Yarasalar genellikle mağaralarda yaşarlar ve gecelerin zifiri karanlıklarında ortaya çıkarlar. Bu özellikleri nedeniyle de insanlar tarafından soğuk yaratıklar olarak görülmüş ve korku filmlerinin de vaz geçilmez garnitürleri olmuşlardır.
Ancak yarasalar tabiatın inanılmaz özelliklere sahip çok özel yaratıklarıdır. Yarasaların 900 değişik çeşidinden büyük bir kısmı zararlı böcekleri yiyerek beslenirler. Ülkemizde yaşayan türler de böceklerle beslenirler. Ancak insanların gözünde kan ile beslendikleri düşüncesiyle itici yaratıklar oldukları düşünülmektedir. Oysa sadece Güney Amerika’da bulunan 2 tür yarasa kan emerek beslenmektedir.
Uçabilen tek memeli hayvan olan yarasaların kendilerine has bir çok özellikleri de bulunmaktadır. Bir kaçına kısaca değinirsek, dünyada nüfus sayısı olarak ikinci sıradadırlar, dünyanın en küçük memelisi de yine bir yarasa türüdür. Yarasalar yönlerini bulurken ve beslenirken yaydıkları yüksek titreşimli ses dalgalarından yararlanırlar. Kan ile beslenen yarasa türleri daha önce kanını emdikleri canlıyla tekrar karşılaşırlarsa öncelikle ona saldırırlar ve ondan tekrar beslenirler. Bu türler iki gece kan içemezlerse ölürler.
Yarasalar yavrularını emzirirler ama bazen kusarak da kan verirler. Birbirlerine bu konuda yardımda bulunan nadir canlılardandırlar. Yetişkin yarasalar ölmek üzere olan bir başka yarasaya ağzından kan verip yaşatmaya çalışırlar. Yarasalar bu yönleriyle toplumsal anlamda dayanışma örneği gösteren nadir canlılardan biridir.
Böcek ile beslenen yarasaların bir tanesi gecede yaklaşık 10 gram zararlı böcek yemektedir. Ve bu özellikleriyle tarıma zarar veren böceklerden kurtulabilmek adına bir yerde tarım ilacı vazifesi de görmektedirler.
Ülkemizde hayvanlara yeterince yaşama hakkı tanınmadığı ve hayvan haklarına yeterince saygı gösterilmediği eleştirileri de sürekli yapılmaktadır. Özellikle hayvanları koruma dernekleri bu konuda ciddi çalışmalar yapmakta ve toplumun bilinçlenmesini sağlamaya gayret göstermektedirler.
Ne zaman çevremizde yaralanmış, ayağı, bacağı kırılmış kedi, köpek gibi canlılar görmez isek işte o zaman toplumumuz canlı yaşamı üzerine yeterince bilinçlenmiş diyebileceğiz. Aksi durumda canlıların yaşamına saygı göstermeyen bir toplum olarak anılmakla karşı karşıya kalacağız. Ekosistem içinde her canlının yaşam hakkına saygı duymak ve özellikle insanlık adına bu konuda bazı tedbirleri geliştirmek zorundayız.
Yarasaların bunca önemine değindikten sonra ülkemizde hiç mi olumlu gelişmeler olmuyor bir de ona bakalım.
% 80 kuru tarım yapılan Balıkesir ilinin Havran ilçesine DSİ Genel Müdürlüğü tarafından Havran Barajı inşa edilir.
Eylül 2008’de tamamlanan ve 3 bin 330 hektar arazinin sulanmasını sağlayacak barajda su tutulması aşamasına gelinmiştir. Ancak Avrupa’nın en geniş yarasa kolonisine ev sahipliği yapan 5 mağaranın da baraj sahasında bulunması nedeniyle baraja su verilmez. Çünkü bu mağaralarda kış uykusuna yatmış 9 ayrı türde yaklaşık 20 bin yarasa yaşamaktadır.
Bu nedenle DSİ baraj suyu altında kalacak 20 bin yarasa için aynı çevrede yeni mağaralar oluşturarak yarasalara yeni evler yapmış ve Nisan-Mayıs aylarında kış uykusundan uyanacak olan yarasalar mağaralardan çıktıktan sonra baraja su verilmesine karar vermiştir.
Havran için, bu yarasalar hayati önemdedir. Yarasalar olmaz ise bölgedeki zararlı böceklerin yok edilmesi için kimyasal mücadele gerekmektedir.
Yarasaların yaşatılması için barajın su ile doldurulmasının 8-9 ay ertelenmesi çok olumlu bir davranıştır.
Yarasaların yaşam haklarının korunması yönünde tedbirler geliştirilmesi toplumumuzda meydana gelen olumlu tavırlara çok büyük bir örnek teşkil etmektedir.
Her şeyden önemlisi, bizim için böylesine önemli katkıları olan, yararları anlatmakla bitmeyen, toplumsal dayanışma örneği gösteren bu canlılara sahip çıkabilmiş isek ne mutlu bize.
Bu toplum; değerlerimize, fayda sağlayan birikimlerimize, yetişmiş beyinlerimize, kültür mirasımıza, bizleri aydınlatan ışık kaynaklarımıza sahip çıktığımız sürece, en az yarasalar kadar değerli gördüğümüz sürece, dimdik ayakta kalacak ve sonsuza dek yaşayacaktır.
İnsan olmanın gereği de budur…
|