|
||
Ey Gidi Karadeniz, Karadeniz (2) | ||
Muzaffer OĞUZ | ||
muzafferoguz@gmail.com | ||
Karadeniz ile ilgili yazılarıma devam ediyorum. Karadeniz adeta bir engin. Bir önceki yazımda Ayder Yaylası’na yaptığımız günü birlik ziyarette kalmıştık. Ayder Yaylası’nın o büyüleyici manzarasını doya doya seyrettikten sonra hemen bir çay salonuna gittik. Amacım bölge insanlarıyla sohbet etmek. İçeri girer girmez bizleri çok iyi karşılayan, sonradan 65 yaşında ve Bağkur emeklisi olduğunu öğrendiğim Nevzat Dağdelen’le koyu bir sohbete başlıyoruz. Ben ısrarla Ayder Yaylası’nı tanımak istiyorum, bana nasıl anlatırsın Nevzat Amca dedikçe, O muhabbeti hep siyasete taşıyor. Gül’ün kesinlikle Cumhurbaşkanı olması gerektiğini aksi takdirde hükümetin dağılma tehlikesi geçireceğini söylüyor. Cumhuriyet kurulduğundan beri böyle bir meclis hiç kurulmamıştır diyen Nevzat amca, AKP’nin küçük esnaf ve namaz kılanlardan çoğunlukla oy aldığını, bunun yanında birde kömür parası ve maddi yardımların biraz etkisinin olduğunu söylüyor. Doktor, avukat gibi serbest çalışanların vergi vermediği konusuna da değinen Nevzat amca doktorun en kötü ihtimalle günde 1000 YTL aldığını düşünürsek ayda yapar 30 bin YTL ama verdiği vergiye bakın çok komiktir diyor. İşçinin ise çok vergi verdiğini söylüyor. Bu tür haksızlıkların ortadan kaldırılmasının önemli olduğuna vurgu yapıyor. Ayder Yaylası’nı anlatırmısın dediğimde ise “Buralarda oturanlar yüksek düzeyde geçim sahibi kişilerdir. Yani bu insanların tuzu kurudur. Eskiden 10 nisandan sonra buralara 1000 tane sığır, en az 200 tane boğa çıkardı. Artık hayvancılık yok. Eskiden boğa güreşleri yapılırdı. Eskiden doğal olan her şey yok artık. Tereyağı yerine ayçiçek yağı, beyaz ekmek yiyoruz. Buğdayın kuvveti alınmış, eskiden 80 randıman buğdaydan ekmek yapılırdı, şimdi 40 randıman buğdaydan yapıyorlar. Tabi ekmek de bembeyaz oluyor” dedi. Nevzat Amcanın hoş sohbeti daha çok uzun sürdü. Ancak anlattıklarının hepsine yer veremeyeceğim. Ama anlattıklarından durumlarının çok iyi olduğunu ve yayla turizminin insanları tembelliğe ittiğini kastetti. Bu arada çay salonunda sadece Başbakan R. Tayyip Erdoğan’ın portresinin asılı olduğunu görünce Rize bağımsız milletvekili olan Mesut Yılmaz’ı unuttunuz mu diye tesis sahibine sordum. Tesisin sahibi her siyasi partinin gelip buraya resim asabileceğini söyledi. Diğerleri getirirlerse onlarda asabilirler dedi. Bunun üzerine DTP yandaşları gelip genel başkanlarının resmini asarsa diye sorarken hemen lafımı kesti ve “Buraya bir tek onlar gelemezler” dedi. Karadeniz insanı bir soru sorduğunuzda bülbül gibi şakımaya başlıyor. Yolun birinde seyir halinde iken sırtına otyığını yüklemiş çalışkan bir Karadeniz kadınına rastlıyoruz. Yalnız özellikle belirtiyorum ki bu gördüğümüz manzara Karadeniz açısından çok ilginç değil. Çünkü sırtına yükünü yüklemiş Karadeniz kadınına bölgenin her noktasında rastlarsınız. Teyze kolay gelsin bu yaşta bu işleri yapmak zor gelmiyor mu diyorum. Teyzem hemen biz çalışmazsak ölürüz uşağum diyor. Karadeniz kadınının çalışkanlığını en güzel şekilde anlatan cümle budur sanırım. “Biz çalışmazsak ölürüz uşağum” bunun üzerine daha ne denilebilir ki. Çok hareketli bir dönemde Karadeniz’de bulunmanın tadına vardık. Bir taraftan yaz turizminin canlılığı, bir taraftan çay hareketliliği, bir taraftan fındık hareketliliği ve belediyelerin düzenledikleri çeşitli isimler altında ki festivaller. Hepsini gördük ve doya doya yaşadık. Of 5. Kültür ve Sanat Şenliğine davet edilen Suavi ve Volkan Konak halkı coşturdu. Özellikle Volkan Konak bir Karadenizli olarak halkın nabzını nasıl tutacağını çok iyi bildiğinden yaklaşık 25 bin kişiye türkülerini okudu. Alanda yaşanan coşku görmeye değer bir manzara oluşturdu. Bunca etkinliği bir arada yaşamanın sevincini yaşıyorduk. Sürekli yemeğini yediğimiz Lalezar Köfte ve İşkembe Salonu sahibiYılmaz usta vardı ki ona verdiğim söz gereği yazımda bahsetmek istiyorum. Çok küçük olan lokantasına sığdıramadığı çok büyük konukseverliğine defalarca teşekkür ettik. Her yemeğimizde bizler için özel ikramlarda bulunurdu. Küçücük işletmesinde ki sıcaklık her öğünde orada yemek yememize neden oldu. Ancak bölgeyi tam olarak tanıma adına bazen farklı lokantalara gittiğimizde konukseverliğin sadece Yılmaz ustaya has bir özellik olmadığını tamamen Of insanına has bir özellik olduğunu anladık. Ordu’nun güzellikleri beynimizde ayrı bir yer tuttu. Bize rehberlik yapan Turgut Kahveci arkadaşa teşekkür ediyorum. Ordu’ya giderseniz mutlaka Boztepe’ye çıkın. Kendinizi Ordu’nun üzerinde uçuyor gibi hissedeceksiniz. Yazımı burada sonlandırırken Güneydoğu’dan gelen fındık emekçilerinden neden bahsetmediğime gelince bir çok ırgat ile yaptığım görüşmelerimi ve çıkardığım sonuçları ileride siz okurlarımla paylaşacağım. |
||
Etiketler: Ey, Gidi, Karadeniz,, Karadeniz, (2), |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.