Dünyayı kasıp kavuran küresel krizin ülkemizi de etkisi altına aldığı sık sık telaffuz edilirken şöyle bir piyasaya baktığımızda nelerle karşılaştığımıza dikkat çekmeye çalışalım.
Kriz öncesi büyük alış veriş merkezleri için “iğne atsan yere düşmez” ifadesi çok sık kullanılıyordu. Bana kalırsa bu atasözünün geçerliliği kriz süresince de devam ediyor çünkü feryat edildiği gibi ciddi manada bir hareketsizlik görülmüyor.
İzmit kent merkezi yine kalabalık, yine alış veriş merkezleri dolu. Belki bir miktar günlük cirolarında azalma olmuş olabilir ama aslında krizin büyük alış veriş merkezlerince çok abartıldığını düşünüyorum.
Sakın yanlış anlaşılmasın, kriz bir gerçektir ve vardır ve de yaşanıyordur.
Ancak kriz kimler için var o noktaya biraz dikkat çekmek gerekirse.
Kriz, işsizleri, asgari ücret ile çalışanları, dar gelirlileri bırakın vurmayı kasıp kavurdu diyebiliriz.
Vatandaş çok zor anlar yaşarken bu ortamda krizden avantajlı çıkmaya çalışanlar da yok değil. Mutlaka fırsatçılar olacak ve gelirlerine gelir katmaya çalışacaktır.
Büyük iş adamlarımız kriz ekonomisi yönetimi sonucunda istedikleri bir takım olumlu gelişmeleri elde etmişler ve devletin bazı vergi gelirlerinden feragatte bulunmasını gerçekleştirerek istediklerini elde etmişlerdir. Ancak bu yönde yapılan indirimler piyasaya bir hareketlilik getirmiş, bunu gören işadamları da bu durumu fırsat bilerek fiyatların az da olsa yükseltilmesini sağlamışlardır.
Kriz yönetimi yine parası olana yaramış, kimisi aracını yenilemiş veya bir yenisini almış kimi gayrimenkul sahibi olmuştur. İş adamları işçi çıkartmayı koz olarak kullanmış ve istediklerini elde etmiştir.
Aslında kriz özetle ifade edersek işsize var, dar gelirliye var, yoksula var, öyle değil mi?. Parası olan parasına para katıyor gibi…
İnanmayanlar şöyle bir çevresine baksın…
“BU NASIL KORUMA YA !!!”
İstanbul’dan Obama geçti, vatandaş çile çekti.
İstanbul trafiği felç olurken, ana arterlerin kapatılması sonucunda bir çok insan işine yürüyerek gitmek zorunda kaldığı için işlerine geç kaldı.
Ülkemize gelen bir konuğu en iyi şekilde korumak kendisini burada güvende hmesini sağlamak en önemli görevlerimizden biridir.
Ancak merak ediyorum acaba bunun başka bir yolu olamaz mı?
Çünkü bir çok yolu kapatıp güvenliği sağlamaya çalışmak vatandaşa kesilen ceza faturasından başka bir şey değildir.
Vatandaş isyan ediyor, “Biz koyun olduğumuz sürece bu şekilde beklemeye mahkumuz” diyor.
Bir başkası gördüğü kameralara haykırıyor, “Bu nasıl koruma ya !!!”
İsyanların ardı arkası kesilmiyor.
Vatandaş haksız da sayılmaz, bu konuda daha ciddi adımlar atılmalı, vatandaşa htirilmeden koruma yöntemleri geliştirilmelidir.
Vatandaşın işinden gücünden geri kalmasına bir nebze katlanabiliriz ama acil hastalarımızı taşıyan ambulansların trafikte bekletilmesi kabul edilebilecek gibi değil.
Önce sağlık, önce yaşam…
|