara yapılmaması, bir dönem ek ödeme, döner sermaye alıyoruz diye başka memurlara seyyanen zamlar yapılırken bizim göz ardı edilmemiz, birçok sebep sayabiliriz bununla ilgili. Sağlık çalışanlarının sıkıntıları ile ilgili…

Z.S. Sağlıkta reformlar yapılırken bir kısım kişilerce sağlığın paralı olacağı söyleniyordu. Bakıyoruz ASM’ler dahil bütün sağlık kurumları acil hizmetler dahil ücret alamaya başladılar. Bu konuda ne söylemek istersiniz?

K.Ö. Öncelikle şunu belirtmek isterim ki sağlık politikamızda sağlık hizmetlerinin kamu eliyle yürütülmesi bizim vazgeçilmezimizdir. Sağlık hizmetinin kamu eliyle yürütülmesini talep ediyoruz.

Z.S. Yani özelleştirilmemeli mi? Özele devredilmemeli mi?

K.Ö.  Evet özelleştirilmemeli, özele devredilmemeli. Denetimi,  kontrolü, herşeyiyle kamunun elinde olması gereken, sosyal devletin gerekliliği olan sağlık hizmetinin sunulması bizim birinci olmazsa olmazımızdır. Tabi burda sağlık hizmeti ücretli oldu mu yine bunda yine bunda sağlıkta reform dönüşümüne bakarsak bundan 12 yıl yada daha öncesine gidersek sağlıkta bir kayıt dışılık vardı.  Bunu nasıl açıklayabilirim. Eskiden hastane yolu muayenelerden geçerdi.  Muayeneye uğramadan hastaneye gidemezdiniz.

Z.S. Doğru

K.Ö. Bunun da kaydı yoktu yani çok kontrol altında değildi, ameliyatlar sonrasında bıçak parası olayları vardı. Bunlar zamanla tam gün yasasıyla, gerçi bu yasanında bir sürü eksiği gediği var onlarla ilgilim de düzenlemeler istiyoruz ama tam gün yasasının da olması gerektiğini düşünüyoruz. Tam gün yasasıyla bunun önüne geçilmiş oldu. Bir başka açıdan da bakarsak 2002 de bir ilaç aldığınızda, bunlar alanımız dışında ama sosyal güvenlik olarak ta değerlendirirsek, 2002 den önce sosyal güvencesi olan vatandaşımızın sayısına bakarsak şimdi sosyal güvence oranı %100 artmıştır. 2002 den önce sosyal güvencesi olmayan vatandaşımızın sayısı çok fazlaydı. Vatandaş bir ilacı aldığında  şimdi karşılaştırma yapacağım, bir ilacı örnek vereyim size, sonra tekrara dönebiliriz. Bir ağrı kesici veya bir antibiyotik bundan 13 yıl önce ben çok iyi hatırlıyorum fiyatı 69 Liraydı. Bugün o ilacın fiyatı 9 Lira.

Z.S. Yerli üretimden mi kaynaklanıyor?

K.Ö. Bu konu çok bilgim dahilinde olan bir konu değil ama ilaç sektöründeki yerli üretim şu anda teşvik ediliyor.

Z.S. Yani bir gelişme var!

K.Ö. Tabi yerli ilaçlarımız var, gelişiyoruz  zamanla buda devlet desteği ile artıyor ama tabiiki yerli üretimin girmesiyle piyasada bir rekabet ortamı doğuyor ve neticede ilaç fiyatları bu seviyeye indi. 69 dan 9 liraya, 50 liradan 3 liraya, 4 liraya düştü.  Vatandaş gidip bir ilaç alırken verdiği ücret buydu. Vatandaş tabi şimdi muayenelerden ücret alınmasını da istemiyor, bunlar değişik yerlerde sorunlar oluşturuyor. Eczacılar vatandaşla karşı karşıya geliyor. Bunlar birçok sorunlara da sebep oluyor. Bunları istemiyoruz. Bunlarda azamiye indirilmeli, bitirilmeli. Burada vatandaşa da düşen görev var.

Z.S. Kerem bey, eczanelerden ücret ödenmesinin sebebi sizce nedir? Niçin hastanede değil de eczanede ödeniyor ücretler. Çünkü geçmişe dönük borç çıkarılınca kimse hatırlamıyor bunu.

