Agos Gazetesi Genel Yayın Yönetmeni ve Birgün Gazetesi Yazarı Hrant Dink yazıları ve dünya görüşü nedeniyle öldürüldü.
Agos Gazetesi'ni hiç okumadım ancak düzenli şekilde Birgün Gazetesi'ndeki yazılarını takip ettiğim Dink, hiçbir zaman milliyetçilik yapmamış, Ermeni sorununun çözümü için geçmişe sünger çekilip geleceğe dönük olumlu adımların atılmasını savuna gelmiştir.
Toplumda herkes birbirini sevmek zorunda değildir. Sevmediğiniz kişilerde olabilir, bu durum sevmediklerinizi düşman olarak görmeyi gerektirmemelidir. Nasıl bir barbarlıktır ki fikirlerini beğenmediğiniz için bir hayata son verebiliyorsunuz. Bu işi yapan kişiler her şeyden önce kendi fikirlerine güvenmiyorlar. Çünkü şayet güvenebilseler, çıkar adam gibi tartışır, kendi tezlerini ortaya koyarlardı. Ama söyleyecek sözü olmayanların işidir bu.
Bu olayı nefretle kınıyor, acılı aileye sabır, basın camiasına başsağlığı diliyorum. Ayrıca soykırım iddialarına katkı sağlamaması dileğimle, Ermeni sorununun daha da çıkmaz bir noktaya gelmemesini umuyorum.
MAZLUM MU? O DA NE DEMEK?
Geçtiğimiz günlerde Eğitim-Sen Kocaeli Şubesi'nin organizasyonuyla gerçekleştirilen "Ortadoğu, Türkiye ve Barış" konulu paneli izledim. Kesk Başkanı İsmail Hakkı Tombul'un yönettiği panelin katılımcıları, gazeteci-yazar Orhan Miroğlu, barış girişimcisi Hakan Tahmaz, gazeteci-yazar İhsan Çaralan ve MAZLUMDER Genel Başkanı Ayhan Bilgen oldular.
MAZLUMDER başörtüsü eylemleriyle sık sık gündeme gelen bir dernektir. İlimizde de düzenli bir şekilde bu tarz eylemlerini yapmaktadırlar. Bu derneğin genel başkanı Ayhan Bilgen'e "Saddam Hüseyin'i mazlum olarak görüyor musunuz? İdamın Irak'ta ve Türkiye'de ne gibi etkileri olabilir?" sorusunu yönelttim.
Ancak "Kürt sorunu"na ilişkin çok ilginç açıklamalar yapan başkan, her nedense ölüme giden birisini mazlum olarak tanımlayamadı. Oysa MAZLUMDER Genel Başkanının, kim olursa olsun tarafsızca tüm izleyicilere mazlum tanımı yapacağına inanıyordum. Takdir sizlerin okurlarım, verilen yanıtı sizler değerlendireceksiniz.
Ayhan Bilgen soruma verdiği yanıtta; "Özbekistan Devlet Başkanı Kerimov, muhtemelen eğer bir suikastla falan hayatını kaybetmezse, cenaze töreninde anlı şanlı devletlerin devlet başkanları, başbakanları hazır bulunacaklar. Nasıl Türkmenbaşı'nınkinde bulundularsa, yani yarın Mübarek hayatını kaybettiğinde nasıl bulunacaklarsa.
Tabii darbe yaparsınız, başarılı olursanız cumhurbaşkanı olursunuz, başarısız olursanız idam sehpasına gidersiniz. Saddam'ın hikayesi böyle bir hikayedir.
Dolayısıyla da Saddam'ın mazlumluğunu, mağdurluğunu tartışmadan önce bugün iktidarda olanları, yani Bush'u kim yargılayacak? Bush nerede yargılanacak?
Kerimov'un Özbekistan'da ki işkence tezgahlarını düşündüğünüz zaman, ne kadar barbarca bir görevlerinin olduğunu, bir sokak gösterisinde yüzlerce insanı katletti ve ayaklanmayı bastırdı. Yani bunların hesabı sorulamıyorsa, dünyanın çivisi çıkmıştır. Sadece Saddam üzerinden konuşmakta doğru olmaz" dedi.
Kürtleri kızdırmamak için mazlum tanımını yapmak istemeyenlere, Türk Dil Kurumu'nun internet sitesinden alıntı yaparak yardımcı olmak istiyorum.
Sözlükte "Zulüm görmüş, kendisine zulmedilmiş, haksızlığa uğramış" kişi MAZLUM olarak ifade edilmektedir. Acaba Saddam doğru düzgün yargılanmadığı için haksızlığa uğradığından yola çıkılarak mazlum şeklinde tanımlanamaz mıydı. Çünkü bu soru sıradan birine sorulmadı. Soru İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (MAZLUMDER) Genel Başkanı'na soruldu.
"KURTLAR VADİSİ" SAKINCALI MI?
Toplumumuzda her geçen gün biraz daha artan şiddet olayları göstermektedir ki, olayların failleri bir takım şiddet içeren dizilerden esinlenmektedir.
Niçin toplumu ve özellikle de gençlerimizi zehirlemeye çalışırız, bunu anlamak mümkün değil.
Yetkililer kesinlikle şiddet içerikli programların yayımlanmasını engellemelilerdir. Aksi takdirde cana kıymak, izlemek kadar rahat bir durum almaktadır. Zanlıların ifadelerinden de bu anlaşılmaktadır.
Yetkililer görev başına...
|