|
||
Fark göremiyorum. Ya Siz? | ||
Muzaffer OĞUZ | ||
muzafferoguz@gmail.com | ||
Yıl 1995, Ağustos ayının sıcak bir gecesi, Saat 00:15 Yer Körfez, Yarımca, Ve işte ardından yaşananlar, O dönem Güneydoğu’da çalışan bir eğitim emekçisiyim. Dönem çok kötü. Her gün şehit haberleri, çatışmalar. Dikkatli olunması için görevde iken veya tatildeyken sürekli uyarılıyoruz. İşte böylesine bir psikolojide iken. Yarımca sokaklarında benim kullandığım araç ile evimize giderken, gecenin bir yarısında. Birden arkamdaki bir araç sürekli selektör yapmaya başlamasın mı. Biraz dikkat ettiğimde sivil bir araç olduğunu anlayabiliyorum. Tabii bu psikolojiyle durabilmek nerede? Basıyorum gaza, onlarda peşimizde. Sokak aralarına giriyorum, yine peşimizde Bizi sıkıştırmaya çalışıyor, müsaade etmiyorum. Uzun bir kovalamacadır, gidiyor. Bu arada beynimden geçenleri hesap edebilirsiniz sanırım. Bu işin sonlanmayacağını anlayan yanımda ki abim “yeter çek şu arabayı sağa” diyor. Ağabeyin lafı üzerine laf olmaz deyip, basıyorum frene. Yer, Yarımca Seramik Tren İstasyonu civarı. Duruşumla, önümüze geçen araçtan inen 5 kişi abim ve benim üzerime silahlarını doğrultuyorlar. “Ne oluyoruz” desek te, karşı taraf “Neden durmuyorsunuz?” demez mi? Başlıyorum bağırarak anlatmaya. Ben Güneydoğu’da çalışan biriyim. Bu konularda çok uyarıldık, peşimizde kimlerin olduğunu bilirsiniz. “Peki siz neden kendinizi tanıtmıyorsunuz” diyorum. “Ben nereden bilebilirim ki, kim olduğunuzu” dediğimde, hepsi donup kalıyorlar. Özür dileyerek başka bir göreve doğru yol alıyorlar, içimden “Kolay gelsin” diyorum. Bu yaşadıklarımı ve özelimdeki olayı yıllar sonra neden anlattım. Birde bunu dinleyin isterseniz. Geçtiğimiz günlerde bir eğitimci arkadaşın çocukları Yarımca’da arkadaşında kalmaya karar verir. Ancak gecenin ilerleyen saatlerinde saat:01:30 gibi iken evlerine dönmeye kalkarlar. Körfez Atatürk Lisesi karşılarında ara yolda ilerlerken yanlarına bir sivil araç gelir. Çocukların durmalarını söylerler. Çocuklar da sivil bir araç olduğu için başlarlar kaçmaya. Soluk soluğa kalan gençler arazi içinde bir yere gizlenerek babalarını ararlar ve yerlerini tarif ederek, “Peşimizde birileri var, bizi kovalıyor, çabuk gelip bizi kurtarın” derler. Baba hemen anlatılan yere gider. Çocuklarını bulur. Tam bu esnada çocukların peşlerine takılan kişilerde gelirler. Eğitimci baba bağırmaya başlar, “Neden kovalıyorsunuz çocukları? Ne istiyorsunuz?” der. Bunları söyler ama karşısındaki 4 kişi “Sende kim oluyorsun, neden karışıyorsun?” deyip başlarlar eğitimci babaya vurmaya. Epey hırpalanan baba, geç de olsa bir şeyleri fark eder. Karşısındakiler devletin gücüdür. Gece mesaisi yapmakta olan "hırsızları kovaladığını zanneden" polis gücüdür. Ama olan olmuştur. Dayağı yiyen yediği dayakla, gecenin gerginliğini yaşayan gençler yaşadıkları korkuyla baş başa kalmışlardır. Oysa olayların daha çok başında biraz daha açık kimlikle ifade yöntemi güdülseydi. Gelinirmiydi hiç bu noktaya. İşte size aradan yıllar geçmiş iki farklı olay. Yer aynı, mevsim aynı. Fark göremiyorum. Ya Siz? |
||
Etiketler: Fark, göremiyorum., Ya, Siz?, |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.