K.Ö. Şimdi bu konuda bizimle birebir alakalı bir konu değil ama eczacı arkadaşlarımızdan öğrendiğimiz kadarıyla şöyle sonuçta ilaçların büyük bir kısmını sosyal güvenlik kurumu ödüyor eczacılara. Vatandaş % 10 nu 20 sini ödüyor. % 80nini sosyal güvenlik kurumu ödüyor. Eczacı eliyle bu parayı aldırırsa kendi ödeyeceği kısmı bu aldığı ücretle denkleştiriyor.

Z.S. Yalnız orda şöyle bir sıkıntı ortaya çıkıyor. Vatandaş gidiyor eczaneye ilaç alıyor, geçmişe yönelik borcu çıktığı için cebinde para olmayabiliyor. Donup kalıyor.

K.Ö. Ben olayı kendi alanıma çekeyim yine. Şimdi şu konu çok önemli, vatandaşımızın sağlık hizmetine ulaşımı çok kolaylaştı. Sağlık hizmetinden faydalanması çok rahatladı ama şöyle bir sorun çıktı. Vatandaş artık “şu an biz iş yükünden bahsediyoruz, acildeki yoğunluktan bahsediyoruz. Bir acilde bir günde bin hastaya bakılıyor.

Z.S. Doğrudur. Bu manşet olacak bir şey hakikaten. Bir hastanede acil bölümünde bine yakın hasta bakılıyor. Bu hasta sayısı ya savaş halinde olur, ya doğal afette olur, ya çok büyük bir şey olursa olur ama gidip bakıyorsunuz ki bu bin hastadan ancak 10 – 15 tanesi acil vaka! Buda neyi gösteriyor, buraya giden hastalar öncelikle acilde ücret alınmayacak dendiği için acili tercih ediyor ve acile yığılmaya başladı. 

Z.S. Doğrudur!

Burada muayene ücreti vermeyeyim. Kendine yol bulmaya başladı vatandaş. Bakanlık bunun da önüne geçti artık. Hasta gerçekten acil değilse bundan da ücret alıyor artık. Birazda bu şeyden çıktı, sağlıktan faydalanmayı çok işlevsel yapmıyoruz. Artık vatandaş hasta olduğunda değil de canı sıkıldığında da gidebiliyor tabiri caizse! Bir mahalle toplantısında ben bunlara çok şahit oldum diş hekimliği yaptığım dönemlerde. Gece saat üçte mahalle toplanıp oturup çay içiyorduk gelmişken bi de dişlerimize baktıralım diyerek gelen oluyordu yani.

Z.S. Kerem bey, bir gecede 1000 hasta bakan şu hastane var diyebileceğiniz, yoğunluğu en fazla olan hastaneler hangileridir?

K.Ö. Tabi. Kocaeli devlet hastanesi yoğunluğu çok fazla olur hasta sayısı 1000’e yakın olur tam bini bulmasa da. Derince eğitim hastanesi çoğu zaman bini yakalıyor. Farabi devlet hastanesi Darıca’da, Gebze’de Fatih devlet hastanesi bunlar hayli fazla hasta potansiyelleri olan devlet hastaneleri. Dördünde çok fazla yoğunluğumuz var bu şekilde.

Z.S. Bu sağlık kurumlarının yetkililerinden talep geliyor mu bu durumda bir şeyler yapın gibisinden?

K.Ö.  Tabii biz sivil toplum örgütü olarak bunu her platformda paylaşıyoruz. Şuraya da geleyim hani sağlığın bir diğer alanı olan 112’nin aranması. Yani burada bu hizmetleri gerçekten gerçek ihtiyacı olan, acil ihtiyacı olan kişilerin araması gerekiyor.

Z.S. Suiistimal çok oluyor değil mi?

K.Ö. Burada bir duyarsızlık var diyelim suiistimalden ziyade. Yani 112’ye de binlerce çağrı geliyor ama orada acil vakalar arama oranının çok altında. Aciller aynı şekilde. Bunun şeyi de var yani. Sistemle alakalı da çok sıkıntıları var.

