|
||
![]() |
Ey Gidi Karadeniz, Karadeniz (1) | |
Muzaffer OĞUZ | ||
muzafferoguz@gmail.com | ||
Karadeniz gezim süresince 12 gün Of’ta konakladık. Ofluların, her zamankendilerini farklı olarak nitelendirdiklerini biliyordum. Bunun nedenlerini de araştırmaya çalıştım. 12 günlük zaman süresi de Of’un neden farklı olduğunu anlamamıza yetti de arttı bile. Çünkü kimle görüşseniz, ilk sözü, “Burası Of, Biz direk Allah’a bağlıyız” dır. Çok merak ettim neden direk Allah’a bağlıdırlar diye. Bu uzun sürede onun yanıtını da buldum. Oflular hiçbir kural tanımaz insanlardır. Biz sadece Allah’ı biliriz, başka hiçbir kişiyi tanımayız diyorlar. Gözlemlerim sonucunda özellikle de dışardan gelen kamu görevlilerinin bu bölgede çok zorlanacağını düşünmekteyim. Çünkü en basitinden trafik kurallarına uyan bir tek araca rastlamadım. Ofluların araçlarına sinyal ışıklarının takılmasına gerek yok. Eğer Of’ta siz kurallara uyan biri iseniz, işiniz çok zor. Kurallara uyduğunuz için zor durumlarda kalabilirsiniz. Ekonomik açıdan baktığımız da ise Of’ta yaşam çok ucuz. Ayrıca esnaf çok candan ve her türlü kolaylığı sağlayan kişiler olarak belleklerimizde yer etti. İnsan Of’a giderde bir çay fabrikasını gezmez mi? Ekip olarak ÖZÇAY Fabrikasını gezdik. Fabrika Yetkilisi Ziraat Mühendisi Hakan Aktaş çay tarihinden başladı, nasıl üretildiğinden, ne şekilde işlendiği ve çayın nasıl demlenmesi gerektiği konularında her türlü bilgiyi işletmeyi gezdirirken bizlere verdi. Gerçekten çok iyi konukseverlik örneği sergilediler. Bu arada yeterli miktarda çayımızı alarak tesisten ayrıldık. Bir başka gün yolculuğumuz Uzun Göl’e oldu. Harika bir doğa görüntüsünün varlığı gözlerimizden kaçmadı. Çünkü her dakika farklı görüntüler izliyorduk. Bir an yağmur yağıyor, az sonra güneş, biraz sonra ise ortalığı sis kaplıyordu. Bu her farklı anı olabildiğince izleme zevkini yakaladık. Ancak olumsuzluklar da yok değildi. Resimlerden bildiğim Uzun Göl küçülmüştü. Çünkü etrafına dolgular yapılarak tesisler yapıldığını öğrendim. Bunların sonucunda göl suyu bulanık ve kirliydi. Asıl kaygı verici manzaraları ise gördüğüme çok şaşırdım. Göl çevresine çok sayıda tesis, pansiyon ve otel yapılmıştı. Hemen gölün yakınında bulunan kanalizasyon şebekesinin pisliklerinin göle sızabileceğini en cahil kişi bile bilirdi. Ancak o bölgede yapılan çalışmaların sağlıklı olmadığı kanısına vardık, ekip olarak. Böyle güzel yerlerimizde gerekli önlemlerin alınması ve doğallığının bozulmaması gerekmektedir. Eğer önlem alınmazsa bence Uzun Göl bataklığa dönüşebilir. Başka bir gün Sümela Manastırı yollarına koyulduk. Çevresi çam ağaçları ile çevrili, dik ve sarp bir kayalıkta bulunan Sümela Manastırı görenleri hayretler içinde bırakıyor. Yapıldığı yer ve fiziki yapı itibarıyla büyüleyici olarak nitelendirdiğim Sümela Manastırı’nda öğrencilerin ders gördüğü odalarda duvarlara işlenmiş figürlerin üzerine bazı kendini bilmez ziyaretçilerin isimlerini kazıması belki de dünyanın başka bir yerinde rastlanmayacak bize has bir tarih katliamıdır. Hemen düşünmekte yarar görüyorum, bir insan hangi duygu seliyle böyle bir tarihi iç etmek için adını veya sevgilisinin adını duvarlara kazıyabilir. Bu nasıl bir cehalettir, psikologlar umarım bu konuyu araştırırlar. Ayder Yaylası’na gitmeden Karadeniz’den ayrılmayın diyenleri dinlemeyecek değildik. Hemen yollara koyulduk ve doğru Ayder Yaylası’na. Fırtına Vadisi’nden geçerken gördüğümüz manzara bizleri hayretlere düşürüyordu. Rafting yapanlar dikkatimizden kaçmadı. Bu tür doğa güzelliklerimizi katletmeye kalkanların en büyük vatan düşmanı olduğu kanısındaydık. Çünkü buraları gezip görmemiş o kadar çok Türk vatandaşımız var ki. Her Türk gelip görmeli diye düşündük. Ayder Yaylası’na ulaştığımızda bir Çay Salonunda ki kişilerle başladık sohbete. (DEVAMI VAR-çok yakında) |
||
Etiketler: Ey, Gidi, Karadeniz,, Karadeniz, (1), |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.