Türk milletinin Büyük Millet Meclisi, 23 Nisan 1920'de en yaşlı üye olan Sinop Milletvekili Şerif Bey'in "Bu Yüksek Meclisin en yaşlı üyesi sıfatıyla ve Allah'ın yardımıyla milletimizin iç ve dış tam bağımsızlık içinde alın yazısının sorumluluğunu doğrudan doğruya yüklenip, kendi kendisini yönetmeye başladığını bütün dünyaya ilan ederek, Büyük Millet Meclisi'ni açıyorum" sözleriyle açılmış olup bu açılıştan tam 4 yıl sonra Cumhuriyetimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk tarafından bu günün bayram olarak kutlanması kararlaştırılmıştır.
Türk Milletinin geleceğinin çocuklar ve gençler olduğunu her zaman işaret eden Atatürk ilk meclisin açılış tarihi olan 23 Nisan tarihinin 1929 yılından itibaren Çocuk Bayramı olarak kutlanmasını istemiştir.
Bu nedenledir ki okullarda ikinci yarıyılın başlamasının hemen ardından yoğun bir hazırlık temposuna girişilir. Bu çalışmalar öğretimin aksamasına karşın ülkenin gelecek nesillerine vatan sevgisinin, bağımsızlığın ve öneminin, milli bilincin kazandırılması açısından çok büyük önem taşır.
Çocukluk yıllarına döndüğünde ilk aklına gelen nedir deseler, 23 Nisan'ın bir an önce gelmesini beklemekten dolayı yaşadığım heyecan derdim. Öğretmenim Sayın Gülümser Ataman gözetiminde, Türk Bayrakları astığımız sınıfımızın her yerini süslerle donatırken yaşadığım mutluluğu unutmaya imkan var mı? Ya öğrendiğimiz gösterileri izleyicilere sunma aşamasına geldiğimizde yaşanan mutluluk, anlatılabilir mi acaba? Eğer anlamak istiyorsanız çocuğun gözlerine bakmanız yeterli olacaktır. Geleceğimiz, mutluluk dolu o gözlerin sahibinde saklıdır.(Şayet bayram törenini izlemeye giderseniz dikkatle çocukların gözlerine bakmayı unutmayınız.)
Ülkemizin geleceğidir çocuklar diyoruz ancak vatanın emanet edileceği bu çocuklar, vatan sevgisiyle beslenmeli ki Cumhuriyetine sahip çıkan ve bağımsızlığımızı son zerresine kadar içine sindirmiş birileri olarak gelecek yaşantılarında görev alsınlar. Çünkü gelecekte milli politikalarımıza yön verecek olan bu çocuklar "mevzu-u bahis vatansa, gerisi teferruattır (K. Atatürk)" bilinciyle yetiştirilmelidir.
Unutulmamalıdır ki dünyanın hiçbir ülkesinde eşi ve benzeri olmayan bir gündür, bizim 23 NİSAN ULUSAL EGEMENLİK VE ÇOCUK BAYRAMI'mız. Dünyanın bir çok ülkesinden çocuklara kardeşlik vurgusunun yapıldığı bir bayramdır. Bunun için milli bilinçle yoğrulmuş, insanlara ve kendisi gibi düşünmeyenlerin fikirlerine saygılı olan, demokrasi bilincini içine sindirebilen, laik cumhuriyetin değerlerini sahiplenebilen, özgürlükçü, aydın, paylaşımcı ve dayanışmacı insanlar oluşturmalıyız, bu çocuklardan.
Ancak son günlerde ülkemizde yaşanan olaylar çok büyük kaygılar uyandırmaktadır. Nasıl olabiliyor da kendisi gibi düşünmediği için başka birinin canına hunharca kıyılabiliyor. Saf tertemiz duygulara sahip çocuklardan hunharca cinayetler işleyebilecek, 156 kez bir insanı bıçaklayabilecek ve bir insanın boğazını acımadan kesebilecek bir "insan" yaratıla biliniyor.
Aslında Rakel Dink eşi Hrant Dink'in cenazesinde; "(...) Yaşı kaç olursa olsun; 17 veya 27, katil kim olursa olsun, bir zamanlar bebek olduklarını biliyorum. Bir bebekten bir katil yaratan karanlığı sorgulamadan hiçbir şey yapılmaz kardeşlerim (...)" sözleriyle bu katillerin nasıl yaratıldığının sorgulanması gerektiğini ne kadarda açıkça ifade etmiştir.
Gerçekten de gün; dostluğun, kardeşliğin, tartışma bilincinin, hoşgörünün, saygının, sevginin kısaca insanlığın çocuklarımıza aşılanmasının gerektiği bir gündür. Bu nedenle çocuklarımıza kin, şiddet, düşmanlık gibi daha fazlasını saymak istemediğim insanlık dışı davranışları kazandırarak içlerinde ki sevginin ve saygının yeşermesini engelleyebilecek TV programları, bilgisayar oyunları, oyuncak ve her türlü ortamdan onları uzak tutma günüdür.
Bunun içindir ki, herkes üzerine düşeni özelliklede yetkililer gereğini yapsın diyorum. Şiddet toplumu olmaya son verelim, el ele...
Bayramınız kutlu olsun çocuklar.
Tüketicilere Çok Önemli Uyarı.
Elektronik posta kutuma gönderilen ve araştırdığımda doğru olduğunu öğrendiğim bir konuda tüm tüketicileri uyarıyor, bu konuda dikkatli olmanızı öneriyorum.
"Doç.Dr.Osman Genç Pamukkale Üniversitesi Tıp Fakültesi Fizyoloji Anabilim Dalı Kınıklı-Denizli Tip laboratuarı Fordwerke'den tıbbi haber.
Kısa süre önce bir kadın son derece önemsenmeyen bir sebepten dolayı hayatını kaybetmiştir.
SEBEP!.....
Hayatini kaybeden kadın Genfer Gölü'nde piknikteyken, bir teneke kutu içeceği, kutusundan içti. Pazartesi günü Lozan'daki CHUV'ye sevk edildi ve Çarşamba günü vefat etti.Otopsi sonucu Leptospiroz fulgurante'den öldüğü anlaşıldı.Tekneye bardak götürmemişti ve içeceği direkt kutudan içmişti. Kutular kontrol edildiğinde, kutularda fare urini (idrarı) bulunduğu, yani Leptospiras ile kirlendiği ortaya çıktı. Muhtemelen kadın, kutunun ÜSTÜNÜ TEMİZLEMEDEN AGZINA GOTURUP İÇMİŞTİ ... Kutunun üstüne Fare urini bulaşmış ve kurumuş, ki bu zehirli maddeler içermektedir, bu da Leptosiproz'u ortaya çıkaran Leptospiras içerir.Bu kutular fare bulunan depolarda muhafaza edilir ve temizlenmeden Pazar'a sürülür. Kutular satın alındıktan sonra buzdolabına konulmadan önce bulaşık deterjanı ile özenle temizlenmeli. İspanya'da INMETRO tarafından yapılan bir araştırma sonucunda, kutular tuvaletlerden daha da fazla kirlidir!!!"
Lütfen bu konuda, sağlığınız için çok dikkatli olunuz.
|