|
||
![]() |
Umuda Kurşun İşlemez | |
Muzaffer OĞUZ | ||
muzafferoguz@gmail.com | ||
Yaşamım boyunca bir çok dramatik olaylara tanıklık ettiğim gibi her gün gazetelerden, televizyon programlarından hepimizin içini acıtan duygu yüklü değişik olayları da takip etmek zorunda kalıyoruz.
Umudun yitirildiği bir anda başlıyor insanların yaşamlarını noktalandırma isteği. Boşuna dememişler “Umut fakirin ekmeğidir” diye. Yaşama sevincini yitirmek, gelecek kaygısı taşımak, geleceğini aydınlık olarak görememek gibi nedenlerle umudun yitirilmesi ne yazık ki bir çok hayatında sonu olabiliyor. Oysa bu sefer alışılmışın dışında bir senaryodan bahsetmek istiyorum. Yıllar önce Yılmaz Güney’in Umut filmini izlemiştim. İnsanı çok duygulandıran bir yapıttı. At arabası ile geçimini sağlayan bir Adana’lı vatandaşın, atını yitirmesi üzerine kurgulanmış bir filmdi. Kısaca hatırlarsak, çok borcu, çok çocuğu olan Cabbar (Y.Güney)'in tek geçim kaynağı olan atına otomobil çarptıktan sonra Y.Güney çaresiz kalır. Evde ekmek bekleyen eşi ve çocukları vardır. Zor durumda olan Cabbar'ın kanına giren Hasan(T.Kurtiz) onu bir hocanın peşine takar ve son umudunu böyle harcar Cabbar. Hoca Hüseyin (Osman Alyanak) onlara define bulacaktır gûya ama kendine bile bir hayrı yoktur. İşte böyle bir filmdi Umut filmi. Üzerimde derin izler bırakan bu filmden sonra Türk Sinemasına bir Umut filmi daha girdi. Murat Aslan’ın yönetmenliğini üstlendiği, Selim Erdoğan, Fikret Hakan, Zafer Algöz, Zeynep Tokuş ve Seda Bakan’ın başrollerini paylaştığı Umut filmi, 27 Şubat Cuma günü vizyona girdi. Özen Film ve Hermes Film ortaklığıyla çekilen Umut, yurtdışında hapis yatan Yılmaz’ın (Selim Erdoğan) yıllar sonra vatanına dönmesiyle Şarköy’de başlayan ve İstanbul’da devam eden olaylar zincirini konu eden ikinci bir Umut filmini de izlemiş bulunuyorum. Yılmaz Güney’in Umut filmi beni ne kadar duygulandırmış ise yeni Umut filmi de en az o kadar etkiledi. Genelde umudun yitirilmesinin ardından biten hayatlarla ilgili konuları izlerken bu sefer çok farklı bir senaryo karşımıza çıkıyor, Umut için, Umut’un yaşaması için biten bir hayat hikayesi. İlik nakline ihtiyaç duyan Umut adındaki bir çocuğun babasıdır Yılmaz. Yokluk içindeki baba Yılmaz, oğlu Umut’u kurtarabilmek için karşısına çıkan şansı(!) değerlendirmek ister. Umut için karşısına çıkan şans (!) kendi hayatını vermektir. Zengin bir mafya babası Umut’un yaşaması için bir fırsat olarak çıkmıştır Yılmaz’ın karşısına. Kalp nakli bekleyen bir delikanlının babasıdır, mafya babası. Yılmaz ile karşı karşıya gelen mafya babası, “Senden hayatını istiyorum, hemen cevap ver demiyorum, iyi düşün” der. Yılmaz ise ya Umut’unu yitirecektir ya da Umut’un yaşaması için kalbini verecektir. Yılmaz ise “Umut’suz yaşanmaz” diyerek kabul eder bu teklifi. Mafya babasının, tüm harcamalarını karşılaması sonucu hayata dönen Umut’tan sonra sıra mafya babasının delikanlı oğluna gelir. Yılmaz ameliyata gitmek üzere giyinmiştir ve oğlu Umut ile vedalaşır. Kısa süre önce annesini de yitiren Umut, Yılmaz’ı ameliyat elbisesi içinde görünce aralarında tüylerimi diken diken eden, duyguların hat safhaya ulaştığı şu konuşma geçer. -Neden böyle giyindin, köyümüze gidelim. Umut yıllar sonra karşısına çıkan babasına bir türlü alışamamış ve O’na sürekli Yılmaz demiştir ta ki babasını hayatını kendisi için vermek üzere uğurlayana kadar. Vedalaşma sonrası babasına ilk ve son kez “Baba” diye seslenmiştir. İnsanın içini parçalayan böyle bir senaryo Umut ve Yılmaz’ın hikayesi. Bence oyuncuların çok iyi oynadığı bir film, müthiş bir emek ancak çok acı bir senaryo. Kimsenin böyle bir acı yaşamaması dileğiyle, filmin sonunda Yılmaz’ın mezar taşına Umut’un yazdırdığı şu mesajla yazıma son vermek istiyorum. “Hayatımı kalbinin üzerine |
||
Etiketler: Umuda, Kurşun, İşlemez, |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.