"Milli mücadelelere şahsî hırs değil, milli ideal, milli onur sebep olmuştur."

Atatürk'ün çok anlamlı yukarıdaki özdeyişiyle başlamak istiyorum, bu haftaki yazıma.

Pamuk ipliği gibi bir süreçten geçtiğimiz bu günlerde her zamandan daha çok birlik ve beraberliğe ihtiyacımız olduğu hiç tereddütsüz herkes tarafından kabul görmektedir.

Cumhuriyetimizin kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ü yitireli 69 yıl oldu. Ancak O'nun, milletimizin ruhuna ektiği tohumların hala yaşadığını görmenin de kıvancını yaşıyoruz.

Bu millet ki, söz konusu milli kaygılar olduğunda birlikte hareket etmeyi kendisine ahlak ve erdem olarak görmüştür.

Kurtuluş Savaşı mücadelesi ile çimentosu atılan bu toplum, bu millet, bu halk gerektiğinde hiç bir güce, hiç bir peşmurde oluşuma pabuç bırakmayacağını da defalarca göstermiştir, gerekirse yine göstermeye de hazırdır.

Atatürk'ü yitirmenin acısını tekrardan yaşıyoruz ancak asla onun izinden çıkmadığımız sürece herhangi bir problem yoktur. Ama ne zaman O'na karşı güçler biraraya gelirde dayanışma içinde olurlar ve O'nun niteliklerine saldırılmaya başlanırda, bir takım güçlerde bu tarz gelişmeleri görmezden gelirler veya çanak tutarlarsa işte o gün O'nu öldürmüş oluruz.

Türk Milletini her zaman yücelten, dünyanın en saygın toplumu haline getiren bu vatanın kurucusu Mustafa Kemal Atatürk'ün yaşadığı bir olay ile bu haftaki yazıma son vermek istiyorum.

Eminim ki bu olay ile halkını ne kadar yücelttiğini daha iyi anlayacaksınız.

Bu millet senin ruhunu sonsuza dek yaşatacaktır.

"İngiliz lordu Atatürk'ün daveti üzerine İstanbul'a gelir. İngiliz lordu şerefine verilen yemekte servis yapan Türk elindeki tepsiyi devirir. Herkes büyük bir şaşkınlık içinde kalmıştır ve Atatürk'ün ne tepki vereceği beklenirken; Atatürk İngiliz lorduna dönerek:

"HALKIM HERŞEYİ BECERİYOR DA Bİ TEK UŞAKLIĞI BECEREMİYOR" der."

Çağdaş Türkiye

Geçtiğimiz günlerde Tv Kanallarının ana haber bülteninde izlediğim bir haber beni şok etti.

"Gaziantep'te davulculuk yapan iki aile, 12 yaşında olan çocuklarını nişanladı. Sokaktaki törende havaya atılan paraları kapmak için damat da, diğer çocuklarla birlikte koşuşturdu"

Bu çağda böyle bir olay yaşanması Ülkem adına kara bir görüntü olarak tarihe geçti.

Düşünebiliyormusunuz ki, gelin F.D. ilköğretim 6. sınıf, damat H.H.Ç. ise 4. sınıf öğrencisi. Damadı sakın yaşı küçük zannetmeyin devamsızlıktan ve derslerinin zayıf olmasından sınıfta kaldığı için 4. sınıfta. Yoksa o da müstakbel nişanlısı gibi 6. sınıfta olacaktı.

Hele bir de ailelerin görüntüleri vardı ki şaşmamak mümkün değil. Bu yaşta çocukları birbirlerinin ellerini tutmaya zorlamaları, çocukların ise utandıkları için direnmeleri psikoloji açısından travmatik bir durum idi.

Türkiye bu görüntüleri hak etmiyor.

Türkiye çağdaş bir ülkedir. Bu ülkenin vatandaşları da bu çağdaş ülkeye yakışır şekilde yaşamak zorundadırlar. Böylesine bir kültür çağdaşlıkla kesinlikle bağdaşmamaktadır.

Bu minik yavrularımızı bu şekle sokan zihniyet hiç de utanmadan, pişkin bir şekilde kameralara poz verebilmekte ve yaptığından gururlanırcasına hareket edebilmektedir.

Ben, milletini yukarıdaki yazıda belirttiğim örnekte olduğu gibi yücelten Mustafa Kemal Atatürk'ün aramızdan ayrıldığı 69. yıl anma gününde böyle bir konuya değinmek zorunda kaldığım için üzgünüm.

Ve böylesine çirkin bir davranışı kültür olarak kabul etmiyor, konuyla alakalı herkesi şiddetle kınıyorum. Türkiye Cumhuriyeti'ne yakışmıyor...