Günlerdir televizyonlarda boy gösteriyorlar.Utanma ve sıkılma duyguları olmadığı da ortada.Üstelik en dokunulmaz dediğimiz,en kutsal dediğimiz değerlerimizi de ayaklar altına alarak,üzerinden defalarca geçerek…Sadece bir çocuğu taciz etmekle de kalmıyor,bizi biz yapan her türlü değerimizi de taciz edip,yok ediyorlar.

Bütün bunlar olurken hepimiz izliyoruz.Ağzımız bir karış açık,hayretten donmuş vaziyette,olanlara inanamıyoruz.

Olayın neresinden baksak,rezillik akıyor.Özellikle bizim gibi içe kapalı toplumlarda çocuk en çok değer verilen kavramken şimdi en çok zarar gören varlıklar olmaya başladı.

Devlet eliyle korunuyor sandığımız yuvalarda,sözüm ona devlete emanet edilmiş yavrularımız dayak yiyorlar,inanılmaz bir şiddete uğruyorlar.Küçücük bedenlerine ve ruhlarına ağır darbeler indikçe biz televizyonlarda film izliyormuş gibi kayıtsız kalabiliyoruz.Bir iki gün bağırıyoruz,çağırıyoruz.Sonra unutuyoruz.Belki de unutmak işimize geliyor.Sorumluluk almak istemiyoruz çünkü.Korkuyoruz ya bize de bir iş düşerse,ya elimizi taşın altına koymamız gerekirse.Kendi kendinden kaçan,gölgesinden korkan bir toplum olduk.

Daha geçtiğimiz yıl 1 yaşında,bir buçuk yaşındaki bebeklere tecavüz edildiğini öğrenmenin şokunu yaşadık biz.Bir bebeğe tecavüz etmenin nasıl bir hastalıklı ruh hali olduğunu düşünmek çok zor.Ama uzmanlar çıkıp çıkıp televizyonlarda konuşmalarına rağmen bir bebeğe bu tür bir işkenceyi yapan insanların ağır kişilik bozukluğu yaşadığını ve bunun tedavisinin olmadığını söylemediler.Bu demektir ki bir süre cezaevinde yatacak (yatarsa tabii),sonra serbest kalacak ve tekrar aynı şeyi yapacak.Çünkü tedavisi yok.Bu pedofili olarak tanımlanan bir ruh hastalığı.Çocuklara cinsel haz amacıyla yaklaşmak,saldırmak ve tecavüz etmek bu tanımlama içinde yer alıyor.Bunun tedavisi yok.Bazı ülkelerde bu eylemi yapanlara idam cezası verilerek toplum içinden ayıklama yoluna gidilirken,bazı ülkelerde kişiyi hadım etme cezası uygulanmasından bahsediliyor.Eğer herkesin yaşam hakkı varsa bu daha uygun bir ceza ama açıkçası insanın gönlünden geçen idam edilerek toplum içindeki bu tip insanları yok etmek.

Bütün bu olanlar zaten insanın ruhsal dengesini alt üst edecek kadar ağır travmalara yol açabilecek olaylar dizisi.Ama bir de işin başka bir boyutu var ki orası daha berbat,mide bulandırıcı,iğrenç…Tanımlamakta kelimeler yetersiz kalıyor.

Efendim bu son olayın sanığı ve yandaşları diyor ki televizyonlarda:Dinimiz bir kız çocuğu regl olduğu anda kadın olarak evlenilmesini onaylıyor.Peygamberimiz de 8 yaşında bir kızı kendisine eş olarak almıştı….

Bu nasıl sapık bir zihniyettir,anlamak mümkün değil.Şöyle çarpık bir durum daha var buradan çıkan:Son yıllarda çevresel uyaranların artmasıyla ve beslenmedeki bilinçlenmenin etkisi ve diğer başka bazı etkenlerden dolayı çocuklar daha erken yaşta ergenliğe giriyorlar.Yaklaşık 15-20 yıl önce ergenlik yaşı için alt sınırlar 14-16 arasındayken,günümüzde bu 9-11 yaşlara kadar inmiştir.Şimdi bu sapık zihniyete göre ortalama olarak 10 yaşında regl olan bir kızınız varsa onu okuldan ve oyundan alıp bir erkeğe kadın olarak verebilirsiniz.Üstelik mümkün olduğu kadar yaşlı hatta dedesi yaşında bir adamla evlenmesi özellikle önerilen bir durum.

Biz bu anlatılanları beynimiz bulanmış bir şekilde izliyoruz ve ‘aman boşver ,diğer kanalda dizi başladı,geç Allah aşkına’ deyip son derece doğal biçimde unutup gidiyoruz.Ama elin Avrupa’sı davayı ve gelişmeleri takip ediyor.Asıl onlar şoka girmiş vaziyette bilgi edinmeye ve olanlara bir anlam vermeye çalışıyorlar.Ama anlamı yok işte.

Sapık bir adam,ağzının sularını akıta akıta,kerameti kendinden menkul bir avukatla,ne amaçla ve nereden alındığı bilinmez bir raporla ortada dolaşıyor,kanal kanal geziyor.Asıl bizim değerlerimize,düşüncelerimize,beynimize,inançlarımıza tecavüz ediliyor.Topluca izliyoruz.

Topluca kokuşmuşluğumuz artık ayyuka çıktı.Biz mutlu mesut sadece izliyoruz.

Bir de ben işin bu dini kısmına takıldım ama onu da önümüzdeki yazı da tartışalım istiyorum.Başka tuhaf bir gelişme ya da sapıklık gündemi işgal etmezse tabii.