Yazı Detayı
01 Ağustos 2022 - Pazartesi 12:51
 
Türk Dilinin Dünü Bu Günü
Seyfettin KARAMIZRAK
seykarami@gmail.com
 
 

Türk milletinin maruz kaldığı sıkıntılardan belki de en önemlisi,nesiller arasındaki dil anlaşmazlığıdır. Genç kuşakla orta yaş ve yaşlılar arasındaki dil problemi gittikçe büyümektedir. Eskiden dede ve torun anlaşamazken, şimdi  baba ile evlat da anlaşamamaktadır. 

1920 yılların Türkçesi,  şair ve edebiyatçıların kullandığı hakiki, zengin Türkçe idi. Artık genç nesil, 1950’den önceki kitapları, gazeteleri okuyup anlayamaz hale gelmiştir.

Oysa bir Fransız genci Victor Hugo’nun, bir İngiliz genci Shakespeare’in, bir Rus genci Tolstoy’un bütün kitaplarını okuyup anlamaktadır.

20. asrın başlarına kadar Türk dünyasında aynı alfabe ve aynı dil kullanılıyordu. Anlaşmak kolaydı. Sovyetler Birliği’nin dağılmasından sonra, Türk Dünyası ile sağlanan münasebetlerde görüldü ki;  40-50 sene öncesine kadar Türkiye’de hiç kullanılmayan, sonradan dilimize giren “yanıt, kanıt, yapıt, sorun, olanak, koşul, ödün, gereksinim, olasılık...” gibi yüzlerce kelime;Türk Dünyası’ndaki  Türklerin edebî eserlerinde ve konuşma dillerinde bulunmamaktadır.

Azerbaycan Yazarlar Birliği Başkanı Anar Rızayev: “Bu ne yaman tezat. Ben Yunus Emre divanını okuyup anlıyorum ama önsözünü anlamıyorum.” diyerek üzüntüsünü dile getirmiştir.Türkçemizin bu hali Türkologları ve Türkçe öğreten yabancıları da hayrete düşürmektedir.

İstanbul Üniversitelerinde yıllarca ders veren Profesör Doktor FritzNeumark, 1960’lı yıllarda tekrar Türkiye’ye gelerek bir konferans vermiştir. Konferansta bir asistanın sorusuna: “Sorunuzu anlayamadım; zira on yıl önce ülkenizden ayrıldım, o dönemdeki dilinizi iyi biliyorum. Birkaç yılda değişen bir dille kalıcı bir eser vermek mümkün mü? Hangi insan, aklını peynir ekmekle yemeden, on yıl sonra yazdıkları kese kâğıdı yapılacaksa, ciddi eser vermeye çalışır” diyerek hayretini ifade etmiştir.

Londra Üniversitesinde Türk dili Profesörü Doktor Margaret Bainbridge İstanbul’a geldiğinde Türkçenin son halini görünce, Nihat Sami Banarlı’ya: 
“Bu işin sonu ne olacak? Sizin, büyük, tarihî eser olan güzel diliniz böyle ziyan olup gidecek mi? İngiltere’de Türkçe öğrenmek isteyen fakülte talebesine hangi Türkçeyi öğreteceğiz! Sizin hakiki Türkçeniz, bundan 40-50 sene evvel konuşulan ve yazılan Türkçedir. Bugünkü diliniz ise artık tamamıyla uydurma, güzel ve akıcı olmayan bir dil. Ne sesi, ne üslûbu kalmış, ziyan olmuş bir lisan... Kemâlini bulmuş Türkçeye nasıl kıyıyorsunuz? Bu güzel dili, kısa zamanda nasıl bu kadar mahvuperişan ettiniz? Bu, akıl alacak şey değil!”diyor.

Profesör Lewis diyor ki; “Türkiye, dünyada 200 devlet arasında anadilini yeterince öğretmeyen ve nesilleri birbirinden koparan tek devlettir.” 

Şair ve yazarAtilla İlhan’a; Fransa’da, Türkolog Profesörü Carlier sitemle; “Delikanlı, Türkçeyi ne yaptınız?” Diye soruyor.