Z.S. Burada bir parantez açayım şimdi. Geçenlerde bir vatandaşın bir hastası oldu. 112’yi aradı. 112’den arayan kişiye birçok soru soruldu. Ancak 112’yi arayan kişinin tıbbi bilgisi o soruları cevaplayacak durumda değildi. Cevaplayamayınca da oraya ambulansı acil göndermek istemediler. Bu durumda ciddi bir sıkıntı ortaya çıkıyor.

K.Ö. İşte bu suiistimaller bu sefer gerçekten acile ihtiyaçları olan insanları mağdur ediyor. Yani orada da o sorgulamak zorunda. Bizim Kocaeli ilinde 40’a yakın istasyonumuz var. 112 istasyonumuz var. Buradan bir ambulans çıktığında -1 e düşüyor. Bir kaza olduğunda 7-8 tane ambulansın çıkması gerekiyor.

Z.S. Doğrudur.

K.Ö. Çok büyük yollar üzerindeyiz. Yani TEM yolu var, E5 (D-100) yolu var. Buralardan trafik akışı çok fazla. Kazalar oluyor. Yani tam bir koridor üzerindeyiz bu noktada. Bu suiistimallerin gerçekten ihtiyacı olan hastalara dönüşü olumsuz olabiliyor. Bu durumda hastanın bir dakikasını kaybettirebilir. Bir dakikada bir ambulans için çok önemli bir zamandır.

Z.S. Sağlık kurumlarında ilaç mümessilleri hasta haklarını gasp ediyorlar. Buna neden çözüm bulunmuyor. Mümessillerin hastaların zamanlarından çaldıkları, doktorların buna ortam hazırladıkları söyleniyor. Sizce durum nedir?

K.Ö. Son değişikliklerle bu ilaç müesseseleri artık mesai saatleri içerisinde doktorları ziyaret edemiyorlar. Öğlen arası ve mesai dışı ziyaret ediyorlar. Tanıtımlarını yapıyorlar. Bu eskiye nazaran çözülmüş bir olaydır. Yani bu konuda bize çok şikâyet gelmiyor. Ne hastalarımızdan, ne çalışanlarımızdan, hani bu bizim çalışmamıza engel oluyor bu saatte gelip bize şeklinde! Hastanelerde, bizim Kocaeli’ndeki hastanelerimize de bununla ilgili sıkı bir denetim, denetleme var. Yani bir mümessil hastaneye girdiği zaman ancak bir mesai saatleri dışında, belki bir doktor dinlenme odalarında doktorlarla iletişime geçebiliyor. Bu sorun çözüldü artık. Türkiye’de çok büyük bir sorun değil.

Z.S. Fazla kayda değer bir durumda değil diyorsunuz!

K.Ö. Değil, değil. Burada şey zaten, bu çok kayda değer değil. Zaten ilaç fiyatlarında çok büyük indirimler olunca mümessillerin kar oranı düştü bundan dolayı da cazibesini yitirdi…

Z.S. Şimdi hastanelere gittiğimizde, Aile sağlık merkezlerinden başlayarak çok fazla ilaç yazıldığı söyleniyor. Yani doktorlar kendilerini riske atmamak için gelen her hastaya bir şeyler yazıp gönderiyor deniliyor. Antibiyotik kullanımı da buna dahil. Yani çok fazla ilaç yazıldığı söyleniyor. “Alternatif tıp, ilaçsız tıp” konusundaki fikirlerinize nelerdir? neden bu kadar ilaç yazılıyor? Ya da gerçekten çok ilaç yazılıyor mu?

K.Ö. öncelikle şunu söyleyeyim, şimdi ilaç kullanımı, düzenli sağlıklı ilaç kullanımı noktasında sağlık bakanlığının 3 yıl önce bir çalışması başladı. Bu noktada yanlış ilaç kullanımını engelleyici yaptırımlar yapılmaya başlandı. Artık eczanelerden gidip çok kolay ilaç alınmıyor. Bundan öncesinde insanlar hekime gitmeden eczaneye gidip ilaç alıyorlardı. Bu ilaçlar bir süre sonra artık etkisini kaybediyor. Mikroorganizma üzerindeki etkisini düzeli kullanılmadığında veya sürekli kullanıldığında artık burada mikroplar direnç kazanıyor antibiyotiklere. Etkisini kaybediyor vücut. Bu yüzden en ufak bir enfeksiyon karşısında doktor bir ilaç yazdığında bakıyor ki bu ilaç etkisini kaybetmiş. O kadar çok ilaç kullanılmış ki, bu sefer başka bir grup ilaç yazıyor. Onun üzerinde bir antibiyotik yazıyor. Ve böylece ilaç kullanımı çok fazla artıyordu.

