Aslında bu yazıyı birkaç hafta önce yazmayı düşünüyordum ancak belli bir zümreye mal edilebileceği ve o zümreye zarar verebileceği düşüncesiyle o gün için yazmamın doğru olmadığı kanaatine vardım.
İnsanoğlu şımarmaya görsün, biraz kendisini güçlü himi ne yazık ki ne yapacağını da şaşırabiliyor.
Fakat bugün için bazı hatırlatmalarda bulunmanın tam zamanı olduğunu düşünüyorum.
Arkasında biraz rüzgar hisseden insanoğlu öyle bir havaya girebiliyor ki sanırsınız ki dünyayı o yaratmış.
Herkese yukarıdan bakmalar, olur olmaz davranışlar, ŞEN şakrak hareketler bu tarz kişilerin karakteristik özelliğidir.
Üstelik de ne gibi hatalar yaptığının farkına varabilme, hatalarından ders çıkarabilme, özür borcu olduğu kişilerden özür dileyebilme nitelikleri yönünden de fakir kişiliklerdir.
Rüzgara kendilerini o kadar kaptırırlar ki adeta gözleri kör olmuş ve gerçekleri görmekten bihaberdirler.
Sahip oldukları rüzgarın kendilerini bir yerlere götüreceğine o kadar inanmışlardır ki kendilerini aç tavuk misali buğday ambarında görmektedirler.
Oysa bu rüzgarın önünde böylesine aç tavuklar olmasa belki de o rüzgar öylesine değerli, öylesine kaliteli diğer insanları sürüklemeye yetecek belki de artacaktır.
Ancak ekip ruhu derler ya işte, bu noktada sanırım ekip ruhu ile hareket etmenin önemi bir kez daha anlaşılmaktadır.
Veya bir başka ifade şekliyle birileri gaza basarken birileri de firene basacaktır. Önemli olan frene basacak adamlarla yola çıkmamaktır.
O nedenledir ki insan önüne bir hedef koyuyorsa, çok dikkatli hareket etmek zorundadır.
Hedefe kilitlenerek çevresini göremeyen, olumsuzluklara sessiz kalan, gökyüzünden bakanlarla hareket edenler arkalarındaki rüzgarın gücünün azaldığını da fark edemezler.
O rüzgarın gücü o ekibi bir yerlere taşımaya yetmez.
Siz sadece arkanızda bir rüzgar olduğunu zanneder, yukarıdan bakarsanız bir gün anlarsınız ki sizi iten güç rüzgar değil, sadece bir esintiden ibarettir.
Ekip ruhunun önemine değinerek içlerindeki ayrık otlarını temizleyemeyen ekiplerin her zaman yerinde sayacağını da belirtmek istiyorum.
Çözüm sadece hedefe kilitlenmek değil, hedefe giden yolu iyi gözlemlemekten geçer.
Rüzgara kapılmış ŞEN şakrak MEHMET’lerle yola çıkarsan her türlü olumsuzluğa da hazır olman gerekir.
Ne yazıktır ki, dünün ŞEN şakrak davranan MEHMET’lerinin gerçekte birer aç tavuk oldukları bugün daha iyi görüldü.
Sonuç olarak diyorum ki günlerini ŞEN şakrak geçiren MEHMET’ler unutmasın ki, SON GÜLEN İYİ GÜLER, kabahat sende demeye de dilim varmıyor ama kabahatin büyüğü seni oraya getirende.
|