|
||
Sevginin Gücü(Son) -5 | ||
Seyfettin KARAMIZRAK | ||
seykarami@gmail.com | ||
Sevmeye başlayınca, eskisinden çok farklı bir insan olduğumuzu anlarız. Blaise Pascal Sevgi ektiğimiz yerde mutluluk büyür. Shakespeare
Sevgide hem ben, hem sen, hem de biz varız. Acının, sıkıntının, korkunun, üzüntünün, sevincin, neşenin, güzelliğin, iyiliğin, erdemin, vb. paylaşılması sevginin oluşmasında önemlidir. Kişiler arası ilişkiyi, barışı, güveni, fedakârlığı hoşgörüyü, başarıyı oluşturan önemli özelliklerden biri sevgidir. Sevginin olduğu alanlarda yenilikler, güzellikler ve başarılar gelir. Ümidimizi, yaşama sevincimizi, güçlülüğümüzü sevgilerden elde ederiz. Duyguların en yücesi, bahçemizin en güzeli, en anlamlısı sevgidir. Dünyamızın hızla döndüğü ve kabuk değiştirdiği günümüzde değişmeyen, kalıcı değerlerimizden biri sevgidir. Bizim yaşayabilmemiz için sevgiyi tüm olumsuzluklara rağmen yaşatmamız gerekir. Niçin ve nasılları bir kenara bırakarak, insanları, ağaçları, hayvanları, toprağı, suyu kısaca tüm canlıları tadında sevmeli, sevgi dolu kalplerle yaşamayı bilmeliyiz. Sevgi henüz dünyaya gelmeden, yaşamla buluştuğumuz an tanıştığımız ilk olumlu duygudur. Sevgiye olan gereksinimimiz azalmaz ya da başka bir duyguyla telafi edilemez. Sevgi, yaşam boyu en temel gereksinimimiz olarak hayatımızdaki sihirli etkisini sürdürür. Sevmek seveni de sevileni de besler. Sevginin aşırısı olmaz. Olsa olsa sevginin ifade edilmesinde aşırılık olabilir. Sevmek, sevilince öğrenilir.
Yaşlı adam eşine, “Sahi” demiş. “Seninle ilgilendiğimi nasıl anlamıştın?” Kadın cevap vermiş, “Çok kolay olmuştu. Hani filan yerde arkadaşlarla otururken içeri girmiştin ve bana hiç bakmamıştın ya, işte o zaman anladım benimle ilgilendiğini…”
Kendimizi böyle de sevdirebildiğimize göre, daha kim bilir ne yollar var. Onca üniversite, bilmem şu kadar fakülte ve binlerce ana bilim dalı, insanlara neyi, nasıl sevdireceğini öğretemez mi? Peki ama biz ne yapıyoruz da, kitabı, bilimi, doğayı, sanatı, hayatı ve insanları sevdiremiyoruz? Kuşatıcı olmakla, dayatmak arasındaki farkı neden anlayamıyoruz? Sevginin; “insanları mutluluğa götüren tek reçete”olduğunu söyleyebiliriz. Sevgi, her kapıyı açan, gizemli bir anahtar, engelleri rahatlıkla aşan aydınlık bir yoldur. Onun sayesinde taş yürekler yumuşamakta, gönüllerden gözlere merhamet damlacıkları süzülmekte, asık yüzlerde tebessümler gül açmaktadır. Sevgi unutulunca, insanlar da birbirini unuttu. Menfaat için yaşama anlayışı olan pragmatizm felsefesi; her şeyi maddede arayan materyalizm felsefesi dünyaya yayıldı ve insanları etkiledi. Menfaatlerinden başka bir şey düşünmeyen insanlar sevgiyi, ilgiyi, dayanışmayı ve yardımlaşmayı unuttu. Kendisi de sevgisiz ve ilgisiz kaldı. Kişiler arası ilişkiyi, barışı, güveni, fedakârlığı hoşgörüyü, başarıyı oluşturan önemli özelliklerden biri sevgidir. Sevginin olduğu alanlarda yenilikler, güzellikler ve başarılar gelir. Ümidimizi, yaşama sevincimizi, güçlülüğümüzü sevgilerden elde ederiz. Duyguların en yücesi, bahçemizin en güzeli, en anlamlısı sevgidir. Dünyamızın hızla döndüğü ve kabuk değiştirdiği günümüzde değişmeyen, kalıcı değerlerimizden biri sevgidir. Bizim yaşayabilmemiz için sevgiyi tüm olumsuzluklara rağmen yaşatmamız gerekir. Gerçek sevgi, her türlü maddesel yarardan arınmış, karşılıksız bir duygudur. İnsanlık, antik dünya bilgeliği diye nitelenen erdemlik ilkelerinin, umudu, şefkati ve sevgiyi besleyen temel kaynaklar olduğunu, daha binlerce yıl önce tanımıştı. Çünkü umudun olduğu yerde şefkatin de olacağı ve bütün bunlardan, insana insanca yönelmenin tek yolu olan karşılıksız sevginin tatmin edilmiş olacağı muhakkaktı. Mevlânâ, insanı, kişiliğini oluşturan farklılıklara bakmaksızın, “Gel!, ne olursan ol, gel!” hitabıyla çağırmakta tereddüt etmemiştir. Eski Anadolu uygarlığının öncülerinden Hierapolis’li (Pamukkale) Epiktet ile Roma uygarlığının ünlü kişilerinden, şair, yazar ve eğitici Seneca, insan sevgisini her şeyin üstünde tutmuşlardır. Filozof Schopenhauerise, gerçek sevgiyi, insanlığın ortak ıstırabı olarak yorumlamış ve böylesine bir niteliğe ulaşamamış olan sevgiyi “bencillik” olarak tanımlamıştır. Ekolojik dengenin korunmasında, doğa-insan ilişkilerinin sağlıklı yürümesinde sevgiye gereksinim vardır. Bu ise ancak sevgi insanları yetiştirmekle mümkün olacaktır. Zihni doğru bilgiyle, yüreği sevgiyle dolu, bireyler çoğaldıkça dünyamız, daha yaşanır sevgi gezegeni olacaktır.
Niçin ve nasılları bir kenara bırakarak, insanları, ağaçları, hayvanları, toprağı, suyu kısaca tüm canlıları tadında sevmeli, sevgi dolu kalplerle yaşamayı bilmeliyiz. Başarılı ve huzurlu olmak, dünya barışını korumak ve insanların mutlu yaşamasını istiyorsak; sevgiyi yaşamın her alanında, evrensel boyutta hâkim kılmak, her eylemimizin temeline alarak doya doya yaşamak zorundayız. Aksi takdirde huzursuzluk ve gözyaşı bitmeyecektir. “Sevmek, yılları saymak değil, yılları kayda değer yapmaktır.” Wolfman Smith “Dünyayı sarmalayan hastalığın ilacı sevgidir. Bu reçete oldukça sık verilir ama çok ender kullanılır.” Kari Menninger
Sevgiyi paylaşanlar, üreterek yaşama anlam verenler, bilginin ışığını yakalayanlardır. Bilgi, yürekleri iyiye, güzele, doğruya götüren bir ırmaktır.
Unutmayalım ki…
Sevgiyle kalın… |
||
Etiketler: Sevginin, Gücü(Son), -5, , |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.