Z.S. İlaçsız tıp konusu açılmışken bir olaydan bahsedeyim. Geçenlerde çocuğunu hastaneden getiren bir arkadaşla karşılaştım. Sohbet ederken bir hususu özellikle belirtti. Bir süre önce boğaz enfeksiyonu geçirdiği şüphesiyle çocuğunu Aile Sağlık Merkezine (ASM) götürmüş. Doktor çocuğu kontrol edip antibiyotik ve birkaç ilaç yazmış. Arkadaş ilaçları alıp evine gitmiş. Ancak kullanmadan önce internetten biraz araştırma yapıp “rendelenmiş beyaz soğanın suyunun grip ve enfeksiyona iyi geldiğine dair” bir şeyler okumuş. Bunun üzerin doktordan aldığı ilaçları kullanmadan önce bu yöntemi denemeye karar vermiş. İki gün boyunca günde 4-5 sefer bir şeker kaşığı soğan suyunu çocuğa içirmiş. İki gün sonra çocuğun hem ateşi düşmüş, hem de boğaz iltihabı iyileşmiş. Ayrıca sık sık hastalanan ve yaklaşık 10 günde bir tekrarlayan enfeksiyon bu sefer bir ay sonra tekrar etmiş! Arkadaş çocuğu tekrar doktora götürmüş yine antibiyotik yazılınca almamış ve yine soğan ve sarımsakla doğal tedaviyi denemiş. Çocuk birkaç günde yine toparlamış. Bunu bana anlatınca kendisine doktor kontrolünde olmasının daha güvenli olduğunu belirttim. Ancak doğal bitkilerle tedavinin de zararlı olmayacağını düşündüm. Bu konuda tıpta yeni bir reform ve çalışma yapılabilir mi? Bu konuda bir şey söylemek ister misiniz?

K.Ö. Bu benim şahsi görüşüm. Sendikanın veya sağlık bakanlığının görüşü değil. Alternatif tıp çok hızlı bir ivme ile ilerliyor. Dünyada da ilerliyor, Türkiye’de de ilerliyor. Bunla ilgili bilimsel yöntemler var. Akupunktur gibi, işte hipnozdur. Bunlar gibi şeyler hakkında ana bilim dalları oluşmaya başladı üniversitelerde. Bu şekilde bir gelişme var. Bunu bir yerden yakalamak lazım. Yani burada bazı ülkeler bu konuda özellikle çok fazla ileri gittiler. Şimdi bir kanser tedavisi için bakıyorsunuz birçok tedavi yöntemleri var. Her aşaması deneniyor, deneniyor, deneniyor. Buradan bazı vatandaşlar bazı ülkelere artık alternatif tıp uygulanması için gidiyor. Bu Uzakdoğu ülkeleri Çin gibi..

Z.S. Evet Çin’i duyuyoruz

K.Ö. bunla ilgili Türkiye’de de bence de bir reform yapılması gerekli. Alternatif tıbbı da bir zemine oturtmak lazım. Burada şunu da gözden kaçırmamak lazım. Alternatif tıp artık her gün artıyor. Bazı reklamlar duyuyoruz; zayıflamak için şunu yapın, tansiyon için şunu yapın. Bununda bir kontrol altına alınması gerekiyor. Sonuçta bununla ilgili birçok sıkıntılar da yaşandı ülkede. Zayıflama ilacından dolayı rahatsızlananlar oldu. Yine bunun benzeri… çok kontrollü olmayınca Tarım bakanlığının izinleriyle bitkisel ilaçlar insanlara verildi. Bu şekilde bir reform olmalı. Biz Sağlık Sen olarak ne düşünüyoruz! burada alternatif tıpla ilgili bir çalışmamız var. Biz öncelikle burada kendi temsilcilerimizi, yöneticilerimize hacamat kursu açıyoruz, açacağız. Yakında görüşmelerimizi yaptık. Yani bu da alternatif tıpla ilgili seçeneklerden birisi ve inançlarımıza göre de, Efendimizin hadis-i şeriflerine göre de faydalı olduğu söyleniyor. Bununla ilgili bilimsel çalışma yapanlarda çok. Ve ülkede alternatif tıbbın bu şekilde bir reformla yaygınlaştırılması ve “kontrol altında” yaygınlaştırılması gerekli.