Atilla İlhan da; “dil devrimi yapıldığını, bu sebeple Arapça, Farsça kelimelerin atıldığını” söylüyor. Bunun üzerine Profesör Carlier: “Batı ülkeleri, Fransa, İngiltere, İtalya ve İspanya, nasıl millet diline geçerken, Yunanca-Latince asıllı birçok kelime, hatta kuralı aldılar, kullandılarsa; Türkler de, Selçuklu-Osmanlı ümmet sentezinden, millet sentezine geçerken, dillerinde elbette Farsça-Arapça kelimeler bulunacaktır ve bunda yadırganacak bir şey yok; asıl yadırganması gereken, “özleştirme” adı altında dilin budanıp kuşa çevrilmesidir; Zira böyle yetiştirilen genç nesillerin, ecdadın dilini anlaması imkânsızdır. Bu da, kendi kurdukları Selçuklu-Osmanlı medeniyet sentezinden kopmalarına, boşlukta kalmalarına yol açar..!” diyor. 

Atilla İlhan da: “Ben Osmanlıca kelimeleri kullanırım. Nasıl İngilizce öğretiliyorsa gençlik bunu da öğrensin. Bu da babasının, ecdadının dili, işte kendi dili. Ben burada da ısrarlıyım. Onlar, Latince ve Yunancayı muhafaza ettikleri için bir batılı genç asırlar öncesinde yazılmış bir kitabı rahatlıkla okuyabilmektedir. Bizse Arapça ve Farsçaya boykot ilan etmişiz. Bizim gençler elli yıl evvelini anlayamıyor. Bundan kurtulmak için okullarda Osmanlıca dersi koymak gerektir.” Diye cevap veriyor.

Türk ilim ve fikir adamlarımız da Türkçenin giderek bozulması karşısında üzüntü içinde duygularını dile getirmektedirler:

Profesör Doktor Ayhan Songar: “Meşhur Redhouse İngilizce-Türkçe lügatinin 1890 yılında yapılan baskısının önsözünde, o zamanki konuşulan Türkçede vasati yüz bin kelime bulunduğu kayıtlıdır. Yine aynı tarihte İngilizcenin de yüz bin kelimesi vardır. Bu sebeple lügatin naşiri, İngilizce ve Türkçenin, dünyanın en zengin iki dili olduğunu söylüyor ve bu dillerin lügatini basmaktan şeref duyduğunu yazıyor.O tarihten bugüne kadar bir asır geçti ve bugün için elimizde, konuşulan Türkçenin on bin kelimesi kalmıştır. İngilizcenin kelime hazinesi ise bir milyona yükselmiştir.”

Profesör Doktor Ali Fuat BaşgilFransızca; Latince, Grekçe, eski Frank kelimelerden meydana gelmektedir. Fakat hiçbir Fransızın, yabancıdır diye bu kelimeleri atmak ve yerlerine kelime uydurmak hayalinden bile geçmez. Ya şu muazzam İngiliz-Amerikan dünyasına ne dersiniz? İngilizce; bir yarısı Fransız, öbür yarısı Alman kelimelerden teşekkül etmiştir. Fakat İngiliz-Amerikan milleti içinde hiç kimsenin ve hiçbir zümrenin çıkıp da, bunlar yabancı diye Fransızca ve Almanca kelimeleri dillerinden atmak, akıllarından geçmez.” 

Profesör Doktor Mehmet Kaplan: “Komünist Rusya, Türk lehçeleri arasındaki küçük farkları kabartarak Özbekçe, Kazakça, Kırgızca, Azerice diye, lisan ilmine aykırı beş-on dil ortaya çıkardı. Maksadı Türkler arasındaki birliği parçalamaktı. Şimdi de biz Türkiye’de millî dilimizi “öztürkçe”, “Arapça-Farsça” ve “Osmanlıca” diye ayırmaya çalışıyoruz. Dil birliği ile millî birlik arasındaki münasebeti düşünürsek bu yolun nereye varacağı kolayca anlaşılır.” 

Profesör Doktor Muharrem Ergin: “Türkçeden katledilip ölüme mahkûm edilen kelimelerimiz çok iyi bilinmelidir. Çünkü onlar savaşta birer birer şehid edilen neferlerimiz gibidir. Türkçe kurtarılmadan Türkiye kurtarılamaz.”

