|
||
Atın üzerinizdeki ölü toprağını... | ||
Muzaffer OĞUZ | ||
muzafferoguz@gmail.com | ||
Bütün toplumlar hak edildiği gibi yönetilmektedir. Çünkü yönetim modelini geliştiren, toplumun kendisidir, kendi tercihidir. Toplumun en kilit mekanizmaları da sivil toplum örgütleridir Sivil toplum örgütleri her türlü gelişme karşısında tavırlarını belirleyerek gelişmelerin bir süzgeçten geçmesini ve buna göre kendisine bir yön bulmasını sağlayan unusurlardır. Oysa günümüz şartlarında sivil toplum örgütleri üzerlerine düşen bu görevi yerine getirebiliyorlar mı? Yada getirmek için uğraş veriyorlar ise kim için bunu yapıyorlar? Halk adına, üyeleri adına, toplum adına bir takım çalışmalar yapıp ortaya koymaya ulaşan sivil toplum örgütlerini iki gruba ayırmak sanırım mümkün olabilecek. Bir tarafta sayıları her geçen gün azalan hatta belki de yakında yok olmaya yüz tutacak olan kendilerini Atatürkçü, laik, çağdaş, aydınlanmacı olarak tanımlayanlar diğer tarafta da bu görüşlerin karşı tarafında yer alanlar olarak gruplandırabiliriz. Bu gün bu oluşumları çok değil azıcık takip ettiğinizde bir tarafın çığ gibi büyüdüğünü, diğer tarafın ise eriyip gittiğini görebilirsiniz. Bunu örneklendirirsek geçtiğimiz günlerde ilimizde isimlerini yazmayacağım Atatürkçü, Çağdaş, Laik, Aydınlanmacı kimliklerini kullanan 6 dernek bir panel düzenledi. 6 derneğin ortaklaşa yaptığı panele 30 kişi kadar katılım oldu. Bu ciddi manada bir sorundur. Sorunun yaratıcısı ise kesinlikle dernek yöneticisi arkadaşlarımız değildir. Sorunun kaynağı bu oluşumlara üye olmuş, kendisini bu sıfatlarla tanımlayan sözüm ona Atatürkçü, Çağdaş, Laik, Aydınlanmacı kişilerdir. Yine benzer şekilde Körfez ilçemizde de kendilerine bu sıfatları yakıştıran, 100’e yakın üyesi olan bir dernek çok gündemde olan bir konuda panel düzenliyor. Ancak bırakın halkın katılımını, üyelerinin dahi büyük bir kısmı katılmıyor. Oysa dernek yöneticilerinin tüm üyelere ve bir çok kişiye bizzat haber verdiklerini, davet ettiklerini gözlerimle gördüm. Bu sıfatlar ile kendilerinitanımlayanderneklerin üyelerinin üzerine ölü toprağı serpildiği sonucuna ulaştım. Çünkü ölü gibi davranmakla yavaş yavaş ölüme yaklaştıklarının farkında bile değiller. Oysa diğer tarafta tanımladığımız oluşumların bir takım etkinlikleri olduğunda, etkinliğe katılmaları için davete gerek bile olmadan sadece bir yerlerden duymaları yeterli.O fikrin savunucusu herkesin sorumluluk sahibi biri olarak etkinliklere iştirak ettiğine şahit oluyoruz. Her şey inanmakla ve sahip çıkmakla başlar. Bir takım fikirlere inanıyor iseniz sahip çıkacaksınızadam gibi adam olmaya çabalayacaksınız. Aksi takdirde alın bu sıfatları ne yaparsanız yapın….. Çünkü içini boşaltıyorsunuz. Bu sıfatlarla kendilerini tanımlayan derneklerin yöneticilerine de birkaç sözüm olacak. Kendilerini sorgulasınlar. Üyelerle bile işbirliği kuramayan veya etkinliklerini, “ben bu üyeyi sevmiyorum, ona haber de vermem” zihniyeti ile bazı üyelerine duyurmayan işgüzar yöneticilerden de affedersiniz ama hiçbir şey olmayacağı gibi sadece toplumun yozlaşmasına sebep oldukları ortadadır. Karşı tarafta tanımladığımız oluşumlarda ki insanların sayısının artmasına vesile olduklarını görmeyecek kadar da körlerdir Herkes şapkayıönünekoysun Adam gibi yöneticilik yapacaksanız yapın. Burnunuz Kaf Dağı’nda gezdiği sürece, bir gün bir bakarsınız ki burnunuz başka şeylere batmış… Herkesin kendisini ifade ettiği sıfatlarına sahip çıkması dileğiyle, Hoşçakalın. |
||
Etiketler: Atın, üzerinizdeki, ölü, toprağını..., |
|
Bu modül kullanıcı tarafından yönetilir, ister kod girilir ister iframe ile içerik çekilir. Toplamda kullanıcı 5 modül ekleme hakkına sahiptir, bu modül dahil tüm sağdaki modüller manuel olarak sıralanabilir.