Z.S. Kerem bey, eski sağlık bakanı Recep AKDAĞ sağlıkta 10 yıl boyunca oldukça iyi bir performans gösterdi ve birçok reform gerçekleştirdi. Ondan sonra gelen bakan Müezzinoğlu döneminde ise reformların durduğuna, biraz boşlandığına dair bir izlenim, bir görüş var. Bu konudaki görüşünüz nedir?

K.Ö. Ben öncelikle şunu belirtmek isterim; hakkaten Recep AKDAĞ bey sağlık bakanlığı sürecinde ülkede sağlıkta dönüşümü hızlı bir şekilde ilerledi. Çok hızlı bir sağlıkta dönüşüm programı uygulandı. Çok iyi çalışıldı, çok iyi bir seviyeye gelindi. En uzun sağlık bakanlığı yapan Recep AKDAĞ, onu ben burada yaptıklarından dolayı tebrik ediyorum. Camiamız adına, sağlık çalışanları adına tebrik ediyorum. Milletimiz adına tebrik ediyorum. Çok önemli kazanımlar sağladı bize sağlık konusunda. Tabii bizim eleştirdiğimiz hususlar da olmasına rağmen çok hızlı bir süreç yaşandı. Şu an sağlıkta dönüşüm bitecek bir şey değil. Canlı, değişen, sürekli üzerine bir şeylerin eklenmesi gereken bir yapı. Mehmet MÜEZZİNOĞLU, sayın bakanımızın da başlaması ile birlikte, tabii 9 yıl süren bir bakanlık süresi var, 2 yıl süren bir bakanlık süresi var. Yani şu anda ikisini karşılaştırmak süreler açısından çok uygun değil.

Z.S: Sağlıklı değil.

K.Ö. Sağlıklı değil. Ama sonuçta yeni bakanda yeni sistemi tanıyacak, kendi ekibi ile bir çalışma yapacak. Burada umutluyuz. İnşallah bu eskiden yapılan reformlar şimdi daha hızlı bir şekilde devam eder. Milletimize, sağlık çalışanlarına faydalı olur.

Z.S. Peki sağlık bakanı MÜEZZİNOĞLU’na “şu alanda reforma ihtiyaç var” diyebileceğiniz bir şey var mı, konu var mı?

K.Ö. Önceki açıklamamda da belirttim, çok “hasta merkezli” reformlar ilerledi. Şu an terazinin bir tarafı ağır basıyor, burada sağlık çalışanları ile ilgili de düzenlemelerle birlikte sağlık reformuyla daha iyi noktalara gidebileceğine inanıyoruz.

Z.S. Sağlık çalışanlarının haklarını biraz daha iyileştirsin diyorsunuz.

K.Ö. Çalışan memnuniyeti de artsın istiyoruz. İnsanlar işlerine giderken böyle ayakları iyi gitmedi.

Z.S. Geri geri gitmesin!

K.Ö. Geri geri gitmesin. İnsanlar işlerinde mutlu olsunlar. İnanın insanlar mutlu olunca iş yükünün de, bir süre sonra iş yükü gözlerinde azalıyor. Şu anda biraz değil baya bir çalışanlar mutsuz.

Z.S. Sağlık çalışanları bu konuda şu anda mutsuz diyorsunuz!

K.Ö. Şu anda mutsuz!

Z.S. Özel hastaneler çok cüzi rakamlara muyaene yaparken son zamanlarda bu rakam oldukça yükseldi. Bunun sebebi nedir sizce? Devlet teşviki mi kesti, kıstı?