Peyami Safa: “Bir milletin bütün zekâsı, bilgisi, hassasiyeti dilinde toplanır. Dil onun varlığıdır, müdafaasıdır, başka millet üzerindeki tesirinin en güçlü silahıdır. Bir millet toprağını kaybedebilir, dilini unutmazsa o toprağa yeniden sahip olabilir. Dilini kaybeden bir millet her şeyini kaybetmiş demektir. Yeryüzünde tek bir memleket gösterilemez ki orada gençler kazara millî kütüphanelerine girerek bir tek eser okuyamadan çıkıp gitsinler. Böyle bir katliam hiç bir milletin tarihinde yoktur.” 

Necip Fazıl Kısakürek “İdeolocya Örgüsü”  kitabında diyor ki; “Kömür, toprak altında elmas oluncaya kadar binlerce yıl pişiyor. Dildeki kelimeler de öyle. Sonradan zorla dile sokulan unsurlar, o milletin ruh ve idrak temeline en korkunç bir suikasttır. Böyle bir lisanın adı da “Türkçe” değil, “Uydurukça”dır.

Cemil Meriç: "Kamus (Lügat), bir milletin hafızası, yani kendisi; heyecanıyla, hassasiyetiyle, şuuruyla. Kamusa uzanan el namusa uzanmıştır. Her mukaddesi yıkan Fransız İhtilali, tek mukaddese saygı göstermiş: kamusa..."  diyor.

Milletimizin esas meselesi “dili”dir. Devletimiz, ders kitaplarında, radyo-televizyon programlarında, basında hakiki Türkçeyi yeniden yaşatmalıdır. Aksi takdirde millî birliğimizin aslî unsuru olan dilimiz kaybolur. Bundan sonra ciddi fikir adamı, edip ve şairin yetişmesi de imkânsız hale gelir.

Sevgiyle kalın.

