Geçtiğimiz günlerde Ordu'da adeta hayat bir günlüğüne durdu. Fındık fiyatlarındaki aşırı düşüş karşısında ve Fiskobirlik'ten alacaklarını alamayan 80 bin fındık üreticisi sokaklara dökülerek tarihe geçen bir miting gerçekleştirdi. Fındık üreticilerinin Ordu-Samsun karayolunu saatlerce trafiğe kapaması Karadeniz'de ulaşımın durmasına sebep oldu.
Yapılan "fındık mitingi" gündem oluşturarak Hükümet tarafından komisyon kurulmasına ve sorunun çözümüne yönelik tedbirler alınmasına sebep oldu.
Karadeniz halkı isterse ne kadar kararlı olabileceğini bir kez daha gösterdi. Ancak zaman gösteriyor ki Karadenizli "Karadeniz Sahil Yolu Projesi" karşısında yeterli tepkiyi göstermemiş ve yapılan çalışmalar sonucunda ortaya çıkan manzara karşısında da küçük çaplı da olsa şaşkınlıklarını dile getirmiştir.
Milliyet Gazetesi'ndeki yazı dizisinde Karadenizli "Yola hasrettik, şimdi mahkum gibiyiz..." diyor. Çünkü doldurulan kıyı yüzünden Karadeniz sahili eski güzelliğini yitirmiştir. Halk "Denizle yol arasında kaldık. Yola hasrettik, sorgulamadık. Şimdi ise cezaevindeki mahkumlar gibiyiz" demektedir.
Karadeniz sahili artık dağlarla deniz arasındaki ilçeler görüntüsünü terk ederek, dağlarla sahil yolu arasında sıkışan ilçeler konumundadır. Sahil boyunca uzanan güzelim koylar yok artık.
Karadeniz halkının yola ihtiyacı vardı ancak bu yapılacak yol kesinlikle Karadeniz'in mavi ve yeşil güzelliğini bozmamalıydı. Bir takım projelere göre yol sahilden değil yerleşim merkezlerinin yukarılarından da geçirilebilirdi.
Fındığına toz kondurtmayan Karadenizli güzelim sahilinin hiç edilmesine sessiz kalmıştır. Karadeniz'e sık sık seyahat eden biri olarak bundan sonra denize sıfır olan çay bahçeleri yerine, Karadeniz Sahil Yolu'na sıfır olan çay bahçelerinde çay içeceğiz.
Karadenizliye sahil yolu hayırlı uğurlu olsun. Umarım Karadenizli bu yolun yapımına, gerekli durumlarda yolu saatlerce trafiğe kapatmak için sessiz kalmamıştır.
Karadenizli için fındık güç anlamına gelmektedir. Bu nedenle bu halk fındığını hiç ettirmez. Karadenizlinin fındığına dokunmayın...
17 Ağustos!
Aşırı sıcakların yaşandığı gün, 17 Ağustos
Gökyüzünün kan kırmızı olduğu gün, 17 Ağustos
Yeryüzünün beşik gibi sallandığı gün, 17 Ağustos
Her yeri toz bulutlarının kapladığı gün, 17 Ağustos
Kulakları tırmalayan çığlıkların yaşandığı gün, 17 Ağustos
Son nefeslerin verildiği gün, 17 Ağustos
"Sesimi duyan var mı?" diye bağırıldığı gün, 17 Ağustos
Avuçların açılıp yalvarıldığı gün, 17 Ağustos
Büyük kargaşaların yaşandığı gün, 17 Ağustos
Dört bir yandan yardıma koşulduğu gün, 17 Ağustos
Kazanılan yaşamlar sonrası alkış seslerinin duyulduğu gün, 17 Ağustos
Çadırda yaşamın lüks olduğu gün, 17 Ağustos
Sefalet günlerinin başladığı gün, 17 Ağustos
Şehrin boşaltıldığı gün, 17 Ağustos
Büyük kaçışların yaşandığı gün, 17 Ağustos
Terkedilmiş kentte hırsızların cirit attığı gün, 17 Ağustos
İnsanlık değerlerini yitirmişlerin kol gezdiği gün, 17 Ağustos
Organ mafyalarının arı gibi çalıştığı gün, 17 Ağustos
Toplu mezarların açıldığı gün, 17 Ağustos
Kayıp listelerinin kabardığı gün, 17 Ağustos
Yitirilmiş organlarla yeni yaşamların başladığı gün, 17 Ağustos
Sadece bedenlerde değil gönüllerde de derin izler bırakan gün, 17 Ağustos
Menfaatçilerin, fırsatçıların çoğaldığı gün, 17 Ağustos
Mağdurlardan yararlanılmaya çalışıldığı gün, 17 Ağustos
Prefabrik yerleşim merkezlerinin kurulduğu gün, 17 Ağustos
Prefabrik okullarda eğitim verildiği gün, 17 Ağustos
Büyük acıların yaşandığı gün, 17 Ağustos
Unutulmayan ve unutulmayacak gün, 17 Ağustos
Bunca olaydan DERSLER ALINMADIĞI gün, 17 Ağustos
41 HA 194 Plakalı Resmi Araç.
Adını açıklamak istemeyen bir okurum 03 Ağustos 2006 Perşembe günü saat 14:30'da Körfez'den İzmit istikametine aracı ile seyir halinde iken, 41 HA 194 plakalı İl Sağlık Müdürlüğü'ne ait "Görevli" kartı taşıyan Tofaş marka siyah aracın sol şeritte iken birden aracı önüne kırdığını ve kendisinin ciddi bir tehlike atlattığını belirtiyor.
Ancak okurum en çok aracın arka koltuğunda makam sahibi birinin oturması ve bu kişinin sürücüsünün hatası karşısında sanki okurum kusurluymuş gibi çevresine baktığını söylüyor.
Yapılan hatayı trafik kurallarını hiç bilmeyen birinin bile hemen anlayabileceğini ancak makam sahibinin şoförünü uyarmadığını dile getirdiği iletisinde, üst makamlarca kesinlikle bu görevlilerin uyarılmasını istediğini belirtiyor.
Belki uyarımız ile meydana gelebilecek olumsuzluklar önceden önlenmiş olabilir. Şayet ilgili kişi trafik kurallarını bilmiyorsa derhal bu görevden el çektirilmelidir.
|