K.Ö. Bu noktada özel sağlık kurumları sonuçta sağlık hizmetinin yanında ticari kuruluşlardır. Bizim ilgi alanımız kamu kurumları olduğu için biz çok rahatlıkla ticari bir amaç gözetmeden sağlık hizmetinin nasıl olması yapılacağına dair çalışmalarımız var. Ama burada özel sektörde çok büyük yatırımlar yapıyor. Sağlık yatırımları da ucuz yatırımlar değil, sürekli değişen yatırımlar. Tabii ki onlar bunu da hesap edecek. Hükümet veya yetkililer bu talebi azaltmaya çalışacak. Vatantaştan…

Z.S. Özel hastaneleri tercih edenler rakamların çok yükseldiğini söylüyorlar.

K.Ö. Yüzde ikiyüze çıktı.

Z.S. Eskiden 10-15 TL’ye muayene yapılıyordu şimdi en az 30- 40 TL’den aşağısı yok diyorlar?

K.Ö. Burada biz diyoruz ki, Kamu hastanelerini öyle bir seviyeye getirelim ki, özelden farkı olmasın. İnan bazı hastanelerimizde öyle zaten. Özel hastaneye girdiğimizdeki aynı duyguları kamu hastanelerine girdiğimizde de hissediyoruz.

Z.S. Doğrudur. Birçok kez şahit oldum.

K.Ö. Bizim buradaki hedefimiz o. Kamu çalışanlarının takipçisi olarak kamu hastanelerini öyle seviyeye getirelim ki, insanlar kamuyu tercih etsin. Bu ücret politikaları, kar amaçlı çalışmaları, kar gütmeler, hani sağlık çalışanları her yerde hakkını almalı. Ondan da biz hak mücadelesi veriyoruz. Nasıl kamuda çalışan sağlık çalışanları hakkını alıyorsa özelde de çalışan insanlar haklarını alacaklar bir şekilde. Burada yetkililer dengeyi sağlamalı. Kimseyi ezmeden. Çok, bu ücretleri bende çok buluyorum yani! Ücretler çok büyük.

Z.S. İl sağlık müdürlüklerinin yerine sekreterlikler kurulmasının sebebi neydi acaba? Etkileri ne oldu?

K.Ö. Şöyle izah edeyim. İl müdürlüklerinin yerine değil de sağlı üç kola ayrıldı. Birincisi Aile Sağlık Merkezlerinin (ASM) olduğu birinci basamak sağlık hizmetleri. Eskinde sağlık ocakları vardı şimdi ASM’ler var. İkincisi Kamu Hastaneler Birliği. 14 tane kamu hastanesinin yönetimi bir sekreterlikte toplandı. Üçüncüsü il sağlık müdürlüğü. Bundan da sadece bunların ikisinin valilikteki amiri pozisyonunda. Ve 112 hizmeti ve acil il sağlık müdürlüğünde kaldı. Bu kağıt üstünde çok güzel bir uygulama oldu. Çok güzel bir uygulama olarak kaldı. Yani herkes kendi alanında kendini yetiştirecekti. Bu göz ardı da ediliyordu. Önleyici tedavi, birinci basamak tedavi, koruyucu tedavi önemsenmiyordu. Çünkü vızır vızır çalışan bir hastane var. Sürekli aktif olan bir hastane var. Hastanenin ihtiyaçları var, hastanenin personel döngüsü çok hızlı ve bunun yanında sağlık ocakları göz ardı ediliyordu. Hastanenin malzemesi hemen alınırken sağlık ocağınınki daha uzun sürede alınıyordu. Orada çünkü o kadar canlı bir yapı yoktu. Şimdi tabii her alanla ilgilenen ekipler oldu. Sadece şeye yönelen insanlar oldu. Birinci basamağa yönelen. Koruyucu sağlık hizmetlerine yönelen insanlar oldu. Bu oranları yükseltecekti tabii ki. Kamu hastaneleri tüm hastaneler birleşti. Eskiden bir hastanede başhekim vardı, kendi başına bir kurumdu. Burada belki şeylerde oluyor koordinasyon eksikliğinden. Bir hastaneye malzeme alınacaksa bir hastaneye alınmasıyla 14 hastaneye alınması aynı şey değil. Daha fazla alınıyor, daha ucuza alınıyor veya bir hastanenin ihtiyacı azalırsa diğerine aktarması daha kolay oluyor. personel ihtiyacı, bir hastaneden bir hastaneye geçiş kurum değiştirme oluyordu. Şimdi kamu hastaneleri birliği vasıtasıyla bunlar kolaylaştı. Bunların daha verimli hale gelmesini düşünürken biz burada şuna karşıyız, Sağlı Sen olarak. Üç kol değil de ikiye ayrılabilirdi. Halk sağlığı müdürlüğü belki olmayabilirdi. Hani 112 ile ASM’ler bir arada bulunurdu. Yine ayrı olarak kamu hastaneler birliği ayrı olabilirdi. Bunu talep etmiştik, bunu iletmiştik. İki yıl oldu. Sağlığın son dönüşümü 663 sayılı kanun hükmünde kararname ile bu kamu hastaneler birliğinin oluşması iki yıl oldu. İki yıla baktığımızda da çok başarılı olmadı. Kağıt üstünde her şey çok başarılıydı, kağıt üstünde çok olumluydu ama işleyişe geldiğinde beklentileri karşılamadı. Kocaeli ölçeğinde söylersek, TUİK verileri 2013 yılında kamu hizmetlerindeki memnuniyet sıralamasında Kocaeli 69. Sırada.