 
Etiketler: Türk, Dilinin, Dünü, Bu, Günü,
Yorumlar
Diğer Yazılar
GÜLEGÜLE GİT CAN RAMAZAN
RAMAZANIN GÜZELLİKLERİ
ÇANAKKALE DESTANI
KADINLAR GÜNÜNE DAİR
İYİ İNSAN OLABİLMEK
EY İNSANLIK GAZZE’Yİ UNUTMA
UNUTULAN GAZZE
BATI NIN UTANÇ DOLU GEÇMİŞİ
BATININ KİRLİ YÜZÜ
ÖKSÜZ GAZZE
GAZZE’ DE SOYKIRIM DEVAM ETMEKTE
GAZZE DRAMI
GAZZE DE KATLİAM
RÜZGÂR EKEN FIRTINA BİÇER
Bitsin Artık Soykırım Yalanı!
Toplumsal Yaşamda Etik
Yeni Eğitim Öğretim Yılının Sorunları
Çocuk ve Televizyon
DEMOKRASİ Mİ DARBE VE MUHTIRA MI?
İnsanlaştırma Süreci Olarak Eğitim
ÖMÜR DEDİĞİN
Baba Olma Sorumluluğu
Gelin Tanış Olalım
Anneler Günü Üzerine
Dünya Kadınlar Günü
Öğretmen Yetiştirme Süreci
Ramazanı Uğurlarken
Ramazanın Güzellikleri
HOŞ GELDİN YA ŞEHRİ RAMAZAN
Depremden Aklımızda Kalanlar
Depremin Düşündürdükleri
Eğitim Öğretimin Sorunları
Herkes Değerlidir
Eğitim Bir İhtiyaçtır
‘Montessori Eğitimi’ Üzerine-2
Haydi Çocuklar Okula
“Montessori Eğitimi”Üzerine-1
Sevgi Üzerine
Dil Yarası
Köy Okullarına Dönüş
Babalar Günü Üzerine
Okullar Kapanırken
12. Kocaeli Kitap Fuarı’nın Ardından
Annelerin Kıymeti
Bayramlar
Tatlı Dil ve Güler Yüzün Önemi
Ramazanı İdrak Etmek
Onbir Ayın Sultanı
Çanakkale Gerçek Bir Destandır
Gözyaşının Rengi Yok
Sarı Saçlı Mavi Gözlü Çocuklar Da Ölür
Anne Babalar Çocuklarınıza Sahip Çıkınız
Öğretmenlerimize Haksızlık Etmeyelim
Sevgi, Çocuklara Nasıl Kazandırılır?-2
Dinlenme Tatili ve Ev Ödevleri
Sevgi, Çocuklara Nasıl Kazandırılır?
Çocuk Ailede ve Okulda Sevildiğini Hmelidir
Eğitim Sevgiyi Merkezine Almalıdır
Eğitimde Şiddet Olamaz
Çocukların Gelişiminde Babanın Önemi-2
Çocukların Gelişiminde Babanın Önemi-1
Öğretmenler Günü’nün Ardından
Çocuk Eğitiminde Anne Babalara İpuçları
Çocuk Eğitiminde Sevginin Yeri
Çizgi Filmlerin Çocuklar Üzerindeki Etkileri
Taşımalı Eğitim ve Öğrenci Servisleri
Aşı Olmayanlar, Önlemlere Uymayanlar
Okul Kantinleri ve Öğrenci Sağlığı
Öğretmenlerin Kılık Kıyafetleri Üzerine
Ders Kitapları Çıkmazı
Yüz Yüze Eğitmin Önündeki Engeller
Okullar Açılırken Alınan Önlemler
Okulların Açılış Müjdesi -1-
Orman Yangınları ve Algı Operasyonları
İnsan Görünüşlü Değil, İnsan Olabilmek…
Artık Yüzyüze Eğitim Başlamalı
Bayramlar
Gülegüle Git Ya Şehri Ramazan
Anneler Günü
Türk Polis Teşkilatımız
7 Nisan Dünya Sağlık Günü
Yaşlılara Saygı Haftası Üzerine
Dünya Kadınlar Günü-2-
Dünya Kadınlar Günü-1-
Ramazan ve Oruç-1
Anne Olma Sanatı-2
Anne Olma Sanatı-1
Hepsi Geçecek
Güzel Günler Çok Yakın
Deprem Üzdü Örnek Davranışlar Gururlandırdı
Ceren Özdemir’in Ardından
Ara Tatil Ya Da Eğitim İçin Bir Nefes
ABD’yi Nasıl Bilirsiniz?
Kir Akan Oluklar
Ders Kitapları ve Okul Kıyafetleri
Eğitim Kurumları ve Teftiş Olgusu
Yeni Eğitim Öğretim Yılı
Kadını Anlamak
Sevginin Gücü(Son) -5
Sevginin Gücü-4
Sevginin Gücü-3
Ulusal Gazeteler
Süper Lig
Takımlar
P
Av
M
B
G
O
1
Galatasaray
90
77
1
3
29
33
2
Fenerbahçe
86
87
1
5
27
33
3
Trabzonspor
55
56
12
4
17
33
4
Beşiktaş
51
44
12
6
15
33
5
Başakşehir
49
44
12
7
14
33
6
Rizespor
48
43
13
6
14
33
7
Kasımpasa
46
55
13
7
13
33
8
Alanyaspor
45
43
10
12
11
33
9
Sivasspor
45
40
10
12
11
33
10
Antalyaspor
45
38
10
12
11
33
11
A.Demirspor
41
49
10
14
9
33
12
Samsunspor
39
37
14
9
10
33
13
Ankaragücü
37
40
12
13
8
33
14
Kayserispor
37
37
13
10
10
33
15
Konyaspor
36
34
13
12
8
33
16
Gaziantep FK
34
37
17
7
9
33
17
Hatayspor
33
37
14
12
7
33
18
Karagümrük
33
37
16
9
8
33
19
Pendikspor
30
37
17
9
7
33
20
İstanbulspor
16
26
22
7
4
33
Nöbetçi Eczane


Nöbetçi eczanlerle ilgili detaylı bilgi için lütfen tıklayın.

Arşiv
Modül 1

Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.

Haber Yazılımı