Z.S. Düşük

K.Ö. Çok aşağılarda. Yine bundan 6 ay önce sağlık bakanlığı sağlıkta memnuniyet haritası çıkardı. O haritaya da baktığımızda şöyle açık renge doğru, açık sarıya doğru gidiyor. Yine Kocaeli bölgesinde sağlıkta memnuniyetin düşük olduğu bir yer. Bu kamu hastaneler birliği çerçevesinde birçok sıkıntılarla karşılaştık iki yıl boyunca. İdareler çok değişti. Sekiz tane başhekim, hastane yöneticisi değişti bu sürede.

Z.S. Sirkülasyon çok oldu!

K.Ö. Evet. Yani Kocaeli’nde bunu söylerken üç-dört kerede kurum başkanı değişti. Ankara’da ki kurum başkanı seviyesinde de çok değişiklikler oldu. İstikrar sağlanamadı. Kocaeli de hastanelerin yöneticileri beş yılda bir değişti. Bir yöneticinin hastaneyi tanıması bir kez en az iki – üç ayını alıyor. Orada…

Z.S. Boşluk mu oluşuyor?

K.Ö. Boşluk oluşmuyor, hemen atanıyor yerine birisi. Ama….

Z.S. Kurumun işleyişi açısından diyorum..

K.Ö. Kurumu tanıması açısından boşluklar oluşuyor evet. Personel, personel değil de yöneticilerin seçiminde çok hassasiyet gösterilmedi. Yani bu hastane müdürlerinin seçilmesi olsun, çok hassasiyet gösterilmedi. Uzmanlar seçildi. Belki orada daha ufuklu davranılabilirdi.

Z.S. Uzmanlar seçildi derken?

K.Ö. Bu kamu hastaneler birliğinde bir aşamadan uzmanlar var. Uzmanlık kadrosunda işte adı uzman ama ne uzmanı oldukları da çok belli değil. Orada idari birim var mali birim var, idari mali hizmetler sınıfı var. Kamu hastanelerindeki genel sekreterlik üç birimden oluşuyor. Üç tane yardımcısı var. Birisi tıbbi sekreterlikle ilgilenen, ikincisi idari mali işlerle ilgilenen, üçüncüsü mali sekreterlik.

Z.S. Kocaeli’nin memnuniyet sıralamasında 69. Sırada olmasının yönetimsel nedenleri üzerine  sağlık  çalışanları ile yaptığımız “memnuniyet odaklı” bazı görüşmelerde  Genel Sekreterlik nezdinde bazı yöneticilere karşı menfi düşünceler olduğu izlenimi edindik. Sizin sendika olarak sekreterlik yöneticilerine karşı bakış açınız nasıl?

K.Ö. Çalışan memnuniyeti açısından bakarsak düşük, hasta memnuniyeti acısından bakarsak Türkiye ortalamasının altında bir Kocaeli görüyoruz. Bu nedenle Sağlıktaki Yöneticilerin daha kabiliyetli ve yaptıkları işlere daha fazla özen göstermesini istiyoruz. Bizler Kocaeli’de büyük bir sivil toplum kuruluşu olarak taşın altına elimizi koymaya daima hazırız. Riyakatli sağlık idarecilerinin olması her yönden Kocaeli’ye değer katar. “Hasta memnuniyetinde Kocaeli’de 69. Sırada olması çalışanlarında memnuniyet oranının düşük olmasın, tüm sağlık idarecilerinin şapkalarını önüne koyarak düşünmesi, projeler üretmesi gereken bir sorun ama biz bunu Kocaeli’de ki sağlık idarecilerinde çok fazla göremedik.” Özellikle hasta potansiyeli ve çalışan potansiyeli en yüksek olan Kamu Hastaneler Birliğinin bu konuda sivil toplum örgütlerinin fikrini alarak bu konuda çalışmalar yapmalarını beklerdik. Bu çalışmalar 2 yıllık süreçte yapılamadı.

Z.S.  Son olarak Sağlıkta Özelleştirme olacağı söyleniyor. Sizce de böyle bir ihtimal var mı?

K.Ö. Sağlıkta özelleştirme olacağı uzun zamandır söyleniyor. Belki bu kamu – özel ortaklıkları da var. Bununla ilgili bir çalışmalar var. Bölge hastaneleri, belki kamu özel iştirakli hastaneler olacak ama sağlığın yürütülmesi kamu eliyle olacak. En azından bizim talebimiz bu şekilde. Biz burada tamamen bir özelleştirme görmüyoruz ama sağlıkta taşeronlaşma çok fazla. Yani en fazla taşeron çalıştıran kurum sağlık kurumu. Biz bu konuda bunun daha da artmaması gerektiği, sağlığın bir kamu hizmeti olduğu, olması gerektiğini, sosyal devletin vatandaşların sağlık hizmetini kamudan sağlayacak kadar kamuda kalması gerektiğine inanıyoruz.

Z.S. Zaman Ayırdığınız için teşekkürler.

K.Ö. Bu konuya eğildiğiniz ve sağlık çalışanlarının durumunu toplumla paylaşmamıza vesile olduğunuz için ben teşekkür ederim.

Teşekkür: Röportajın çözümlenmesi için yardımlarını esirgemeyen Muzaffer Oğuz ve Hakan Yılmazgil'e teşekkür ederim...

Kaynak: (İHA) - İhlas Haber Ajansı Editör: Metehan OĞUZ
 
Etiketler: Zekeriya, Soydaş’tan, SAĞLIK, SEN, Röportajı,
Yorumlar
Ulusal Gazeteler
Süper Lig
Takımlar
P
Av
M
B
G
O
1
Galatasaray
90
77
1
3
29
33
2
Fenerbahçe
85
85
1
4
27
32
3
Trabzonspor
55
56
12
4
17
33
4
Beşiktaş
51
44
12
6
15
33
5
Başakşehir
49
44
12
7
14
33
6
Rizespor
48
43
13
6
14
33
7
Kasımpasa
46
55
13
7
13
33
8
Alanyaspor
45
43
10
12
11
33
9
Antalyaspor
45
38
10
12
11
33
10
Sivasspor
44
38
10
11
11
32
11
A.Demirspor
41
49
10
14
9
33
12
Samsunspor
39
37
14
9
10
33
13
Ankaragücü
37
40
12
13
8
33
14
Kayserispor
37
37
13
10
10
33
15
Konyaspor
36
34
13
12
8
33
16
Gaziantep FK
34
37
17
7
9
33
17
Hatayspor
33
37
14
12
7
33
18
Karagümrük
33
37
16
9
8
33
19
Pendikspor
30
37
17
9
7
33
20
İstanbulspor
16
26
22
7
4
33
Nöbetçi Eczane


Nöbetçi eczanlerle ilgili detaylı bilgi için lütfen tıklayın.

Arşiv
Modül 1

Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.

Haber Yazılımı